31 Mayıs 2016 Salı

Müslüman, Müslümanların Dilinden Ve Elinden Selamette Olduğu Kişidir

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.


"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
2. BÖLÜM ÎMÂN 

4. Müslüman, Müslümanların Dilinden Ve Elinden Selamette Olduğu Kişidir

10- Abdullah b. Amr'dan
(radıyallahu anh)rivayet edilmiştir: Hz. Peygamber(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Müslüman, müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir. Muhacir ise Allah'ın yasakladığı şeyi terk eden kişidir.
[Hadisin geçtiği diğer bir yer:6484]

Açıklama
Hattabî bu hadiste şunun kasdedildiğini söylemiştir: Müslümanların en üs­tünü, Allah'ın haklarını yerine getirmesinin yanında Müslümanların haklarını da yerine getiren kişidir.

Bu hadisteki "Müslümanlar" ifadesi yaygın durumu ifade etmek için söy­lenmiştir. Çünkü bir müslümanın, Müslüman kardeşine eziyet etmemesi daha öncelikli bir durumdur. Ayrıca kâfirler, içlerinde dokunulmazlığı hak edenler bu­lunsa bile, potansiyel olarak kendileri ile savaşılması muhtemel kişilerdir. Hadiste dil zikredilmiştir, çünkü dil insanın içindekileri ifade etmesine yarayan organdır. El de insanın fiillerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği organdır. Hadis, ele göre dil açısından daha geneldir. Çünkü dil ile geçmiş insanlar, şu an yaşayanlar ve ile­ride gelecek olanlar hakkında konuşmak mümkündür, el ise böyle değildir. Evet el, yazı yazmak suretiyle bu açıdan dile ortak olabilir. Elin de bu konudaki etkisi gerçekten pek büyüktür.

Had ve tazir cezasını hak eden müslümana bu cezaları elle uygulamak ha­disten istisna edilir.

Hadiste "söz" değil de "dil" denilmesinde bir nükte vardır. Çünkü dalga geçmek için karşıdakine dilini çıkaran da bu hadisin kapsamına girer. Organlar içinden sadece elin zikredilmesinde de bir nükte vardır. Çünkü bunun kapsa­mına başkasının hakkına el koymak şeklinde, manevî el koyma durumu da gi­rer.

Hicret
Hicret, zahirî ve bâtını olmak üzere iki türlüdür. Bâtınî hicret, nefsin ve şey­tanın teşvik ettiği kötülükleri terk etmektir. Zahirî hicret ise dinini fitnelerden korumaktır. Bu hadisle sanki muhacirlere hitap edilerek, dinin emir ve yasakla­rına uymadıkça yalnızca ülkelerini terk etmeye güvenmemeleri söylenmektedir.

Bu hadisin Mekke'nin fethinden sonra hicretin sona ermesiyle, buna ulaşa­mayanların gönlünü hoş tutmak için söylenmiş olması da mümkündür. Gerçek hicret Allah'ın yasak ettiğini terk edenler için de söz konusudur. Dolayısıyla Hz. Peygamber'in 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu sözleri pek çok hikmet ve hüküm içermektedir.

Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Hiç yorum yok: