21 Mart 2021 Pazar

40- El-Mukît ism-i şerifi:


El-Mukit, rızıkları yaratan ve bedenlere ulaştıran demektir. El-Mukit ismi, er-Rezzak ismi şerifine benzer. Ancak arada şöyle bir fark vardır: er-Rezzak ismi, sadece maddi rızıkları içine alırken; el-Mukit ismi maddi rızıklarla birlikte; iman, muhabbet ve marifet gibi manevi rızıkları da içine almaktadır. Bu durumda, el-Mukit ismi, er-Rezzak isminden daha kapsamlı olur.


O halde rızkı kendisine verilen her mahlukda el-Mukit ismi tecelli ediyor. Bu ism-i şerifin tecellisiyle onlar rızıklarına kavuşuyor.

Yine insana verilen iman, muhabbetullah, marifetullah gibi bütün manevi rızıklar el-Mukit isminin bir tecellisidir. Hidayet, şevk ve gayret, hep bu ismin tecellisiyledir. Belki de bu manevi tecelli, maddi tecelliden çok daha kıymetlidir. İnsan bütün maddi nimetlere sahip olsa ama Rabbini tanımasa, ona iman etmese ve onu sevmese; dünyanın hiçbir kıymeti olmazdı.  Demek bizler, el-Mukit isminin manevi tecellisine, maddi tecellisinden daha fazla muhtacız...

Mahluk, yaşamak için gıdaya muhtaçtır. Allah Teala, her mahluk için ne kadar yaşama müddeti tayin etmişse, ona göre de gıda maddesi tayin ve tahsis etmiştir.    Her bir mahluk kendisi için tayin edilen azığını alır. Ve hiçbir mahluk kendisi için tayin edilen gıdayı bitirmeden ölmez ve hiçbiri başkalarına ait gıdadan bir zerre alamaz.

Ayrıca, Allah-u Teala, kulunu görüp gözetmesini bir an bile kesmez; mesela insan henüz bebekken çalışamaz ve istemesini bilmezken onun gıdasını onu hiçbir sebep ile yükümlü tutmadan verir fakat ne zaman ki çalışır, ister ve arar bir çağa gelir; onun gıdasını da bir takım sebepler ve vasıtalar içinde sevk eder. Bunda büyük hikmetleri vardır. Yoksa vasıtaya, sebebe ihtiyacı yoktur. Allah insanlar için geçim sebepleri yaratmış ve geçimini temin etmek için herkesi bir sebebe yapışmakla yükümlü tutmuştur. Ancak bu sebeplerin meşru olması şarttır. Gayr-i meşru sebeplerle rızık aranmasını haram kılmıştır ve sonra herkese kendi kıymetini ve verilen emirler karşısındaki sadakat derecesini bildirmek için serbest bırakmıştır; kul, isterse rızkını meşru yollardan arar, dilerse gayr-i meşru yollara sapar, fakat şunu bilmek gerekir ki ne meşru yollara kanaat edenin gıdası noksan kalmıştır, ne de gayr-i meşru yollara düşenin gıdası çoğalmıştır. Herkes Allah tarafından tayin edilen rızkını alır. Fazla veya eksik olmaz. Örneğin, birisi fazla hırsla başkalarına ait olan parayı eline geçirebilir, fakat Allah öyle hadiseler yaratır ki, hırs ile eline geçirdiği bu parayı, ayağı ile sahibine götürmeye mecbur olur. Neticede boşuna yorulmuş olur.

O halde sebepler rızık yaratmaz, rızık vermez, rızkı Allah yaratır ve Allah verir. Sebepler birer yoldan başka bir şey değildir. Eğer sebepler insana rızık vermiş olsaydı, en kuvvetli kazanç sebebi akıl olduğu için, akıllıların çok zengin, ahmakların çok fakir olması gerekirdi. Hâlbuki nice ahmakların rızıklanmış, tüm ihtiyaçları verilmiş, nice akıllıların ise mahrum olduğunu görürüz.

Bu bakış açısına ulaşan kişi artık ihtiyaçları konusunda panik yapmaktan kurtulur.

Eğer bir toplumda insanlar çalıştıkları hâlde en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlarsa orada insanların kurduğu zalim düzen Allah’ın yarattığı sistemi bozmuş demektir. Zaten açlık, azıkların yetersizliğinden değil, insanların açgözlülüğünden doğar.

O halde, mahlukatın rızıklarını Allah’ın yaratıp ulaştırdığına inanmış olan bir kul, rızık hususunda O'nun vaadine güvenir. Rızkını elde etmek için meşru sebeplerin dışına çıkmaz. Vakar ve haysiyetini ayaklar altına almaz. Kalbini de yalan, hile, ihtiras ve yalakalık ile kirletmez.

Sadece yeme içme derdinde olup eşyanın tabiatına sırtını çeviren, olan bitenin arkasındaki hikmete eğilmeyip, ruhunun azığını aramayan insan adeta ruhunu aç, susuz bırakmıştır. Zira ilim ve hikmet insanın ruhunu zenginleştirir; bunlardan mahrumiyet onu azıksız bırakıp gücünü köreltir. O halde ruhların gıdası da nesne ve olayların içyüzüne vâkıf olup onları akletmektir. 

En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana-Vaize Fatma Bayram  


Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu

Hiç yorum yok: