21 Mart 2021 Pazar

27- Es-Semi ism-i şerifi: 28- El-Basîr ism-i şerifi:


Es-Semi, işiten demektir. Cenab-ı Hak Semi’dir. Her sesi işitir ve duyar. En kısık sesler ve en gizli fısıltılar dahi O’nun işitmesinden hariç kalamaz. Mesafeler O'nun işitmesine perde olamaz. Kainatın her noktasındaki her şeyi işitir. Birini işitmesi, ötekileri­ni işitmesine engel olamaz. Her hadiseyi aynı derece açık olarak işitir.­

Kalpten geçen en gizli bir sesten tutun da karanlıktaki bir karıncanın ayak sesine kadar her şeyi işitir ve duyar.

Cenab-ı Hak bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmış olup bütün kusur ve noksanlıklardan münezzehtir. İşitmemek ve duymamak ise bir kusur ve noksanlıktır. Cenab-ı Hak bu kusurdan beridir, yani Semi’dir. Semi sıfatı Cenab-ı Hakk’ın zati bir sıfatı olup bu sıfatın hakiki mahiyetini idrak etmemiz mümkün değildir. Bu sıfatın azametini anlamaya çalışalım:

Bir insan aynı anda kaç kişinin sesini işitip anlayabilir?  İki kişi mi? Üç mü? Yoksa dört mü? , iki kişiyi bile aynı anda dinleyip sözlerini anlamak insan için mümkün değildir.

Birde Allah-u Teâlâ’nın işitme sıfatındaki azamete bakalım… Kâinattaki galaksilerin hareketlerinden sineklerin vızıltısına, rüzgârların, bulutların, denizlerin dalgalarından yağmurların seslerine kadar türlü türlü sesler. İşte Cenab-ı Hak aynı anda bütün bu sesleri işitir. Denizlerin dibindeki balıklardan tutun semadaki yıldızlara kadar, zerreden güneşe, insanlardan meleklere kadar, tüm varlıkların sesini aynı anda duyar. Hiçbir ses diğerine mâni olmaz. Hatta sadece sesleri değil, kalplerden geçenleri dahi işitir. 

Kur’an-ı Kerim bu ismi şu ayetleriyle ders vermektedir:

"Kullarım sana benden soruyorlar. Muhakkak ki ben çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına icabet ederim." (Bakara 186)

(Musa ile Harun) “Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız.” dediler. Allah buyurdu ki: “Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.” (Taha 45-46)

"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir."
(Fussilet 36)

"Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir." (Mücadele 1)

Demek ki Semi olan Allah-u Teâlâ her sesi işitir, her şikâyeti duyar, dualara icabet eder, O'nun işitmesi bütün işitenlerin üstündedir, en gizli sesleri işitir, en gizli arzuları bilir, çaresizlerin feryadını işitir, hiçbir ses diğerine engel olmadan bütün sesleri bir anda işitir, hatta kalbimizden geçenleri dahi işitir, o hâlde bizler de dilimize ve kalbimize sahip olmalı ve Rabbimizin işitmekten razı olmadığı şeyleri O’na işittirmemeliyiz.

El- Basir: Her şeyi gören demektir. Allah Basir’dir. Her şeyi görür. Hiçbir şey ondan gizlenemez ve saklanamaz. Bütün eşyaya her an şahid olur, hiçbir eşya Cenab-ı Hakk’ın görüşünden gizlenemez ve saklanamaz. O, bütün eşyayı tek bir eşya gibi görür; bir görüş, başka bir görüşe mâni olmaz.

Allah-u Teâlâ’nın Basir sıfatını tam manasıyla idrak etmek mümkün değildir. Şöyle ki: Basir isminin küçük bir tecellisi insanda da mevcuttur. İnsan bu sıfatın kendindeki tecellisi sayesinde âlemi ve içindeki eşyayı görür. Ancak insanın görme sıfatı sınırlıdır. Mesela duvarı görür, ama arkasını göremez. Bir kaç metredeki eşyayı görür, ama daha ötesini göremez. Önünü görür, ama arkasını göremez. Birisini görürken diğerini göremez. Hâlbuki Allah-u Teâlâ bütün eşyayı aynı anda görür. Birisini görmesi başkasını görmesine mâni olmaz. Zerreleri, galaksileri, denizlerin dibindeki balıkları, her eşyayı aynı anda görür ve müşahade eder. 

Bu âlem de Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna  şehadet etmektedir. Şöyle ki: Her bir yaratılmış, intizamlı ve sanatlı vücuduyla Allah’ın Basir olduğuna şehadet eder.

Öyleyse beni böyle yaratabilmek için yaratanımın beni görmesi gerekir. Beni görmeli ki, böyle intizamlı ve sanatlı bir şekilde beni yaratabilsin. Görmeyen, bu intizam ve sanata sahip olamaz. İşte her bir varlık kendindeki intizam ve sanatın lisan-ı hâliyle Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet eder.

Yine rızıkların mükemmel bir şekilde yaratılması ve tam vaktinde muhtaçlara verilmesi Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna bir delildir. Çünkü rızkı ihtiyaç sahibine en uygun bir vakitte yetiştirmek ve o rızkı onun vücuduna uygun olarak yaratmak ancak görmek ile mümkündür. Görmeyen, bu hikmetli fiile fail olamaz. Demek, bu hikmetli fiilin sahibi ancak bütün eşyayı aynı anda görebilen bir zat olabilir.

Yine atomlardan tutun yıldızların hareketlerine kadar şu âlemdeki intizam Allah-u Teâlâ’nın Basir olduğuna bir delildir. Bütün kâinatı aynı anda göremeyen, bu intizamı tesis edemez ve devam ettiremez. Demek, şu âlemdeki intizam da lisan-ı hâliyle Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet etmektedir.

Bir de Kur’anımızda Basir ism-i şerifinin anlatıldığı bazı ayetleri okuyalım:

"Hangi işi yaparsanız yapın, Kur’ân’dan ne okursanız okuyun, ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinden saklanamaz." (Yunus; 61)

"Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O’dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir." (Mücadele; 7)

Hiçbir hâlimiz  Basir olan Allah-u Teâlâ'dan gizlenemez, O bizi görür, her hareketimizi müşahede eder. o hâlde biz de Rabbimize karşı hayâ ve edep içinde olmalıyız. O’nun görmekten razı olmadığı amel ve hareketleri O’na göstermemeli, çirkin ameller işlemekten hayâ etmeliyiz.

Ey Rabbimiz! Sen kelamımızı işitiyorsun, hâlimizi görüyorsun, hiçbir işimiz Senden gizlenemez. Biz Senin muhtaç, günahkâr, asi ve nefsine zulmetmiş kullarınız. Bizleri bağışla ve bizlerde gördüğün çirkin hâlleri ihsanınla ve kereminle affet.

Ey Rabbimiz! Sen kendini “Semiu’d-dua” olarak niteledin. Sana yaptığımız her yakarışı işittiğini bildirdin. Sen işittiğini karşılıksız bırakmazsın. 

Rabbim bize bu isimlerinle tecelli et, görüşümüz genişlesin, sadece gözle görüleni değil, kalple görülebilecek olanı da görelim. Ve bizleri her daim işiten, gören ve bilen bir Rabbin huzurunda olduğumuzu hatırda tutan, “ihsan mertebesi”ne ulaşmış kullarından eyle. Amin.

Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu
https://feyyaz.tv/el-mumin.html
Fatma Bayram-Esma-i Hüsna dersleri

Hiç yorum yok: