İyiliği Emredip Kötülüğü Yasakladıktan Sonra İşi Yüce Allah'a Havale Etmek
105- Ey müminler! Siz kendinize bakın, siz doğru yolu bulursanız o sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman yaptıklarınızı O size haber verecektir.
Nüzul Sebebi
el-Vahidî, İbni Abbas'tan şunu nakletmektedir: Resulullah (s.a.) başlarında Münzir b. Sâvî olduğu sırada Hecerlilere mektup yazarak onları İslâm'a davet etti. Eğer kabul etmeyecek olurlarsa cizye vermelerini söyledi. Mektup Münzir'e varınca o da bunu yanında bulunan Arap ve Hristiyanlara, Sâbiî ve Mecusilere arz edip teklif etti. Cizyeyi kabul ettiler, İslâm'a girmek istemediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.) ona şöyle yazdı: Biz Araplardan İslâm veya kılıçtan başkasını kabul etmeyiz. Kitap Ehli ile Mecusilere gelince, ben onlardan cizyeyi kabul ederim. Münzir onlara Resulullah (s.a.)'ın mektubunu okuyunca Arap olanlar İslâm'a girdi. Kitap Ehli ile Mecusiler ise cizye verdiler. Arapların münafık olanları şöyle dediler: Muhammed'in bu yaptığına hayret edilir. O yüce Allah'ın kendisini bütün insanlar ile İslâm'a girinceye kadar savaşmak üzere gönderildiğini ileri sürmekte, fakat Kitap Ehli'nden başkalarından da cizye kabul etmemektedir. Bizim görüşümüze göre o, Arap müşriklerinden kabul etmediği şeyi Hecerli müşriklerden kabul etmiştir. Bunun üzerine yüce Allah "Siz kendinize bakın, siz doğru yolu bulursanız o sapanlar size zarar veremez" yani Kitap Ehli'nden sapıtanların size zararı olmaz, buyruğunu indirdi. [28]
Bu, konu ile ilgili rivayetlerden biridir. Bundan maksadın Kitap Ehli'nden başkaları olduğu da söylenmiştir. Çünkü İmam Ahmed şöyle bir rivayet kaydetmektedir: Ebu Bekir es-Sıddîk (r.a.) (hutbe okumak üzere) ayağa kalktı, Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra şöyle dedi: Ey insanlar! Sizler şu ayet-i kerimeyi okuyorsunuz, fakat ben de Resulullah (s.a.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Şüphesiz insanlar münkeri görüp de onu değiştirmeyecek olurlarsa, Allah aradan fazla zaman geçmeden onları kuşatacak bir azap gönderir." (Ravî der ki:) Ben Ebu Bekir'i de şöyle derken dinledim: Ey insanlar! Yalandan olabildiğince sakınınız, çünkü yalan imandan uzaktır.
Yine bu hadis-i şerifi dört Sünen sahibi ile İbni Hibban ve başkaları da pek çok yoldan ve bir çok kişiden onlar da İsmail b. Ebi Hânî'den bu senedle muttasıl ve merfu olarak rivayet etmişlerdir. Ancak onlardan kimisi İsmail b. Ebî Halid'den bu senedle, fakat Hz. Ebu Bekir'e mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Bununla birlikte Darekutnî ve başkaları da hadisin merfu olduğunu kabul ederler.
Diğer taraftan Tirmizî'nin Ebu Umeyye eş-Şatsânî'den şöyle dediğine dair rivayeti de şöyledir (bunun Kitap Ehli'nden başkası hakkında olduğu da söylenmiştir): Ben Ebu Sa'lebe el-Hişnî'nin yanına varıp şöyle dedim: Şu ayet-i kerimeyi nasıl anlıyorsun? "Hangi ayet?" diye sordu. Ben, yüce Allah'ın, "Ey müminler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolu bulursanız o sapanlar size zarar veremez" buyruğunu okudum. Şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, sen bu ayet hakkında bu işi bilen birisine soru sormuş bulunuyorsun. Ben bunu Resulullah (s.a.)'a sordum, şöyle buyurdu: "Hayır, siz iyiliği emredin, münkerden alıkoyun. Nihayet sen, sıkı sıkıya bağlı kalınan bir cimrilik ve kendisine tabi olunan bir heva ile tercih olunan bir dünya görüp, her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini görecek olursan, işte o vakit yalnız kendine bak ve avamı terk et. Sizin arkanızdan öyle bir takım günler gelecek ki, o günlerde sabredebilen kimse bir ateş korunu avucunda tutabilen kimseye benzeyecektir. O günlerde amel edebilen bir kimseye sizin gibi amel eden elli kişinin ecri kadar ecir vardır." Bir rivayette şu fazlalık da vardır: "Ey Allah'ın rasulü, bizden elli kişinin ecri mi yoksa onlardan mı? denildi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Hayır, sizden elli kişinin ecri kadar." Daha sonra Tirmizî şöyle dedi: Bu hasen, garib, sahih bir hadistir. [29]
Açıklaması
Yüce Allah müminlere kendilerini düzeltmelerini, güç ve imkânları nispetinde hayır işlemelerini emretmekte ve işini düzene koyan insanlara ister yakın olsun, ister uzak olsun bozuk insanların bozukluğunun zarar veremeyeceğini bildirmektedir.
Ey Allah'ı ve Rasulünü tasdik edenler! Kendinizi masiyetlerden koruyunuz, ihlâslı amellerle Rabbinize yakınlaşmaya bakınız ve kendinizi cezadan kurtarmaya çalışınız. Siz doğru yolu bulup hidayete ererseniz, sizden başkalarının sapıklığının size bir zararı olmaz. Dönüşünüz Allah'a olacaktır. O yaptıklarınızı size haber verecek ve herkese ameline göre karşılık verecektir; hayır ise hayır, şer ise şer.
Bu ayet-i kerimede mümkün olduğu takdirde iyiliği emretmeyi, münkerden alıkoymayı terk etmeye bir delil yoktur. Aksine ayet-i kerime şunu gerektirmektedir: Rabbine itaat eden bir kimse günahkâr kimsenin günahlarından dolayı sorumlu olmayacaktır. Aynı şekilde, yüce Allah'ın şu buyruklarında olduğu gibi kişisel sorumluluk ilkesini de vurgulamaktadır: "Herkes kazancı karşılığında rehin olarak alıkonulmuştur." (Müddessir, 74/38); "Hiç bir (günah) yük yüklenici bir başkasının günah yükünü yüklenmez." (En'am, 6/164) [30]
[28] el-Vahidî, Esbâbu'n-Nüzûl, s. 21.
[29] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 4/90-91.
[30] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 4/92.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder