"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
3. BÖLÜM İLİM
36. Bir Şey Duyduğunda, Bunun Aslını Öğrenmek İçin (Sözü Söyleyene) Müracaat Etmek
103- İbn Ebû Müleyke'nin belirttiğine göre Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem eşi Hz. Âişe radıyallahu anha, bir şey duyduğu zaman onu anlamak için mutlaka sözü söyleyene baş vururdu.
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem "Hesaba çekilene azap edilir" buyurdu.
Hz. Âişe radıyallahu anha diyor ki: Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e Sallallahü Aleyhi ve Sellem Yüce Allah Celle celaluhu "(Amel defterini sağ tarafından alan kişi) yakında kolay bir şekilde hesaba çekilecek [İnşikak,84/8.] buyurmuyor mu? diye sordum.
Bunun üzerine Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu, yalnızca arzdır. Kim ince hesaba çekilirse helak olur.[Hadisin geçtiği diğer yerler:4939,6536,6537.]
Açıklama
Arz" dan maksat, insanların mizana arz edilmeleridir.
Hesabın ince görülmesi azabı hak etme sonucunu doğurur. Çünkü kişinin iyilikleri Allah'ın kabul etmesine bağlıdır. Allah rahmeti ile bunları kabul etmezse kurtuluş gerçekleşmez.
Hadisten Çıkan Bazı Sonuçlar
* Hadisten, Hz. Aişe'nin radıyallahu anha hadislerin manalarını öğrenme konusunda ne kadar istekli olduğu anlaşılmaktadır.
* Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem ilim konusunda kendisine müracaat edilmesinden sıkılmazdı.
* Münazara (ilmî tartışma) yapmak ve delil olarak sünnet getirildiğinde buna karşı Kur'an'dan âyet okumak caizdir.
* İnsanların hesapları farklı farklı olacaktır.
Soru Sormak
Bu gibi meseleleri sormak, "Açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın [Mâide,5/101] âyetindeki ve Enes'in radıyallahu anh rivayet ettiği "Hz. Peygamber'e Sallallahü Aleyhi ve Sellem bir şey sormamız yasaklandı" hadisindeki yasağın kapsamına girmez. Bu gibi soruları Hz. Âişe'den radıyallahu anha başkaları da sormuştur. Nitekim Hz. Hafsa radıyallahu anha Bedir Savaşına ve Hudeybiye'ye katılan kişi cehenneme girmez" hadisini duyunca "Yüce Allah: İçinizden oraya uğramayacak yoktur, buyurmuyor mu?" diye sormuş, kendisine âyetin devamında yer alan "Takva sahiplerini oradan kurtarırız" ifadesi ile cevap verilmiştir. 'İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya.[En'âm,6/82] âyeti indiğinde sahabe "içimizden kendisine zulmetmeyen kim vardır ki?" diye sormuşlar, kendilerine buradaki zulümden kastın şirk olduğu belirtilerek cevap verilmiştir. Burada yer alan üç sorunun da ortak noktası, hesap, cehenneme girme ve zulüm konusunda ilk anda akla genel ifadenin gelmesidir. Onlara bunların tümünde kasdedilenin özel bir durum olduğu belirtilerek cevap verilmiştir. Ancak böyle durumlar sahabenin başına çok az gelmiştir. Bu onların anlayışlarının mükemmelliği ve Arapça'yı çok iyi bilmelerinden kaynaklanmaktadır. Karışık "meseleler ile ilgili soru soranların kınanması, bunun sırf zorluk çıkarmak için sorulmuş olması şeklinde yorumlanır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ancak kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak için Kur'an'ın müteşabih ayetlerinin peşine düşerler." [Âl-i İmrân,3/7] Hz. Aişe'nin radıyallahu anha rivayet ettiği hadiste de Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bunlar (müteşabihler) hakkında soru soranları gördüğünüzde bilin ki bunlar Allah'ın (kalplerinde eğrilik olanlar diye) isimlendirdiği kimselerdir. Onlardan sakının". Bu yüzden Hz. Ömer radıyallahu anh, Sabîğ adındaki kişinin bu gibi şeyler hakkında çokça sorular sorduğunu görünce bunu yadırgamış ve onu cezalandırmıştır. Bunların tümünün açıklaması Kitap ve Sünnete Yapışmak konusunda gelecektir.
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder