16 Şubat 2015 Pazartesi

442.HADİS USULÜ-3-

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim


bb. Zabt sıfatıyla ilgili kusurlar

1) Çok yanılmak (Kesretu’l-galat): Rivayette çok yanlış yapması. Bu gibilerin rivayeti “münker” sayılır. İnsanın yaratılışı gereği hataya meyyal olmasını gözönünde bulunduran hadis bilginleri, ravilerin kasıttan uzak ve aşırılığa kaçmayan hatalarını hosgörü ile karşılamışlar, hatası sevabını aşacak derecede çok yanılanların rivayetlerini de reddetmişlerdir. Münekkidler, hatada ısrar etmeyi, hatadan daha büyük bir cerh sebebi olarak kabul etmisler, kendisine gerekli açıklama yapıldıktan sonra hatasında ısrar eden ravinin bütün rivayetlerinin sakit olup artık hadisinin yazılamayacağını ifade etmişler ve fazla hata yapmakla cerhedilen ravilerin hadislerine münker ismini vermişlerdir.

2) Aşırı Gaflet (Fartu’l-gafle): Ravinin aşırı gafil ve dikkatsiz olması. Bu da “münker” sayılır.Ravinin cerhini, dolayısıyla rivayetinin reddini gerektiren kusurlardan biri de gaflet, yani dikkatsizliktir. Dikkatsizlik, ravinin rivayet ettiği aslın tahkikine önem vermediğine, hiçbir gerekçe göstermeden, üstelik yapılan değişiklikten doğacak farkı da anlamadan, sırf bir telkinle kitabındaki rivayeti değiştirebileceğine delalet eder. Çünkü rivayetini iyi ezberleyip ona hakim olan ravi, hadisi dinlediği şeyhten böyle tesbit ettiğini söyler, ikna olmadan onu değiştirme yoluna gitmez ve farkına varmadan anlamını bozacak bir tashifte bulunmaz.

3) Karıştırma (Vehm): Hadisin sened ve metninde doğru sanarak hatalar yapması mesela bir hadisi diğer bir hadise katması, sika bir ravi yerine zayıf bir raviyi zikretmesi bu gibilerin rivayet ettiği hadis “muallel” adını alır. Hadis terminolojisinde ravinin, tahdis kurallarını bilmemesi sebebiyle ve doğru olduğu zannıyla hadisi yanlış rivayet etmesidir. Böyle bir kusuru bulunan hadise muallel denir. Vehim sonucu ortaya çıkan hatanın tesbiti için çeşitli karineler yardımıyla titiz bir inceleme gerektirir. Bir hadisteki illeti ortaya çıkartmanın yolu, o hadisin bütün tariklerini toplayıp ravilerin ihtilafını, zabt ve itkanini incelemektir.

4) Sikaya muhalefet (Muhalefetu’s-sikat): Zayıf bir ravinin güvenilir (sika) ravilerden birine farklı rivayette bulunması demektir. Böyle hadislerde münker, müdrec, maklub, muzdarib, musahhaf, muharref gibi isimler alır. Zayıf bir ravinin sika ravilere veya sika bir ravinin, kendisinden daha sika olan ravilerin rivayetine aykırı hadis rivayet etmesi, hadis terminolojisinde muhalefet olarak isimlendirilir. Muhalefet sebeplerine göre çeşitli şekillere ayrılmıştır.


 Idrac sebebiyle muhalefet (hadisin senedinde veya metninde bulunan muhalefet),

 kalb sebebiyle muhalefet (seneddeki ravi isimlerinin veya metindeki bazı kelimelerinin yerlerinin değişmesi dolayısıyla), muttasil bir isnadın ortasına bir ravi eklemek suretiyle meydana gelen muhalefet,

 izdirap sebebiyle muhalefet (bir hadisin bir veya daha fazla ravi tarafindan aynı sıhhat derecesinde fakat birbirine muhalif şekillerde rivayet edilmesi) gibi adlandırılan bu şekiller dışında bir de tashif ve tahriften kaynaklanan bazı muhalefetler vardır ki, bunlarda genellikle metindeki lafızlarda, bazen de senetteki isimlerde vuku bulan tahrif ve tashiflerdir.

5) Hafıza bozukluğu (Su’ü’l-hifz): Çokça unutkan ve rivayetlerinde yanılan hafızası zayıf raviler için kullanılır. Bunlara seyyiu’l-hıfz denir. Devamlı hafıza bozukluğu olanların rivayetleri asla kabul edilmez. Hadiste hafıza bozukluğu, sika olarak bilinen bir ravinin çeşitli nedenlerle akıl ve hafızasında meydana gelen değişiklikler sonucu rivayetlerinde çok hataya düşme durumudur. Hadis alimleri hafıza bozukluğunu ikiye ayırmışlardır. Bunlardan biri ravide devamlı bulunan hafıza bozukluğudur ki, böyle ravilerin rivayetleri doğal olarak ittifakla merduddur. Ikinci çesit hafıza bozukluğu ise arızi olan hafıza bozukluğudur. Bu da bunama, yaşlılık, hastalık, körlük ve çeşitli nedenlerle kitapların yok olması gibi sebeplere dayanır. Böyle ravilerin ihtiladan önce rivayet ettikleri hadisler makbul, ihtilattan sonra rivayet ettikleri ise merduddur.

Bu 10 tenkid noktasını en ağırından en hafifine göre sıralayacak olarsak şöyledir;

1. Kizbu’r-ravi
2. Ittihamu’r-ravi bil kizb
3. Kesretu’l galat
4. Fartu’l-gaflet
5. Fisku’r-ravi
6. Vehm
7. Muhalefetu’s-sikat
8. Cehaletu’r-ravi
9. Bidatu’r-ravi
10. Su’u’l-hifz

HADİS ÖGRENİM VE ÖĞRETİM YOLLARI
Hadislerin bir hocadan rivayet edilmesine terim olarak tahammulu’l-hadis, tahammulu’l-ilm denilmektedir. Biz buna hadis alma yolları veya hadis ögrenme ve ögretme yolları diyebiliriz.

Hadis usulü alimleri tahammül ve eda yollarını baslangıçtan beri sekiz olarak tesbit etmişlerdir. Bunlar sırasıyla; sema’, kıraat, icazet, münavele, kitabet, i’lam, vasiyyet vicade’dir. Şimdi özet olarak bunları inceleyelim.

a. Sema
Hocanın ezberden veya yazılı bir metinden rivayet ettiği hadisi ögrencinin bizzat hocasının ağzından işitmesidir. Bu durum rivayet sırasında (filan bize anlattı) veya (bize haber verdi veya (....şöyle söylerken işittim gibi terimlerle belirtilir. Hoca ezberden veya kitaptan sözlü olarak rivayet ettiği hadisi talebelere yazdırırsa bu imla olur. Bu yolla oluşturulmuş eserlere de “emali” adı verilir.

b. Kıraat
Talebe ezberinden veya elindeki bir kitaptan hocanın huzurunda hadis okur. Hoca da ya ezbere veya elindeki bir nüshadan takip ederek dinler. Gerekirse düzeltme yapar. Böylece öğrenci, hocadan o hadisleri öğrenmiş olur. Bu usule “arz” veya “kıraat” denir.

Bu yolla öğrenilen hadis rivayet ederken (Falanın huzurunda bu hadisi okudum) ifadesi kullanılır. Şayet hadisi başkası hocanın huzurunda okumuş kendisi de orada hazır bulunmuşsa (falanın huzurunda bu hadis okunurken dinledim) ifadesi kullanılır. Bu yolla elde edilen hadis “haddesena fulan kiraaten aleyh” terimiyle de rivayet edilir. Imam Müslim ahberena lafzını bu yolla aldığı hadisleri rivayet ederken kullanmaya çalışmıştır.

c. Icazet
Hocanın, talebesine duyduklarını veya kitaplarını rivayet etme izni vermesi demektir. Bunda ne sema usulünde olduğu gibi hocanın okuması ne de kıraat metodunda görüldüğü gibi talebenin okuyup hocanın dinlemesi ve tasvibi vardır. Icazet sözlü veya yazılı olarak verilir. İcazetin birkaç şekli vardır. Çesitlerine göre caiz olan ve olmayanları vardır. “eceztu lifulan istemeltu aleyhi fihristi”, “eceztu leke ba’du mesmuati” gibi terimler kullanılır.

d. Münâvele
Hocanın kendisinden nakil ve rivayet etmesi için talebesine bir kitap ya da yazılı bir metin vermesine münavele denir. Eğer hoca, kitabı verirken “bunu sana temlik ediyor” veya “istinsah için emanet ediyor ve rivayet etmene de izin veriyorum” derse buna icazetli münavele ismi verilir. Bu geçerli bir usuldür. Eğer hoca, talebesine benim işittiğim hadisler bunlardır diyerek icazetten söz etmeden bir kitap teslim ederse bu icazetsiz münavele olur ve bu hadislerin rivayet edilmesi caiz görülmez. “ecazeni en erviye anhu” “ahberana icazeten” terimleri münaveleye delalet eder.

e.Kitâbet
Hocanın, huzurunda bulunan veya bulunmayan bir ögrencisi için kendi eliyle bir veya birkaç hadis yazıp ve yazdırıp vermesi veya göstermesine kitabet denilmektedir. İcazetli olmayan kitabet bazılarınca geçerli görülmediği halde çoğunluk tarafından caiz görülmüştür. “eceztuke ma ketebtuke” “ahberena fulan mukatebet” gibi terimler kitabete delalet eder. Bu yolla hadis alan ravinin rivayet sırasında mükatebeyi bildiren ifadeleri kullanması uygun görülmüştür.

f. I'lâm
Hocanın, talebesine icazetten söz etmeksizin belli bir hadis veya hadis kitabı hakkında sadece bu benim duyduğumdur diye açıklamada bulunmasına i'lam denilir. Bu yolla alınan hadislerin rivayetini çokları kabul ederken bazıları da bunun caiz olmadığını söylerler." hazihi rivayeti" terimi tek başına i'lami ifade eder.

g.Vasiyyet
Ölmek veya yolculuğa çıkmak üzere olan hocanın rivayet izninden söz etmeksizin kitabını öğrencilerden birine vasiyyet etmesidir. Bunda zimni bir rivayet izni vardır diyenler yanında bu yolla elde edilen hadislerin rivayetin caiz görmeyenler de vardır. Vasiyyet bir bakıma münavele, bir bakıma da i'lam'a benzemekle beraber onlardan aşağı derecede bir öğrenim ve öğretim yoludur.

h. Vicâde
Bir ravinin yazma bir kitabı ele geçirmesine vicade denir. Hadisçiler bunu, sema, icazet ve münavele söz konusu olmadığı halde bir kitaptan hadis almayı ifade için kullanırlar. Bu durumda hadisleri elde eden kimse rivayet ederken "vecedtu bi hatti fulan"
(bu Hadîsi falancanın el-yazısıyle yazılmış buldum.)  diyerek durumu açıklaması gerekmektedir. Vicade geçerli hadis öğrenimi ve öğretimi yollarından biridir. Bugün hadis kitaplarından yapılan nakillerin hepsi bir çesit vicade'dir.

www.mustafakaratas.com

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala a
lihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: