20 Mart 2013 Çarşamba

(Tenzihi sıfatları)ALLAH-U TEALA’NIN ZATI VE SIFATLARI İLE İLGİLİ İTİKADIMIZ

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”
Bismillahirrahmanirrahim


Allah’a inanıyorum diyen ben O’nu nasıl ve ne kadar tanıyorum hiç düşünmemiştim.

Rüzgarı estiren,yağmuru yağdıran,bulutları sevk eden,gökleri,yeri ,görmediğimiz alemleri yöneten,.beni yediren,içiren,işitmemi ,görmemi sağlayan,elimi,ayağımı hareket ettiren Rabbimi ne kadar az tanıdığımı farkettim.

Ve O’nu tanımak için sıfatlarını bilmem gerektiğini öğrendim.İşte öğrendiklerim….

Herşeyi yaratan O olduğu için, O birşeye benzemekten münezzehtir.Bu yüzden öz zatından bahsetmek caiz değildir.O’nun zatını anlamaktan aciz ve yetersiz kaldığımızı bilmek yeterlidir.O’nun özünden konuşmak şirktir. Rabbimizi sadece bize Kendisini Kur’an ‘da anlattığı sıfatlarıyla tanıyabiliriz.

Allah Teâlâ'ya iman etmek demek, O'nun yüce varlığı hakkında vâcip ve zorunlu olan kemal ve yetkinlik sıfatlarıyla, câiz sıfatları bilip, öylece inan­mak, zâtını noksan sıfatlardan yüce ve uzak tutmaktır. Allah, şanına lâyık olan bütün kemal sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan münezzehtir.

Allah Teâlâ'nın sıfatlarının hepsi ezelî ve ebedî sıfatlardır. O'nun sıfatları­nın başlangıcı ve sonu yoktur. Allah'ın sıfatları, yaratıkların sıfatlarına benze­mez. Her ne kadar isimlendirmede bir benzerlik varsa da Allah'ın ilmi, iradesi, hayatı, kelâmı; bizim, ilim, irade, hayat ve kelâmımıza benzemez. Biz, Allah'ın zâtını ve mahiyetini bilemediğimiz ve kavrayamadığımız için O'nu isim ve sıfatlarıyla tanırız. 


Kur'ân-ı Kerîm "Onu gözler idrak edemez. Fakat O, gözleri idrak eder. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır" (el-En‘âm 6/103) buyurarak, Allah'ın zâtını idrak etmenin, mahiyetini bilmenin imkânsız olduğunu açıklamıştır. Hz. Peygamber de bu konuda şöyle buyurmuştur: "Allah'ın yaratıkları hakkında düşününüz. Fakat Allah'ın zâtı hakkında düşünmeyiniz. Gerçekten siz buna hiç güç yetiremezsiniz" 

Allah-u Teala’nın sıfatları 3 kısımdır:(bu yazımda sadece tenzihi sıfatlarından bahsedeceğim)

1)TENZİHİ (SELBİ/ZATİ) O’na nelerin isnad edilemeyeceğini anlatan sıfatlar .

Sadece Allah Teâlâ'nın zâtına mahsus olan, yaratıklarından herhangi bi­rine verilmesi câiz ve mümkün olmayan sıfatlardır. Zât sıfatların zıtları Allah hakkında düşünülemediği, bu sebeple noksanlık, sonluluk ve eksiklik ifade eden bu özelliklerden O'nun tenzih edilmesi gerektiğinden bu sıfatlara tenzîhî sıfatlar ve selbî sıfatlar da denilmiştir.


Zâtî sıfatlar şunlardır:

a)VUCUT- Var olmak” demektir. Allah vardır, varlığı başkasından değil, zâtının gereğidir, varlığı zorunludur. Vücûdun zıddı olan yokluk Allah hakkında düşünülemez.

Yerleri, gökleri yoktan yaratan,yokluktan yarıp varlık alemine çıkaran O’dur. Biz yokken de bu dünya vardı.Bizim olmamız ya da olmamamız birşey değiştirmedi.Bizim olmamamız düşünülebilir ama O’nun olmaması düşünülemez.Varlığı zorunlu.O’nun varlığı başka birinin eseri değil. Kendi kendisinin de eseri değil ;çünkü Allah-ü Teala mahluk değil yaratılmış değil.O’nun olmadığı zaman yok.


b)KIDEM-“Ezelî olmak, başlangıcı olmamak” demektir. Hiçbir zaman düşünülemez ki, herhangi bir zamanda Allah var olmamış olsun. Çünkü zaman denilen şeyi de O yaratmıştır. Ne kadar geriye gidersek gidelim O'nun var olmadığı bir zaman düşünülemez, bulunamaz. Allah sonradan meydana gelmiş varlık değildir. Ezelî (kadîm) varlıktır. Kıdem sıfatının zıddı olan sonradan olma (hudûs) Allah hakkında düşünülemez.

c)BEKA-
“Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak” demektir. Allah'ın sonu yoktur. Ezelî olanın ebedî olması da zorunludur. Bekanın zıddı olan sonu olmak (fenâ) Allah hakkında düşünülemez. Ne kadar ileriye gidilirse gidilsin, Allah'ın olmayacağı bir an düşünülemez. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın ezelî ve ebedî oluşu hakkında şöyle buyurulur: "O, ilktir, sondur..."(el-Hadîd 57/3), "...Allah'ın zâtından başka her şey yok olucudur..." (el-Kasas 28/88).

d)VAHDANİYET- “Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tek olması, eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması” demektir.

Vahdâniyyetin zıddı olan birden fazla olmak(taaddüd), eşi ve ortağı bulunmak (şirk), Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan sıfatlardandır. İslâm'a göre Allah'tan başka ilâh, yaratıcı, tapılacak, sığınılacak, hüküm ve otorite sahibi bir başka varlık yoktur. İhlâs ve Kâfirûn sûreleri ile Kur'an'ın pek çok âyeti Allah'ın tek ve eşsizliğini ortaya koyarken, şirki reddeder ( el-Enbiyâ 21/22; el-İsrâ 17/42; ez-Zümer 39/4).

e)MUHALEFETÜN Lİ’L HAVADİS- “Sonradan olan şeylere benzememek” demektir. Allah'tan başka her varlık sonradan olmuştur. Allah, sonradan olan şeylerin hiçbirisine hiçbir yönden benzemez. Allah, kendisi hakkında bizim hatıra getirdiklerimizin de ötesinde bir varlıktır. Bu sıfatın zıddı olan, sonradan olana benzemek ve denklik (müşâbehet ve mümâselet) Allah hak­kında düşünülemez. Kur'an'da şöyle buyurulur: "...O'nun (benzeri olmak şöyle dursun) benzeri gibisi (dahi) yoktur..." (eş-Şûrâ 42/11).

f)KIYAM Bİ NEFSİHİ-Varlığı kendiliğinden olmak, var olmak için bir başka varlığa ihtiyaç duymamak” demektir. Allah kendiliğinden vardır. Var olmak için bir yaratıcıya, bir yere, bir zamana, bir sebebe muhtaç değildir. Başkasına muhtaç olmak (kıyâm bi-gayrihî), Allah hakkında düşünülemez.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: "De ki: O Allah birdir. O, sameddir (başkasına ihtiyaç duymayandır)..." (el-İhlâs 112/1-2), "Ey insanlar, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur" (el-Fâtır 35/15).

Allah-u Teala; araz (renkler ve hareketler gibi,kendi başına duramayan ,belirebilmesi için bir cevhere muhtaç olan şey),

Cisim (yer kaplayan,eni,boyu,yüksekliği olan madde),

Cevher (başlı başına durabilen madde),

şekle bürünen, sınırlandırılan, nicelenen, hacimli olan, birleşik parçalardan teşekkül etmiş olan, sonu olan, mahiyet ve keyfi olan, mekan tutan, üzerinden zaman geçen, kendisine birşey benzeyen, herhangi birşey ilim ve kudretinin dışında kalan bir varlık DEĞİLDİR.

Bu dünya RABBİMİZİ tanımanın yeri.
O’nu tanımadan ölürsek bir daha tanıyamayız.


İtikad Risalesi-A.Ünlü

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: