30 Ağustos 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 45


Yönelirse Allah hidayet eder

Enbiya Sûresi'nden 

Allah’ın kulları Allah’ın mesajının etkisine girerler. 

Biz zannederiz ki bazı insanlar Allah’ın mesajına kördürler, anlayamazlar. Oysa Firavun dahi olsa mesajın etkisine girer, ama isterse O’na yönelir.

Yönelirse Allah hidayet eder. 

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

29 Ağustos 2023 Salı

Kul hakkı yiyen kişi tövbe etse ve hakkını yediği kişiden helallik dilese, fakat o kişi hakkını helal etmezse, kul hakkı yiyenin durumu nasıl olur?

Kul hakkını ancak kul affeder. Buna göre, daha dünyada iken bu hakkı telafi etmenin yolunu bulmak gerekir. Şayet bulamaz isek, ahirete kalmış olur ki, bu durum daha tehlikelidir.

Bu dünyada bize hakkını helal etmeyen kişi, ahirette bu hakkını bizden talep edecektir. Bununla beraber kişi samimi olarak tövbe etmiş ise, Allah Teala hak isteyen kuluna kendi fazlından ihsanda bulunarak o kulun hakkından vazgeçmesini sağlayacağı ümit edilir.

İnsan şerefli bir mahluktur. Onun hürriyet, haysiyet, namus ve şeref gibi manevî hukukuna yönelik bir haksızlık kadar, canına ve malına yapılan bir tecavüz de o nisbette ağır bir mesuliyeti gerektirir.

İnsan bilerek veya bilmeyerek, farkında olarak veya olmayarak birisine haksız bir davranışta bulunmuş olabilir. Hattâ onu mağdur bir duruma düşürüp bazı haklarının elinden çıkmasına sebep olacak bir muamelede de bulunabilir. Bir fert olarak kendimizi her ne kadar çekip çevirsek, hakpereset olarak kalmaya azmetsek de, birtakım hata ve kusurlara kapılmaktan tamamiyle kurtulamıyoruz.

- İnsanlık hali olan böyle bir durum karşısında ne yapmalıyız?

"Bir defa oldu, bir daha yapmayız, keşke yapmasaydım." diyerek, iç dünyamızda hesaplaşmamız kâfi gelir mi?

- Yoksa meselenin telâfisine gidip de hatamızı düzelterek helallik dileyerek pişmanlığımızı mı bildiririz?

İslâmda esas itibariyle bir Allah hakkı, bir de kul hakkı vardır. Allah hakkı, her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifeleridir. Bu hususta yaptığı bir kusur, günah ve eksiklikten dolayı Allah'a yalvarır, tövbe istiğfar ederek affını diler.

Fakat kul hakkı öyle değildir. Onun bir tek telâfisi vardır, o da haksızlığa uğrayan, hukuku zayi olan kişiyle bizzat görüşüp özür beyan etmek, helâllik dilemekle birlikte , maddi bir kaybı varsa telâfisine gitmektir.

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar:

"Bir kimse kardeşinin haysiyetine yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir."1

Evet, Peygamberimizin (asm) de tavsiyesine göre, bu durumda helâlleşmekten başka çıkar yol yoktur. O kadar ki, insan şehit bile olsa, üzerinde kul hakları varsa, Allah diğer günahlarını bağışladığı halde kul hakkını bağışlamamaktadır. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınızı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesini, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddi bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceği nisbette hakkını verirsiniz.

Böylece elinizden geleni yapmış olursunuz. Muhatabınız da sizi hoş karşılar, müsamaha ve anlayış gösterirse, mes'uliyetiniz kalkmış, hadis-i şerifte açıklandığı gibi, dünyada iken helâlleşerek âhiretteki hesaplaşma ve azaptan kurtulmuş olursunuz.

Bununla birlikte vicdan azabı çekiyorsanız, ayrıca tövbe isitğfar edersiniz.

"Pişmanlık tövbenin kendisidir.",

"Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur."2

mealindeki hadis-i şeriflerin sırrıyla Allah katında da rahata kavuşmuş olursunuz.

Bir insan tövbesinin kabul olduğunu, günahtan kurtulduğunu nasıl anlar, nasıl fark eder, bu hal nasıl bilinir?

Cevabını Peygamber Efendimizden (a.s.m.) öğrenelim:

"Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa, zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer."3

Gerek Rabbine karşı bir günah işleyen, gerekse bir insana haksız bir davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın akabinde pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'ân ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Artık bundan sonra bir vicdan azabı çekmesine, huzursuz olup üzüntüye kapılmasına gerek kalmaz. Çünkü o bir kul olarak hâlis bir niyet ve ihlâsla elinden geleni yapmış sayılır.

Bu arada şu mealdeki âyet-i kerimeyi de unutmayalım:

"Ey kendi nefislerine karşı haddi aşan, günahlarla kendi nefsine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak Allah günahları affeder. O Gafur ve Rahimdir."4

Kaynaklar:

1. Buhari, Mezalim, 10.
2. et-Tergîb ve't-Terhîb, IV/97.
3. a. g. e., IV/106.
4. Zümer, 39/53.

Mehmet Paksu

https://sorularlaislamiyet.com/kul-hakki-yiyen-kisi-tovbe-etse-ve-hakkini-yedigi-kisiden-helallik-dilese-fakat-o-kisi-hakkini-helal

28 Ağustos 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 44


Has kullar

Enbiya Sûresi 

Kulların içinde bazıları “Bu batıl inanışlardan bir şey çıkacağı yok” deyip Rabbine yönelmeye, O’na saygı duymaya, Allah’ın hitabını öğrenmeye, O’nun yarattığı bu hayatın anlamını çözmeye, akletmeye, tefekkür etmeye, doğrusunu bulmak için bu yola girmeye başlar. 

Cenab-ı Hak da “Bunlar has kullarım, ben bunları asla zayi etmem” diyor. 

“Uğrumuzda çaba gösterenler, belli bir çaba içerisine girenler, vaktini zamanını ayıranlar, hakikat neyse ben onun için çalışacağım, klasik hikayenin parçası haline gelmeyeceğim (yani babalarım, dedelerim gibi hayatı yükseltip, hayatta ideal haline getirdiği çoluk-çocuk, mal-mülk, makam her neyse, bunlar uğruna yaşayıp da Rabbini ihmal edenlerden olmayacağım), Rabbimi merkeze alıp bu uğurda yaşayacağım.” diyenleri Cenab-ı Hak “Bunlar has kullarım, ben bunları asla zayi etmem” diyor.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

27 Ağustos 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 43

 
İnsanlara, hayvanlara, eşyaya saygı duymaktan söz edenler! 

Enbiya Sûresi 

İnsanlara, hayvanlara, eşyaya vs. saygı duymaktan söz edenler! 

Yaratıcısına saygı duymayanın ne saygısı ne de saygınlığı söz konusu olur. 

Bütüncül sevgimizi, bu her şeyimizi adayarak aşka kapılmışlığımızı ancak Allah azze ve celle hak ediyor. 

Kul bunu anladığı zaman -ki Allah kula bunu defalarca anlamasını sağlıyor- Cenab-ı Allah’ın rahmetine mazhar oluyorlar. 

Çünkü bu Allah-u Teala'nın öğretme biçimi. 

Allah bunu yaşatarak öğretiyor. 

Ama biz yaşayarak öğrenmekten özellikle kaçındığımızda, ne kadar inatçı olduğumuz, ne kadar müstekbir (diklendiğimiz) olduğumuz ortaya çıkar.

“Evet gördüm anladım doğrusunun bu olduğunu fark ediyorum ama ben bu işe gelemem” diyen çok sayıda kafirin bulunduğu bir kürenin üzerindeyiz. Yerküre çoğunlukla müstekbirlerin adası. Kendi başına buyruk tiplerin yaşadığı bir yer. 

Bu kadar diklenen bu tipleri Cenab-ı Allah ayetlerinden uzaklaştırıyor, savıyor. Her defasında kendisine sırtına dönen bir kimseyi Allah-u Teala sınırsız ve süresiz bir şekilde beklemez. 

Kulun inadı, ısrarı belirginleşince artık Allah-u Teala onu ayetlerinden uzaklaştırır, gözünü perdeler, kalbini karartır. Kulu heyecanlandıran, uyandığında, yattığında, kalktığında hep düşündüğü oyuncağı ne? Onunla oynayıp mutlu olacağı oyuncağı ne? 

Allah’ın hitabını doğru düzgün bilmiyor, okumuyor, Resulünü iyi tanımıyor, tanımak için de vakti yok. Çünkü o oyuncağıyla pek meşgul şu sıralar! 

26 Ağustos 2023 Cumartesi

DUALARIMIZ NEDEN KABUL OLMUYOR?


Bir gün, İbrahim Ethem hazretleri, Basra şehrinde dolaşırken, Basra'lılar yanına yanaşıp:

"Ey hazret! Allah'u Tealâ Kur'an-ı Kerimde: "Bana dua edin, (dualarınızı) kabul edeyim."[Mü'min suresi: 60. Ayetten] buyurduğu halde, biz çok zamandır dua ediyoruz, dualarımız kabul olmuyor. Sebebi nedir?" diye soru sorarlar.

 Bu soruya karşılık mübarek zat, bakınız ne cevap veriyor:

"On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüş, bu on kötü sıfat kimde bulunursa, nasıl olurda, Allah onun dualarını kabul eder?." Diyerek, toplumun en önemli on çeşit hastalığını şöyle sıralıyor:

 1- "Allah'ı tanıyorsunuz, Allah'ı tanıdığınızı iddia ediyorsunuz; fakat Ona gerçek manâda kul olmaktan kaçıyorsunuz.

2- Kur'an-ı okuyorsunuz; fakat onun emir ve nehiylerine riayet etmiyor, onunla amel işlemiyorsunuz.

 3- "Şeytan düşmanımızdır" diyorsunuz; fakat şeytanın her isteğini yerine getiriyor; ona itaat ediyorsunuz.

4-  "Ümmeti Muhammed'deniz” diyorsunuz; fakat, Resulün sünnetlerine tabi olmuyorsunuz.

5- Cennete gireceğinizi söylüyorsunuz; ama oraya girmek için gerekli olan amelleri işlemiyorsunuz.

6- Ateşten (cehennemden) kurtulmak istiyorsunuz; fakat yaptığınız kötü ameller yüzünden kendinizi ateşe hazırlıyorsunuz.

 7- Ölümün hak olduğunu biliyorsunuz ancak; ölümün hakkını verip te; ona, gereği gibi hazırlanmıyorsunuz.

 8- Din kardeşlerinizin ayıpları ile meşgulsünüz; ama kendi kusurlarınıza hiç mi hiç bakmıyorsunuz.

 9- Rabbinizin nimetlerinden faydalanıyorsunuz; ama ne var ki, Ona gereği gibi şükretmiyorsunuz.

 10- Ölülerinizi gömüyorsunuz da; bir gün sizinde başınıza geleceğini düşünüp ibret almıyorsunuz..."

 Buyurarak toplumun temel hastalıklarını dile getiriyor.

https://www.vehbiaksit.net/?pnum=266&pt=Dualar%C4%B1m%C4%B1z+Neden+Kabul+Olmuyor%3F

 

24 Ağustos 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 42


Mutluluk, kulun Cenab’ı Allah ile olduğu yerdedir

Enbiya Sûresi

Mutluluk,
 kulun Cenab’ı Allah ile olduğu yerdedir. Kalpler ancak sahibiyle buluştuğunda mutmain olur. 

O zaman gıdalar az da olsa, ev dar da olsa, imkanlar kısıtlı da olsa, Cenab-ı Allah bu sefer “görece genişliğini” yaşatır. 

Zaman nasıl göründüğü gibi her yerde aynı değilse, mekan da göründüğü gibi her yerde aynı değildir. Aynı olsaydı geçmiştekilerin o küçücük yapılarında hep mutsuz olmalarını değerlendirirdik. Bizim bugün çok geniş yapılarımızda hep mutlu olmamız gerektiği gibi. 

Ne o darlık mutsuzluktur, ne de bu genişlik mutluluğun garantisidir. Zaman da mekan da izafidir. Allah esas bunu sana nasıl yaşatıyorsa, senin bulunduğun koordinatlar senin kalbine bunu nasıl yaşatıyorsa, sen o mutluluğu o düzeyde yaşarsın. 

Bu, Allah’ın kalbin içine yerleştirdiği sırrıdır. Ve bu sırrını kendisiyle olan ilişki üzerinden yaşatıyor. 

Rabbini tanıyıp, sevip-sayanlar ile Rabbini tanımayıp, sevmeyip onu saymak istemeyenlere ilahi hükmün işlettiği mutlak bir adaletten söz ediyoruz. Fakirine zenginine en iyisine kötüsüne herkese işletiyor. 

Rabbiyle irtibata geçenleri her türlü bahtiyar ediyor, hem dünyada hem ahirette. 

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

22 Ağustos 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 41


Enbiya Sûresi 

Kendimiz kendimize kâfi kullar olmadığımız için, hep bir şeylerin arayışı ve beklentisiyle mutlu oluyoruz.

Mesela, birazdan yapacağımız kahvaltı, sonrasında gideceğimiz piknik, akşamki merasim.. Bunlar hep akar zihnimizde. 

Dikkat! Bu zaman dilimlerinde Allah ile bağı koparıyor muyuz, dünyaya mı bağlanıyoruz, dünyaya mı kilitleniyoruz?

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

KUR’AN-I KERİM’İ DOĞRU ANLAMANIN 25 YOLU


Kur’ân’ı doğru anlamak için düşünmek ve yöntem geliştirmek hepimizin görevidir. Aşağıda zikredilen maddeler (25 yol) bu çabanın bir ürünüdür. Buna göre;

1. Başlangıçta şeytanın şerrinden/saptırmasından Allah’a sığınmak gerekir. Çünkü Kur’ân okuyan kişiyi, şeytan saptırmak ister. “Sen Kur’ân okurken kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığın.” (Nahl, 16/98)

2. Doğru anlamak için Rahman ve Rahim olan Allah’tan yardım istenmelidir. Bu da Allah’ın adı ile başlamak demektir.

Allah adı ile başlanmayan bir işte bereket yoktur, sonu kesiktir. (Bk. Ahmed b. Hanbel, 2/359; Nesai, Sünen-i Kübra, 6/128 (10331))

3. Her gün bir parça (cüz veya hizip) Kur’ân okumayı plânlamak faydalı olur. Düzenli olmak (hayatımızı plânlamak) geleceğimiz açısından önemlidir.

4. Kur’an okurken abdestli olunmalıdır. “Ona ancak temiz olanlar dokunabilir.” (Vâkıa, 56/79). Her ne kadar bu ayet meleklerle ilgili olup; Kur’ân’ın, meleklerin koruması altında olduğunu beyan etse de, gökte nasıl ona meleklerden başkası dokunamazsa yeryüzünde de abdest alarak tertemiz/melek gibi olanlar dokunabilir, şeklinde anlamak doğru olur.

5. Kur’ân, sorulu cevaplı okunmalıdır. Örneğin, Fatiha suresini okurken; Allah’a niçin hamd edilir? sorusu sorulur ve cevap aranır. Çünkü O; âlemlerin Rabbidir, Rahman ve Rahimdir, gelecek hesap gününün sahibidir (Bk. Fâtiha, 1/1-3). Bu şekilde okumak ayetlerin kalıcı olmasını sağlar.

6. Uzun surelerin özetleri okunmalıdır. Değilse okuyucu bazen ayetler arasında kaybolup gider. Örneğin, Bakara suresi 286 ayettir. Özeti okunmadan sureye başlanırsa surenin temel mesajları algılanmadan okuma gerçekleşebilir. Bu da Kur’ân’dan istenen faydanın (hidayetin/rehberliğin) oluşmaması demektir.

7. Kur’ân’ın 3 temel konusu vardır: Tevhid, risalet ve ahiret. Sureler bu üç temel konu üzerine kurgulanır. Sureleri okurken bu örgüyü ve mesajları yakalayabilmek gerekir. Örneğin, Bakara suresinde farklı bir açıdan tevhid anlatımı vardır, diğer surelere benzemez. Her surenin kendisine ait bir kimliği vardır.

8. Aslında Kur’ân 114 kitapçıktan (klasörden) oluşmaktadır. Her surenin kendi içinde bir dosya ya da küçük bir kitap olduğunu düşünerek okumak ve sure özelinde mesajları anlamaya çalışmak önemli bir olgudur. Meselâ, Bakara suresi ile Âl-i İmran veya Yasin ile Mülk surelerinin yapısı-mesajı farklıdır.

9. Kur’ân’daki temel kavramları bilmek okumayı ve anlamayı kolaylaştırır. Örneğin; Rab, sırat-ı müstekîm, gayb, ilah, ibadet, iman, küfür, nifak, insan tipleri (ki bunlar iki kısımdır:

a-Olumlu: Peygamber, Sıddık, Salih ve Şehitler. 

b-Olumsuz: Firavun, Ebû Leheb, Haman, Nemrut, Zalimler vs.), ayrıca vahiy, takva, cihad, infak ve zühd gibi kavramlar bizim ufkumuzu açacaktır.

10. Kur’ân’ın genel mesajları ayetlerde aranmalıdır. Bunlar;

(a)-Kainatın Rabbi Allah’tır. 

(b)-İnsan başıboş ve sorumsuz yaratılmamıştır. 

(c)-Peygamberler ve kitaplar rehberlik eder. Bu

ikisinden bağımsız iman ve takva bilinci gelişmez ya da eksiktir.

(d)-Bu dünya geçicidir. Ebedî olan öbür âlemdir ki buna ahiret denir. Ahirette her kişi yaptığının karşılığını görecektir. 

(e)-Hata yapan kişi ya da topluluklara tövbe kapısı açıktır... gibi.

11. Okuduğumuz kısımları yaşamak ve anlatmak gerekir.

Peygamber Efendimiz ve sahabe Kur’ân’ı öncelikle yaşamak ve anlatmak için okurlardı. Pratik hale gelmeyen ve yaşanmayan bilgiler faydasızdır. Okuduğumuz kısımları başkalarına anlatmak bilgiyi paylaşmak, demektir. Kabınızdaki suyu başkaları ile paylaşın. Cömert olanları Allah sever.

12. Her hatmi farklı bir meal ve tefsirden okumak, belki de yapabileceğimiz en faydalı/hayırlı çalışmalardan birisi olacaktır. Çünkü her alimin farklı bir bakış açısı vardır. Bal niçin bu kadar tatlıdır, lezzetlidir? Çünkü arı onları yüzlerce, binlerce çiçekten almaktadır. Çok sayıda alimden ders alan kişinin görüşleri daha güzel, daha olgun, oturmuş ve pişmiş olur.

13. Her hatmi farklı bir gözle/bir fikrin peşine düşerek okumak zihnimizi uyanık ve diri tutacaktır. Dolayısıyla Kur’an okurunun zihni uyanık/diri olmalı, ayetlerle verilen mesajın farkında olmalıdır. Bundan dolayı her okuyuşta bir konuya odaklanmak gerekir. Örneğin, Kur’ân’da; Allah’a iman, tarih felsefesi, peygamberler ve insanlar gibi konular seçilir ve bunlar ile ilgili bilgi almak için sureler dikkatlice okunur. Gerektiğinde not alınır ve bilgi kalıcı hale gelir, başkalarına aktarırken de size kolaylık sağlar.

14. Sure ve ayetleri başkaları ile müzakere etmek berekettir. Çünkü cemaatte bereket vardır. Cemaatle okunan, mukabele ve müzakere edilen Kur’ân; daha güzel, doğru ve zengin anlaşılır.

15. Kur’ân’ı ağır ağır ve düşünerek okumak gerekir. Her kitabı aynı derecede okuyamazsınız. Mesela, bir gazeteyi hızlı okursunuz, ama bir felsefi metni aynı hızda okuyamazsınız.

16. Siyer okumayan Kur’ân’ı doğru anlayamaz. Hz. Peygamber’in hayatını ve tarihî süreci okumak/bilmek bizim ufkumuzu açacak, tarihî bilgileri okurken taşlar yerine oturacaktır. Mesela, Haşr suresinin konusu sorulsa bir çok kişi diriliş ile ilgilidir, diyecektir. Çünkü Haşr, diriliş demektir. Ama Haşr kelimesinin; toplanmak ve isyan etmek manası da vardır. Bu sure Medine’deki ilk Yahudi isyanı ile ilgilidir. Sureyi anlamak için önce Beni Nadîr olayını okumanız gerekir. Sonra Haşr suresini okursanız, sure sanki canlanır; ete kemiğe bürünür ve ayağa kalkar (Bk. Haşr, 2).

17. Anlamaya yardımcı olan kitaplar okunmalıdır. Muteber tefsir kitapları yanında, Kur’an’ın edebi yapısını ve temel hedeflerini anlamaya yönelik eserler de okunmalıdır.

18. Farklı okuma şekillerini deneyin.

a. Baştan sona okumak,

b. Sure seçerek okumak,

c. Nüzul sırasına göre okumak… gibi.

Bunları birer kere de olsa mutlaka deneyin.

19. Anlamadaki en önemli olgulardan birisi de Kur’ân şu anda bana iniyor, düşüncesi ile okumaktır. Önce kendimize/nefsimize okumak gerekir. Biz Kur’ân’ın tarihsel değil de, evrensel bir kitap olduğuna inanırız. Okurken tarihsel bir kitabı okuyor gibi davranmamalıyız.

20. Kur’ân mealini ve tefsirini kitap olarak okumanın yanında ayrıca boş zamanlarda tv, mp3, teyp vb. araç ve gereçlerden istifade ederek dinlemek bize gün boyunca büyük bir Kur’ân kültürüyle iç içe olmamızı sağlayacaktır.

21. Haftalık Kur’ân okumaları, beraber düşünmeyi gerçekleştirecektir. Beyin fırtınası, gelişmenin ve terakkinin en önemli unsurudur. Örneğin, bir hafta Yasin suresini herkes evinde okur, tercüme ve tefsirlerinden anlamaya çalışır. Hafta sonu bir kişi tarafından surenin özeti yapılıp ana mesajları aktarılır. Sonra diğer katılımcıların katkıları/müzakereleri ile konu olgunlaşır.

22. Kısa surelerin manasını Arapçaları ile birlikte öğrenmeye çalışmalıyız, çocuklarımıza da böyle öğretmeliyiz. En azından namaz sureleri dediğimiz kısa sureler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Mesela, Tebbet suresi. (Manası yanında iniş sebebi bilinmelidir. Örneğin; Peygamberimiz zamanında Ebû Leheb diye birisi vardı…gibi).

23. Muteber hadis kitaplarını okumalıyız. Çünkü Hz. Peygamber Kur’ân’ın en önemli müfessiridir. Onun Kur’ân’ı beyan (açıklama) görevi vardır (Bk. İbrahim, 4).

24. Ahkam ayetlerini okurken acele etmemeliyiz. Bu konuda mutlaka tefsir veya fıkıh kitaplarına müracaat etmeliyiz ve anlaşılmayan yerleri alimlere sormalıyız. Bütünü bilmeyenler için ayetlerden parçacı bir şekilde yanlış hüküm ve fetva verme riski vardır. Bir konuda bilgisi olmayanların fetva vermesi haramdır.

Araştırmak ve bilenlere sormak gerekir. Aslında bu durum bütün ayetler için geçerlidir, özellikle ahkam ayetlerine dikkat etmek gerekir.

25. Son olarak dua etmeliyiz. Ya Rabbi! Kur’ân’ı anlamada bana yardım et. Bana doğru yolu gösterdikten sonra ayağımı kaydırma ve kendi yolundan ayırma. Amin...

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

21 Ağustos 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 40

Yaşamımızdaki değişkenler
 
Enbiya Sûresi 

Hasan el-Basri rahmetullahi aleyh: "Bir kimseye Allah bolca vermeye başladıysa ve o kimse imkanların çoğalmasını “eyvah eyvah! Rabbim beni sınamayı diliyor” diye karşılamıyorsa ona eyvahlar olsun, demiş, bunu göremiyorsa. 

Bir kimsenin imkanları makul gidiyor, yani ihtiyacı kadar Allah gönderiyor, onu yoldan çıkaracak, yoklayacak değişimler yok, bu kimse de “Allah beni esirgiyor, kolluyor, seviyor, muhafaza ediyor” demiyorsa ona da yazıklar olsun, demiş. 

Allah’ın yaşamımızdaki değişkenleri, sınama esası üzerine değiştirdiğini görmek bizim için bu hayattaki en akıl dolu, en uyanık, en basiretli yaklaşımdır. İster bireysel plandaki, ister toplumsal plandaki değişimleri doğru okuyalım… Zaten Allah ve Resulü bize bunu vadetmişti “Sizi biraz korkuyla, biraz sıkıntıyla, açlıkla, mallarınızdan, canlarınızdan eksilterek illa ki sınayacağız” 

Biz biliyorduk geleceğini, işte geldi demek. Allah ve Resulü ne kadar doğru söylemiş , bak işte geldi. (Bu hazırlığı bana yaptıran, bunu fark ettiren Rabbime şükürler olsun)

19 Ağustos 2023 Cumartesi

OTUZUNCU CÜZDEN 3 MESAJ

                           OTUZUNCU CÜZ

                               (s. 581 - 600)

Otuzuncu cüzde; Nebe, Naziât, Abese, Tekvir, İnfitar, Mutaffifîn, İnşikak, Buruc, Tarık, A’lâ, Ğaşiye, Fecr, Beled, Şems, Leyl, Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia,Tekasür, Asr, Hümeze, Fil, Kureyş, Mâûn, Kevser, Kafirûn, Nasr, Leheb, İhlas, Felak ve Nas surelerinin tamamı bulunmaktadır.

Cüzdeki surelerin mesajı: Geleceği doğru okuyun ve takva sahibi olun, şeklindedir. 30. cüzdeki temel konular şunlardır:

1. KIYAMET VE AHİRET

İlk bölümde bulunan sureler; Nebe, Naziât, Abese, Tekvir, İnfitar, Mutaffifîn, İnşikak, Buruc, Tarık, A’lâ, Ğaşiye, Fecr, Beled, Şems ve Leyl sureleridir. Bu surelerde; gelecekteki büyük felaket olan kıyamet ve sonrasındaki ahiret hayatı farklı açılardan ele alınmakta, insanlar hesap günü gelmeden önce kulluğa davet edilmektedir. Abese suresinde, tebliğin herkese yapılması ve kimsenin küçük görülmemesi mesajı verilir (Abese, 80/1-16). Bilemeyiz, belki de o tebliğ ettiğimiz kişilerden örnek şahsiyetli bireyler çıkar ve bütün dünyayı değiştirirler. Sonra Tekvir ve İnfitar surelerinde kıyametin dehşeti anlatılmaya devam eder.

Mutaffifîn suresinde ise, ticaret ahlakı ve helal rızık üzerinde durulur (Mutaffifîn, 83/1-36). Buruc suresinde zalimler ve sonları Ashab-ı Uhdud üzerinden izah edilir (Burûc, 85/1-22). Tarık ve A’lâ surelerinde Allah’ın gücü ve yüceliği hatırlatılır, insanlar tevhid inancına çağrılır. Fecr suresinde, sıkıntıların yakında sona ereceği ve zalimlerin helak edileceği mesajı verilir (Fecr, 89/1-14). Beled suresinde, Mekke’den dünyaya yayılan çağrıya dikkat çekilir (Beled, 90/1-7). Bu konuda başarılı olmak için infak etmek (cömert olmak), bir de iman edip hakkı ve sabrı da tavsiye edenlerden (sadık Müslümanlardan) olmak gerektiği açıklanır. Burada bize bir aidiyet ve kimlik bilinci verilir (Beled, 90/12-18). Şems ve Leyl surelerinde Allah’ın nimetleri ve insanların sorumluluklarına dikkat çekilir.

2. GEÇİCİ DÜNYA

İkinci bölümdeki sureler; Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia, Tekasür, Asr ve Hümeze sureleridir.

Duha suresi, bir önceki Leyl suresinin devamı niteliğindedir. Bu surede Allah’ın, Hz. Muhammed’e olan yardımı ve desteği hatırlatılıp, Hz. Peygamberin de insanlara ve zayıflara iyi davranması gerektiği belirtilir (Duhâ, 93/1-11). İnşirah suresinde, Hz. Peygamber’e verilen nimetlerin anlatımı devam eder. Tin suresinde, kutsal bölgelere yemin edilerek insanın mükemmel yaratıldığı anlatılır, ondan da iman edip güzel işler yapması istenir (Tîn, 95/1-8). Alak suresinde, Mekke’de ilk inen ayetler bulunmaktadır.

Burada insanın Allah’ın adıyla vahyi (Kur’ân’ı) okuması ve ilimle başkalarına tebliğ etmesi emredilir (Alak, 96/1-5). Kadr ve Beyyine surelerinde, Kur’ân’ın yeryüzüne inmesi ve düşünce/zihniyet gelişimindeki misyonu beyan edilir. Zilzal ve Kâria surelerinde, kıyamet son defa gündeme getirilir. Dünyanın ve kainatın sonunun büyük deprem (zilzal) ve büyük patlama (kâria) ile olacağı açıklanır. Tekasür suresinde, insanın hırsının kabre girinceye kadar devam ettiği vurgulanır (Âdiyât, 100/1-11). Asr suresinde, her şeyin geçici olduğu, sadece iman, amel-i salih, bir de hakkı ve sabrı tavsiye etmenin kalıcı olduğu belirtilir (Asr, 103/1-3). Hümeze suresinde ise, Peygambere ve Müslümanlara düşmanlık yapan, sermayenin ve mülkün kendisini ebedî kılacağını zanneden kişilere değinilip, bunların Hutame’den (her şeyi param parça eden cehennemden) kurtulamayacağı vurgulanır (Hümeze, 104/1-9).

3. ALLAH’A KULLUK VE YOL AYIRIMI

Üçüncü bölümdeki sureler ise; Fil, Kureyş, Mâûn, Kevser, Kafirûn, Nasr, Leheb, İhlas, Felak ve Nas sureleridir. Fil suresinde Allah’ın yardımı hatırlatılır ve en zor zamanda bile Mekke’yi Fil ordusundan koruduğu anlatılır (Fîl, 105/1-5). Kureyş suresinde ise, bu (Fil suresindeki) nimet karşılığında Arapların cahiliyedeki yöneticileri sayılan Kureyş kabilesinin putlara değil, sadece Allah’a kulluk etmeleri gerektiği açıklanır (Kureyş, 106/1-4). Maûn suresinde, müşrik ve münafıkların insanlara nasıl zulmettikleri ve kulluğu terk ettikleri aktarılır (Maûn, 107/1-7). Kevser suresinde, Müslümanlardan, o dönemdeki müşriklerin hatalarına düşmemeleri, kulluk edip cömert davranmaları istenir (Kevser, 108/1-3). Kafirûn suresinde, bir yol ayırımına gidilir. Müslümanların hiçbir zaman, Allah ile birlikte putlara tapmayacakları, şirk koşmayacakları mesajı verilir (Kâfirûn, 109/1-6). Nasr suresi, tek parça halinde inen en son suredir. Veda haccı sırasında Mekke’de inmiştir. Burada Allah’ın yardımı gelip zafer/feth gerçekleştiğinde; şımarmamak ve insanlara zulmetmemek, bilakis Allah’ı zikir ve hatalar için istiğfara devam etmek gerektiği belirtilir (Nasr, 110/1-3). Tebbet (Mesed) suresinde ise, Mekke’deki ilk tebliğ günleri hatırlatılır ve Ebu Leheb dahil müşriklerin saldırıları ve beddualarının fayda vermediği, bilakis kendilerine zarar verdiğine işaret edilir. İhlas suresinde, tevhid inancı son defa hatırlatılır (İhlâs, 112/1-4). Felak ve Nas surelerinde; tüm kötülüklerden, kötülüklerin sebebi olan insan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığınma ile Kur’ân tamamlanır.

-SADAKALLAHÜ’L-AZÎYM

(Allah Kur’ân’ın başından sonuna kadar her konuda doğruyu söyledi.)

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

18 Ağustos 2023 Cuma

Safer ayının uğursuz ve musibet ayı olduğu söylentisi doğru mudur? Bu aya özel ibadet ya da dua var mıdır?

Safer, kamerî/hicrî takvimin Muharrem ayından sonra gelen ikinci ayıdır. Safer ayının uğursuz olduğu ve bu ayda bela ve musibetlerin çokça meydana geldiği şeklinde ki anlayış Câhiliye dönemine ait olup (Ebû Dâvûd, Tıb, 24 [3914-3915]; bkz. Buhârî, Tıb, 25 [5717]; Müslim, Selâm, 101-103 [2220]) dinimizde yeri yoktur. Dolayısıyla böyle bir anlayış hurafedir. Bu ayın diğer aylardan hiçbir farkı yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s.), böyle bir anlayışı reddetmiş ve “Safer ayında uğursuzluk yoktur” buyurmuştur (Buhârî, Tıb, 19). Safer ayına has özel bir dua veya ibadet şekli de yoktur. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yaptığı günlük ibadet ve dualar, bu ayda da yapılır.

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 39


“Ya Rabbi beni bu açıdan da sana teslim olabilecek bir kimse eyle.” 

Nerede yanlış yapmaya meyilliysek bizim gündemimiz odur, kendimizi ıslah etmemiz, istikamete sokmamız gereken meselemiz odur.

Ve bu herkesten herkese farklıdır.

Bazısı mal hususunda böyledir, bazısı şehvet, bazısı kariyer, bazısı şöhret hususunda böyledir. 

Açık verdiği taraf çok etkiliyse, o taraf bir girdaba dönüşür. 

Kul her şeyiyle teslim olacak!

 Enbiya Sûresi 

Ocak 2023

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

17 Ağustos 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 38


Allah Teala kulun O'nun vadettiğine yönelmesini ister

Cenab-ı Hakk’ın bu dünyada kuluna sağlayıp da onu elinde anlamsızlaştırmadığı, değersizleştirmediği, sıradanlaştırmadığı hiç bir şey yoktur.

İstiyor ki Hak Teala, kul Kendi vadettiğine yönelsin. Dünyadakilerin değersiz ve anlamsızlığını bu yüzden yaşatıyor. 

Enbiya Sûresi 

Ocak 2023

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

16 Ağustos 2023 Çarşamba

YİRMİ DOKUZUNCU CÜZDEN 3 MESAJ

                   YİRMİ DOKUZUNCU CÜZ

                              (s. 561 - 580)

Yirmi dokuzuncu cüzde; Mülk, Kalem, Hâkka, Me’âric, Nuh, Cin, Müzzemmil, Müddessir, Kıyamet, İnsan ve Mürselât surelerinin tamamı bulunmaktadır. Cüzdeki surelerin mesajları:

Allah’ın hakimiyetini kabul edin, vahye ve peygambere destek olun, tebliğe sabırla devam edin ve yaklaşan felaket/son olan kıyamete ve sorguya hazır olun, şeklindedir. 29. cüzdeki temel konular ise şunlardır:

1. GERÇEKLER

lk bölümde bulunan Mülk, Kalem, Hâkka ve Me’âric surelerinin ortak teması (konusu), gerçekler (tevhid, risalet ve âhiret)tir. Mülk suresinde, “Allah tek otorite sahibidir ve her şey O’na itaat eder”mesajı verilmekte ve insanların da iradeleri ile teslim olmaları gerektiği anlatılmaktadır (Mülk, 67/1-30). Kalem suresinde, bilginin önemi yeminle vurgulandıktan sonra, gerçek bilgi olan vahye ve onun tebliğcisi peygambere destek olunması istenmektedir (Kalem, 68/1-7). Aksi takdirde, bahçe sahipleri gibi hüsrana düşme tehlikesine dikkat çekilmektedir (Kalem, 68/17-32). Hâkka suresinde ise, gerçekleşecek büyük felaketten (Hâkka’dan) haber verilir (Hâkka, 69/1-18). Bu surede ahiretteki iki grup insan anlatılır: Kitabı sağından verilen başarılı insanlar ve kitabı solundan verilen başarısız insanlar (Hâkka, 69/19-52). Meâric suresinde, önceki surede başlayan kıyamet ve ahiret konuları anlatılmaya devam eder (Meâric, 70/1-18). Burada da iki grup insan misali verilir: (Hırs, sabırsızlık ve cimrilik gibi) zaafları olanlar ve (namaz, infak, namus ehli ve güvenilir olan) kuvvetliler (Meâric, 70/19-44).

2. GERÇEKLERİN TEBLİĞİ

İkinci grup surelerin genel teması; doğruların ve gerçeklerin insanlara tebliğ edilmesidir. Buradaki sureler Nuh, Cin, Müddessir ve Müzzemmil’dir. Nuh suresinde, Hz. Nuh’un tebliğ hayatı anlatılarak bir tebliğcinin sabrı, dua ve istiğfarı bize öğretilir (Nûh, 71/1-28). Cin suresinde, Resûlullah’ın, Hz. Musa gibi cinlerin de peygamberi olduğu, cinlerin Kur’ân’dan etkilenmeleri ve vahiy konusunda şeytanın kendilerini kandırdığını itiraf etmeleri aktarılır (Cin, 72/1-17). Müzzemmil suresinde ise, Hz. Peygamber’in ilk tebliğ çalışması bağlamında sözünün etkili olması için gece teheccüt namazına devam etmesi gerektiği açıklanır (Müzzemmil, 73/1-11).

Sonra hiç bırakmadan teheccüde devam eden Hz. Peygamber ve bazı sahabe-i kiram, hicretten sonra inen ayet ile tebrik edilir, övülür (Müzzemmil, 73/20). Müddessir suresinde de tebliğde devamlılığın esas olduğu ve örtülere bürünüp oturma yerine tebliğ çalışmalarına devam edilmesi gerektiği anlatılır. Tebliğde süreklilik ve sistematik çalışma önemlidir (Müddessir, 74/1-7).

3. İNSANIN SERÜVENİ

Üçüncü bölümdeki sureler; Kıyamet, İnsan ve Mürselât’tır.

Kıyamet suresinde, yoğun bir şekilde kıyamet ve diriliş konuları anlatılmaya devam eder (Kıyâmet, 75/1-40). İnsan (Dehr) suresinde, insanın yaratılışı, dünya ve ahiret hayatı özetlenir. Bu insanın serüvenidir. (Önce yokluk, sonra yaratılış, dünyada hidayet veya dalalet, ahirette ise cennet veya cehennem.) (İnsân, 76/1-31). Bu cüzdeki en son sure ise Mürselât’tır. Burada Allah’ın gücü son defa hatırlatılır: Melekler, rüzgar, yıldızlar, dağlar ve her şeyin sonu olan kıyamet (Mürselât, 77/1-50).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

15 Ağustos 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 37


Kişinin dürüstlüğü kalbiyle başlar

Cenab-ı Hak İbrahim aleyhisselam'ı Kuranı Kerîm’de SIDDIK olarak tarif ediyor. (Meryem-41)

Sıddık; gerçeği konuşmak, dürüst ve güvenilir olmak. İbrahim aleyhisselam çevreden tepki görürüm endişesiyle içine atmıyor, kalbiyle olan sadakatini bozmuyor. 

Sıdka tutunun. Yola çıkaran, iyilere kavuşturan, istikamete ulaştıran dürüstlük ve doğruluktur. Kişinin dürüstlüğü kalbiyle başlar.

Enbiya Sûresi 

Ocak 2023

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

13 Ağustos 2023 Pazar

YİRMİ SEKİZİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ


                     YİRMİ SEKİZİNCİ CÜZ

                               (s. 541 - 560)

Yirmi sekizinci cüzde; Mücadele, Haşr, Mümtehine, Saff, Cuma, Münafikûn, Teğabün, Talak ve Tahrim surelerinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki surelerin bir kısmı tesbih (Allah’ı yücelterek), diğerleri ise Hz. Peygamber’e hitap ile başlamaktadır.

28. cüzdeki temel konular şunlardır:

1. HAKKIN KORUNMASI

İlk sureler olan Mücadele, Haşr ve Mümtehine’de hakkın korunması için mücadele ve çözüm yolları aktarılmaktadır. Mücadele suresinde, zıhar yapan kocasından ayrılmaması/boşanmaması gerektiğine dair Hz. Peygamber ile tartışan bir sahabi kadın örneği üzerinden hak arayışı ve hakkın korunması mesajı verilir. Zıhar, cahiliye döneminde boşanma sebebi sayılırken, İslam döneminde bu olaydan sonra hükmü değişti ve Mücadele suresinde zıharın yemin olduğu açıklandı. Ancak ağır bir yemin olduğu için keffareti de farklıydı. Zıhar yapan kişi eşine dönmek isterse 2 ay (60 gün) peş peşe oruç tutmalı, oruca gücü yetmeyen ise 60 fakiri sabahlı akşamlı doyurmalı/fidye vermelidir. Bunları yerine getirdikten sonra eşine yaklaşabilir (Mücâdele, 58/1-13). Haşr suresinde, Medine’deki ilk toplu Yahudi isyanı (Haşr) ve buna karşı yapılan sefer ve savaş, elde edilen ganimetler ve bunların dağıtılması konuları anlatılmaktadır (Haşr, 59/1-10). (Bu surenin doğru anlaşılması için öncelikle bir siyer kitabından Beni Nadîr savaşı okunmalıdır.)

Surede Yahudileri kandıran ve ayaklandıran münafıkların; mağlubiyet ortaya çıkınca onları yalnız bırakmaları ve yardıma gelmemeleri durumu da, şeytanın ahirette kandırdıklarını/yandaşlarını yalnız bırakması ve yardıma gelmemesine benzetilmektedir (Haşr, 59/11-17). Son 3 ayet (Hüvallahüllezi) ile de tevhid inancı özetlenmekte ve bu konuda bir bilinç eğitimi verilmektedir. Allah; zatı ve sıfatları ile eşsiz ve benzersizdir, en güzel isimler O’na aittir (Haşr, 59/22-24). Daha sonra Mümtehine suresinde, hicret eden kadınların durumları anlatılmakta, onların aile ve sosyal hayatla ilgili problemlerine çözümler getirilmekte ve hayatın bir imtihan olduğu mesajı verilmektedir (Mümtehine, 60/10-13).

2. HAKTA BİRLEŞMEK

Bu cüzdeki ikinci grup sureler; Saff ve Cuma olup söz konusu sureler birlik ve beraberlik mesajları taşımaktadır. Müslümanlara, düşmanlarına karşı Allah yolunda (birbirlerine duvarlar gibi kenetlenmiş saflar halinde) savaşmaları emredilmektedir. (Saf, 61/4 ve 11). Sonra Allah ve Resûlü’nün dinine itaat etmemiz, bu dava için çalışarak Allah’ın ensar kulları olmamız istenmektedir (Saf, 61/9-14). Sonraki Cuma suresinde de Kur’an’ı okuyup, anlayıp hayatı ona göre yaşama sorumluluğu anlatılır ve Yahudiler gibi sorumluluktan kaçılmaması gerektiği bize (yeniden) hatırlatılır (Cuma, 62/5-8). Daha sonra Cuma namazına çağrı, peygamberi dinlemek ve itaat konuları ile sure tamamlanır. Cuma namazı İslam’da birleşmenin sembolüdür (Cuma, 62/9-11).

3. HAKTAN AYRILMAMAK

Bu cüzdeki üçüncü grup sureler ise; Münafikûn, Teğabün, Talak ve Tahrim’dir. Bunların hepsi ayrılık problemleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Münafikûn suresinde, İslam toplumundan ayrılan ve kendilerini gizleyip Müslüman gösteren kişilere karşı dikkatli olunması mesajı verilmekte, münafıkların önemli vasıfları açıklanarak âdeta deşifre edilmektedir (Münâfikûn, 63/1-8). 

Sure müminlere önemli tavsiyelerle sona erer (Münâfikûn, 63/9-11).

Bundan sonra Teğabün suresinde, kıyametteki büyük toplanma gününün (yevmü’l-cem’in), aslında dünyevi aldanmaların ortaya çıktığı gün (yevmü’t-teğâbün) olduğu açıklanır. Dünyada kim Allah’a iman edip güzel (salih) işler yaptıysa, ahirette Allah o kişinin kötülüklerini örter ve cennete koyar (Tegâbün, 64/9). Sure müminlere bazı önemli tavsiyelerle tamamlanır. Mallarınız, eşleriniz ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir. Dikkat edin, dünya sizi aldatmasın (Tegâbün, 64/12-18). Sonraki Talak suresinde ise, boşanma adabı anlatılır. Allah gereksiz yere boşanan, zevkine düşkün erkek ve kadınları sevmez, mesajı verilir. Kadınların adet sırasında boşanmaması, temizlik döneminin beklenmesi emredilir. Adet sırasında boşamak haramdır. Ayrıca birden fazla talak ile de boşamak haramdır. (Bu iki harama Müslümanlar dikkat etmelidir.) Sünnete uygun olan boşama; ihtiyaç anında, ilişkiye girilmemiş temizlik döneminde bir talak ile boşamaktır (Talâk, 65/1-2). Sonra kadın iddet bekler:

a. Hayız gören kadınlar, 3 hayız süresince,

b. Hayızdan kesilen ve menopoz döneminde olanlar 3 ay,

c. Hamile olanlar da doğum yapıncaya kadar iddet beklerler.

İddet bitince başkasıyla evlenebilirler (Talâk, 65/3-7). Bu cüzün son suresi ise Tahrim suresidir. Burada Allah ve Resûlüne itaat emredilir ve Peygambere eziyet edilmemesi istenir. Özellikle Hz. Peygamber’in eşlerine, dikkatli olmaları emredilir. Çünkü onlar müminlerin anneleridir ve diğer mümin kadınlara da örnek olacak bir hayat yaşamaları gerekir. Bu bağlamda kendilerine tarihte yaşamış iki saliha ve iki kâfire/fasıka olan 4 kadın örnek verilir. Ya güzel bir hayat yaşayıp Firavun’un karısı Asiye ve İmran’ın kızı Meryem gibi cennetlik olacaksınız ya da Hz. Nuh ve Lut’un hanımları gibi cehennemlik olabilirsiniz mesajı verilir. Eşler birbirlerine iyi davranmalı ve müsamahalı olmalılar ki dünya ve ahiretleri cennet olsun (Tahrîm, 66/10-12)

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

11 Ağustos 2023 Cuma

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 36


Çıkar mı hakikat mi?

Çıkarların mı senin için değerli, hak mı değerli?

Her düğümde bununla karşılaşıyoruz.

Bir yandan çıkarımız bizi caydırmaya çalışıyor, diğer yandan akleden kalbimiz bizi Hakk’a davet ediyor.

İşte orada irademizi ortaya koyuyoruz ve şahsiyetimizi gerçekleştiriyoruz.

Hak uğrunda kaybettiklerimi, Cenab-ı Hak bana daha farklı biçimde fazlasıyla verir. Çünkü O, sebatı ödüllendirir. 

Enbiya Sûresi Ocak 2023

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

10 Ağustos 2023 Perşembe

YİRMİ YEDİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ

                 YİRMİ YEDİNCİ CÜZ

                          (s. 521 - 540)

Yirmi yedinci cüzde; Zariyat suresinin son kısmı ile Tur, Necm, Kamer, Rahman, Vâkıa ve Hadid surelerinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. İNSANLAR VE PEYGAMBERLER

Zariyat suresinin son kısmında, önceki ümmetlerden bazı

haberler verilir:

a. Hz. İbrahim’in tebliğ yolculuğu,

b. Lut kavmi ve helak edilişi anlatılır. Sonra Tur suresi; kutsal şeylere ve mekanlara yemin ile başlar. Müşriklerin vahiy karşısındaki tavırları ve diyalogları anlatılır (Tûr, 52/9-28). Başarıya giden yollar açıklanır (Tûr, 52/44-49). Necm suresinde de, yemin ile söze başlanır, risaletin ilanı ve miraç konuları açıklanır (Necm, 53/19-30).

Sonra müşriklerin putları ve acizliği, Allah’ın yüce kudreti ve vasıfları dile getirilir (Necm, 53/41-62). Kamer suresinde kıyamet hatırlatılır, mucizeler karşısında müşrikler ve tavırları anlatılır (Kamer, 54/1-8). Burada Kur’ân’ın tarih bilinci oluşturmadaki misyonu ve önceki ümmetlerin vahiy karşısındaki tavırları açıklanır (Kamer, 54/9-42).

2. ALLAH’IN NİMETLERİ

Rahman suresinde Allah’ın kudreti ve nimetleri hatırlatılır, sonra belirli periyotlarla insan ve cinlere; bu nimetlerin hangisini inkâr edebilecekleri sorulur/sorgulanır. Vâkıa suresinde kıyamet sonrası ahiret olayları ve oradaki 3 grup anlatılır.

3. KADER

Allah’ın Gücü ve Hakimiyeti: Her Şey O’nun Kontrolündedir

Hadid suresinde, Allah’ın gücü anlatılmaya devam eder (Hadîd, 57/1-6). Sonra fedakârlık ve şahsiyet oluşumundan bahsedilir.

İnfak, karz-ı hasen ve zikir konuları anlatılır (Hadîd, 57/7-20). Daha sonra kader konusu mükemmel bir şekilde 2 ayette açıklanır (Hadîd, 57/21-22). Son ayetteki takva tavsiyesi ile de sure tamamlanır (Hadîd, 57/28-29).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

9 Ağustos 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 35


İnsanın beyninesi

İnsan bir beynine üzerine yaratıldı.

İnsanın beyninesi kendisine muhakkak bir yaratıcısı olduğunu öngörür.

Beyninesi onu sonsuz bir kudretin varlığına götürür.

Fakat insanlar o beyninesine vefasızlık eder uzaklaşıp yozlaşır.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

7 Ağustos 2023 Pazartesi

YİRMİ ALTINCI CÜZDEN 3 MESAJ

                        YİRMİ ALTINCI CÜZ

                              (s. 501 - 520)

Yirmi altıncı cüzde; Casiye suresinin son sayfası ve Ahkaf, Muhammed, Fetih, Hucurat ve Kaf surelerinin tamamı ve Zariyat suresinin ilk yarısı bulunmaktadır. Ahkaf suresinde risalet ile ilgili haberler, bir başka bölgedeki peygamberlerin mücadeleleri üzerinden anlatılmaya devam etmektedir. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. PEYGAMBERLERİN TEBLİĞİ

Hz. Hud ve Ad kavmine Ahkaf (kum tepeleri) bölgesinden tebliği ve uyarıları anlatılır.

2. KAVİMLERİN HELAK SEBEBİ

Sonra onların Hz. Hud’a karşı mücadeleleri ve helak olmaları anlatılır (Ahkâf, 46/21-34). Ahkaf suresi ile Ha-mim (حم (sureleri bu şekilde tamamlanır. (Bk. Ha-mim sureleri ile ilgili 25. cüzün özeti ve temel konuları). Suredeki son mesaj şudur: “Ulu’l-azm peygamberler gibi sen de sabret (dirençli ol).” (Ahkâf, 46/35).

3. İNANANLARIN BAŞARILARI

Bundan sonra gelen beş surenin ana teması risalet, cihad ve vahiy eğitimidir: Muhammed suresinde; iman, tebliğ ve cihad konuları açıklanmakta (Muhammed, 47/1-11); bu bağlamda peygamberlere iman edip güzel işler yapanların cennete gidecekleri, peygambere savaş açıp kötü işler yapanların ise cehenneme atılacakları anlatılmaktadır (Muhammed, 47/12-18). İlgili emir ve tavsiyeler ile konu devam etmektedir (Muhammed, 47/19-38). Sonra gelen Fetih suresi, önceki surenin devamı niteliğindedir: Sure Resûlullah’a fetih müjdesi ile başlar. Bu müjde dar anlamıyla o günkü Mekke’nin fethi ile ilgili olsa da (Fetih, 48/1-10), aslında son peygambere genel anlamıyla bütün yeryüzü fethi müjdelenmektedir. Çünkü Mekke fethedildiği anda o bölgedeki bütün Araplar İslam’ın hakimiyetini kabul edeceklerdi. Sonraki ayetler de slâm’ın yeryüzü hakimiyetini müjdelemektedir. (Fetih, 48/18- 28) Mekke ve kutsal bölgeye hakim olan güç, Ortadoğuya da hakim olur. Ortadoğuya hakim olan, bütün dünyaya hakim olur. Onun için savaşlar sürekli Ortadoğu merkezli devam etmekte, dış güçler sürekli buraya hakim olmanın mücadelesi ve stratejisini yürütmektedir. Burası âdeta dünyanın merkezidir. Fetih suresinin son ayetinde ise; Hz. Muhammed (a.s.) ve ashabının önemli vasıfları özetlenerek âdeta bize başarının ve fethin formülü verilmektedir (Fetih, 48/29). Sonra gelen Hucurat suresi de bir önceki surenin devamı niteliğindedir. Çünkü burada İslam toplumunun eğitimine ışık tutulmaktadır. Bu eğitimi iki kısımda inceleyebiliriz.

a. Allah ve Resûlüne karşı tavsiye edilen davranış biçimleri-âdab (Fetih, 48/1-5),

b. Müminlerin birbirlerine karşı davranış biçimleri (Hucurât, 49/6-18).

Sonraki Kaf Suresi de bir öncekinin devamı gibidir. Burada da sahabenin ve diğer müminlerin önceki kavimlerin hatalarından ders almaları istenir: İşte Nuh kavmi, Ashab-ı ress (Nebatlılar), Semud ve Ad kavimleri, Firavun güçleri, Lut kavmi, Ashab-ı Eyke (Medyenliler) ve Tübba kavmi… Onların helak sebepleri anlatılır. Âdeta tarihin bir bölümü, bütün/blok halinde gözler önüne serilir (Kâf, 50/12-15). Bunları takiben; ölüm ve diriliş gerçeği, ayrıca şeytanın kandırdığı kişileri ahirette yalnız bırakacağı haberi hatırlatılır. (Kâf, 50/16-36). Sure sonunda Hz. Peygamber’e ve müminlere verilen son mesajlar (sabır, kulluk ve ahiret bilinci) ile sure tamamlanır (Kâf, 50/39-45).

c. Bu cüz Zariyat suresinin ilk yarısı ile sona erer. Bu surede diriliş ve ahiret konuları devam eder. Zariyat suresi yemin ile başlar. Yeminle başlayan Mekkî Sûreler bundan sonra sürer, daha sonraki bölümlerde vurgulu ve etkili Mekkî sureler bulunmaktadır.

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

6 Ağustos 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 34


Biz vaadedilen cenneti amaçlayacağız

"Kim dünya hayatı ve onun ziynetini istiyorsa, orada onlara işlerinin karşılığını eksiksiz veririz; orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar." Hud, 15.

Kişi ya toplum sorumlulukları kaygısıyla ya da Allah için bir eylemi yerine getirir. İkisi farklıdır.

Örneğin; kırmızı ışıkta duran iki kişiyi düşünelim. Biri "toplum düzeni için, trafik tıkanmaması için" dursun; Bu mülahaza ile duran birinin amacı dünyevidir.

Bir başkası kırmızı ışıkta durduğunda; "Allah adaleti emrediyor, durmalıyım, çünkü geçiş hakkı başkasının, adil olanı tercih etmeliyim çünkü Allah bunu emrediyor" düşüncesiyle duruyor ve trafikte de Allah’ın rızasını kazanıyor. 

Dışarıdan kameradan izlesek mesela, bu ikisi arasında fark yoktur, ikisi de durmuştur. Kalpler görünmez.

Şu halde biz Rabbimizin hoşnutluğunu, vaadedilen cenneti amaçlayacağız. Aksi taktirde ömrünü trafikte son derece saygılı geçirsen bile ne yazar, ahireti açısından ne anlamı var.

Örneğin "niye eşine çok dürüstsün?" dendiğinde "onu çok sevdiğim" için diyorsan, amacın eşine olan sadakatindir.

Ama “eşimle alakası yok, ben bunu Allah yasakladığı için yapıyorum” diyorsan, bu murad ile hareket etmen Rabbinle ilişkin ile ilgilidir.

Ya da, "komşumla iyi geçinmeliyim çünkü komşu komşunun külüne muhtaçtır, bugün bana yarın ona." mülahazasıyla mı hareket ediyorsun?

Burada Cenab-ı Allah’ın hoşnutluğunu kazanma amacı var mı?

Böylesi eylemler suya yazılan yazı gibidir, köpük olur gider. Dünyayla sınırlıdır, sonsuza uzanmaz, sonsuz bir gelir getirmez. 

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

4 Ağustos 2023 Cuma

YİRMİ BEŞİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ

                       YİRMİ BEŞİNCİ CÜZ

                             (s. 481 - 500)

Yirmi beşinci cüzde; Fussilet suresinin son kısmı ile Şura, Zuhruf, Duhan sureleri ve son sayfası hariç Casiye suresinin tamamı bulunmaktadır. Önceki cüzde bulunan Zümer suresinden itibaren Ha-Mim (حم (ile başlayan sureler bu cüzde de devam etmektedir. Şura, Zuhruf, Duhan ve Casiye sureleri… Sanki bununla bir toplu mesaj verilmekte ve konu birliği aktarılmaktadır. Ha-Mim ile başlayan 7 sureye Ha-mim sureleri de denilmektedir.

Buna göre 25. cüzdeki temel konular şunlardır:

1. PEYGAMBERLERİN İNSANLARLA DİYALOĞU

Bu cüzdeki Şura suresinde kitabın toplumları değiştirici misyonu ile ilgili olarak peygamberlerin mücadeleleri ve kavimleriyle olan iletişimleri/diyalogları aktarılmaktadır (Şûrâ, 42/23-26).

2. TEVEKKÜL VE DUA

Zuhruf suresinde ise Allah yolundaki bir hayatta/mücadelede Allah’a tevekkül ve dua konusu gündeme getirilmekte (Zuhruf, 43/12-25); dünya hırsına kapılan Hz. İbrahim kavmi, Musa ve İsa peygamberlerin dünyaya aldanan kavimleri ile mücadeleleri anlatılmakta ve Muhammed ümmetine bu konuda dikkatli olmaları gerektiği mesajı verilmektedir (Zuhruf, 43/26-89).

3. KIYAMETİN DEHŞETİ

Duhan suresinde ise, Kur’ân’ın mübarek bir gecede indirildiği bildirilmekte (Duhân, 44/1-9), sonra kıyamet konusuna geçilmektedir. Sanki iki gün ve gece arasındaki farka burada dikkat çekilmekte; birisi Kur’ân’ın indiği mübarek gün-gece, diğeri de kıyametin başlangıcı olan dumanlı gün/gece (duhan) ve sonundaki hesap günleri... (Duhân, 44/10-16). Bundan sonra peygamberlere savaş açanlar bağlamında Hz. Musa ve Firavun’un mücadelesi hatırlatılmakta ve safların belirlenmesi gerektiği mesajı verilmektedir (Duhân, 44/17-32). Bunu diriliş ve ahiret ile ilgili ayetler takip etmektedir (Duhân, 44/33-59). Bu cüzde ayrıca Casiye suresi bulunmaktadır. Casiye suresinde vahiy-insan ilişkisi ve vahiy karşısındaki insanların davranış biçimleri anlatılmakta (Câsiye, 45/6-17), sonra vahye itaat etmeleri ve boyun eğmeleri istenmektedir. Dünyada Allah’a itaat etmeyenlerin; kıyamet ve ahiret günü korkudan diz çöküp boyun eğecekleri (Casiye) ve Allah’a hesap verecekleri hatırlatılmaktadır (Câsiye, 45/28-29). Dünyada itaat edenlerin ise ahirette güzel bir şekilde cennete girecekleri bildirilmektedir (Câsiye, 45/30). Sure “Göklerde ve yerde bütün azamet/ululuk O’na aittir. Yalnız O, izzet ve hüküm sahibidir”ayeti ile tamamlanmaktadır (Câsiye, 45/37).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

3 Ağustos 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 33


Sen Var edenle barışık ol!

Diyorlar ki kendimle barışığım. Nereden çıkardınız bu cümleyi? Kendi kim? Kendi diye bir şey yok, yoktu.

Var edenle barışık ol sen. Kilolarımla barışığım diyor, yahu kilolar ne?

Cenab-ı Hakk beni böyle yaratmış, ben Allah’la barışığım. Bilmiş de bana böyle vermiş, vardır bunda bir hayr. Ve benim için hayırlı bir planı var, adım gibi eminim. . “Sen ki bana böyle bir beden verdin Rabbim, emanet olarak aldım ve bunu bir onur olarak taşıyacağım. Ya Rabbi sen ki bana böylesini verdin ben çok beğeniyorum."

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

2 Ağustos 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 32


Allah Teala Kendisine sığınanı yarı yolda bırakmaz

Sığınma, istiaze ve dua...

Yaratan’la aramızda metafizik boyutta bir ilişki, olağanüstü bir şey.

Allah-u Teala Kendisine sığınanı yarı yolda bırakmaz; kul bile kendisine sığınanı bırakmazken.

Allahım sana sığınamamaktan sana sığınırım. Amin.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

1 Ağustos 2023 Salı

YİRMİ DÖRDÜNCÜ CÜZDEN 3 MESAJ

 

                     YİRMİ DÖRDÜNCÜ CÜZ

                                (s. 461 - 480)

Yirmi dördüncü cüzde; Zümer suresinin son kısmı, Mümin ve son sayfası hariç Fussilet suresinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. İYİ VE KÖTÜ

Zümer suresinin son tarafında farklılıklar anlatılmaya devam etmektedir. Kizb (yalan) ile sıdk (doğruluk), zulüm ile adalet ve cehennem ile cennet.. ve sure hamd ile tamamlanmaktadır (Zümer, 39/23-75).

2. PEYGAMBERE DESTEK OLAN CESUR MÜMİN

Mümin suresinde ise kitapla mücadele edenler anlatılıp (Mü’min, 40/4-15), ahirette hüküm sahibinin Allah olduğu açıklanmakta (Mü’min, 40/16-22); bu tevhid ve şirk mücadelesinin tarihin her döneminde olduğu belirtilip konu Hz. Musa ve ona kurulan tuzak üzerinden anlatılmaya devam edilmektedir ve ona yardım eden cesur bir müminin çalışmaları aktarılmaktadır (Mü’min, 40/23-44).

3. AKIBET FARKLI OLACAKTIR

Sonra gelen Fussilet suresinde ise; “Bu kitapta size Allah, kâinat ve insan hakkında bilgiler verildi.” denilerek inkârcıların/kâfirlerin sonu olan azap ile iman edip salih amel işleyenlerin karşılaşacakları mükâfatlar anlatılmakta, bu iki şey arasındaki farkın fark edilmesi gerektiği bildirilmektedir (Fussilet, 41/13-40).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466