Sözlükte “saymak, miktarını bilmek; ezberleyip kavramak” anlamındaki ihsâ masdarından sıfat olan muhsî kelimesi “sayıp ayrıntılarıyla tesbit eden” demektir.
Meşhur esma hadisinde de geçer "ihsa" kavramı biliyorsunuz. Şu halde ihsâ gerçekleşmesi için bu doksan dokuz ismi hem ezberlemek, hem saymak, hem ma'nâlarını bütün ayrıntıları ile bilmek gerektir. Yoksa bir papağan gibi sâdece ezber etmek veya saymak kâfi değildir. Öyleyse bu kelime “İslâm’ın ulûhiyyet inancını naslara başvurmak suretiyle tesbit edip anlamak, benimsemek ve bu inanca uygun bir ruhî yetkinlik kaydetmek” anlamını içermektedir.
Allah’a nispet edildiğinde “gizli-aşikâr her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilen, gerektiğinde de bir bir sayıp ortaya döken” manasına gelir. Daha çok sayısal detaylara hâkimiyeti ifade eder. Evrendeki matematiksel düzen bu ismin bir tecellisidir. Rabb’imizin ilminin her şeyi bütün detaylarıyla kuşattığını ifade eder. O’nun gözünden kaçan, duyamadığı, vâkıf olamadığı en ufak bir söz, bir yüz ifadesi, bir sır, bir niyet yoktur. O her ayrıntıyı bilir, kaydeder ve uygun gördüğü zamanda karşılığını vermek üzere beklemektedir.
Muhsî ismi de "Alîm”, “Habîr” ve “Şehîd” gibi diğer isimlerde olduğu üzere Allah yolunda olup çeşitli haksızlıklara maruz kalanlara bir müjde; gizli kapılar ardında O’na ve O’nun yolunda olanlara tuzaklar hazırlayanlara bir tehdittir. İmam Maturidi de Mücadele suresi 6. ayeti bu doğrultuda yorumlayarak ayetin kimilerini müjdelediğini, kimilerini de tehdit ettiğini söyler: "Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir." İnsanlar kendi yaptıklarını dahi unuturken Allah onları bütün sonuçları ile birlikte kaydetmiş, vakti saati geldiğinde de önlerine dökmüştür.
Allah’ın ilmi her şeyi kuşatır. Her şeyin miktarını bilip eksiksiz, tastamam sayabilen ancak Allah Teala’dır. (Meryem, 19/94.) Yüce Allah’ın her şeyi olduğu gibi görüp bilmesi, bütün mevcudatı cinslerini, sınıflarını, fertlerini, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görüp bilmesi demektir. Oysa insanlar miktarı fazla olan, peş peşe olup biten ve sürekli biçimde konumları değişen nesne ve olayların detaylarını kavrayıp tam bir sonuç çıkarmaktan acizdirler. İlla ki bir detayı gözden kaçırırlar. Çünkü her şey hareket hâlindedir ve evrende sürekli bir değişim söz konusudur. İnsan bilgisinin sürekli yenilenmeye ve gelişmeye muhtaç olması da bu yüzdendir. İşte ihsa, bu acizliğin Rabbimiz için söz konusu olmadığını, O’nun bilgisinin her detayı kuşattığını ifade eder Nebe, 29.ayette: “Biz her şeyi bir kitapta yazıp saydık.” Bu ayet-i kerimede “ihsa”nın yazılmak suretiyle kayıt altına alınarak yapıldığının söylenmesi ayrıca manidardır. Çünkü yazı, bilginin muhafazası konusunda son noktadır.
Muhsî tecelli ederse
Muhsî isminde bizi Rabb’imizin kudretinin büyüklüğü konusunda hayret içinde bırakan husus şudur: varlık âlemi her an yeni bir oluş hâlindedir ve her bir üyesi sayılıp bilinir. Ayrıca Yüce Allah Muhsî ismi ile bu varlıkların her birine kendi iç evrenindeki bütün detaylarla birlikte vâkıftır. Bizi bu kadar yakından ve bu kadar detaylı hiç kimse bilemez. Hatta kendimiz bile kendi hakkımızdaki bütün detaylara vakıf olamayız. İşte bir müminin kalbine huzur veren teslimiyet, Rabb’imizin üzerimizdeki bu vukufiyetinden doğar. Çünkü O muhsîdir; bizim olmuş, olacak bütün hâllerimize vakıftır ve O madem her şeye vakıftır -diğer bütün esmasından bildiğimiz üzere- ne dilemiş ya da dilememişse bizim için hayırdır.
Abdülkerim el-Kuşeyri, Muhsî isminin insan üzerindeki etkisini şöyle anlatmıştır: Kişi, nefeslerinin Allah tarafından sayıldığını ve duyularının kontrol altında tutulduğunu bilirse Cenab-ı Hakk’ın kendisine yakınlığını ve her hâlinin O’nun gözetimi altında olduğunu kuvvetle hisseder. Yaşanan her anın bilincinde ve farkında olmak kişiyi şükran duygularıyla doldurur. Hayatındaki her bir detayın nasıl nimetler içerdiğini daha net olarak anlar. Neticede şükrün nimeti artırması kuralına göre (İbrahim, 14/7.) kişinin hayatında şükre vesile olacak nimetler de artmış olur. Bu kapıyı açan bilinç hâli Muhsî isminin bir tecellisidir.
Nebe suresi 29. ayette Rabb’imizin her şeyi bir bir sayıp yazılı olarak kaydettiğini söylemiştik. Vakti saati geldiğinde o kayıtlar açılır, kişinin önüne getirilir. O zaman kişi şöyle der: “Vay hâlimize! Bu nasıl kitap? Büyük küçük demeden her şeyi sayıp dökmüş!” (Kehf, 18/49.) işte Muhsî ismi bizi o gün gelmeden uyarır, her davranışımızın bir bir dikkate alındığını; hiçbir şeyin gözden kaçmadığını bildirir.
Sonsuz sayıdaki varlığın her hâlini kuşatan bilgi ancak sonsuzluk kendisine mahsus olan Rabb’imiz için söz konusudur. Çünkü onların her birini ince ince planlayıp yaratan O’dur. (bkz: Halık, Bâri’ ve Musavvir isimleri) Hakk’ın yaratmasına bir sınır konamayacağından (Rahman, 55/29.) O’nun Muhsî isminin kapsamına da bir sınır konamaz.
Muhsî ismi de "Alîm”, “Habîr” ve “Şehîd” gibi diğer isimlerde olduğu üzere Allah yolunda olup çeşitli haksızlıklara maruz kalanlara bir müjde; gizli kapılar ardında O’na ve O’nun yolunda olanlara tuzaklar hazırlayanlara bir tehdittir. İmam Maturidi de Mücadele suresi 6. ayeti bu doğrultuda yorumlayarak ayetin kimilerini müjdelediğini, kimilerini de tehdit ettiğini söyler: "Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir." İnsanlar kendi yaptıklarını dahi unuturken Allah onları bütün sonuçları ile birlikte kaydetmiş, vakti saati geldiğinde de önlerine dökmüştür.
Allah’ın ilmi her şeyi kuşatır. Her şeyin miktarını bilip eksiksiz, tastamam sayabilen ancak Allah Teala’dır. (Meryem, 19/94.) Yüce Allah’ın her şeyi olduğu gibi görüp bilmesi, bütün mevcudatı cinslerini, sınıflarını, fertlerini, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görüp bilmesi demektir. Oysa insanlar miktarı fazla olan, peş peşe olup biten ve sürekli biçimde konumları değişen nesne ve olayların detaylarını kavrayıp tam bir sonuç çıkarmaktan acizdirler. İlla ki bir detayı gözden kaçırırlar. Çünkü her şey hareket hâlindedir ve evrende sürekli bir değişim söz konusudur. İnsan bilgisinin sürekli yenilenmeye ve gelişmeye muhtaç olması da bu yüzdendir. İşte ihsa, bu acizliğin Rabbimiz için söz konusu olmadığını, O’nun bilgisinin her detayı kuşattığını ifade eder Nebe, 29.ayette: “Biz her şeyi bir kitapta yazıp saydık.” Bu ayet-i kerimede “ihsa”nın yazılmak suretiyle kayıt altına alınarak yapıldığının söylenmesi ayrıca manidardır. Çünkü yazı, bilginin muhafazası konusunda son noktadır.
Muhsî tecelli ederse
Muhsî isminde bizi Rabb’imizin kudretinin büyüklüğü konusunda hayret içinde bırakan husus şudur: varlık âlemi her an yeni bir oluş hâlindedir ve her bir üyesi sayılıp bilinir. Ayrıca Yüce Allah Muhsî ismi ile bu varlıkların her birine kendi iç evrenindeki bütün detaylarla birlikte vâkıftır. Bizi bu kadar yakından ve bu kadar detaylı hiç kimse bilemez. Hatta kendimiz bile kendi hakkımızdaki bütün detaylara vakıf olamayız. İşte bir müminin kalbine huzur veren teslimiyet, Rabb’imizin üzerimizdeki bu vukufiyetinden doğar. Çünkü O muhsîdir; bizim olmuş, olacak bütün hâllerimize vakıftır ve O madem her şeye vakıftır -diğer bütün esmasından bildiğimiz üzere- ne dilemiş ya da dilememişse bizim için hayırdır.
Abdülkerim el-Kuşeyri, Muhsî isminin insan üzerindeki etkisini şöyle anlatmıştır: Kişi, nefeslerinin Allah tarafından sayıldığını ve duyularının kontrol altında tutulduğunu bilirse Cenab-ı Hakk’ın kendisine yakınlığını ve her hâlinin O’nun gözetimi altında olduğunu kuvvetle hisseder. Yaşanan her anın bilincinde ve farkında olmak kişiyi şükran duygularıyla doldurur. Hayatındaki her bir detayın nasıl nimetler içerdiğini daha net olarak anlar. Neticede şükrün nimeti artırması kuralına göre (İbrahim, 14/7.) kişinin hayatında şükre vesile olacak nimetler de artmış olur. Bu kapıyı açan bilinç hâli Muhsî isminin bir tecellisidir.
Nebe suresi 29. ayette Rabb’imizin her şeyi bir bir sayıp yazılı olarak kaydettiğini söylemiştik. Vakti saati geldiğinde o kayıtlar açılır, kişinin önüne getirilir. O zaman kişi şöyle der: “Vay hâlimize! Bu nasıl kitap? Büyük küçük demeden her şeyi sayıp dökmüş!” (Kehf, 18/49.) işte Muhsî ismi bizi o gün gelmeden uyarır, her davranışımızın bir bir dikkate alındığını; hiçbir şeyin gözden kaçmadığını bildirir.
O halde madem ki bütün istediklerimizi Allah Teala bir bir görüyor ve biliyor, o halde yapacaklarımızı yaparken bunu düşünmek, onun hayır veya şer, eğri veya doğru, iyi veya kötü olup olmadığını hesap etmek, hiçbir an gaflete düşmemek, her nefeste, her harekette kendini gözetip uyanık bulunmak gerekir.
En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana-Vaize Fatma Bayram
Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu
Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder