Sigorta, bir takım risk (tehlike)lerin zararlarından korunma müessesesidir ve Türkiye için "Sosyal sigortalar" ve "Özel sigortalar" diye ikiye ayrılır. Sosyal Sigortalar Emekli Sandığı, İşçi Sigortası ve Bağ-Kur olmak üzere üç birimden oluşur ve resmi bir kurumdur. Kâr düşüncesi yoktur, ideal şekliyle yardımlaşma (sosyal dayanışma) ve sosyal risklerin zararlarını daha çok kişiye dağıtarak azaltmayı hedefler. İslâm`da böyle bir müesseseye hiç ihtiyaç yoktur, ancak yardımlaşma esprisi taşıdığı için birçok çagdaş İslâm alimince caiz görülmüştür.
Soruda sözü edilen özel hayat, yangın, araba vb. sigortalar ise, bünyelerinde haram unsur taşıyorsa caiz olmaz. Örneğin, bu sigortalar "garar" (taraflardan biri için aldanma ve zarar) içeriyorsa, kumar, faiz, başkasının malını bedelsiz alma, lûzumlu olmayanı lûzumlu kılma, borcu borca karşılık satma, müşterek bahis ... gibi durumlar ihtiva ederse, sigorta işlemi de haram olur. (bk. Dr. Muhammed Biltacî, Ukûdût-Te`min min Vicheti`l-Fıkhıl1-İsâmî, 150)
Eğer bu sayılanlar veya başka haram yollar yoksa, sigortalar da caiz olur. Özellikle yardımlaşma maksatlı kurulan sigortaların caiz olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzde, özellikle Türkiye'de, sigorta öncelikle zorunlu ya da sosyal sigortalar, özel ticari sigortalar, özel dayanışma sigortaları (mütüel sigortalar, tekâfül sigortaları) diye üçe ayrılır.
Üçüncüsü tamamen bir yardımlaşama ve dayanışma örgütlenmesi olduğu için caizdir ve bunda pek farklı düşünen de yoktur.
Birincisi de aslında bundan farklı bir şey değildir ve bu nevi sigortaların amacı vatandaşın aralarında dayanışmalarını sağlayarak hayatın risklerini aralarında bölüşmelerinden ibarettir. Diğerinden farkı, sadece bunun zorunlu olmasıdır.
Tartışmanın olduğu sigorta türü ise ikincisi, yani özel ticari sigortalardır. Aslında işleyiş olarak diğerlerinden farklı olmayan bu sigorta türünde iki olumsuz yön vardır. Birincisi bu sigortaların, bankada bloke etmek zorunda oldukları meblağ sebebiyle, genellikle bir bankanın yan kuruluşu olup, topladıkları parayı faizde kullanmaları, ikincisi ise bazı hayat sigortası türlerini faizli bir özellikte uygulamalarıdır. Bunun dışında bu sigortaların mesela sosyal sigortalardan farkı sadece birini devletin, diğerini ise ticari bir şirketin organize etmesinden ibarettir. Bu ise hükmü değiştirmez.
Bu iki olumsuzluğun birincisi, akdin dışında bir durum olduğu için akdi fasit ya da batıl kılmaz. Sadece benim alışveriş yaptığım, mesela bir bakkalın kazandığı para ile haram işler de çevirmesi gibi bir şeydir. Böyle bir alışveriş haram olmaz, ama kötülüğe dolaylı destek anlamı taşıdığı için sakıncasız da değildir. Çünkü Allah (cc): “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” buyurmaktadır. Öyleyse bu kabil sigortaların, bu olumsuzluğu içermeyen alternatifleri varsa onlarla çalışmalı, bunlarla çalışmamalıdır. Ancak yoksa bunlarla çalışılabilir.
İkinci olumsuzluk ise doğrudan faiz işlemidir ve bu akdin bizzat kendisi haramdır. Sigortalı belli bir süre primini yatırır, bu sürenin sonunda, reel faiziyle birlikte parasını geri alır. Bu elbette faizdir. Bizce bu iki olumsuzluğu giderme imkânı bulunduktan sonra özel sigortaların da caiz olduğu söylenebilir. (bk. Faruk Beşer, Sosyal Riskler Sigorta ve İslam)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder