14 Şubat 2020 Cuma

SİYER COĞRAFYASI’NIN DİNİ YAPISI-2-


...Bu dini yapıları, Efendimiz’in (sas) muhatap çevresini anlamamız açısından birer birer ele almakta fayda vardır. Öyleyse birinci dini yapı olan ve Kur’an’ın en fazla üzerinde durduğu Müşrikler ile başlayalım. 


Müşrikler, Allah’a bazı ortaklar, eşler ve O’na yakışmayan vasıflar isnat edenlerdir. Zaten Müşrik kavramından da anlaşıldığı gibi, Allah’ı inkâr edenler değil, Allah yanında bazı varlık ve cisimleri O’na eş koşanlardır. Müşrikler dediğimiz zaman hemen aklımıza Mekke’de puta tapan, taştan topraktan yapılmış cansız varlıklara kutsallık atfeden, bu yönü ile de Kur’an’ın dili ile necis ilan edilen bir zümre gelmektedir.3

 Burada şöyle bir soruyu sormaktan da kendimizi alamıyoruz? Hz. İbrahim’in ve oğlu Hz. İsmail’in şehri olan Mekke’de, nasıl olmuşta putperestlik bu düzeyde yaygınlaşmıştır? Bir tevhid abidesi olan Hz. İbrahim, putlara karşı Harran’da bir mücadele başlatmış, bunun yüzünden çok ağır imtihanlarla karşı karşıya kalmış, hicret etmiş ve oğlu İsmail’i bu bilinç ile yetiştirmiş, Mekke’de tevhid üzere yeryüzünün ilk mabedini ihya etmişti. Nasıl olmuşta Hz. İbrahim’in yıktığı putçuluk, onun beldesinde, onun ihya ettiği Kâbe’de yer bulmuş ve insanların hemen hemen hepsinin hayatlarına bu sapma girmişti? Nasıl oldu da genelde insanlık, özelde de Hz. İbrahim’in kenti olan Mekke ve çevresi böyle büyük bir sapma ile karşı karşıya kalmıştır? Bu önemli bir sorudur! Öyleyse bu noktada putçuluğun tarihini hatırlamamızda fayda vardır.

 İnsanlığın putlara tapması, Allah’ın yanısıra cansız varlıklara da tazim etmesi, insanlığın yaşı kadar eskidir. Bazı tarihi rivayetler bu işi Kabil’e kadar götürürler. Rivayete göre; Hz. Adem’in ilk çocukları Kabil ile kız kardeşi Lubud ikiz olarak doğar. İkinci ikizleri ise Habil ile kız kardeşi Iklima’dır. O zamanlarda Allah’ın emri ile kardeşler arasında ikizler birbiriyle evlenemezdi. Sadece çapraz evlilikler helal kılınmıştı. Yani Kabil Iklima ile Habil de Lubud’la evlenecekti. Ancak Kabil, Habil’in kız kardeşiyle değil kendi ikizi ile evlenmek istiyordu. Kabil bu isteğini Habil’e söyler, ama Habil bunu kabul etmez ve Allah’ın emrine karşı gelemeyeceğini söyler. Kabil ise: “Bu Allah’ın emri değil babamız Adem’in emridir” diyerek ısrarını sürdürür. Bu durumdan bir müddet sonra haberdar olan Hz. Adem, Allah’tan kendisine gelen emir üzerine oğullarına şöyle der: “Her ikiniz de Allah’a adakta bulununuz. Allah kimin isteğini kabul ederse onun adağını ateşle yakacaktır! Böylelikle kimin doğru olduğu anlaşılacaktır.”

 Habil davar sahibidir. Davarının en iyi, besili hayvanını seçerek Allah’a adar. Kabil ise çiftçidir; Habil’in aksine ekininin en kötüsünü Allah’a adar. Gökten inen ateş Habil’in kurbanının yakar, Kabil’in kurban olarak takdim ettiğini ise aynen bırakır. Kabil kurbanının Allah tarafından reddedilmesine çok kızar ve bir gün tuzak kurarak kardeşi Habil’i öldürür. Böylece insanoğlunun ilk cinayeti Kabil’in ihtirasının yüzünden gerçekleşmiş olur. 4 Hz. Adem oğlunun ölümüne çok üzülür ve Kabil’i yanından kovar. Kabil de kendisi ile birlikte doğan kız kardeşini de yanına alarak Yemen’e gider. Orada kendisinden çoğalan bir nesil oluşur. Bu nesil Şeytan’ın telkinleriyle de Kabil’in kurbanının kabul olunmamasının sebebini kendi sadakatsizliklerinde arayacakları yerde, kerametin ateşte olduğu vehmine inandırılırlar. Şeytan, onları Habil’in kurbanın kabul olmasını, onun ateşe yalvarması sonucunda olduğuna inandırır. Böylece onlar o günden sonra ateşe tapma, ateş içerisinde manevi bir gücün ortaya çıktığına inanmaya başlarlar.5 İnsanlığın bu ilk neslinde oluşan sapma daha sonraları daha da derinleşerek gelişir ve yavaş yavaş inandıkları Tanrıların suretlerini kendi elleri ile yapmaya başlarlar.

 Bu tarihi bilgilere yer vermeyen Kur’an-ı Kerim, Allah dışında başka varlıklara yönelmeyi insanlığın ikinci atası olan Hz. Nuh zamanına kadar götürür. Nuh Sûresi’nde; hüznün ve mücadelenin önemli bir ismi olan Hz. Nuh’un, kavmi ile olan diyalogları anlatılırken, 23. ayette kavminin Hz. Nuh’a şöyle söylediğini belirtir: “Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın. Hele Ved’den, Suvâ’dan, Yeğûs’tan, Yeûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin.” 6

Devamı bir sonraki yazıda.

3 “Ey iman edenler! Kesinlikle müşrikler necistir (pisliktir)! Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.” Tevbe Sûresi, 9/28
4 Kur’an-ı Kerim bu hadiseyi şöyle anlatır: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘Andolsun seni öldüreceğim!’ dedi. Diğeri de: ‘Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder!’ dedi (ve ekledi:) ‘Muhakkak ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.’ Maide Sûresi, 5/27, 28
5 İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 36, 37; Taberi, Tarih, c. 1, s. 69-72; Yakubî, Tarih, c. 1, s. 7
6 Nuh Sûresi, 71/23
Muhammed Emin Yıldırım-Siyer usulu ders notları

https://www.siyervakfi.org/siyerusulu/siyer-usulu-21.pdf

Hiç yorum yok: