...Uzak bir Allah inancı insanda şu üç temel problemi oluşturuyor: Yanlış vesile anlayışı, şahıslaştırma ve kavrayamama... Biraz açalım:
YANLIŞ VESİLE ANLAYIŞI
İnsanın yaratanını uzak ve ulaşılamaz olarak görmesi aracıları ihtiyaç olarak ortaya çıkardı. Allah katında kendisine şefaatçi olacak, Allah ile –hâşâ- arasını bulacak vesilelere kapılar açıldı. Bazen yardım görme ve şefaat umudu ile, bazen korku ve dünyevi menfaatler adına böyle bir sapma başlamış oldu. Uzaklarda olan Allah’ın bu putları kendilerine tanınmış bir imkan olarak görmeye başladılar ve bunları birer tapınma araçları olarak ittihaz ettiler. Onlara göre çok çok yücelerde olan ve ulaşma imkanı oldukça zor olan Allah, bazılarına uluhiyetinden pay vermiştir. Yani ikinci dereceden ilahlaştırmıştır. Bu ikinci dereceden aracı tanrılara kulluk etmedikçe ne Allah’a tam anlamı ile kulluk edilebilir, ne de Allah onların ibadetlerini kabul ederdi. İşte sapmanın temeli uzak bir Allah tasavvuru olunca, başka vesile, aracı ve şefaatçilere böyle ihtiyaç duyuldu.
ŞAHISLAŞTIRMA
Uzak Allah tasavvuru, insanı büyük bir sapma olan Allah’ın (cc) müşahhaslaştırılmaya başlanması gibi tehlikeli bir noktaya da vardırdı. Bu sapmayı bazı bilginler, mukaddesin müşahhasa dönüşü 36 şeklinde de ifade etmişlerdir. Yani bazı eşya ve suretlerde, Allah’ın ruhunun varlığının olduğu zehabına kapıların açılmasıdır. Müşrik zihniyet, işin başında aslında taştan, topraktan, hatta acıkınca yedikleri helvadan yaptıkları cansız suretlerde bir üstünlüğün olmadığını çok iyi biliyorlardı. Dinler tarihi uzmanlarının ortaya koydukları temel ilke niteliğinde olan bir tespit vardır. Bu tespite göre; “Kainatta hiçbir varlığa sırf kendisi olduğu için tapılmaz.” 37 Şimdi ineği, buzağıyı kutsal sayanlar, aslında bir ineğe tapmıyor, inekte kendilerine göre mana bulan ruha tapıyorlar. İşte puta tapanlarda böyleydi. Önce o putu elleri ile yapar, sonra ona belli bir görev, misyon biçer ve Allah’ın bu putlarda muşahhaslaştığına/kişileştiğine inanır ve o putlarla olan münasebetlerinden sanki Allah ile iletişim kuruyormuş gibi olur ve onların sayesinde Allah’a daha yakın olacaklarına inanırlardı.
KAVRAYAMAMA
Uzak Allah inancına sahip olanlar, kainattaki düzeni, nizamı, intizamı, işlerin çokluğuna rağmen her şeyin oldukça muntazam ve büyük bir ahenk ile yürümesi, kendilerini hayrete düşürüyor ve bu işi bir tek ilah yapamaz gibi, büyük bir sapmanın eşiğine onları getiriyordu. Bu düşünceye Kur’an bizzat değinmektedir. Müşrikler, Allah Resulü’ne (sas) şöyle karşı geliyorlardı: “Muhammed tanrıları bir tek tanrı mı yapmış! Doğrusu bu şaşılacak bir şey” diyorlardı. 38 Rabbimiz ise onların bu kuruntusuna şöyle cevap veriyordu: “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş’ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.” 39
İşte son vahyin ilk muhatapları uzak bir Allah tasavvurundan kaynaklanan böyle sapmaların kurbanları olmuşlardı. Bunun neticesinde de putlar hayatlarını kaplamış ve kendi uydurdukları kuruntularla bir din oluşturmaya başlamışlardı. İslam’ın dirilten sesi Mekke sokaklarında çağlamaya başladığı zaman, Rabbimiz bu muhatapların şahsında kıyamete kadar gelecek tüm muhatapların ortak hastalığı olan uzak Allah tasavvurunu gidermek için, kendisinin kullarına çok yakın olduğunu farklı ifadelerle beyan edecek, el-Karib şeklinde bir isminin bulunduğunu söyleyecek olduğunu 40 ve: “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını çok iyi bilmekteyiz ve biz insana şah damarından daha yakınız.”41 diye buyuracaktı...
Devamı bir sonraki yazıda.
36 Yıldırım, Suat; Kur’an’da Ulûhiyet, s. 4
37 Yıldırım, Suat; Kur’an’da Ulûhiyet, s. 5
38 Sâd Sûresi, 38/5
38 Sâd Sûresi, 38/5
39 Enbiya Sûresi, 21/ 22
40 Bakara Sûresi, 2/ 186; Hûd Sûresi, 11/ 61; Sebe Sûresi, 34/51
41 Kaf Sûresi, 50/16
Muhammed Emin Yıldırım-Siyer usulu ders notları
https://www.siyervakfi.org/siyerusulu/siyer-usulu-21.pdf
https://www.siyervakfi.org/siyerusulu/siyer-usulu-21.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder