Cenab-ı Hakk’ın çağrısına cevap vermeyip O'na yönelmeyi benimsemek istemeyen, Cenab-ı Hakk’ın haram dediklerini yapmaya devam eden, O'nun razı olmayacağı bir yaşam tarzını yaşamayı devam ettirmek isteyenlerin Cenab-ı Hakk’a denk tuttuğu bağlantıları olur.
Kul, sahibi ile bağlantısını kurmaz ise, Cenab-ı Hakk hayatında öncelikli ve vazgeçilmez olmaz ise, hayat boşluk kabul etmediği için artık o kişinin hayatında başka şeyler vazgeçilmez olur. Tutkuyla bağlandığı başka şeyler oluşur. Cenabı hak buna اَنْدَاداً diyor. Yani Cenab-ı Hakk’a denk şeyler. Kul Rabbiyle yaşamadığını başka şeylerle yaşamaya başlar. Bazısının hayatında "mal" böyledir, bazısında "eş"tir, "çocuk"tur, "makam"dır. Bunlar uğrunda Cenab-ı Hakk’ı bile umursamadığı, her şeyi ile ona tutunduğu şeylerdir. ("endâd").
Allah’tan başka bağlantıda olduğu bu şeyler insanı saptırır. Bu şeyler bizi kendine çektiği sürece, Allah-u Teala’nın "gel çağrıları"na gitmeyiz. Kendimiz bu çekim merkezlerini oluşturduğumuz için onlar bizim için daha vazgeçilmezdir. Artık sahibimizin dediğini umursamaz, o tutunduğumuz şeylerin dediğini önceleriz.
Cenab-ı Hakk verdiği imtihanlarla bizi Kendi'ne çağırır. Bu mesajları almak istemeyen kullarını bazen de zoraki kendi çekim alanına alır. Kul düştüğü bu sıkıntıdan çıkmak için hemen Rabbine yönelir, dua eder, bir süre düzelir. Ancak kullarına bu hatırlatmayı yaptıktan sonra onların zoraki değil kendi iradeleri ile O'na yönelmesini isteyen Rabbimiz onları tekrar kendi iradelerine bırakır.
Cenab-ı Hakk verdiği imtihanlarla bizi Kendi'ne çağırır. Bu mesajları almak istemeyen kullarını bazen de zoraki kendi çekim alanına alır. Kul düştüğü bu sıkıntıdan çıkmak için hemen Rabbine yönelir, dua eder, bir süre düzelir. Ancak kullarına bu hatırlatmayı yaptıktan sonra onların zoraki değil kendi iradeleri ile O'na yönelmesini isteyen Rabbimiz onları tekrar kendi iradelerine bırakır.
Bazıları baskı kalktığında artık öğüt almıştır ve hemen kendilerini toparlarlar ve Rabbiyle bağlantıda kalır. İradelerini bu yönde kullanır, kurtuluşa ererler.
Bazıları da baskı kalktığında, Rabbimiz'in çekim alanından çıkarıldığında, tekrar kendi iradelerine bırakıldıklarında Rablerine yönelmez, tutkuyla bağlandıkları şeylerden vazgeçmez, eski tutkularına geri dönerler. Bu hal kişiyi"Allah karar veremez nasıl davranacağıma" demeye kadar götürebilir; bu da küfre kadar gider. Cenab-ı Hakk ta bu kimselere "De ki ona: “İnkârcı tutumunla biraz eğlene dur bakalım! Gerçek şu ki sen ateşi boylayacaklardan birisin!" der.
Bazıları da baskı kalktığında, Rabbimiz'in çekim alanından çıkarıldığında, tekrar kendi iradelerine bırakıldıklarında Rablerine yönelmez, tutkuyla bağlandıkları şeylerden vazgeçmez, eski tutkularına geri dönerler. Bu hal kişiyi"Allah karar veremez nasıl davranacağıma" demeye kadar götürebilir; bu da küfre kadar gider. Cenab-ı Hakk ta bu kimselere "De ki ona: “İnkârcı tutumunla biraz eğlene dur bakalım! Gerçek şu ki sen ateşi boylayacaklardan birisin!" der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder