26 Mayıs 2023 Cuma

KÜÇÜK NOTLARIM (100)-İMAN-AMEL MÜNASEBETİ


Amel, dinin pratik yönüdür.  Başta ibadetler olmak üzere dinin bütün uygulamalarını içine alır. Bir çeşit imanın dışavurumu/tezahürü anlamına gelir. Bundan dolayı İman-amel arasında sıkı bir ilişki vardır. Kur’an’da birçok ayette imanın ardından ‘sâlih amel’in getirilmesi, amelin önemini göstermesi bakımından önemlidir. Her ne kadar amelin olmaması imanın olmamasını gerektirmezse de, imanın olgunlaşması ve sağlam bir yapıya kavuşması için amel son derece önemli ve gereklidir.

Amel bakımından da insanları dört gruba ayırmak mümkündür: Muttakî, muhsin, fâsık ve mürâî. 

Müttakî, el-Bakara suresinin ilk beş ayetinde belirtildiği gibi inanan ve inancının gerekleri olan amellerini yerine getiren kişidir. Bunlara takva sahibi/dindar mü’min denilir. 

Muhsin ise, Cibrîl hadisinde (bk. Müslim, “İman”, 1) belirtildiği gibi Allah’ın kendisini gördüğü bilinci içinde ibadet eden kişidir. Bu hal ibadette ihlâs ve titizliğin bir göstergesidir. Kur’an-ı Kerîm’de ihsan sahibi kişilere Allah’ın hidayeti yanında rahmetinin de verileceği belirtilir (Lukmân 31/1-2). 

Muhsin, ihsan sahibi yani dindarlığın en üst noktasında olan kişidir. 

Fâsık, büyük günah işleyen, günah işlemekte bilinçli olarak ısrar eden veya günah işlemeyi adet edinen kişidir. İnanan ama inancının gereği olan ibadetleri yerine getirmeyen, Allah’ın yasakladığı fiilleri işlemekten kaçınmayan; tavır ve davranışları ile toplumu kötülüğe yönlendiren kişidir. Ehl-i Sünnet itikadında fâsık daha çok büyük günah işleyen veya günahta ısrar eden kişiler hakkında kullanılır. Bu kişi dinen günahkârdır ve ahirette günahlarının cezasını çekecektir. Ancak tövbe edip, salih amel işlemeye yönelirse, Allah onun tövbesini kabul eder ve samimi niyeti dolayısıyla onu destekler, hayra sevk eder. 

Mürâî, gösteriş anlamına gelen riyâkârlık yapan kişidir. Böyle kişiler, amellerini Allah için değil de, insanlar görsün ve beğensin diye yaparlar. Her ne kadar böyle bir kişi kalben inandığı için mü’min ise de, amellerini ihlâs ve samimiyet içinde yapmadığından dolayı, yaptığı ameller kabul edilmez. Çünkü bu insan, Allah’a değil de insanlara kendisini beğendirmeye çalışmaktadır. Halbuki ahirette insanların beğenmesinin hiçbir faydası olmayacaktır.

Hiç yorum yok: