Çeşitli Tehdit Türleri Ve Geçmiş Ümmetlerin Halinden İbret Almak:
16- Göktekinin sizi yere geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman onun durmadan çalkalanmakta olduğunu göreceksiniz.
17- Yahut göktekinin üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden ernn m oldunuz? Hem benim korkutmamın nasıl olduğunu bile-
18- Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Benim azabım nasıl oldu?
19- Üstlerinde sıra sıra dizilip, kanatlarını açıp kapayan kuşları görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Muhakkak ki O herşeyi çok iyi görendir.
Açıklaması:
"Göktekilerin sizi yere geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman onun durmadan çalkalanmakta olduğunu göreceksiniz." Allah yeryüzüne sizin için boyun eğdirmişken Karun'u yerin dibine geçirdiği gibi, Allah'ın sizi de yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman yerin sizi sarstığını ve siz üzerinde olduğunuz halde çalkalanmakta olduğunu göreceksiniz.
Bu sorudan maksat, tehdit ve Yüce Allah'ın kendisini inkâr eden ve Ona başka bir ilâhı ortak koşan kimseleri azaplandırmaya kadir olduğunu haber vermektir. İbni Abbas kendisine karşı geldiğiniz takdirde gökte bulunandan yana emin mi oldunuz, diye açıklamıştır.
Bu ayetin bir benzeri de Yüce Allah'ın şu buyruğudur: "De ki: O size üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye kadir olandır." (Enam, 6/65)
Fakat Yüce Allah'ın yarattıklarına lütuf ve merhameti dolayısıyla O affeder, bağışlar. Azaplandırmakta acele etmez, erteler. Nitekim şöyle buyurmaktadır: "Eğer Allah kazandıkları sebebiyle insanları sorgulayacak olsaydı, onun (yeryüzünün) sırtında dolaşanların hiçbirini bırakmazdı. Fakat o bunları belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakıyor. Belirlenmiş olan o vakitleri gelince muhakkak Allah kullarını en iyi görendir." (Fatır, 35/45)
Daha sonra Yüce Allah bir başka tehditte bulunarak şöyle buyurmaktadır: "Yahut göktekinin üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden emin mi oldunuz? Hem benim korkutmamın nasıl olduğunu bileceksiniz." Yani yoksa siz -iddia ettiğiniz üzere- semada bulunan Rabbinizin egemenlik ve melekûtu ve kahrı ile üzerinize semadan taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden emin misiniz? Nitekim o böyle bir azabı Lût kavmine ve Mekke'de Fil ashabına göndermişti. İşte o vakit azabı göreceğinizde benim azabımı yalanlayıp, emirlerime muhalif hareket eden kimseleri ne şekilde uyarıp, ne şekilde cezalandırdığımı bileceksiniz. Fakat o vakit bu bilmenizin size faydası olmayacaktır.
Bu ayetin bir benzeri de Yüce Allah'ın şu buyruğudur: "Peki kara tarafından sizi yere geçirmesinden yahut üzerinize çakıl taşları yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize hiçbir vekil de bulamazsınız." (İsra, 17/68)
Daha sonra Yüce Allah örneklendirme ve delil getirme yoluyla kâfirleri korkutmayı pekiştirmek üzere önceki ümmetlerin azaba uğratılmalarını hatırlatmaktadır. Verdiği örnek şudur: "Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanlamışlardır. Benim azabım nasıl oldu?" Yani sizden önceki kâfirler ve peygamberleri yalanlayanlar küfürleri sebebi ile bu tür cezaların benzerini gördüler. Ad, Semud ve diğer ümmetlerin kâfirleri gibi. Kötü azap onları kuşattı. Şimdi benim onların başına getirdiğim şiddetli azap ile onlara karşı tepkimin nasıl olduğuna bir bakınız.
Delil getirmeye gelince, Yüce Allah kudretinin kemâline dair birkaç delili söz konusu etmektedir. Bunlar yüce Rabbimizin kâfirlere her türlü azabı yapmaya kadir olduğunu ortaya koyar.
Birinci delil şudur: "Üstlerinde sıra sıra dizilip, kanatlarını açıp kapayan kuşları görmediler mi? Onları Rahmandan başkası tutmuyor. Muhakkak ki o herşeyi çok iyi görendir." Yani hava boşluğunda üzerlerindeki kuşlara bakmazlar mı? Bu kuşlar kimi zaman kanatlarını açmakta, kimi zaman da kanatlarını kapamaktadır. Kanatlarını açarken de kaparken de uçtukları vakitte kuşları havada herşeye gücü yeten ve rahman olan o mutlak ilâhtan başkası tutmuyor. Bunu da havayı rahmet ve lütfuyla onlara müsahhar kılması suretiyle gerçekleştiriyor. Şüphesiz ki O yarattıklarından her birine neyin elverişli olduğunu çok iyi bilen, çok iyi görendir. Küçük olsun, büyük olsun hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
Bu ayetin bir benzeri de şu buyruktur: "Gök boşluğunda müsahhar kılınmış olan kuşları görmüyorlar mı? Onları (havada) Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphe yok ki bunda iman edecek bir topluluk için bir ibret vardır." (Nahl, 16/79)
İlim adanılan dedi ki: Ayet-i kerimede kulun kendi ihtiyarı ile yaptığı fiillerin Allah tarafından yaratılmış olduğuna delil vardır. Çünkü kuşların havada tutulmaları onların kendi ihtiyarlanyla (istek ve iradeleriyle) yaptıkları bir fiildir ve Yüce Allah bu fiili kendi zatına izafe etmiş bulunmaktadır. [4]
[4] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/27-29.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder