11 Şubat 2020 Salı

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Şirk İle Mücadelesi -7-


RAHMAN

Her hayırlı işin anahtarı olan Besmele’nin isimlerinden biri olan Rahman ismi Kur’an içerisinde Besmeleler hariç tam 57 kere geçmektedir. 35 Kur’an’ın bu kullanımlarının büyük bir kısmının ise ilk nazil olan ayetler içerisinde olduğunu görmekteyiz. Hatta Hz. Osman mushafının üzerinden konuşursak iki kullanımın dışındaki 36 tüm Rahman isimleri Mekkî sûrelerde geçmektedir. İlk 6 yılda nazil olan ayetler içerisinde ise Rahman ismi 46 kez geçmektedir. Kur’an içerisinde geçen 57 Rahman isminin sadece ikisi Medine döneminde inen ayetler içerisinde yer aldığına göre, geri kalan 9 Rahman ismi de yine Mekkî süreler içerisinde ama ilk 6 yıldan sonra nazil olan ayetler içerisindedir.37 


İlahî kelamın bu yüce isme nüzûl sürecinin hemen başlarında bu düzeyde vurgu yapmasında ve diğer birçok isme rağmen bu ismi öncellemesinde tabii ki bazı hikmetleri vardı. Eğer Kur’an yüzlerce isim içerisinden bu isme böyle bir yer ayırmışsa bunun nedenleri üzerinde durmamız gerekmektedir. Öncelikle şunu söyleyelim ki, Besmele ve Fatiha sûresi ile gündeme giren Rahman ismine vahyin ilk muhatapları olan Mekke ahalisi oldukça sert bir tepki gösterdiler. Onların bu yüce isme nasıl karşı olduklarını Hicretin 6. yılında Hudeybiye’de yapılan anlaşma sırasında Mekke tarafının sözcüsü olan Süheyl b. Amr’ın itirazında görebiliyoruz. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) anlaşmanın kâtibi olan Hz. Ali’ye; “Yaz Ali! Bismillahirrahmanirrahim” deyince Süheyl hemen itiraz etmiş; “Biz Rahman nedir bilmeyiz. Bizim bildiğimiz bir şeyleri yaz. 
Bismikallahümme yaz!” demişti. Efendimiz’de (sallallahu aleyhi ve sellem) söylenen cümlede şirke dair bir iz bulunmadığı için Süheyl’in dediğini kabul etmiş ve böyle yazdırmıştı. 38 Gerek bu olaydan, gerek Kur’an içerisinde müşriklerin bu yüce isme karşı takındıkları tavrı gösteren ayetten 39 anladığımız kadarı ile onlar, Allah’ın ulûhiyetinin bir işareti olarak muhataplara sunulan bu isme karşıydılar. Peki, neden bu zihniyet aslında kulların tamamen lehlerinde olan o sınırsız rahmet ve merhametinin bir işareti olan böyle bir isme karşı çıkmışlardır? Bu çok önemli bir sorudur ve İslam tarihi boyunca bu soru bir çok İslam aliminin ilgisini çekmiş ve çok farklı yorumlar ortaya koymuşlardır. Bu yorumların hepsine burada değinemeyeceğiz ama merak edenler tefsirlerde özellikle Furkan Sûresi’nin 60. ayetinin geçtiği yerlere bakabilirler. Ama burada çeşitli kaynaklarda detayları ile belirtilen bu karşı çıkışın nelerden kaynaklandığına dair üç temel sebebe dikkat çekebiliriz: 

1. Mekke ahalisi Rahman ismine yabancıydılar. Bu yabancılık elMunzirî gibi bir kısım alimin belirttiği üzere kelimenin Arapça asıllı olmadığı iddiasından kaynaklanıyordu. Her ne kadar el-Munzirî ilk dönemlere ait bazı şiirlere dayanarak Rahman kelimesinin aslının İbranice olduğunu iddia etse de, bir çok alim bu görüşe karşı çıkmış ve kelimenin Arapça asıllı olduğunu ispat etmişlerdir. 40 O halde Mekkelilerin bu isme yabancı olduklarını söylerken neyi kastetmiş oluyoruz? Yabancılıktan kasdımız bu ismi Allah’a izafeten kullanmamalarıdır. Mekkeliler Rahman ismini biliyor, anlamını anlıyor ama bu ismi Yemenlilerin iki ilahından biri sanıyorlardı. Yemenlilerin ilahları için kullandıkları bu ismin Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından Allah için kullanılmasına ise karşı çıkıyorlardı. 

2. Uzak bir Allah tasavvurundan dolayı bu isme karşıydılar. Müşrik zihinler hayata müdahil bir Allah istemiyorlardı. Onların Allah inançları, erişilmez ve uzak bir ilah tasavvuruna dayanıyordu. Böyle olunca da aracılar devreye giriyor; onları Allah’a yakınlaştırma vesileleri oluyorlardı. Bu düşünceden dolayı sınırsız bir rahmet ve merhametin kaynağı olduğunun bir ifadesi olan Rahman ismine karşı çıkıyorlardı. Rahmeti her yeri kuşatan bir yaratıcıyı kabul etmek, hayata müdahil bir Allah’ı kabul etmek anlamına geliyordu. Bu ise onların temel inançlarını yerle bir ediyor, aracıların hepsinin devre dışı kalmasına neden oluyordu. Bundan dolayı Mekke, Rahman ismine karşı çıkıyor ve bu ismi bir türlü Allah’a izafeten kullanmıyorlardı. 

3. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) risaletine karşı çıkışlarını bu isim üzerinden yapıyorlardı. Hayata müdahil olmasını istemedikleri bir Allah inancına sahip olan Mekkelilere hayatın her alanında tevhidi dillendiren bir peygamber gelince, onlar bu peygamberin mesajlarını O’nun söylemi ile vurmaya çalışıyorlardı. İsra Sûresi’nin 110. ayetinde değinildiği gibi Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah’a izafeten Rahman ismini kullanmasını yadırgadılar ve: “Muhammed bizi tek bir tanrıya çağırıyor, kendisi ise iki tanrıya dua ediyor” demeye başladılar. 41 Aslında onların bu itirazlarının hiçbir temeli olmadıklarını kendileri de biliyordu. Çünkü o güne kadar nazil olan ayetlerde geçtiği üzere Kur’an onlarca ismi Allah’a izafeten kullanmıştı. Bu isimlerin varlığı tanrıların çeşitliliği anlamına gelmiyordu. Zaten onların da başka hiçbir isme itiraz etmeyip, sadece Rahman ismine itiraz etmeleri aslında kendi çelişkilerini gösteriyordu. Onlar bu isim ile Efendimiz’in getirdiği mesajlara karşı çıkıyor, O’nu yalanlamaya ve O’nun Allah inancının sağlam olmadığı gibi temelsiz iddiaları dile getiriyorlardı. İşte bu üç temel noktadan dolayı Mekke, Rahman ismine karşı çıkıyor ve bu ismin Allah’a izafe edilmesini istemiyorlardı. Onların bu istekleri ise Kur’an’ın ısrarla bu ismi gündeme getirmesi ile geri çevriliyordu. Özellikle Mekke döneminde bu ismin çokça dile getirilmesi vahyin ilk muhataplarının zihin dünyalarında yer etmiş olan yanlış Allah tasavvurunu düzeltme amacı taşıyordu. 

Devamı bir sonraki yazıda.

35 Abdulbaki, Muhammed Fuad, el-Mu’cemü’l-Müfehres, s.376-377 
36 Bakara Sûresi 2/163; Haşr Sûresi 59/22 
37 Rad Sûresi 13/30; İsra Sûresi 17/110; Taha Sûresi 20/90,108,109; Mülk Sûresi 67/3,19,20,29
38 Buhari, Şurut, 15; ed-Dimaşki, Subul el-Huda ve’r-Reşad fî Sireti Hayri’l-İbad, c.5, s.87 
39 Furkan Sûresi 25/60 
40 Yıldırım, Suat; Kur’an’da Ulûhiyyet, s.112, 113
41 Çetiner, Bedreddin; Fatiha’dan Nâs’a Esbâb-ı Nüzûl, s.576, 5

Muhammed Emin Yıldırım-Siyer usulu ders notları

https://www.siyervakfi.org/siyerusulu/siyer-usulu-22.pdf

Hiç yorum yok: