Bismillahirrahmanirrahim
İnsan ne kadar bilgili olursa olsun, onun bilgisi ancak duyu organlarıyla elde ettiklerine bağlıdır. Vereceği kararlar da dış görünüşlere göre olur. Olayların iyi veya kötü olduğu, bunlardan doğacak fayda ve zararları tecrübe ile bilir. Çoğu zaman tecrübeye de imkan bulamaz. Tecrübeye bakıldığında da iş işten geçmiş olur. Kısacası insan, hadiselerin ancak dış yüzünü bilir. Bazen de insanın nefsi, dinen daha uygun olanını sevmez, bazen de bunun tersini sever.
Allah-u Teala ise, herşeyi yaratan kendisi olduğundan herşeyin dışını da içini de bilir. Ve insanların faydasına olan şeyleri emreder, zararına olan şeyleri de yasaklar.
Bu sebeple bütün İslami hükümler insanların arzularına değil yükümlülükten hasıl olacak sonucun iyi veya kötü, hayırlı veya hayırsız, faydalı veya zararlı olmasına dayanmaktadır.
İnsan varoluş gayesi itibarıyle faydalı olan bazı şeyleri arzulayabilmekte, hatta bunlara karşı direnebilmekte, zararlı olanları da bazen şiddetle, ısrarla isteyebilmekte, engellenmeye karşı direnebilmektedir. Hikmetten yeterince nasip almamış ve olgunlaşmamış nefis, bu durumda iken kendine ağır gelen yükümlülüklerle eğitilmeli, aklın, hikmetin ve ahlakın eksenine çekilmelidir.
Allah-u Teala'nın emrettiği bir şey görünüşte hoş olmasa da gerçekte hoştur.Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
.... fakat olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz birşeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.(Bakara 216)
O halde biz elimizden geldiği,gücümüzün yettiği kadar faydalı işler yapmaya, durumumuzu düzeltmeye, kötü sonuç doğuracak işlerden kaçmaya, tehlikelerden sakınmaya çalışmalıyız.
Fakat, başımıza bir olay geldiği, hoşumuza gitmeyen, bizi üzen bir olayla karşılaştığımız zaman da kendimizi üzüntü girdabına atmak yerine sabretmeli, işin sonunu beklemeliyiz.
Allah-u Teala'nın takdiri ne şekilde tecelli ederse etsin, mutlaka hakkımızda hayırlıdır.
Şayet Allah cc sana istediğin bir şeyi vermiyorsa, seni zengin etmiyor, fakir yaşatıyorsa, seni çocuksuz yapmışsa veya çok sevdiğin bir şeyi elinden almışsa üzülme, sabret; bu hoşuna gitmeyen işlerin içinde senin için kimbilir nice faydalar vardır! Ya bu vesile ile sana ileride çok faydalı şeyler verecek, yahut seni bu olaylarla deneyip ruhunu olgunlaştıracak, manevi dereceni yükseltecektir.
Olaylarda Allah-u Teala'nın hikmetleri vardır. İnsanın kötü gördüğü birçok şey, aslında iyidir. Ancak içyüzünü bilmediği için insan onu şer sanır. Bu bakımdan başa gelen olayları, O'nun hikmetine havale edip sabretmeli ve sonunda onun hayırlı olacağını düşünmelidir. Bu bakımdan içyüzünü bilmediğimiz bir olay, bir mesele ile karşılaştığımızda, duygusallıktan uzak kalıp onun içyüzünü öğreninceye kadar, bir hüküm vermemek en isabetli yoldur. Bu gibi hususlarda hissimizle değil, aklımız ve imanımızla çözüm aramalıyız.
Karşımıza çıkan bir kazanın hayırlı olacağını, iyi sonuç vereceğini düşünmemiz, ilahi takdire teslimiyetin ifadesidir.
Çünkü Allah-u Teala hiç bir zaman haksızlık yapmaz. O'nun her yaptığında mutlak hayır vardır.
Çünkü Allah-u Teala hiç bir zaman haksızlık yapmaz. O'nun her yaptığında mutlak hayır vardır.
M.Talu
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder