Bismillahirrahmanirrahim
Yeryüzünün Halifesi
İnsanoğlunun ilk babası, Hz. Adem’dir. Cenab-ı Hak ilk insan olarak onu yaratmış, daha sonra da eşi Hz. Havva’yı da yaratarak, insan neslinin bu iki aslından, sair insanları çoğaltmıştır.
Hz. Adem’i daha yaratmadan evvel, Cenab-ı Hak, meleklere şöyle emir vermişti:
“Topraktan bir insan nev’i yaratıp onu yer yüzünde halife kılacağım. Onun yaratılışını tamamlayıp tarafımdan ruh verdikten sonra, hepiniz ona secde ediniz”.
Melekler, Cenab-ı Hakkın bu emri üzerine önce şaşırdılar. Çünkü yeryüzü cinlerin elinden alındıktan sonra kendilerine mesken edileceğini zannediyorlardı. Zira cinler, fesat çıkardıkları için yer yüzünün hakimiyetini ellerinden kaçırmışlardı. Melekler ise gece-gündüz ibadet ve itaat içindeydiler. Şu durumda yeryüzünün şenlendirilmesine en layık olarak; onlar görünüyordu. Fakat Cenab-ı Hak, hepsinin tahminleri hilafına, yeni bir mahlûk yaratıp, yeryüzünde onu halife yapmak istiyor üstelik bütün meleklere de ona secde etmelerini emrediyordu. Demek yaratılacak olan bu mahlûk, kendilerinden daha üstün bir fıtratda olacaktı. Fakat bu nasıl olabilirdi? Gece-gündüz her an ibadet ve taatta kusur etmedikleri halde, yeni yaratılan bu mahlûkun kendilerinden üstün tarafı ne idi? Kaldı ki onlar, yaratılacak olan insanın, yeryüzünde cinlerden daha fazla fesat çıkarıp kan dökeceğini de anlamışlardı. Şu halde insanoğlunun yeryüzüne halife yapılmasının hikmeti ne olabilirdi? İşte meleklerin meraklarını mucip olan husus buydu. Bunun hikmetini öğrenmek için şöyle sordular:
“Ya Rab! Yeryüzünde fesat yapacak, kan dökecek, kimseleri mi halife kılacaksın? Bizim ibadet ve takdisimiz kafi gelmez mi? Biz seni hamdinle teşbih ve takdis ediyoruz.”
Meleklerin bu suallerinde, asla Cenab-ı Hakka karşı bir itiraz manası olmadığı gibi, bu işin hikmet ve hayır icabı olduğuna dair, herhangi bir şüphe ve tereddüt manası da yoktu. Maksatları Adem’i ve zürriyetini tahkir ve gıybet etmek de değildi. Belki, yeryüzünde fesat çıkaracak bir yaratığın oraya halife yapılmasındaki mana ve hikmeti öğrenmek istiyorlardı.
İşte meraklarına mucip olan nokta bu idi.
Meleklerin bu suallerini, Cenab-ı Hak: “Sizin bilmediğinizi ben biliyorum. Hadiselerin hikmetleri sizin malûmatınıza münhasır değildir. Benim insanları yaratmamda bir hikmet vardır ki, o hikmet onların işleyecekleri fesat ve şerlere üstün gelecektir.” diyerek cevaplandırdı.
Demek ki insanın yaratılışı hususunda meleklerin bilmedikleri gizli bir hikmet vardı. Meleklerin arza halife kılınmaya mani olarak ileri sürdükleri insani şer ve fesatlar, o hikmetin yanında cüz’i ve ehemmiyetsiz kalıyordu.
Meleklerin Haberdar Edilme Hikmeti:
Cenab-ı Hakkın müşavere şeklinde melaike ile yaptığı bu karşılıklı konuşma, ilerde meleklerin insanoğlu ile fazla irtibat ve alakalarının bulunacağına işaret etmektedir. Ve nitekim de öyle olmuştur. Meleklerin bir kısmı insanları korumakta, diğer bir kısmı amellerini kaydetmekte, bazıları da kulların kalplerine hayırlı şeyleri ilham etmekte, onlar için istiğfar ve duada bulunmaktadırlar. İşte bunlar gibi insanlarla münasebeti olan bir çok melek nev’i vardır.
Adem Peygamber ‘in Yaratılışı
Kur’anda insanın yaratılışından bahseden ayetlerin hepsi de, insanlığın ilk babası olan Hz. Adem’in toprak unsurundan, müstakil bir nev’ olarak yaratıldığını ifade etmektedir. Hadisi şerifin beyanına göre, bu yaradılış Cum’a günü olmuştur. Bir Ayet-i Kerime’de ise, insanın bizzat Allah’ın kudret eliyle yaratılmış olduğu ifade edilmiştir.
Bu ifade, onun diğer cinslerden, nevilerden farklı ve üstün bir şekilde yaratıldığına açıkça delalet etmektedir. Şu halde insan, müstakil bir nev’ olarak yaratılmış, Darvin-cilerin iddia ettikleri gibi, başka bir nev’in gelişip tekamül etmesi sonucu vücûda gelmemiştir.
Kur’an’da Hz. Adem’in yaratılışı ile ilgili olarak zikredilen Ayetlerde, Allahın, Hz. Adem’i bir anda mı, yoksa tedricen yavaş yavaş mı yaratmış olduğu hususunda sarih bir beyan yoktur. Ama bazı hadislerden, Hz. Ademin yaradılışının bir anda olmayıp tedrici olduğu ve Allah’ın şekillendirdiği çamurun üzerinden uzun zaman geçtiği anlaşılmaktadır. Aslında Allah, her iki şekilde de yaratmaya kadirdir. Kudretine göre, her iki şekil de müsavidir.
Akla şöyle bir sual gelebilir: Neden Cenab-ı Hak, ilk insanın maddi yapısını doğrudan doğruya hiçten var etmemiş, toprak unsurunun mecz ve terkibinden yaratmıştır ?
Cenab-ı Hak, Kadir-i Zülcelaldir. Bütün varlıkları bir anda yok etmeğe muktedir olduğu gibi, “Kün” emriyle bütün hepsini bir anda hiçten ve yoktan yaratmaya da kadirdir. Bununla beraber O, bu yaratıcı kudretini kainatta iki şekilde tezahür ettirmektedir.
“Biri: İhtira’ ve ibda’ iledir. Yani hiçten, yoktan vücuda getirir. Ve ona lazım olan herşeyi de hiçten yaratıp onun eline verir.
Diğeri: İnşa’ ile, san’at iledir. Yani hikmetinin kemalini ve birçok isimlerinin cilvelerini göstermek gibi çok ince hikmetler için, kainatın unsurlarından bir kısım varlıkları yaratır. Emrine tabi olan zerreleri ve maddeleri Rezzakiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır.”
Hz. Adem’in bir anda vücuda getirilmeyip topraktan yaratılması da bu ikinci kısım yaratılışa girmektedir.
Hz. Adem’in bir anda vücuda getirilmeyip topraktan yaratılması da bu ikinci kısım yaratılışa girmektedir.
Devam edecek...
“peygamberler tarihi” ansiklopedisi
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder