11 Aralık 2018 Salı

İlmi Yazmak

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
3. BÖLÜM İLİM

39. İlmi Yazmak

111- Ebû Cuhayfe şöyle demiştir: Hz. Ali'ye 
radıyallahu anh "Sizin yanınızda bir kitap var mıdır?" diye sordum. O "Hayır, ancak Allah'ın kitabı, Müslüman bir adama veri­len kavrama kabiliyeti ve bir de şu sahifedekiler vardır" dedi. Ben "O sahifede ne var?" diye sordum. Ali "Diyetler, esirin serbest bırakılması vardır. Bir Müslüman bir kâfire karşılık olarak öldürülmez" dedi.[Hadisin geçtiği diğer yerler:187,3047,3172,3179,6755,6903,6915,7300.]

Açıklama

İlk dönem alimleri (selef), ilmin yazılması ve yazılmaması konusunda ihtilaf etmişlerdir. Sonraki dönemde ise ilmi yazıya dökmenin caiz, hatta müstehap ol­duğu, daha da ötesi ilmi tebliğ görevi olan kişilerin unutmaktan korkmaları ha­linde bunu yazmalarının zorunlu olduğu konusunda icma edilmiştir.

Ebû Cuhayfe'nın bu soruyu sormasının sebebi, Şia'dan bir grubun ehl-i bey­tin elinde, özellikle de Hz. Ali'de 
radıyallahu anh, Hz. Peygamberin Sallallahü Aleyhi ve Sellem yalnızca onları ilgilendiren ve başkalarınca bilinmeyen bir kısım vahyin bulunduğunu iddia etmeleridir.

İbnü'l-Müneyyir şöyle söylemiştir: Hz. Ali'nin 
radıyallahu anh "Müslüman bir adama verilen kavrayış" sözü, kendisinde Allah'ın kitabından içtihad yolu ile çıkarılıp yazılmış bazı fıkhî bilgilerin bulunduğunu göstermektedir.

Diyetten kasıt, diyet hükümleri, miktarları ve sınıflarıdır.

"Esirin serbest bırakılması"ndan maksat, Müslüman esirin düşman elinden kurtarılmasının hükmü ve buna teşviktir.

Küşmîhenî rivayetinde ise; cümle atıf halinde olup "Bir Müslümanın bir kâ­fire karşılık öldürülmemesî hususu o sahifede vardır," şeklindedir. Buna göre bu sahifede diyet hükmü ve Müslümanın kâfire karşı öldürülmesinin haram oluşu hükmü yer almaktadır. Bu konunun ayrıntıları Kısas ve Diyetler bölümünde gelecektir.[114]

Buhârî ve Müslim, Yezid et-Teymî aracılığı ile Hz. Ali'den" 
radıyallahu anh şunu rivayet etmişlerdir; "Allah'ın kitabı, bir de şu sahife dışında elimizde olup da okuduğumuz başka bir şey yoktur". Bu sahifede "Medine haram bölgesidir" iba­resi yazılıydı.

Müslim, Ebu't-Tufeyl aracılığı ile Hz. Ali'den 
radıyallahu anh şunu rivayet etmiştir: "Resûlullah tüm insanlara verdiğinin dışında bize (ehl-i beyte) özel bir şey vermiş değildi. Yalnızca bu kılıcımın kınındaki sahifede yazılı olanlar vardır". Sonra kılıcının kınından, içinde şu hadisin yazılı olduğu bir sahifeyi çıkardı: "Allah'tan başkası adına kurban kesene Allah lanet etsin.."

Nesâî, Eşter vb. kimseler aracılığıyla Hz. Ali'den 
radıyallahu anh şunu rivayet etmiştir: Bu sahifede şu hadis yazılı idi: "Müminlerin kanları (canları) birbirine eşittir. En düşüklerinin zimmeti dahi geçerlidir".

Ahmed İbn Hanbel, Târık îbn Şihab aracılığı ile şunu rivayet etmiştir: "Bu sahifede zekat miktarları yazılı idi."

Bütün bu rivayetleri şu şekilde toplayabiliriz:

Hz. Ali'de radıyallahu anh yalnızca bir sahife vardı. Bu sayılanların tümü söz konusu sahifede yazılı idi. Her bir ravi kendi ezberlediğini aktarmıştır. Ama bunların toplamının söz konusu sahifede mevcut olduğu gelen rivayetlerde anlatılmaktadır.

112- Ebû Hureyre'den 
radıyallahu anh rivayet edildiğine göre;

Mekke'nin fethedildiği yıl Huzaa kabilesi, öldürülen bir adamlarına karşılık olarak Benî Leys kabilesinden bir adamı öldürdüler. Bu, Hz. Peygamber'e 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem bildirilince o bineğine bindi ve şu konuşmayı yaptı:

"Allah Mekke'den öldürülmeyi (yahut fili) alıkoydu, onlara Allah'ın elçisini ve müminleri musallat etti. Dikkat edin! Mekke benden önce hiç kimseye helal kılınmamıştır, benden sonra da hiç kimseye helal kılınmamıştır. Dikkat edin! Mekke bana da yalnızca gündüzün bir anında helal kılınmıştır. Dikkat edin! İçinde bulunduğum şu anda Mekke haramdır. Onun dikeni kesilmez, ağacına balta vurulmaz. Yiti­ğini, sahibini aramak maksadı dışında kimse alamaz. Bir kimse öldü­rüldüğünde (onun velisi) şu iki şeyden birini seçme hakkına sahiptir: Ya kendisine diyet ödenir, ya da öldürülenin yakınları kısas yaptırır"

Bunun üzerine Yemenli bir adam gelerek: Ey Allah'ın elçisi bunu (bu ko­nuşmayı) benim için yazınız" dedi. Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem de "Bunu falan kimse için yazınız" buyurdu. Kureyş'ten bir adam "Izhır otu hariç ey Allah'ın elçisi, Çünkü biz onu evlerimizde ve kabirlerimizde kullanırız" dedi. Bunun üze­rine Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem "Izhır (otu) hariç" buyurdu. [Hadisin geçtiği diğer yerler:2434,6880] Buhârî'nin bu rivayeti üzerine:" Adama ne yazıldı? diye kendisine sorulunca; "Bu hutbe yazıldı" dedi.

Açıklama

Hadiste geçen "Allah Mekke'yi filden korudu" ifadesi, meşhur fil kıssasını or­taya koymaktadır. Habeşliler Mekke'ye filleri ile birlikte gittiler. Allah Mekke'ye girmelerine engel olarak onlara sürü sürü kuşları musallat etti. Üstelik o sırada Mekke'liler kâfir idi. Öyleyse İslam'dan sonra Mekke'nin dokunulmazlığı çok daha önemlidir. Ancak bu ve başka hadislerden anlaşılan İlk anlama göre Mek­ke'de Hz. Peygamber'in 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem savaşması ona özgü bir hükümdür. Hac bölümünde bu konu ayrıntılı olarak gelecektir.

"Kureyş'ten bir adam" sözü ile kasdedilen, Hz. Peygamber'in 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem amcası Abbas İbn Abdülmuttalib'tir,

113- Vehb İbn Münebbih kardeşinden şunu rivayet etmiştir: Ebû Hureyre'nin 
radıyallahu anh şöyle dediğini işittim: Hz, Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem ashabı İçinde, Abdullah İbn Amr radıyallahu anh hariç benden çok hadis rivayet eden yoktur. Çünkü o yazardı, ben ise yazmazdım.

Açıklama


"O yazardı, ben ise yazmazdım": Ebû Hureyre'nin 
radıyallahu anh rivayet ettiği hadislerin sayısı, Abdullah İbn Amr'ın radıyallahu anh rivayet ettiği hadislerin sayısından kat kat fazla ol­duğu halde Ebû Hureyre radıyallahu anh Abdullah'ın kendisinden daha fazla hadis rivayet ettiğini söylemiştir. Bunun birkaç sebebi vardır:

1. Abdullah, rivayetten çok ibadetle meşgul olduğundan kendisinden az hadis rivayet edilmiştir.

2. Fetihlerden sonra Abdullah'ın çoğunlukla kaldığı şehirler Mısır ve Tâif idi. Oysa ilim talep edenler Medine'nin aksine Mısır ve Taife çokça yolculuk yapmı­yorlardı. Ebû Hureyre 
radıyallahu anh İse ölünceye kadar Medine'de fetva verme ve hadis riva­yet etme ile uğraşmıştır. Bu, Ebû Hureyre'den radıyallahu anh hadis rivayet edenlerin çokluğun­dan da anlaşılmaktadır. Buharı, tabiînden sekizyüz kişinin ondan hadis rivayet ettiğini söylemiştir. Bu, başkası için söz konusu olmamıştır.

3. Yakında zikredeceğimiz üzere Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem, kendisinden işittiği hadis­leri unutmaması için Ebû Hureyre'ye radıyallahu anh dua etmişti.

4. Abdullah 
radıyallahu anh Şam'da ehl-i kitabın kitaplarından bir deve yükü kitap elde et­mişti. Bunlara bakar ve bunlar hakkında konuşurdu. Bu sebeple tabiun imamla­rının pek çoğu ondan hadis almaktan çekinmişlerdir.

Bu bölüm bir sonraki yazıda da Devam edecek...


Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Hiç yorum yok: