Çalışmak mecburiyeti geliri sağlamak için değil, Cenab-ı Hakkın emrini yerine getirmek içindir
Şûrâ 12: “Rızkı dilediğine bol verir, dilediğine de kısar. Çünkü O her şeyi bilmektedir.”
Tedbir ile kaza/kader ilişkisi neyse rızk elde edişimiz ile gayret arasındaki şey aynı şekildedir.
Allah gayret etmemizi emrettiği için bunu yapıyoruz, yoksa yaptığımız için bir şey elde ediyor değiliz.
Ne elde ediyorsak o bize Allah’ın taksim ettiği kadardır.
Bazı kimseler “İnsan için çabaladığından gayrısı yoktur” ayetini yeryüzündeki mesai için, mal mülk edinmek için değerlendiriyorlar. Dolayısıyla çalışan kazanır, neticesine varıyorlar. Kanaatim o ki bu ayet ve benzeri ayetler kişinin ahirette elde edeceğiyle alakalıdır. Yani dünyada ne ekerse ahirette onu ekecek. Ne için çabalarsa, Allah ona göre bir karşılık verecek ahirette.
Dünya hayatındaki gelir elde etme sınav argümanıdır, fitnedir. Kişilerin gayretleriyle doğru orantılı değildir.
İman sahibi olmayıp rızkı bol olan insanlar bunun örneğidir. İlişkili gibi gözükse de ilişkili değildir. Zaten bir çok insan bulunduğu coğrafya dolayısıyla bundan mahrumdur. Bu Cenab-ı Hakkın takdiridir, kaderin bir parçasıdır.
Çalışmak mecburiyeti geliri sağlamak için değil, Cenab-ı Hakkın emrini yerine getirmek içindir. O’nun fazlını araştırın, emri var.
“….Allah’ın fazlından (rızkınızı maişetinizi) arayın.” Rûm-23
Hiç bir tedbir ile bize takdir edilen kazanın önleneceğine inanmayız.
Tedbir aldık ve kaza olmadıysa da tedbir aldık da oldu diye düşünmeyiz. Cenab-ı Hakk korudu da kaza olmadı diye düşünürüz. Biz bize düşeni yaparız takdir Allah’ın.
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder