23 Nisan 2016 Cumartesi

Münafığın Alâmeti

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
2. BÖLÜM ÎMÂN

24. Münafığın Alâmeti

33- Ebû Hureyre 
(radıyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre Allah Resulü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Münafığın alâmeti üçtür:
1. Konuştuğunda yalan söyler,

2. Söz verdiğinde sözünden döner,

3. Kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder".
[Hadisin geçtiği diğer yerler:2682,2749,6095]

34- Abdullah b. Amr'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"Dört şey kimde bulunursa o kişi hâlis münafık olur. Kimde bu özelliklerden biri bulunursa bunu terk edinceye kadar kendisinde ni­fak özelliklerinden biri bulunmuş olur:

1. Kendisine bir şey emanet edilince ihanet eder,

2. Konuştuğunda yalan söyler,

3. Antlaşma yaptığında antlaşmaya vefa göstermez,

4. Düşmanlık yaptığında haddi aşar.
[
Hadisin geçtiği diğer yerler:2459,3178]

Açıklama:
"Münafığın alâmeti": Buhârî küfür ve zulmün farklı mertebeleri bulunduğunu ifade ettikten sonra münafıklığın da böyle olduğunu bildirmiştir.

Muhyiddin (en-Nevevî) şöyle demiştir: Buhârî'nin bu başlıkta kasdettigi, taatlerin imanı arttırması gibi, günahların da imanı azaltmasıdır.

Kirmanı şöyle demiştir: Bu konunun îman bölümü ile ilişkisi şudur: Nifak (müna­fıklık), imanın olmadığının delilidir. Yahut da nifakın bir kısmının küfür olup, bir kısmının olmadığını açıklamaktır.

Nifak sözlükte için dışa uymamasıdır. Şayet bu iman konusunda ise bu "kü­für nifakı"dır. Değilse "amel nifakı"dır. Fiil ve terk amel nifakına girer. Farklı mer­tebeleri vardır.

Münafığın Alamet Olarak Niçin Üç Şey Zikredilmiştir?
Hadiste zikredilen üç alâmetle yetinilmesinin nedeni, bu üçünün geri kalan­lara işaret ediyor olmasıdır. Çünkü dinle ilgili şeyler üç unsurda toplanır: Söz, fiil ve niyet. Yalan söyleme ifadesi ile sözün bozukluğuna, hıyanet ifadesi ile  fiilin bozukluğuna, sözde durmamak ifadesi ile de niyetin bozukluğuna -çünkü söz verildiği sırada sözde durmama kastı yoksa bunun bir zararı olmaz, ancak kişi sözde durmamayı kasdetmiş sonra bir engel çıkmış veya karar değiştirmiş ise bu durumda kişide nifakın sureti bulunmamış olur- işaret edilmiştir. Bu anlamda şu hadis rivayet edilmiştir: "Kişi verdiği sözü yerine getirme niyeti ile karde­şine söz verir de yerine getiremezse günaha girmiş olmaz". 


Hadiste zikredilen vaadden kasıt, hayır vaadidir. Kötü vaadin (yani tehdidin) ise yerine getirilmemesi müstehaptır. Uygulanmamasından bir kötülük doğmadıkça tehdidi terk etmek farz olabilir.

Yalan
Hadiste geçen yalan sözcüğüne gelince;

İbnü't-Tîn'in naklettiğine göre Mâlik'e yalan söylediği görülen kişiden bah­sedilmiş, o "Hangi tür yalan?" diye sormuştur. Kişi daha önce yaşamış olduğu şeyleri anlatmış, onu nitelemekte aşırıya kaçmış olabilir. Bu zarar vermez. Yal­nızca, yalan amacıyla bir şey hakkında olduğundan farklı olarak konuşmak zarar verir.

Hadiste Sayılan Özellikleri Taşıyan Kişi

Nevevi şöyle demiştir: "Bu hadisi âlimlerden bir grup problemli görmüştür. Çünkü bu hadiste belirtilen özellikler, küfrüne hükmedilmeyeceği konusunda icma edilen bir müslümanda da bulunabilir. Oysa bu hadiste bir problem söz konusu değildir, hadisin anlamı sahihtir. Tahkik ehli âlimler hadisin şu anlama geldiğini söylemişlerdir: Bu özellikler nifak özellikleridir. Bu özelliği taşıyan kişi de bu özellikler bakımından münafığa benzemekte, onların ahlâkını taşımakta­dır."

Ben (İbn Hacer) derim ki: Nevevî'nin bu cevabı, nifak sözcüğünün burada mecaz olarak kullanıldığını kabul etme anlamına gelmektedir. Yani hadis "bu özellikleri taşıyanlar münafık gibi olurlar" anlamına gelmektedir. Bu, nifak söz­cüğü ile küfür nifakının kasdedilmesi halindedir. Buna cevap olarak şu da söylenmiştir: Hadiste kasdedilen nifak, daha önce zikrettiğimiz amel nifakıdır.

Kurtubî bu yorumu kabul etmiş ve Hz. Ömer'in Huzeyfe'ye söylediği "Bende münafıklıktan herhangi bir şey görüyor musun?" sözünü de buna delil olarak getirmiştir. Hz. Ömer bununla küfür nifakını değil, amel nifakını kasdetmiştir. İkinci hadiste münafığın "hâlis" sözcüğü ile nitelenmesi de bunu desteklemekte­dir.

Şu da söylenmiştir: "Burada nifak sözcüğü bu özelliklerin işlenmesi konu­sunda insanları korkutmak ve sakındırmak amacıyla kullanılmıştır. Yoksa nifak sözcüğünden zahir olan anlam kasdedilmemiştir. "Hattabî bu görüşü tercih et­miş, şunu da belirtmiştir: "Bu özellikle nitelenen kişi, bunu âdet edinen ve benimseyen kişi olabilir."

Bir diğer görüşe göre hadis, bu özellikler tamamen kendisine hakim olmuş, bunları hafife alan, küçümseyen kişiler hakkındadır. Bu şekilde olan kişiler ge­nelde inancı bozuk kişilerdir.  

Bu konuda en güzel cevap Kurtubî'nin tercih ettiği cevaptır.


Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Hiç yorum yok: