8. BÖLÜM NAMAZ
395- Amr İbn Dînâr'dan şöyle nakledilmiştir: "İbn Ömer'e, umre için Kabe'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimsenin hanımıyla birlikte olup olamayacağını sorduk. O da şöyle cevap verdi: Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'yi yedi kez tavaf etti ve makam-ı İbrahim'in gerisinde iki rekat namaz kıldı. Sonra da Safa ile Merve arasında sa'y yaptı. Rasûlullah'ta Sallallahü Aleyhi ve Sellem sizin için güzel örnek vardır. [Hadisin geçtiği diğer yerler:1623,1627,1645,1647,1793]
396- (Aynı soruyu) Câbir İbn Abdullah'a sorduk. O da, şöyle cevap verdi: "Safa ile Merve arasında sa'y yapmadan, kesinlikle hanımıyla birlikte olmasın! [Hadisin geçtiği diğer yerler:1624,1646,1794]
Açıklama
(İbrahim'in makamında bir namaz yeri edinin!); İbrahim'in makamından maksat, iki ayağının birden izinin bulunduğu taştır. Bu taş günümüze kadar gelmiştir. Ayette geçen (namaz yeri) kelimesi, Hasan-ı Basri ve daha başka alimlere göre kıble anlamında kullanılmıştır. Ancak bu şekilde âyet, delil olarak kullanılabilir. Bu lafzı, namaz yeri olarak anlamak doğru değildir. Çünkü İbrahim makamında namaz kılınamaz. Aksine onun etrafında kılınır. Hal böyle olunca şer'î manaya uygun olan Hasan-ı Basrî'nin görüşü tercih edilir.
İmam Buhârî bu rivayeti âyette bahsi geçen namazın, Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin içinde kıldığı namaz ile tahsis edilemeyeceğine delil olarak kullanmıştır. Çünkü, Kabe'nin içinde İbrahim makamına yönelmek imkansızdır. Bu yüzden İmam Buhârî bu başlık altında Bilal'den gelen İbn Ömer hadisini nakletti.[Müellif bir sonraki hadisi kasdediyor.(H.Aldemir)] el-Ezrakî "Ahbâru Mekke" adlı eserinde sahih senetlerle İbrahim makamın Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Ebu Bekir ve Ömer dönemlerinde bugünkü yerinde olduğunu nakletmiştir. Hz. Ömer döneminde yaşanan bir sel baskını, İbrahim makamının Mekke'nin aşağı kesimlerine sürükleyince tekrar yerine getirilip, Kabe'nin örtüsüne bağlanmış, hatta Hz. Ömer, onun asıl yerinin neresi olduğunu bizzat kendisi araştırarak tespit edince, bugünkü yerine yerleştirmiş ve tekrar yıkılmasın diye etrafını çevirmiştir. Bu, son hali ile de günümüze kadar intikal etmiştir.
(Hanımıyla birlikte olup olamayacağını sorduk); Bu soru ile, ihramdan çıkılıp çıkılmadığını öğrenmeye çalışmışlardı. Böylece, cinsel ilişki ve diğer ihram yasaklarının bitip bitmediğini öğrenmek istemişlerdir. Kadına yaklaşmak, İhramın en büyük yasağı olduğu için burada ondan bahsedilmektedir.
ibn Ömer işaret yoluyla Hz. Peygamber'e Sallallahü Aleyhi ve Sellem uymanın zorunlu olduğunu belirterek soru soranlara cevap vermiş ve özellikle de haccın ne şekilde yapılacağı hususunda ona tabî olmak gerektiğini, dile getirip şöyle demişti: Çünkü Resûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem "Haccmızı ne şekilde yapacağınızı benden öğreniniz!" buyurmuştur. Câbir ise, açık bir şekilde cevap vermiştir. Fakihlerin çoğuna göre sa'y yapılmadığı sürece tavaftan sonra ihram yasakları kalkmaz. İbn Abbâs ise, bu konuda muhalif kalmıştır. Ona göre, umre yapan kimse tavaftan sonra sa'y yapmasa bile ihramdan çıkar.
397- İbn Süleyman Mücahid'den şöyle işittiğini nakletmektedir: "İbn Ömer'e gelip 'İşte Allah'ın Peygamberi Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'ye girdi (ve tavaf namazını orada kıldı) dediler. O da şöyle karşılık verdi: 'Ben vardığım zaman, Allah Resulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'den çıkmıştı. Kapı aralığında Bilal'le karşılaştım. Ona 'Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'de namaz kıldı mı?' diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Evet, içeri girerken sol tarafında bulunan iki sütunun arasında iki rekat namaz kıldı. Sonra dışarı çıkıp Kabe'ye yönelerek iki rekat namaz kıldı.[Hadisin geçtiği diğer yerler:468,504,505,506,1167,1598,1599,2988,4289,4400]
(İbrahim'in makamında bir namaz yeri edinin!); İbrahim'in makamından maksat, iki ayağının birden izinin bulunduğu taştır. Bu taş günümüze kadar gelmiştir. Ayette geçen (namaz yeri) kelimesi, Hasan-ı Basri ve daha başka alimlere göre kıble anlamında kullanılmıştır. Ancak bu şekilde âyet, delil olarak kullanılabilir. Bu lafzı, namaz yeri olarak anlamak doğru değildir. Çünkü İbrahim makamında namaz kılınamaz. Aksine onun etrafında kılınır. Hal böyle olunca şer'î manaya uygun olan Hasan-ı Basrî'nin görüşü tercih edilir.
İmam Buhârî bu rivayeti âyette bahsi geçen namazın, Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin içinde kıldığı namaz ile tahsis edilemeyeceğine delil olarak kullanmıştır. Çünkü, Kabe'nin içinde İbrahim makamına yönelmek imkansızdır. Bu yüzden İmam Buhârî bu başlık altında Bilal'den gelen İbn Ömer hadisini nakletti.[Müellif bir sonraki hadisi kasdediyor.(H.Aldemir)] el-Ezrakî "Ahbâru Mekke" adlı eserinde sahih senetlerle İbrahim makamın Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Ebu Bekir ve Ömer dönemlerinde bugünkü yerinde olduğunu nakletmiştir. Hz. Ömer döneminde yaşanan bir sel baskını, İbrahim makamının Mekke'nin aşağı kesimlerine sürükleyince tekrar yerine getirilip, Kabe'nin örtüsüne bağlanmış, hatta Hz. Ömer, onun asıl yerinin neresi olduğunu bizzat kendisi araştırarak tespit edince, bugünkü yerine yerleştirmiş ve tekrar yıkılmasın diye etrafını çevirmiştir. Bu, son hali ile de günümüze kadar intikal etmiştir.
(Hanımıyla birlikte olup olamayacağını sorduk); Bu soru ile, ihramdan çıkılıp çıkılmadığını öğrenmeye çalışmışlardı. Böylece, cinsel ilişki ve diğer ihram yasaklarının bitip bitmediğini öğrenmek istemişlerdir. Kadına yaklaşmak, İhramın en büyük yasağı olduğu için burada ondan bahsedilmektedir.
ibn Ömer işaret yoluyla Hz. Peygamber'e Sallallahü Aleyhi ve Sellem uymanın zorunlu olduğunu belirterek soru soranlara cevap vermiş ve özellikle de haccın ne şekilde yapılacağı hususunda ona tabî olmak gerektiğini, dile getirip şöyle demişti: Çünkü Resûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem "Haccmızı ne şekilde yapacağınızı benden öğreniniz!" buyurmuştur. Câbir ise, açık bir şekilde cevap vermiştir. Fakihlerin çoğuna göre sa'y yapılmadığı sürece tavaftan sonra ihram yasakları kalkmaz. İbn Abbâs ise, bu konuda muhalif kalmıştır. Ona göre, umre yapan kimse tavaftan sonra sa'y yapmasa bile ihramdan çıkar.
397- İbn Süleyman Mücahid'den şöyle işittiğini nakletmektedir: "İbn Ömer'e gelip 'İşte Allah'ın Peygamberi Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'ye girdi (ve tavaf namazını orada kıldı) dediler. O da şöyle karşılık verdi: 'Ben vardığım zaman, Allah Resulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'den çıkmıştı. Kapı aralığında Bilal'le karşılaştım. Ona 'Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'de namaz kıldı mı?' diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Evet, içeri girerken sol tarafında bulunan iki sütunun arasında iki rekat namaz kıldı. Sonra dışarı çıkıp Kabe'ye yönelerek iki rekat namaz kıldı.[Hadisin geçtiği diğer yerler:468,504,505,506,1167,1598,1599,2988,4289,4400]
Açıklama
(Kabe'ye yönelerek); Yani Kabe'nin kapısına doğru yöneldi. Kirmanı şöyle demiştir: "Konu başlığından anlaşıldığına göre Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin kapısının yanında olan İbrahim makamına yönelmişti." Daha önce bunun, bu konuda ilim erbabı tarafından nakledilen gerçeğe aykırı olduğunu ve bu hadisin konu başlığı ile alâkasının bu açıdan olmadığını ifade etmiştik. Yani İbrahim makamına yönelmek, farz değildir.
Taberânî ve diğer hadis âlimlerinin naklettiğine göre îbn Abbâs şöyle demiştir: "Kabe'de namaz kılmak hoşuma gitmiyor, Çünkü orada namaz kılanlar Kabe'nin bir tarafını arkasında bırakır." Bundan dolayı aşağıda zikredilecek İbn Abbâs hadisinin bu başlık altına alınması uygun oldu.
398- Atâ, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'ye girince her tarafında dua ederdi. Sonra namaz kılmadan oradan çıkardı. Çıktıktan sonra Kabe'nin ön tarafında iki rekat namaz kılardı. Bu, onun kıblesiydi.[Hadisin geçtiği diğer yerler:1601,3351,3352,4288]
(Kabe'ye yönelerek); Yani Kabe'nin kapısına doğru yöneldi. Kirmanı şöyle demiştir: "Konu başlığından anlaşıldığına göre Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin kapısının yanında olan İbrahim makamına yönelmişti." Daha önce bunun, bu konuda ilim erbabı tarafından nakledilen gerçeğe aykırı olduğunu ve bu hadisin konu başlığı ile alâkasının bu açıdan olmadığını ifade etmiştik. Yani İbrahim makamına yönelmek, farz değildir.
Taberânî ve diğer hadis âlimlerinin naklettiğine göre îbn Abbâs şöyle demiştir: "Kabe'de namaz kılmak hoşuma gitmiyor, Çünkü orada namaz kılanlar Kabe'nin bir tarafını arkasında bırakır." Bundan dolayı aşağıda zikredilecek İbn Abbâs hadisinin bu başlık altına alınması uygun oldu.
398- Atâ, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'ye girince her tarafında dua ederdi. Sonra namaz kılmadan oradan çıkardı. Çıktıktan sonra Kabe'nin ön tarafında iki rekat namaz kılardı. Bu, onun kıblesiydi.[Hadisin geçtiği diğer yerler:1601,3351,3352,4288]
Açıklama
(Bu, onun kıblesiydi); Bu lafzıyla, Kabe kast edilmiştir. Bununla kıblenin beyt-i makdis'ten kabeye çevrilmesinin kast edildiğini söyleyenler olduğu gibi, Kabe'yi görenlerin görmeyenlerden farklı olarak gözleriyle ona yönelmelerinin vacip olduğunu söyleyenler de vardır. Hatta bazıları bununla, Müslümanların yönelmelerinin emredildiği cihetin ne harem bölgesi, ne Mekke ne de Mescid-i haram olduğunun, aksine bizzat Kabe'nin kendisi olduğunun ifade edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Bu lafızla, İmamın namaz kıldırırken durduğu yer olarak Kabe'nin ön tarafı da kasdedilmiş olabilir. Nitekim Bezzâr, Abdullah İbn Hebeşi el-Hasamî'den şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber'i Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin kapısına doğru namaz kılarken gördüm. Etrafındakilere Ey insanlar! Kabe'nin kapısı, onun kıblesidir' diyordu. Allah Resûlü'nün Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu sözü, mendup bir hükme hamledilmiştir. Çünkü her taraftan Kabe'ye yönelmenin caiz olduğuna dair icma' vardır.
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
(Bu, onun kıblesiydi); Bu lafzıyla, Kabe kast edilmiştir. Bununla kıblenin beyt-i makdis'ten kabeye çevrilmesinin kast edildiğini söyleyenler olduğu gibi, Kabe'yi görenlerin görmeyenlerden farklı olarak gözleriyle ona yönelmelerinin vacip olduğunu söyleyenler de vardır. Hatta bazıları bununla, Müslümanların yönelmelerinin emredildiği cihetin ne harem bölgesi, ne Mekke ne de Mescid-i haram olduğunun, aksine bizzat Kabe'nin kendisi olduğunun ifade edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Bu lafızla, İmamın namaz kıldırırken durduğu yer olarak Kabe'nin ön tarafı da kasdedilmiş olabilir. Nitekim Bezzâr, Abdullah İbn Hebeşi el-Hasamî'den şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber'i Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kabe'nin kapısına doğru namaz kılarken gördüm. Etrafındakilere Ey insanlar! Kabe'nin kapısı, onun kıblesidir' diyordu. Allah Resûlü'nün Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu sözü, mendup bir hükme hamledilmiştir. Çünkü her taraftan Kabe'ye yönelmenin caiz olduğuna dair icma' vardır.
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder