22 Mart 2019 Cuma
A'RAF SÛRESİ 42.-43. ayetlerin tefsiri
Takva Sahibi Müminlerin Mükafatı
42- İman edip de salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemeyiz-, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
43- Göğüslerinde kinden ne varsa söküp atmışızdır. Altlarından ırmaklar akar ve derler ki: "Hamdolsun O Allah'a ki bizi hidayetiyle buna ulaştırdı. Eğer O bizi ulaştırmasaydı, biz hidayete ulaşamazdık. Andolsun ki Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişlerdir." Onlara, "Yapmakta olduklarınızdan dolayı mirasçısı kılındığınız cennet işte budur" diye seslenilir.
Açıklaması
Yüce Allah bedbahtların durumunu ve cezasını söz konusu ettikten sonra mutluların durumunu ve onların görecekleri mükâfatları söz konusu etmektedir. Böylelikle mümin ve kâfir, hak ile batıl üzere olan birbirinden ayrılmış olsun. Yüce Allah, "İman edip de..." yani Allah'a, peygamberlerine inanıp emirleri yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak suretiyle salih amel işleyenler, evet yalnız onlar cennetliklerdir ve yalnız onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır.
Yüce Allah'ın, "Ki biz kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemeyiz" buyruğu ara cümlesi olarak yer almaktadır. Bundan maksat ise cennetin mevki olarak azametli olmasına rağmen zorluklara katlanmaksızın kolay amellerle oraya ulaşılacağına ve cennete ulaştıran salih amelin zor değil kolay olduğuna dikkat çekmektir. O yol zor olmadığı gibi ona ulaşmak insan takatinin dışında da değildir. Aksine her insanın onu yapması, imana eriştiği ve Kur'an'ın hidayetinin yardımını aldığı takdirde gayet kolaydır.
"Güç ve takat" kelimesinin anlamı, insanın darlık ve sıkıntı zamanlarında değil, rahat ve genişlik hallerinde güç yetirebildiği şeyler demektir.
Yüce Allah'ın cennetliklere olan nimetlerinden birisi de onların ruhlarının anlığı ve kalplerinin kötülüklerden uzak olmasıdır. Kalplerini herhangi bir keder karartmayacağı gibi herhangi bir acı da rahatsız etmez ve korkulacak hiç bir şey onları korkutmaz. Cennetlikler arasında kötü bir durum meydana gelmez. Çünkü Yüce Allah onların kalplerinde bulunan her türlü kıskançlık, kin, düşmanlık ve bunlara benzer dünyadaki nefsî ve ruhî hastalıkları çekip çıkarmış olacaktır.
Buharî'nin Sahih'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den şöyle dediği rivayet edilmektedir: Resulullah (s.a.) buyurdu ki: "Müminler cehennemden kurtulduklarında cennet ile cehennem arasında bir köprü üzerinde alıkonulurlar. Dünya hayatında aralarındaki haksızlık ve zulümlerin kısası yapılır. Nihayet arındırılıp tertemiz edildiklerinde cennete girmelerine izin verilir. Nefsim elinde olana yemin olsun ki, onlardan her birisinin cennetteki evini bilmesi, dünyada iken mesken olarak kullandığı yeri bilmesinden daha ileri derecededir."
İbni Ebi Hatim de Hasan-ı Basrî'den şöyle dediğini rivayet eder: Bana ulaştığına göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Cennetlikler Sırat'ı geçmelerinden sonra alıkonulurlar. Ta ki dünyada iken aralarındaki haksızlıklardan dolayı hak sahibinin hakkı ötekinden alınıncaya kadar. Daha sonra cennete birbirlerine karşı kalplerinde herhangi bir kin bulunmaksızın girerler."
İbni Cerîr et-Taberî de Katâde'den şöyle dediğini rivayet eder: Ali (r.a.) dedi ki: Şüphesiz ben, Osman, Talha ve ez-Zübeyr'in Yüce Allah'ın haklarında "Biz onların göğüslerindeki kini söküp attık, kardeşler olarak sedirler üzerinde..." (Hicr, 15/47) diye söz ettiği kimselerden olacağımızı ümid ederim.
Abdürrezzâk da el-Hasen'den şöyle dediğini rivayet eder: Ali (r.a.) dedi ki: "Allah'a yemin ederim Ehl-i Bedir olan bizler hakkında şu, "Göğüslerinde kinden ne varsa söküp atmışızdır." buyruğu nazil oldu.
Müminler Allah'ın nimet ve lütfuna şükrederek şöyle diyeceklerdir: Dünyada iken karşılığı şu büyük nimetler olan sahih imana ve salih amele bizleri ileten Allah'a hamdolsun. Esasen Allah'ın hidayeti ve peygamberlerine tabi olma muvaffakiyeti olmasaydı, kendi düşünme seviyemizle kendiliğimizden bu doğru yolu bulup hidayete ermemiz yapabileceğimiz bir iş değildi.
Aynı şekilde her şeyin, peygamberlerin haber verdiklerine tıpatıp uyduğunu gördüklerinde de şöyle diyeceklerdir: Andolsun Allah'ın peygamberleri hak ile gelmişlerdi. İşte Allah'ın peygamberleri vasıtasıyla vaad ettiğinin doğruluğunu bunlar göstermektedir.
Melekler de onlara, "Selâm olsun sizlere! Siz ne iyi idiniz! Haydi oraya ebedi olarak giriniz. İşte bu, Allah'ın salih amellerinize mükâfat olmak üzere sizlere miras kıldığı cennettir" diyeceklerdir.
Saîd b. Mansûr ile Beyhakî, Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet ederler: Resulullah (s.a.) buyurdu ki: "Aranızdan iki konaklama yeri olmayan kimse yoktur. Bu konakların birisi cennette birisi cehennemdedir. Kişi ölüp de cehenneme girdi mi bu sefer cennet ehli onun yerine mirasçı olurlar. İşte Yüce Allah'ın, "İşte mirasçı olanlar onlardır." (Mü'minûn, 23/10) buyruğu bunu ifade etmektedir." [21]
[21] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 4/499-500.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder