Rabbimiz bizi önce “halk” ederek yokluğun dipsiz kuyusundan yeryüzüne çıkarmış, sonra “var” etmekle yetinmeyip her bir varlığı bütün evren içinde sadece kendine mahsus olan şekline kavuşturmuş, ona fiziki ve ruhi bir şahsiyet ihsan etmiştir. (Araf, 7/11.) Böylece artık ne bir çakıl taşı diğerinin aynıdır ne bir yaprak ne bir su damlası.
Varlığın tasarımını yapan Musavvir’in her eseri o kadar özgündür ki sadece dış görünüşü ile değil, duygularının ve düşüncelerinin en derin detaylarına kadar hiçbir varlık diğerinin aynı değildir.
Her insanın sesinin, yüzünün, mimiklerinin birbirinin aynı olduğunu düşünün. Hangisi anneniz, hangisi kardeşiniz, hangisi eşiniz ayırt edemeyeceksiniz. Ya da susadınız ama bütün nesneler, her şey su gibi görünüyor ama hangisi su anlayamayacaksınız. Çünkü suyun da ateşin de görüntüsü aynı olacak. Sizi yakana kadar ateşin ateş olduğunu anlayamayacaksınız. Her şey birbirine karışacak.
İşte dünyamızın bu ürkütücü hale dönüşmesini engelleyen, taşlardan kuşlara, çiçeklerden insanlara kadar her bir varlığa, evrende yalnızca ona mahsus olan, benzersiz şeklini verendir Musavvir. Sadece her bir türü değil, her türün her bireyini dahi diğerlerinden ayıracak özellikleri verendir. Bizler ancak bu sayede varlıkları birbirinden ayırabilir, birbirimizi tanıyabilir, tanışabiliriz.
İşte bu ism-i şerif hükmünce eşya biribirinden ayrılmış, seçilmiştir. Bunlar Allah-u Teala'nın büyük bir rahmeti ve hikmetidir. Eşyayı biribirinden ayıran özellikler olmasaydı o zaman hiç bir varlık birbirinden ayırt edilemeyecekti.
O halde, bütün mahluklar kendilerine verilen şekilleriyle, tasvir edilen suretleriyle Cenab-ı Hakkın Musavvir ismini göstermektedir.
Yağmur damlasından, kar tanesine, papatyadan karanfile, parmak izinden göz bebeğine, zerrelerden galaksilere kadar her mevcud kendine mahsus suretiyle ve şekliyle Allah’ın Musavvir ismine aynadır.
Şimdi bir insanı ele alarak Musavvir isminin tecellisini görmeye çalışalım; Musavvir olan Allah, bir kafatasının üzerine geçecek bir yüz için sayısız ihtimaller yaratmıştır. O cc, insanları seri imalat ile yaratılmaz. Musavvir olan Allah, her insanda aynı unsurları kullanır, ancak her birine ayrı bir sima verir. Ayrıca bu yüze tebessüm, endişe, sevinç, korku, kahkaha gibi yüzlerce mana da ekler.
Yağmur damlasından, kar tanesine, papatyadan karanfile, parmak izinden göz bebeğine, zerrelerden galaksilere kadar her mevcud kendine mahsus suretiyle ve şekliyle Allah’ın Musavvir ismine aynadır.
Şimdi bir insanı ele alarak Musavvir isminin tecellisini görmeye çalışalım; Musavvir olan Allah, bir kafatasının üzerine geçecek bir yüz için sayısız ihtimaller yaratmıştır. O cc, insanları seri imalat ile yaratılmaz. Musavvir olan Allah, her insanda aynı unsurları kullanır, ancak her birine ayrı bir sima verir. Ayrıca bu yüze tebessüm, endişe, sevinç, korku, kahkaha gibi yüzlerce mana da ekler.
Bir heykeltıraşın basit bir heykele bile bir simetrik verebilmesi için bazen yıllarca çalışması gerekiyor. Buna rağmen saniyede 4 insan ve her gün 350.000 insan son derece kolaylıkla yaratılıyor. Her birine farklı bir yüz veriliyor. Yani milyarlarca insan birbirine benzetilmeden yaratılmış ve yaratılmaya devam ediyor.
Ayrıca, Allahu teala bir şeyi yaratırken örneğe, maddeye, müddete, yardımcıya, muhtaç değildir. O, bir işi yapmak isteyince sadece ona "Ol!" der. O da hemen oluverir. Başka hiçbir şeye muhtaç olmaz. Yerleri, gökleri her şeyi yalnız bir istemesiyle, sade bir "Ol!" demekle yaratır.
Aynı şekilde Musavvir’in tecellisi olmasaydı düşünce ve duygu dünyamızda da hiçbir hissi diğerinden ayırt edemeyecektik ve duygularımızı ve düşüncelerimizi tek tip olarak algılayacaktık. Olaylar karşısında ne hissettiğimizi ve ne düşündüğümüzü bir türlü tanımlayamayacaktık.
İşte dünyamızın bu ürkütücü hale dönüşmesini engelleyen, taşlardan kuşlara, çiçeklerden insanlara kadar her bir varlığa, evrende yalnızca ona mahsus olan, benzersiz şeklini verendir Musavvir.
Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu
İ:Gazali Esmaü'l Hüsna
99 esma sonsuz mana-Fatma Bayram
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder