Latif olan Allah bizim bile anlayamadığımız en derin duygularımızı anlar, kimseyle paylaşamadığımız en gizli dertlerimizi bilir ve lütfedeceği zaman en akıl almaz yollardan nezaketle lütfeder.
Latif isminin 2 manası vardır: 1- Çok lütufkâr ve lütfu bol olan manasına gelir. 2- Bütün gizli işlere vakıf olan ve ilmiyle her şeyi kuşatan manasına gelir.
Allah-u Teâla bu iki manayla Latiftir. Kullarına karşı lütuf sahibidir. Kullarını, bilmedikleri ve ummadıkları yerlerden rızıklandırır ve bilmedikleri sebeplerle ihsanlarda bulunur.
İlmi her şeye nüfuz etmiştir. Hiçbir şey ondan gizlenemez ve saklanamaz. O, gizli ve açık bütün hallere vakıftır. Alenen yaptıklarımızı da gizlediklerimizi bilir. Her halimizi görür.
İlmi her şeye nüfuz etmiştir. Hiçbir şey ondan gizlenemez ve saklanamaz. O, gizli ve açık bütün hallere vakıftır. Alenen yaptıklarımızı da gizlediklerimizi bilir. Her halimizi görür.
Allah-u Teâlâ Latiftir. Lütfu bol ve ihsanı çok geniştir. Her mahlûk bu ismin tecellisiyle ummadığı yerden rızıklanır, bilmediği yerden ihtiyacı karşılanır, beklemediği yerden iyiliklere ve hayırlara mazhar olur.
Latif ismi bu manasıyla bu âlemi kuşatmıştır. Mesela:
Biz yoktuk, var olduk. Rabbimiz bize varlık ile lütufta bulundu…
Var olduk; taş gibi, dağ gibi bir cansız olabilirdik; Rabbimiz bize hayat vermekle lütufta bulundu…
Hayat sahibi olduk; ağaç gibi, çiçek gibi ruhsuz olabilirdik; Rabbimiz bize ruh vermekle lütufta bulundu…
Ruh sahibi olduk; ancak bir böcek, bir kelebek gibi hayvan olabilirdik; Rabbimiz bizi insan yapmakla lütufta bulundu…
İnsan olduk; ateşe tapan bir Mecusi, ineğe tapan bir Hindu, puta tapan bir putperest ya da bir beşere ilah diyen bir Yahudi veya Hıristiyan olabilirdik. Rabbimiz bizi Müslüman yapmakla ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem kuluna ümmet yapmakla lütufta bulundu…
İşte bütün bu ihsanlar ve iyilikler Rabbimizin Latif isminin birer tecellisidir.
Bizlere verilen göz gibi, dil gibi her türlü maddi organlar; akıl gibi, ilim gibi her türlü manevi aletler Latif isminin bir tecellisidir.
Bu ismin tecellisi ile kuşa kanat,balığa yüzgeç takılır.
Yine bu ismin tecellisi ile günahlar bağışlanır, kusurlar örtülür, kabahatler silinir ve bütün günahlar bir anda sevaba dönüştürülür. Bütün bu ihsanlar, lütfu bol ve ihsanı sınırsız olan Rabbimizin lütfudur ve Latif isminin bir tecellisidir.
Bu ismin tecellisi ile yeryüzü bir sofra olur. Bu ismin tecellisi ile o kuru ağaçlar hayat bulur nimetlerini bizlere sunar.
Bu isimdir, zehirli bir böceğin eliyle bize balı yediren ve elsiz bir böceğin eliyle bize ipek gibi yumuşak elbiseyi giydiren…
Bu isimdir; koyun, keçi gibi hayvanlardan bize süt veren; gemilerden, atlara ve güneşlerden bulutlara kadar her şeyi bize itaatkâr kılan ve her şeyi bizim emrimize veren…
Bu ismin tecellisiyledir; Gece bir dinlenme ve gündüz bir gezinti vakti olmuştur…
Bu ismin tecellisiyle hastalar şifa, borçlular eda bulur. Her muhtaç ihtiyacına, her dertli dermanına bu ismin tecellisiyle kavuşur.
Bu ismin tecellisidir; şu aciz ve fakir insanı âlemlerin Rabbi olan Allah’a muhatap ve sevgili yapan.
Şu âlemdeki bütün güzellikler Latif isminin bir tecellisidir. Mahlûkatın bu kadar güzel olması, nakış nakış dokunması, rengârenk boyanması ve hikmetle düzenlenmeleri Latif olan Rabbimizin güzelliği istemesinden ve lütfetmesinden kaynaklanmaktadır.
Aldığımız her nefes bile bu ismin bir tecellisidir. Böyle devamlı lütufta bulunan Rabbimizin hangi nimetlerini sayarak bu ismin tecellisini bitirebiliriz? Rabbimizin nimetleri saymakla biter mi? İşte Latif ismi bu âlemde bu kadar geniş bir şekilde tecelli etmektedir. Kelebeklerden meleklere, çiçeklerden kuşlara kadara her mahlûk bu ismin tecellisi ile hayat bulmuş, varlık âlemine çıkmış ve sayısız lütuflara mazhar olmuştur. Onlarda görülen her ihsan ve her lütuf, Latif isminin bir tecellisidir.
2- Allah-u Teâlâ bütün gizli işlere vakıf olan ve ilmiyle her şeyi kuşatandır.
Latif isminin ikinci manası, Allah-u Teâlâ’nın bütün gizli işlere vakıf olması ve ilmiyle her şeyi kuşatmasıdır. Allah-u Teâla bu manayla da Latiftir. İlmi her şeye nüfuz etmiştir. Hiçbir şey ondan gizlenemez. O bütün gizli işlere vakıftır. Alenen yaptıklarımızı ve gizlediklerimizin tamamını bilir.
Mahlûkatın yaratılması ve nakış nakış dokunması, birbirleriyle hikmetli münasebetleri, yaratılışlarındaki kolaylık ve suretlerinin farklılığı, rızıkların yaratılması ve ihtiyaçlarının tam vaktinde yetiştirilmesi ve şu âlemdeki düzen ve denge Cenab-ı Hakk’ın Latif olduğuna şehadet eder.
Bu mana ile Latif ism-i şerifinin anlatıldığı bazı ayetleri okuyalım:
“(Lokman oğluna): Yavrum, (yaptığın iyilik veya kötülük) hardal tanesi ağırlığınca olsa, bir kayanın içinde, göklerde veya yerde bulunsa, Allah mutlaka onu getirir. Çünkü o latîftir, habîrdir.” (Lokman, 31/16),
“Sözünüzü ister gizleyin ister onu açığa vurun (farketmez). Çünkü O, göğüslerin özünü bilir. O, yarattığını bilmez mi? O, latîftir, habîrdir.” (Mülk, 67/13-14)
“(Lokman oğluna): Yavrum, (yaptığın iyilik veya kötülük) hardal tanesi ağırlığınca olsa, bir kayanın içinde, göklerde veya yerde bulunsa, Allah mutlaka onu getirir. Çünkü o latîftir, habîrdir.” (Lokman, 31/16),
“Sözünüzü ister gizleyin ister onu açığa vurun (farketmez). Çünkü O, göğüslerin özünü bilir. O, yarattığını bilmez mi? O, latîftir, habîrdir.” (Mülk, 67/13-14)
Rabbimizin indirdiği din, gönderdiği peygamberi de bir lütuftur. Gitmekte olduğumuz yolun nereye çıktığını ve ne gibi tehlikeler içerdiğini bilmediğimizi düşünün, kimse uyarmadı bizi. Halbuki biri çıkıp bu yol tehlikeli ya da çıkmaz diye uyarsa kendimizi tehlikeye atmayız. İşte Kur'an ve Sünnet'le bu yol ve yolun sonu hakkında bize önceden bilgi veriliyor ve sakınılacak tarafları gösteriliyor. İşte bu da bir lütuftur.
Kısaca Latif her şeyden haberdar ve sınırsız lütufkâr olandır. Biz Rabbimizin her hâlimizi bildiğini, her sıkıntımızı gördüğünü, istediği nimeti istediği vakitte bize ulaştırabileceğini ve bunu da zarif bir şekilde yapacağına iman ederiz. İşte bu iman etmenin vereceği huzur da bu ismin ikramlarındandır.
Latif ismi Kur’an-ı Kerim’de yedi yerde geçer. Bu yedi ayetin beşinde Habir ismiyle birliktedir. (En’am, 6/103; Hac, 22/63; Mülk, 67/13-14; Lokman, 31/16; Ahzab, 33/34.) Bu ayetlerde Latif isminden hemen sonra -bir konunun en gizli yönlerine bile vakıf olma demek olan- Habir isminin gelmesi O’nun lütuf ve ihsanlarının nasıl yerli yerinde olduğunu gösterir. Çünkü her şeyden haberdar olan lütfetmektedir. O hâlde Allah bizim durumlarımızdan kesinlikle haberdardır ve eğer isterse O’nun lütuflarını bize eriştirmesine hiç kimse engel olamaz. Bu kesinlik kendimizi çaresiz hissedip, ümitlerimizi yitirmemize engel olur. Biliyoruz ki, daima ümitvar olmak ruh sağlığının en önemli şartlarından biridir ve mutlak ümitsizlik Allah hakkında suizan içerdiğinden küfür kabul edilmiştir.
Allah’ın lütfunu kuluna nasıl akıl almaz yollarla eriştireceğini en güzel şekilde anlatan Yusuf Kıssası’nın son bölümünde Yusuf aleyhisselam yaşanan bütün olumsuzluklardan sonra erişilen güzel sonucu Latif ismiyle ilişkilendirir. (Yusuf, 12/100.) "Anne babasını makamına çıkardı. Hepsi onun huzurunda yere kapandılar; Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte daha önce gördüğüm rüyanın mânası buymuş; rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu rabbim bana lutuflarda bulundu: Beni zindandan çıkardı, sizi çölden (çıkarıp buraya) getirdi, üstelik şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra! Şüphesiz rabbim dilediğine çok lütufkârdır. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”
Mekke döneminin en karanlık günlerinde inen bu sure Allah’tan asla ümit kesilmeyeceğini müminlerin kalbine işlerken Latif isminin muhtevasını da gözler önüne serer. Buna göre belalara uğramış olanlar karamsarlıkla hayata küsmek yerine her durumda elinden gelenin en iyisini yapmalı ve Allah’ın lütfundan da ümit kesmemelidir. Burada gözden kaçırmamamız gereken şey, belaya uğrayanın istikametini bozmaması ve hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmaması ve sonucu sadece Allah’a bırakıp elini kolunu bağlamak yerine her durumda elinden gelen en güzel hali ve gayreti ortaya koymaya çalışmasıdır. Yusuf aleyhisselam’ın hayatı baştan sona bu yaklaşımın en güzel örneğidir. Allah Latif’tir; elbette lütfeder. Ama Rabbimizin sünnetullahına göre bu lütuf, kulun gayretini ve istikametini ortaya koymasını bekler.
Bazen kullar Rabbimizin lütufundan şüpheye düşerler. Çünkü bu lütuflar bazen sıkıntılarla ve derin acılarla karışık olarak gelir. Dünyada her lütfa bir elemin gizlendiğini; her ıstırabın da gizli bir lütuf içerdiğini göremeyenler Latif isminin tecellisinden kuşkuya düşer; öyle olunca da acılar ve sıkıntılar içinde boğulup gider, yaşadıkları durumlardan lütufları çekip çıkaramazlar.
Bazen vermek lütufsa bazen de vermemek lütuftur. Allah’ın vermediklerindeki lütfu görebilmek ancak O’na sonsuz güven duymakla mümkündür. Kişinin Rabbine güvenmesinin birinci şartı; iç dünyasındaki güven yeteneğini kaybetmemiş olacak, ikincisi de Rabbini mümkün olabildiğince bütün esmasıyla tanıyacak.
Eğitimcilerin söylediğine göre insanın güvenme kapasitesini geliştiren ya da yok eden şey hayatın ilk yıllarında en yakınlarından gördüğü muameledir. Çocuklarımıza bebeklik dönemlerinde yaptığımız yanlışların onların hayata, insanlara hatta Allah’a karşı güvensiz kalmalarına sebep olduğunu, bir inanca tutunma becerilerini yok ettiğini bilmek ve bu sorumluluğun kime ait olduğunu görmek gerekir. Yetişkinliğinde Allah’ın lütfuna güvenebilmesi için, çocukluğunda anne babasına güvenebilecek bir ilişki kurmak şarttır.
Latif isminin tecelli ettiği insanın ahlakı ve davranışları nasıl olur, şimdi ona bakalım:
Öncelikle bu isme tamamen inanmış ve teslim olmuş kişiler biraz evvel değindiğimiz gibi sıkıntılarda, derin acılarda gizli olan lütufları görür ve onlara yönelirler. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in buyurduğu gibi her durumdan hayırla çıkmayı bilirler.
Aynı zamanda Rabbimizin Latif ve Habir isimlerini içselleştiren bir mümin her türlü gösterişçiliği ve yapmacıklığı terk edip samimiyet ve ihlası yakalayabilir. Böylece Rabbine karşı iç dünyasını tertemiz kılan kişi tüm âleme iyilik düşünen ve herkesle geçinen bir kişi olur. Gazali’nin dediği gibi bu ismin tecellisiyle ahlakını donatanlar iyilik yaparken hissettirmeden, onur kırmadan ve gönül incitmeden yaparlar. Allah’ın kullarına müşfik davranır, insanları Allah yoluna davet ederken nezaket ve yumuşaklıkla hareket ederler.
Allah Teala’nın bize ihsan ettiği şu kısacık ömürdeki sınırlı iyiliklerimizi sonsuz cennetlerle ödüllendirmesi O’nun lütfu olduğu gibi Allah’ın latif kulları da yanlarındaki insanların çaba ve gayretlerini onların tahmininden de fazlasıyla dikkate alır ve ödüllendirirler. Çünkü bilirler ki lütufkârlık büyüklüğün şanındandır.
İşte bizim böyle Latif bir Rabbimiz var. Bizi görür ve her gizli işimizi bilir. Sadece görünen fiillerimizi değil, hayallerimiz bile O'ndan gizlenemez. Her an üzerimizde galip ve her halimize şahittir.
Ya Rab! Sen Latifsin. Latif isminin tecellisiyle bizlerde gördüğün kusurları, yine Latif isminin tecellisiyle yok et ve günahlarımızı silmekle bizlere lütfet. Bizler, Senin Latif isminin tecellisine çok muhtaç olan aciz, fakir, asi ve günahkâr kullarız. Biz kullarına hem dünyada hem de ahirette lütfunla tecelli et. Âmin…
Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu/
https://feyyaz.tv/el-mumin.html
En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana-Vaize Fatma Bayram
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder