24 Aralık 2018 Pazartesi

Bir Kimsenin İlmi Yalnız (Onu Anlayabile­cek) Bazı Kimselere Öğretmesi, Anlayamama­ları Korkusuyla Başkalarına Öğretmemesi

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
3. BÖLÜM İLİM

49. Bir Kimsenin İlmi Yalnız (Onu Anlayabile­cek) Bazı Kimselere Öğretmesi, Anlayamama­ları Korkusuyla Başkalarına Öğretmemesi

Hz. Ali 
radıyallahu anh şöyle demiştir: "İnsanlara onların anlayabilecekleri şekilde konuşun. Allah ve Resûlü'nün Sallallahü Aleyhi ve Sellem yalanlanmasını hiç ister misiniz?"

127- Ubeydullah İbn Musa, Mâ'ruf İbn Harbuz'dan, o Ebû Tufeyl'den o da Hz. Ali'den 
radıyallahu anh bunu (yukarıdaki sözü) rivayet etmiştir.

Açıklama

Bu hadis, müteşabihleri toplum huzurunda zikretmenin uygun olmadığını göstermektedir. İbn Mesud'un 
radıyallahu anh şu sözü de buna benzemektedir: "İnsanlara akılla­rının yetmeyeceği bir söz söylediğinde, bu söz mutlaka onların bir kısmı için fitne olur". Bunu Müslim rivayet etmiştir.

İmam Ahmed İbn Hanbel, ilk anda devlet başkanına isyan etmeyi çağrıştı­ran hadisleri, Mâlik Allah'ın sıfatları ile ilgili hadisleri, Ebû Yusuf garip karşılanacak konularla ilgili hadisleri, bunlardan önce Ebû Hureyre ileride meydana gele­cek fitnelerle ilgili hadisleri rivayet etmeyi çirkin görmüşlerdir. Huzeyfe de aynı şekilde bunu kötü görmüştür. Rivayet edildiğine göre Hasan-ı Basrî, Enes'in, Haccac'a Uranîlerle ilgili olayı aktarmasını yadırgamıştır. Çünkü o bu hadisi, kötü yorumu sebebiyle çokça kan dökmeye dayanak kılıyordu.

Bu konuda Ölçü şudur: Hadisten ilk anda anlaşılan anlam bid'atı güçlendiri­yor, ancak hadisten bu kasdedilmiyorsa, bundan ilk anda anlaşılan anlamı esas alabilecek kimselere bu hadisin rivayet edilmemesi gerekir.

128- Ebû Katade şöyle demiştir: Enes'in 
radıyallahu anh bize bildirdiğine göre Muaz radıyallahu anh deve üstünde Hz. Peygamberin Sallallahü Aleyhi ve Sellem terkisinde idi.

Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem Muaz'a: "Ey Muaz bin Cebel! dedi.

Muaz: "Emret ey Allah'ın Resulü!" dedi.

Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem tekrar: "Ey Muaz' dedi.

Muaz: "Emret ey Allah'ın Resulü!" dedi. Bu üç kere tekrarlandı.

Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun Resulü olduğuna samimi kalple şahitlik eden herkesi Allah ateşe haram kılar".

Muaz: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu insanlara bildireyim de insanlar sevinsin­ler" dedi.

Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem : Hayır. O zaman insanlar buna güvenirler (de ameli terk ederler)" buyurdu.

Muaz vefatına yakın günaha düşmekten korktuğu için bunu etrafındakilere anlatarak, onları bu hadisten haberdar etti.
[Hadisin geçtiği diğer yer:129.]

Açıklama

"Samimi kalple şahitlik eden" sözü ile münafığın şahitliği reddedilmiş olmak­tadır. Bu söz; sözü ile şahitlik eder, kalbi ile tasdik eder anlamına da gelebilir.

Tîbî şöyle demiştir: Hadisin Arapça aslında yer alan "sıdk" kelimesi istikamet anlamındadır. Çünkü doğruluk denildiği zaman, sözün gerçeğe uygun olması kasdedildiği gibi, razı olunacak ahlâka uyma da anlaşılır. Nitekim Yüce Allah "Doğruyu getirene ve bunu tasdik edene yemin ederim" [Ez-Zümer,39/33] buyurmuştur. Bu "sözü ile söylediğini fiili ile gerçekleştiren" anlamına gelir.

Tîbî bu sözü ile hadisten ilk anda anlaşılan anlamdaki karışıklığı gidermek istemiştir. Çünkü hadisteki genel ifade ve vurgu sebebiyle, hadisten ilk anda, kelime-i şehadeti söyleyen hiç kimsenin cehenneme girmeyeceği anlaşılmakta­dır. Ehl-i sünnete göre kesin deliller müminlerden bir grup isyankârın cehennem­de azap göreceğini, sonra şefaat ile ateşten çıkacağını göstermektedir. Demek ki hadisten ilk anda anlaşılan anlam kasdedilmemektedir. Hadiste sanki "Bu, salih ameller işleyenlerle sınırlıdır" denilmiş gibidir.

"O zaman insanlar buna güvenirler": Yani bundan ilk anlaşılana güvenerek amel etmekten kaçınırlar.

"Günahtan korktuğu için etrafındakilere anlatarak onları bu hadisten haber­dar etti" ifadesinde kasdedilen günah, ilmin saklanmasından doğacak olan gü­nahtır. Muaz'ın bu hareketi, Hz. Peygamber'in 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem müjdeyi başka­sına duyurma yasağının haramlık değil, tenzih ifade ettiğini göstermektedir. Çünkü bu, haramlık ifade etseydi Muaz bunu hiçbir zaman bildirmezdi.

Hadis, binek hayvanının terkisine başkasını bindirmenin caiz olduğunu gös­termektedir. Ayrıca bu hadis Hz. Peygamber'in 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem tevazuunu da göstermektedir.

Yine bu hadis, Muaz İbn Cebel'in İlmi seviyesini göstermektedir. Çünkü yu­karıdaki sözü Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem yalnızca ona söylemiştir.

Öğrenci, tereddüt ettiği bir şey hakkında açıklama isteyebilir, yalnızca ken­disinin bildiği bir şeyi başkasına yayma konusunda hocadan İzin İsteyebilir.

129- Enes 
radıyallahu anh şöyle demiştir: Bana belirtildiğine göre Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Muaz'a şöyle söylemiştir:

"Kim, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah'a kavuşursa cennete girer.

Muaz Hz. Peygamber'e 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem:"Bu müjdeyi insanlara vereyim  mi?" dîye sordu. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem "Hayır. Ben buna güvenmelerinden korkuyorum" buyurdu.

Açıklama

"Kim ... Allah'a kavuşursa": Yani Allah'ın takdir ettiği ecele kavuşursa. Hadis yorumcularından bir grup böyle söylemiştir. Bundan kasıt, yeniden dirilme veya âhirette Allah'ı görme de olabilir.

(Allah'a) hiçbir şeyi ortak koşmaksızın: Şirki reddetmekle yetinmiştir. Çünkü bu tevhidi gerektirir. Bu ise peygamberliği ispat etmeyi gerektirir. Çünkü Allah'ın elçisini yalanlayan, Allah'ı yalanlamış olur, Allah'ı yalanlayan ise müşriktir.


Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Hiç yorum yok: