20 Mart 2019 Çarşamba

Develerin, Binek Hayvanlarının, Davar­ların İdrarlarının Hükmü, Bu Hayvanların Ağıllarında Namaz Kılmak

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
4. BÖLÜM ABDEST

66. Develerin, Binek Hayvanlarının, Davar­ların İdrarlarının Hükmü, Bu Hayvanların Ağıllarında Namaz Kılmak

Ebû Musa, yanında açık alan bulunduğu halde posta hayvanlarının ağılında ve hayvan pisliği bulunan yerde namaz kıldı ve "Burası ile şurası aynıdır" dedi.

233- Enes 
radıyallahu anh şöyle demiştir:

Ukl (veya Ureyne) kabilelerinden bazı kimseler Medine'ye geldiler. Medine'­nin (havası onlara iyi gelmediğinden) karınları ağrıdı. Bunun üzerine Hz. Pey­gamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem onlara, yeni yavrulamış develerin süt ve İdrarlarından İçmelerini tavsiye etti. Onlar da (zekat) develerinin bulunduğu yere giderek Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem emrini aynen yaptılar, zamanla iyileştiler. İyileştikten sonra, Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu hayvanlara bakan görevli çobanını öldürerek ümmetin beytü'l-malına ait zekat develerini alıp kaçtılar. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu haber gündüzün hemen ilk saatlerinde kendi­sine ulaşınca onları takip etmek üzere adam gönderdi. Bu kişiler güneş yükse­lince, adamları yakalayıp getirdiler. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem el ve ayak­larının kesilmesini emretti. Bunların gözlerine mil çekildi. "Harre" denilen sıcak yere atıldılar, su istemelerine rağmen kendilerine su verilmedi.

Ebû Kılabe şöyle demiştir: Bunlar hırsızlık yaptılar, adam öldürdüler, iman ettikten sonra inkar ettiler, Allah ve Resûlü'ne karşı harp ilan ettiler. 
[Hadisin geçtiği diğer yerler:1501,3018,4192,4193,4610,5685,5686,6727,6802,6803,6805,6899]

Açıklama

Burada binek hayvanından kasıt; at, katır ve merkeb gibi hayvanlardır.

Buhârî, ihtilaflı konularda âdeti olduğu üzere buradaki konu başlığında da hükmü açıklamamıştır. Ancak onun Uranîler ile ilgili hadisi rivayet etmesinden, ilk anda deve idrarının temiz olduğu görüşünü kabul ettiği anlaşılmaktadır. Şa'bî, İbn Uleyye, Dâvud ve diğer bazı âlimler de bu görüştedir.

Ebû Musa'nın namaz kıldığı belirtilen yer Kûfe'deydi. Halifelerden ordu ko­mutanlarına mektup ve haber getiren elçiler ve posta görevlileri burada kalırdı. Ebû Musa, Hz. Ömer ve Hz. Osman 
radıyallahu anhum  zamanında Kûfe'de kalmıştı. Elçilerin kal­dığı yer şehrin bir köşesinde bulunuyordu. Bu sebeple açık arazi de onun yan tarafındaydı.

Ebû Musa'nın "Burası ile şurası aynıdır" sözü, namazın sıhhati açısından bu­rada namaz kılmak ile orada namaz kılmak arasında fark yoktur, anlamına gelir.

Deve Dışkısı Temiz midir ?


Buhârî'ye, "Ebû Musa'nın bu sözünde deve dışkısının temiz olduğunu göste­ren bir delil yoktur" denilerek itiraz edilmiştir. Çünkü Ebû Musa'nın bunlar üze­rine bir yaygı sererek namaz kılmış olması mümkündür.

Bu itiraza şu şekilde cevap verilmiştir; Aslolan Ebû Musa'nın bunu yapma­mış olmasıdır. İbn Huzeyme ve diğerlerinin sahih gördüğü Ebû Hureyre 

radıyallahu anh tarafın­dan rivayet edilen "idrardan sakının. Çünkü kabir azabının çoğunluğu

ondandır" hadisinin genel ifadesini esas almak daha evladır.[Bu görüş sağlam değildir. Doğru olan deve idrarı ve eti yenen hayvanların idrarının temiz olmasıdır. 
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem "idrardan sakının" sözünde kasdettiği idrar, Buhari'nin de dediği gibi insan idrarıdır. Kabirde azap görenlerle ilgili hadis ve yukarıda zikredilen Ebu Musa'nın sözü de bunu göstermektedir.(Abdülaziz İbn Baz)] Çünkü bu hadisten ilk anda bütün idrarların kasdedildiği anlaşılmaktadır. Bu tehdit sebebiyle deve İdrarından da sakınmak gereklidir.

Hadisin Arapça aslında.geçen "ictevev" fiili hakkında İbn Fâris şöyle demiş­tir: Bu kelime, nimet İçinde olsan bile bir yerde kalmaktan hoşlanmadığın zaman kullanılır. Hattabî bunun yalnızca kalmaktan dolayı zarar görüldüğünde kullanı­lacağını söylemiştir. Bu olaya uygun olan da bu anlamdır.

İlk anda anlaşıldığına göre, Uranîler Medine'ye hasta olarak gelmişler, iyile­şince de Medine'nin havasını ağır bulduklarından orada kalmak istememişlerdir. Onlardaki hastalık ise aşırı zayıflık ve az yemek yeme idi.

Ebû Avane, Gaylan aracılığı ile Enes'ten şunu rivayet etmiştir: "Onlarda şid­detli zayıflık vardı". Yine o, Ebû Said aracılığıyla 'Yüzleri sararmıştı" diye rivayet etmiştir.

İyileştikten sonra Medine'nin havasını ağır bulmalarının sebebi, İmam Ahmed İbn Hanbel'in, Humeyd aracılığıyla Enes'ten rivayet ettiğine göre Medine humması idi.

Uranîlerin, zekat develerinin sütünden içmeleri, bu kimselerin yolda kalmış kimseler olmasındandır. Hz. Peygamberin 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem devesinin sütünden içmeleri de O'nun izni ile olmuştur.

Uranîlerin develerin idrarlarını içmelerine gelince; İdrarın temiz olduğunu kabul edenler bu hadisi delil getirmişlerdir. Deve idrarının temiz olduğu zaten bu hadiste yer almaktadır. Eti yenen diğer hayvanların idrarları da buna kıyas edilir. Bu, İmam Mâlik, Ahmed İbn Hanbel ve seleften bir grubun görüşüdür. Şafiî ve âlimlerin çoğunluğu ise eti yensin yenmesin hayvanların idrar ve dışkılarının necis (pis) olduğu hükmünü kabul etmiştir.

Seleme İbnü'1-Ekva' hadisinde şöyle denilmektedir: "Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem Uranîleri yakalamak üzere Kürz İbn Câbir el-Fihrî komutasında Müs­lümanlardan bir grup atlı gönderdi".

Nesaî, Evzâî'den "Onları yakalamak için, İz sürenlerden bir grubu gönderdi" şeklinde rivayet etmiştir.

Müslim, Muaviye İbn Kurre yoluyla Enes'ten şunu rivayet etmiştir: "Bunlar ensardan sayısı yirmiye yakın gençlerdi. Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem onla­rın yanında, iz sürmeyi bilen birini gönderdi."

Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem el ve ayaklarının kesilmesini emrettiği bu kişilere yerlerindeki kanın dinmesini sağlayan dağlamayı yaptırmamıştır.

Müslim'in Abdülaziz'den rivayetinde "Gözleri oyuldu" ifâdesi yer almıştır.

Harre denilen yer, Medine'de siyah taşlı bîr yerdir. Buraya atılmalarının se­bebi, cinayeti işledikleri yere yakın olmasıdır.

Su istemelerine rağmen bu kişilere su verilmemesi konusuna gelince; İbnü'l-Cevzî'nin de dâhil olduğu bir grup âlim bunun yaptıklarına kısas olarak uygulandığını söylemiştir. Çünkü Müslim'de Süleyman et-Teymî'nin Enes'ten rivayetine göre "Uraniler çobanların gözlerine mil çektiği için Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem de onların gözlerine mil çektirmiştir."

Hadisten Çıkan Sonuçlar

Hadiste yukarıda belirtilenlerden ayrı olarak şu hususlar da yer almaktadır:

* Devlet başkanına heyetlerin gelmesi ve devlet başkanının onların masla­hatları İle İlgilenmesi

* Develerin sütleri ve idrarları ile tedavinin meşru olması

* Her bünyeye, alışık olduğu (kendisine uygun) tedavinin yapılması,

* Şayet Uranîlerin öldürülmesinin kısas yoluyla olduğunu kabul edersek bu hadisten şu sonuç da çıkar: Bir kişiyi öldüren topluluk, onu ister suikast yoluyla ister mücadele ederek öldürmüş olsun, onların tümü kısas yoluyla öldürülür.

* Kısas cezası, katil nasıl öldürmüşse o şekilde uygulanır. Bu, yasaklanmış bulunan "müsle" kapsamına girmez.[Müsle: Bir insanın canlı veya ölü iken organlarını koparmak,işkence yapmak demektir.]

* Yol kesme suçu, açık alanda gerçekleşebilir. Bunun şehirlerde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinde ise görüş ayrılığı bulunmaktadır.

* Yolda kalan kimseler, devlet başkanının izni İle zekat develerinin üzerinde hak sahibi olmaları sebebiyle onların sütlerinden İçebilirler.

* İz süren kişinin söylediğine göre hareket edilir. Araplar bu konuda tam an­lamıyla bilgilidir.

234- Enes şöyle demiştir:

Mescit inşa edilmeden önce Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem koyun ağıllarında namaz kılardı.[Hadisin geçtiği diğer yerler: 428,429,1868,2106,2771,2774,2779,3932]

Açıklama
Koyunların idrar ve dışkılarının temiz olduğunu kabul edenler, Hz. Peygam­berin 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem koyun ağıllarında namaz kıldığını ifade eden bu hadisi esas almışlardır. Çünkü koyun ağıllarında mutlaka koyun idrar ve dışkısı bulu­nur. Bu, sahabenin namaz kılarken bu idrar ve dışkıya temas ettiklerini, bunun necis olmadığını gösterir.

Bu görüş sahiplerine, namaz kılan kişi ile koyun idrar ve dışkısı arasında bir engelin bulunmuş olmasının mümkün olduğu söylenerek itiraz edilmiştir.

Bu itiraza da "Sahabe namaz kılarken yer ile kendileri arasına bir engel koymazlardı" denilerek cevap verilmiştir. Ancak bu, tartışmaya açık bir husustur. Çünkü bu, bir şeyin olmadığına dair şahitlik yapmaktır. Bunun yerine bu nama­zın bir asla (temel prensibe) dayandığı söylenebilir. Buna da şu şekilde cevap verilir: Sahihayn'da Enes'ten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem onların evindeki bir hasırın üzerinde namaz kılmıştır. Yine Hz. Aişe'den radıyallahu anha rivayet edildiğine göre o bir baş örtüsünün üzerinde namazını kılardı.

İbn Hazm şöyle demiştir: Bu hadis neshedilmiştir. Çünkü hadiste bu duru­mun mescidin inşa edilmesinden önce olduğu söylenmiştir. Öyleyse bu durum hicretin ilk yıllarında olmuş olabilir. Hz. Aişe'den 
radıyallahu anha sahih olarak nakledildiğine göre Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem ashabına arazilerde mescit yapılmasını ve buralara güzel koku sürülmesini ve buraların temiz tutulmasını emretmiştir. Bunu İmam Ahmed, Ebû Dâvud ve başkaları rivayet etmiştir. İbn Huzeyme ve diğer hadisçiler bu hadisi sahih kabul etmişlerdir. Ebû Dâvud ve diğer hadisçiler Semure'den şu fazlalıkla hadisi rivayet etmiştir: "...ve mescitleri temiz tutmamızı emretti."

Bu olay mescidin bina edilmesinden sonra olmuştur. İbn Hazm'ın nesh iddi­asına gelince bu, önce bunun caiz olmasını sonra da yasaklanmasını gerektirir. Oysa bu tenkide açıktır. Çünkü

Hz.Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem ve koyun ağı­lında namaz kılmaya izin verdiği, Müslim'in Câbir İbn Semure'den rivayet ettiği hadiste sabittir. Evet bu hadis koyun ağıllarının temiz olduğunu göstermez. An­cak bu hadiste deve ağıllarında namaz kılmanın yasaklanması da vardır. Şayet namaz kılmaya izin vermek temizliği gerektirseydi, deve ağılında namaz kılmanın yasaklanması deve idrarının necis olmasını gerektirirdi. Hiç kimse bu ikisi ara­sında bir fark olduğunu söylememiştir. İzin ve yasak, temizlik ve necasetle ilgili olmayan bir şeyden kaynaklanmaktadır ki bu da koyunun cennet bineklerinden olması, devenin ise şeytanlardan yaratılmasıdır.

Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR 

Hiç yorum yok: