18 Mart 2018 Pazar

ÇOCUKLARA NAMAZI SEVDİRMEK İÇİN REHBER


"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun."- Tahrim Suresi, 6. ayet-

İmanı kuvvetli, salih bir evlat olarak yetiştirmek isteyen anne-babaların karşılaştığı en zor mesele, çocuğa namazı öğretmek ve sevdirmektir.

Dinimiz bize çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren ibadetlere ve özellikle de namaz ibadetine alıştırmamız gerektiğini emir ve tavsiye eder.

Allah-u Teala şöyle buyurur: "(Ey Muhammed) Ailene namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanındır."-  Taha Suresi132. ayet -

Ayette de görüldüğü gibi, namazı çocuğa kavratıp uygulatmak, ebeveynin yükümlülüğüdür.

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem de, anne babaların bu yükümlülüğüne işaret ederek şöyle buyuruyor: "Çocuk yedi yaşına gelince namazı emredin. On yaşına gelince (gerekirse) namaz hususunda dövün" - Ebu Davud Salat 26- Tirmizi Mevakit 182-  buyurarak namazın, çocuğa öğretilecek diğer şeylerden farkını vurgulamıştır. “Emir” fiili, dönüşü olmayan, ihmal edilemeyen, mutlaka ifası gerekli olan bir anlam taşıdığından karşılığında vebal ve azap vardır. İhmalinin ve terkinin hiçbir ruhsatı, müsamahası yoktur.

Bu nedenle çocukların eğitimlerinin de merkezinde namazın bulunması gerekir. Çocuğun bunu çabuk öğrenip kavraması için her yola başvurulmalı, fiili olarak gösterilmeli, takviye edici kitap, film ve benzeri araçlar temin edilmelidir. Bu yönde devamlı bir hassasiyet, takip ve teşvik olmalıdır.

Allah’ın Resulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem de çocuklarla münasebetlerinin merkezine namazı koymuştur. Namazı onlara sevdirmek ve öğretmek için çeşitli yöntemler uygulamıştır. Bazen evde çocuklara abdest aldırıp onlara namaz kıldırmış, çoğu zaman da camiye götürerek cemaatle namaz kıldırmıştır.


Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem’in mescidinde devamlı olarak çocukların bulunması dikkati çeken bir husustur. Onun torunları Ümame, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, ayrıca İbni Abbas, Hz. Enes Radıyallahu Anhum gibi o zamanın çocuk sahabileri, mescidin müdavimleri idiler. Onları genelde Allah’ın Resulü  Sallallahü Aleyhi ve Sellem beraberinde getirirdi. Bunu gören sahabiler de çocuklarını getirmeye başladılar. Böylece cami cemaatinin önemli bir kısmı çocuklardan oluşmuştur.

Ebu Malik El Ensari Radıyallahu Anh bu konuda der ki;

“Size Resulullah’ın namazından söz edeyim mi? Arkasında erkekler, onların arkasında da çocuklar olduğu halde namaz kılardı”-Ebu Davud Salat 94-

İbni Abbas Radıyallahu Anh der ki:

“Ramazan veya kurban bayramı günü Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem ile birlikte bayram namazına gittim. Allah’ın Resulü namaz kıldırdı. Sonra hutbe okudu. Daha sonra kadınların bulunduğu tarafa gelerek onlara vaaz etti ve namaza devam etmelerini söyledi.” (Buhari İydeyn 16– Müslim İydeyn 1)

Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem’in çocuklarla münasebetlerinde işlediği konuların, söylediği şeylerde en fazla namazı, abdesti işlediğini hemen farkediyoruz. Devamlı onları namaza teşvik etmiş, bizzat kıldırmış, vakit namazlarında olduğu gibi cenaze, bayram, cuma namazları gibi toplumsal ibadetlerde de hep onlara yer vermiştir.

Ebeveynler DİKKAT!

Çocuklarımıza namazı sevdirmek için;

Bir Nolu iş:

Önce kendinizi sorgulayın!
Namazın dindeki yerini Allah Teala’nın emrettiği gibi biliyor ve hakkını veriyor muyuz?
Namaz bir ölçü birimi olduğunda ne kadar Müslümansınız?
Namaz, uygulama ve gelecek nesli eğitmede sizin “önemli” ve “öncelikli” konularınızdan hangisinde yer almaktadır?

İki Nolu İş:

Meryem suresi 58 ve 59. Ayetler üzerinde tefekkür edin!
“İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden Adem soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan İbrahim ile İsrail’in soyundan hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendirler. Kendilerine Rahmanın ayetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Sonra arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır. 


Çalışma Planımız:

1. Namaz eğitimi ani bir kararla başlamaz. Çocuğun konuşmaya ve dinlemeye başladığı, gördüğünü değerlendirdiği aylardan itibaren namaz için hazırlıklar yapılmalıdır. Ama namaza fiilen başlama yaşı, 7 yaşından ay almaya başladığı zamandır.

2. Çocuk için namaz eğitimine ayrılacak zaman 7 ile 10 yaş arasıdır. En az 4 yıl sürecek bir eğitim, namazı günlük hayatın bir parçası haline getirebilir. 7 yaşından önce ise örnekleme, teşvik etme gibi uygulamalar yapılabilir.

3. Namaz eğitimini başlatacağımız mevsimde, çocuğa göz tokluğu sağlayacak bir ortam sağlanmalıdır. Aile vb. ortamda namaz için kopyalanacak bir ortam sağlanmalıdır. Aile vb. ortamda namaz için hareketlenilen saatler ve bu konuda titizlik gösterilmesi gibi… Mesela her namaz vakti geldiğinde iş ve meşgale ne olursa olsun hemen namaz durumuna gelmesi ve bunun göz tokluğu sağlayacak kadar yoğun yapılması şarttır. Dikkat edin! Sizde olmayan bir şeyi veren durumuna düşmeyin.

4. İlk telkinler büyük ve görünüm güzelliği veren mesela, Sultan Ahmet Camii gibi camilerde başlatılmalıdır. İlk namaz telkini , mahalle camisinin rutubetli bodrum mescidini hatırlatmamalıdır. O yıllarında çocuk için görünümün tesiri itibara alınmalıdır.

5. Namaz telkini arasında yoğun olmamak kaydıyla Allah ve O’na kulluk etrafında çocuğun yaşı ile ilgili bilgiler oturtulmalıdır.

6. Bu zorlu ama büyük göreve başlarken Allah’a sığının, O’nun yardımını dileyin. Bunun tek başınıza bitirebileceğiniz bir iş olmadığını iyi bilin.

7. Allah’tan, namazı ihya eden bir nesle sahip olan veli olmayı nasip etmesini dileyin. Allah Teala peygamberlerine bile namazın bir sonraki nesle aktarılmasını zor bir iş olarak tanıtmıştır.

8. Bir yığın kınayıcıya, acele edip çocuğu boğduğunuzu söyleyecek olan dost ve olan dost görünümlülere önceden hazırlıklı olun. Belki de tek başınıza kalabilirsiniz. Ama Allah sizinledir.

9. Namaz eğitimi esnasında hata ve ihmallerin değerlendirilmesinde de tedrici olunması gerekmektedir. İlk günlerdeki kaçamak ve ihmallerin ayıplama konusu yapılmaması gerekmektedir. Görmüyor ve anlamıyor gibi yapabilmek de bir maharettir.

10. Namaz eğitimi esnasında, yorulup zorlanacağınız çetin bir yola girdiğinizi unutmayınız. Siz belki ilk defa namaz eğitimi veriyorsunuz ama şeytan için o çocuk, ilk değildir. Yükünüzü kaldırmada size hız ve moral katkısında bulunabilecek ailelerle beraber girin yola.

11. İlişki içinde bulunulan diğer ailelerle müşterek projeler yürütülmelidir. Çocuğun namazı sadece kendi ailesinin bir baskısı olarak görmemesi bilakis hayatın renklerinden bir renk olarak algılaması ancak böyle sağlanabilir.

12. Cami eksenli geziler birkaç aile ile yapılabilir. İlk namaz eğitimine başladığınız dönemlerde, yakın komşularınızdan böyle bir derdi olanla birleşerek namazlardan birisini çocuklara beraberce kıldıracağınız bir birliktelik, birkaç aylığına da olsa size yardımcı olabilir.

13. Namaz bir gündem olarak başlamadan, namazın altyapısı olan şartlar müstakil olarak oturtulmalıdır. Mesela taharet konusu işlenmelidir.

14. Gerekiyorsa abdest için 6 aya yayılmış sabırlı ve basiretli bir eğitim yapılmalıdır. Bu altyapı eğitimi çok önem taşımaktadır. Hatta böylelikle aile için zor yokuşlarından birisi aşılmış olacaktır.

15. Namaza ait ve namazı çağrıştıran mefhumlar, mümkün olan her fırsatta dile getirilmeli ve sohbet konusu yapılmalıdır: Tekbir, tespih, ezan sözleri, secde, rükû…

16. “Hoca” yerine “Hocaefendi” deyiniz. “Namaz” değil, “Namazımız” deyiniz.

17. Namazın ciddi bir iz olarak kalabilmesi için cami unsurunun da zihinlere yerleştirilmesi gerekmektedir:

a. Cami ile istikrarlı bir bağı bulunan anne-baba izlenimi önemlidir. Çocuğunuzun camiyi sizin ikinci adresiniz gibi anlaması size çok yardım edecektir.

b. Cami bir kültür olarak, hayatın bir parçası olarak değişik zamanlarda tanıtılmalıdır. Bu tanıtım, yalın bir tanıtımdan uzak olmalıdır. Mesela cami görevlilerinin eve çağırılması, onların evine gidilmesi, onlarla üçüncü yerlerde buluşulması ve buluşmalarda çocukların, meclisin gündemi olmasına dikkat edilmesi, yaş ve seviyeye uygun hediyeleşmelerin sağlanması gibi hususlara dikkat edilmelidir.

c. Gerekiyorsa ve mümkünse cami ve cami görevlisi seçimi yapılmalıdır. Şirin ve sempatik görünümlü bir cami imamı, çocuğu camiye daha kolay çeker.

Gerektiğinde imamla bu konuda görüşme yapılmalı, ricada bulunulmalıdır. Çocuk, sigara gibi ayıplı bir illeti bulunan cami görevlilerinden uzak tutulmalıdır. Görevliye de Allah’tan korkulması gerektiği hatırlatılmalıdır.

d. Cami binası da önemlidir. İnşaat enkazı arasında girilen bir cami çekici olmayabilir. Çocuğun “camiler çok tatlı oluyor” şeklinde bir izlenimi, gerekiyorsa diğer semtlerin camilerine ziyaret yapılarak sağlanmalıdır.

e. “Camiler girilip çıkılan yerlerden çok kaynaşılan yerlerdir.” Prensibi hissettirilmelidir. Kimi zaman namazdan biraz önce camiye gidip, oradakilerle ilgilenme, orada zikir yapma, kimi zamanda namazdan sonra biraz oyalanıp, diğer Müslümanlarla ve onların getirdikleri çocuklarla hasbihal etme gibi yollar denenmelidir.

f. Çocuk, ilk zamanlarda her zaman değil azdan başlayarak gitgide çoğalan bir seviyede camiye götürülmelidir. Camideki yanlışlarından dolayı asla azarlanmamalıdır. Azarlama yerine yaptığı hatanın önü tıkanmalıdır.

Mesela çocuk, camide diğer çocuklarla gürültü yapmışsa bir dahaki namazda baba, arka safta namaz kılıp çocuğu da yanına almalı ve gizli bir konuşma sağlamalıdır. Baba, safın en sağ ve sonunda namaz kılarak çocuğunu da yanına alması halinde hem cemaat adabını korumuş hem de çocuk için değerli bir iş yapmış olur.

g. Çocuğun camiye gidip gelmesi, ev içinde gündem olmalıdır. Anne, camide ne yaptıklarını veya kimleri gördüklerini sormalı; gözünde hoş olmayan izler kaldı ise onların telafisine gidilmelidir.

h. Cami ezanının duyulabileceği bir ev sahibi olmak esastır. Gerekiyorsa mesken değişikliğine gidilmelidir. Ezanı günde dört defa duymak bile ciddi bir eksikliktir. Namaz için hicret etmeye bile değer!

i. Çocukta namaz eğitiminin başladığı yıllarda çocuğa Kabe-Beytullah- Cami ilişkisi izah edilmelidir. “Camiler Allah’ın evleridir.” Sloganı etrafında camilerin büyük kazanç yerleri olduğu, zorluklara karşı sığınma ve güzellikleri arama yeri olduğu defalarca bıkmadan anlatılmalıdır. Gerektiğinde cenazelerin camilerden kaldırılışı onlar için bir eğitim malzemesi olarak kullanılmalıdır.

j. Bahçesi olan camilerde, baba-oğul, anne-kız birlikteliği ile ev dışı gezilerin bir bölümü değerlendirilebilir.

18. Ailenin, namazın bir davetiyesi olarak ezana ciddi bir hürmeti istikrarlı bir şekilde sergilemesi gerekir. Ezana saygılı olmalı, onu duyunca susmalı, evde onu terennüm etmeli ve daha önemlisi kimi randevuları ezana göre ayarlamalıyız. “Ezandan sonra gideriz, ezan okunsun sonra konuşuruz” gibi… Ezanla oturmak, ezanla kalkmak namaza bağlılığın simgesidir.

19. Cuma ve bayram namazları, kalabalık cenaze namazları (yaşı açısından uygun ise) çocuğa namazın tanıtılıp sevdirilmesi açısından muhakkak değerlendirilmesi gereken fırsatlardır. Önceden hazırlık yapılarak çocuğun Cuma namazına götürülmesi ve camide onun için sıkıcı olmayan bir yerde namaz kılınmasının sağlanması gerekmektedir.

20. Evde namazın hayatın ayrılmaz parçası olarak sevdirme çalışması yapılmalıdır. Bunun için şunlar yapılabilir:

a. Evde kılınan namazların bir odada yalnız başına değil çocukların da bulunduğu bir odada kılınması tercih edilmelidir. Bunu yaparken de mümkün olduğu kadar onların namazdan ötürü azarlanabileceklerini hissettirmeden “biraz sessiz olun” gibi ikazlarda bulunulmalıdır.

b. Çocuklara muğlak ifadeler kullanılmamalıdır. Namazı emreden cümleler; çocuğun yaşı, tepkisi ve itaati ile orantılı tutulmaya çalışılmalıdır. Mesela şu altı cümle, söylenecekleri yer ve zaman bakımından farklıdır: Namazını kıldın mı canım?

•Lütfen namazını geciktirmeden kılar mısın?

• Çıkma vaktimiz gelmeden namazını kılıver canım.

• Bak, namazını unutacaksın, hemen kılıver!

• Haydi tatlım. Namaz çok gecikti. Namaz böyle gecikmeleri kabul etmez.

• Namazı ihmal etmenin ne kadar tehlikeli olduğunu, ne büyük ecirler kaybettiğini biliyor musun? Haydi canım, davran!

21. Çocukların da iştirak edeceği mini cemaatlerle namaz kılınmalıdır. Baba bir nedenle camiye gidememişse evde cemaat yapmak fırsat olarak değerlendirilebilir. Çocuklar böyle bir cemaatle namaza iştirak etmemiş olamasa bile onlar için etkili bir iş yapılmış olur.

22. Namaza alıştırmada sevgi ve şefkat esastır. Katı tutumlar ikiyüzlülüğe itebilir. Ancak sevginin ölçüsü kaçırılıp otorite kaybedilmemelidir.

23. Piknik ve benzeri ev dışında yapılan ve çocuklar açısından özlenen gezilerde, muhakkak cemaatle namaz bölümü oluşturmak gerekir. Aynı şekilde eve gelen misafirlerle ve misafirliğe gidilen yerlerde bir cemaat namazı eda edilmelidir. Gerekiyorsa bunun için o vakitte cami cemaati de terk edilebilir.

24. Namaz eğitimi esnasında çocuğu kendi emsalleriyle kıyasladığınızı ona söylememelisiniz. “Filanca çocuğu görüyor musun?” dememelisiniz. Gerçekte de hiçbir çocuk diğerinin aynısı değildir. Ne yaş benzerliği ne de kardeşlik gibi değerler, kapasitelerin aynı olduğu anlamına gelmez. Her çocuk ayrı bir kimlik kartı taşıdığı gibi farklı bir kavrama yeteneği ve kapasite de taşımaktadır.

25. Ebeveyn olarak aynı noktadan hareket etmeye çalışın. Sizin aranızdaki fikir farklılıkları eğitiminizin –en azından- gecikmesine neden olur. Çok zorlanırsanız asgari müştereklerde hareket etmeye gayret ediniz.

26. Bu uzun süreli eğitim çalışmasında kimi zaman kısa zaman dilimleri için çocuğu serbest bırakarak verdiğiniz eğitimin ne denli iz bıraktığını gözlemleyiniz.

27. Namaz eğitimi sırasında cezalandırmayı hiç düşünmeseniz en iyisini yapmış olursunuz. Çocuğun cezayı hak ettiğine anne ve baba olarak asla siz karar vermeyin. Çocukla iç içe olmanızdan dolayı zamanı gelmeden veya hak etmeden ceza yönetimine başvurabilirsiniz. Size danışmanlık yapan bir üçüncü şahıs gelinen noktayı tespit etsin.

28. Yine de ceza gerekli hale gelirse on yaşından önce çocuğu dövmenizin caiz olmayacağını biliniz. Dövmenin dışındaki cezalarda ise şunları unutmayınız:

a. Kin ve sinirinizi yatıştırmak için sakın ceza vermeyiniz.

b. Çocuğu, sizden ve ailesinden soğutacak başkalarına yakın olmasına sebep olacak türde bir cezaya asla başvurmayınız.

c. Anne- baba olarak birbirinize savcı/ hakim rolünde olmayın. Birbirinizi teselli edip açıklarınızı kapatmaya çalışın.

d. Verdiğiniz ceza, çocuğa artık ailede değerini kaybettiğini zannettirecek cezalar olmasın.

e. Muhakkak ceza verilecekse bunun kararını gergin olmadığınız bir zamanda veriniz. Abdest alın, çıkıp farklı bir ortamda gezinin,büyüğünüze danışın, sonra karar verin. Şeytanı umutlandıracak bir iş asla yapmayın.

f. Verilecek cezada adım adım ilerleyin. Pilinizi bir günde tüketmeyin. Mesela ilk merhalede pek üzüldüğünüzü hissettirin, bir zaman sonra bunu dile getirin. Daha sonra dudak bükmeyi, ardından ikaz etmeyi, bir zaman sonra da lütuflarda geçici kısaltmalar uygulamayı deneyin. Bunlar arasında da belli bir zaman dilimi muhakkak geçmiş olsun.

g. Her şeye rağmen ardı ardına ceza gelmesin muhakkak cezalarda sayı artacaksa iki ceza arasında, cezasız güzel günler veya durumuna göre haftalar geçsin.

29. Namaz eğitimi, hayat boyu sürecek bir ibadet eğitimi olduğu için bir defa hatta birkaç defa aynı şeylerin tekrarından asla kaçınılmamalıdır. Namaz, her defası ilk defaymış gibi anlatılmalıdır. Şeytan yıllardır bıkmadı, usanmadı; biz neden usanalım ki?

30. Çocuğun namaz eğitiminde çevresinden fazlaca etkileneceğini unutmamak gerekir. Bunun için de çocuğun beraber olmak istediği arkadaşlarının kimliklerine dikkat edilmelidir. Onu rahatsız etmeden, ayırma ve yeni bir çevre oluşturma gerekebilir.

Amacımız namazı kıldırmak yerine sevdirmek olsun. Çocuklarımızın namazlarını düzenli olarak kılabilmeleri için uzun bir zamana ihtiyacımız olduğunu unutmamalı, sabırla ve dua ile sonuç alıncaya kadar çalışmalı ve Rabb’imizden işimizi kolay kılması için yardım istemeliyiz:

"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelenleri namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul buyur!"- İbrahim Suresi, 40. ayet-

Nureddin Yıldız Hocaefendi’nin “Namaz Muhasebesi” adlı kitabı kaynak olarak kullanılmıştır.

Hiç yorum yok: