El-Hasib, kâfi gelen; hesaba çekendir.
Allah-u Teala'nın hesap tutması insanların hesap tutmasına benzemez. Aradaki farkı şöyle açıklamaya çalışalım: Bazı şeyler rakamlarla ifade olunur. İnsanların neticeyi öğrenmek için bu rakamlarla bir takım hesaplar yapması gerekir ve bu hesaplar yapılmadan neticeyi bilemezler. Allah-u Teala ise, neticesi hesapla bilinecek ne kadar miktar varsa, hepsinin neticelerini hiçbir işleme muhtaç olmadan, doğrudan ve apaçık bilir. Çünkü O'nun ilmi, hiçbir kayıt ve şarta, tetkike veya herhangi bir işleme bağlı değildir.
Hasîb olan Allah kullarının hiçbir yaptığını boşa çıkarmaz; bütün amellerini kaydeder. Hatta buna en güzel delil olarak Nisa suresi 86. ayeti gösterebiliriz. Ayette Allah Teala’nın kimin daha güzel selam alıp verdiğini dahi hesaba kaydettiği bildirilir. Rabbimiz iyiliği mükâfatsız, kötülüğü cezasız bırakmaz. Alınmış sayısız nimetlerin elbette bir gün hesabı sorulacaktır. Onun için kıyametin bir adı da "hesap günü"dür.
Allah’a Teala ilk insandan son insana kadar hepsinin hayatı boyunca ne kadar nefes aldıklarını ve her nefeste iyi-kötü neler yaptıklarını, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda hesabını görür ve karşılığını verir.
İnsanın ömrü kendi mülkü değildir. Allah tarafından hesabı görülmek üzere verilmiş bir sermayedir. İnsan, ne kazanacaksa onunla kazanacaktır. Ömür her nefes aldıkça bitip tükenmekte, hesap yaklaşmaktadır. onu durdurmak elde değildir. Şu halde ömrümüzü ne ile harcıyoruz dikkat etmeliyiz. Çünkü hesap günü, herkes bu sermayeyi sahibine ödedikten sonra ya mükafat görecek ya da cezalandırılacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’tan bahisle Hasîb ismi üç yerde gelir. Sonu Allah’ın isimleri ile biten ayetlerde bu isimlerle ayette işlenen konular arasında müthiş bir ilişki vardır. Esma-i hüsnanın her birinin anlam derinliğini birazcık olsun anlayabilmek için bu ilişkiye dikkat edilmelidir. Mesela Nisa, 6. ve 86. ayetlerde Allah’ın bütün davranışların hesabını soracağı vurgulanırken , Ahzab, 39. ayette bu ismin kâfi gelme anlamı öne çıkar ve başta peygamberler olmak üzere ilahî emirleri insanlara tebliğ edenlerin Allah’tan başka kimseden korkmadıkları, zira Cenab-ı Hakk’ın herkese kâfi geldiği belirtilmektedir.
Yine Talak suresinin 2. ve 3. ayetlerinde de eşler arasında anlaşmazlık ortaya çıktığında tarafların, özellikle erkek tarafının adil ve insani duygularla davranması emredilir ve Allah’ın kendisine tevekkül eden kimseye yeteceği belirtilir.
Dost olarak da Allah yeter, yardımcı olarak da, her şeyi bilen olarak da, şahit olarak da Allah yeter, vekil olarak da, günahlarını bilici ve görücü olarak da Allah yeter…
Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu/
https://feyyaz.tv/el-mumin.html
En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana-Vaize Fatma Bayram
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder