6 Şubat 2014 Perşembe

258.CENNETLE MÜJDELENENLER-2 Hz ÖMER (ra)

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Fil olayından 13 yıl sonra miladî 584 yılında Mekke’de doğdu. Babası Hattab, annesi Ebu Cehil’in kız kardeşi Hanseme binti Hişam’dır. Kureyş kabilesinin ileri gelenlerindendir. Baba tarafından nesebi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ka’b bin Lüey’de birleşir.

Ömer (Radıyallahu Anh) de, Ebu Bekir gibi Rasûlü Ek­rem’ in kayın babası ve ikinci halifesidir. Cesareti, kahraman­lığı, adaleti ve dirayetiyle dünyaya nam salmıştır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından hak ile batılı birbirinden ayırt eden manasına gelen ‘Fâruk’ lakabı ile lakaplandırıldı. Ömer (Radıyallahu Anh) in hak dini seçme­siyle Müslümanların sayısı 40’ı buldu ve o gün Müslümanlar dışarı çıkarak İslâmiyetlerini ilan ettiler. İbni Mes’ud (Radıyallahu Anh): “Ömer Müslüman olduğundan beri hep izzetli olmuşuzdur.” 
(Buhârî 3615) demiştir.

Müslümanlığını ilk açığa vuran kişi de, ‘Emîr’ ul-Mü’minîn’ diye vasıflanan ilk halife de Ömer (Radıyallahu Anh) dir.Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem) o Müslüman olmadan önce: “Allah’ım! Ebu Cehil ve Ömer bin el-Hattab’dan sana en sevgili olanı ile İslâm’ı aziz kıl!” 
(Tirmizî 3926, Heysemî 9/61) diye dua etmiştir. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) daha hayatta iken birçok kereler onun cennetliklerden olduğu müjdesini vermiştir. (Buhârî 3439,3449) Kendisi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) a Ebu Bekir’den sonra insanların en sevgilisi idi.(İbni Mace 102) “Allah, hakkı Ömer (Radıyallahu Anh) in dilinde ve kalbinde kılmıştır.” (İbni Mace 108, Tirmizî 3927) buyurarak onun Allah katındaki değerine işaret etmiştir. Her ne zaman bir hâdise olmuş ve halk onun hakkında ihtilaf etmişse Allahu Teâlâ o hâdisede Ömer’in beyan ettiği görüşe uygun ayet indirmiştir.(Tirmizî 3927) Bunlardan bazılarını zikredelim:

1. Ömer (Radıyallahu Anh): “Ya Rasûlallah! Makam-ı İbra­him’i namazgah edinsek.”demiş, Allah (Azze ve Celle): (…Makam-ı İbrahim’den bir namazgah edinin.)
( Bakara 125)
ayetini indirmiştir.

2. Ömer’ul-Fâruk (Radıyallahu Anh): ‘‘Ya Rasûlallah! Emretsen de eşlerin perde gerisinde bulunsalar. Çünkü onlarla iyi kişiler de konuşabilir, kötüler de.’’ demiş, akabinde (…(Nebi’nin) eşlerinden bir şey istediğinizde perde gerisinden isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır…)
( Ahzab 53.) ayeti nazil olmuştur.

3. Bedir savaşında Müslümanlar 70 kafiri esir almışlardı. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlar hakkında yapılacak işleme dair sahâbesiyle istişare yaptı. Ömer (Radıyal­la­hu Anh) öldürülmeleri, diğer sahâbîler fidye karşılığı serbest bırakılmaları görüşünü ileri sürdüler. Neticede serbest bırakıldılar. Bunun üzerine: (Yeryüzünde ağır basıncaya kadar hiçbir Nebi’ye esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti istiyor… Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.)
( Enfâl 67-68) ayetleri nazil oldu.

4. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın zevcelerinin ikisinden kaynaklanan bir kıskançlık sebebiyle bazı tatsızlıklar olmuş ve bu olaylar sebebiyle Tahrîm sûresinin ilk ayetleri inmişti. Ömer (Radıyallahu Anh) onlara bu mesele için kızıp: “Eğer Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sizi boşarsa yerinize Rabbinin sizden daha hayırlılarını vermesi ümit edilir.” demiş, akabinde: (Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona sizden daha iyi, kendini Allah’a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bâkire eşler verebilir.)
( Tahrîm 5
)ayetleri nazil oldu.

5. Münafıkların lideri Abdullah bin Ubeyy bin Selûl vefat ettiğinde, değerli bir sahâbî olan oğlu Abdullah (Radıyallahu Anh) babasının kefeni olmak üzere Rasûlullah’ın gömleğini istedi ve babasına cenaze namazı kılmasını talep etti. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gömleğini verdi, n­a­maz için davrandığında ise Ömer (Radıyallahu Anh) buna razı olmayarak: “Allah seni münafıklara namaz kılmaktan nehyet­tiği halde ona namaz mı kılacaksın?” dedi. Rasûlullah (Sal­lallahu Aleyhi ve Sellem): “Allah beni bu hususta muhayyer bıraktı.
(Tevbe 80) Ben istiğfarımı 70 seferin üzerine çıkaracağım.” dedi ve namaz kıldı. Aziz ve Celil olan Allah da: (Onlardan ölen hiçbir kimseye namaz kılma ve onun kabri başında da durma! Onlar Allah ve Rasûlü’nü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.)(Tevbe 84) ayetini indirdi. Bunun gibi ayetleri İbni Hacer 15, Suyutî 21’e çıkarmaktadır.

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ömer (Radıyallahu Anh)i çeşitli cihetlerden övmüş ve faziletini bildirmiştir:

1. Bir defasında “Ben uyurken süt içtim. O kadar içtim ki, şimdi bile onun kanıklığının tırnaklarımdan sızdığını duyuyorum. İçtikten sonra artığımı Ömer’e verdim.” demiş, sahâbîlerin: “Bunu neye yordun ya Rasûlallah?” sorusuna: “İlme yordum.” buyurarak 
(Buhârî 3440, Müslim 2391/16), Ömer (Radıyallahu Anh) in ilmî seviyesine işaret etmiştir.

2. Gene Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir defasında: “İsrailoğullarının içinde öyle kimseler vardı ki, Nebiler derecesinde olmadıkları halde kendilerine ilham olunurdu. Eğer ümmetim içinde de bunlardan bir kimse bulunursa şüphesiz ki o Ömer’dir.” 
(Buhârî 3445, Müslim 2398/23)
 buyurmuştur.

3. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başka bir rüyasını şöyle anlatmıştır: “Bana rüyamda birtakım insanlar arz olundu. Üzerlerinde gömlekler vardı. Gömlekler kiminin memesine, kiminin ise bundan daha az yerine ulaşıyordu. Ömer’in üzerinde ise (eteklerini) yerde sürüdüğü bir gömlek vardı.” Sahâbîlerin: “Bunu nasıl tevil ettin?” sorusuna cevaben: “Din ile tevil ettim.” 
(Buhârî 3447, Müslim 2390/15) buyurmuştur.

4. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Eğer benden sonra Nebi olsaydı, o muhakkak Ömer olurdu.”
(Tirmizî 3931) buyurarak onun faziletini, ilmini ve dirayetini izhar etmiştir.

5. Gene ona hitaben: “Ey Ömer! Nefsim elinde olana (Allah’a) yemin ederim ki, sen bir yolda giderken şeytan seninle asla karşılaşmaz, o muhakkak senin yolundan başka bir yola yönelip gider.”
( Buhârî 3442, Müslim 2396/22, Tirmizî 3935,3936)
 buyurarak insan ve cin şeytanlarının ondan kaçtığını bildirmiştir.

Ömer (Radıyallahu Anh), mal varlığının yarısını Allah için tasadduktan çekinmeyecek kadar cömert bir insandı. 
( Ebu Dâvud 1678, Tirmizî 3919)
 Oğlu Abdullah (Radıyallahu Anhuma) onun için şöyle demektedir: “Rasûlullah hariç, Ömer derecesinde güzel huylu hiçbir kimseyi katiyyen görmedim. Rasûlullah’ın vefatından Ömer’in hayatının son bulmasına kadar Ömer (Radıyallahu Anh) insanların en ciddisi ve en cömerdiydi.’’( Buhârî 3444)

Ömer (Radıyallahu Anh) e Hayber ganimetlerinden çok de­ğerli bir arazi düşmüştü. O, bu araziyi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile istişare etti ve orayı; mülkiyetinin satılamayacağını, hediye edilemeyeceğini ve miras olarak payla­şılamayacağını belirterek ürününün fakirlere, yakın akrabalara, kölelere, Allah yolunda cihat edenlere, yolda kalmışlara ve yolculara tahsis edilmesi üzere vakfetti.(Buhârî 2579, Müslim 1632/15)

Ömer (Radıyallahu Anh), “Kıyamet günü bütün nesepler ve sebepler kopmuş olacaktır. Sadece benim nesebim ve sebebim kesilmez.”(Heysemî 4/27) hadisi sebebiyle Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile nesepçe bağ kurmak için Ali bin Ebi Talib (Radıyallahu Anh) in kızı Ümmü Külsüm ile nikahlanmıştır.

Sahâbîler Ömer (Radıyallahu Anh) den çok çekinirler, bir o kadar da severler ve saygı gösterirlerdi: Ali (Radıyallahu Anh): “Rasûlullah ve Ebu Bekir’den sonra insanların en hayırlısı Ömer’dir.” (İbni Mace 106) demektedir.Gene Ali (Radıyallahu Anh), Ömer vefat ettiğinde onun için gıyaben: “Yaptığın işlerin benzeriyle Allah’a kavuşmak istediğim senden daha sevgili birini arkanda bırakmadın. Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’ın muhakkak seni iki dostunla beraber bulunduracağını kuvvetle zannediyorum…” (Buhârî 3443, Müslim 2389/14) demiştir.

Kendisinden 537 hadis rivayet edilen (Cevâmîu’s-Sîre s.258) Ömer (Radıyallahu Anh) in hilafeti 10 yıl 6 ay 15 gün sürdü. Onun zamanında Şam, Ürdün, Irak, Batı Trablus, Ermenistan, Kudüs ve Mısır İslâm topraklarına dahil edildi ve insanların lehine İslâm hükümleri benzeri vâki olmayacak şekilde kararlaştı. Bunlara paralel olarak ganimet ve servet de çoğaldı.

Ömer (Radıyallahu Anh) hicrî 23. yılın Zilhicce ayının 26. günü sabah namazında iken Mugîre bin Şu’be (Radıyallahu Anh) nin İranlı Mecûsî kölesi tarafından hançerlendi.

Bu köle safları yara yara kaçarken on üç kişiyi daha hançerledi ve bunlardan yedisi öldü. Kafir köle yakalanınca intihar ederek kendini öldürdü.

Ömer (Radıyallahu Anh) namazı Abdurrahman bin Avf’a kıldırttı, namazın bitiminde evine taşındı. Yaraları tedaviye başlanınca önce nebiz, sonra süt içirildi, her ikisi de yaralı olan karnından dışarı çıktı. Bu esnada oğlu Abdullah’a borçlarını hesaplattırdı. Borçlarının ödenmesini vasiyet etti. Aişe (Radıyallahu Anha) validemize haber gönderterek iki arkadaşının yanına gömülmek için izin istedi. Aişe validemiz ise: “Ben burayı kendim için düşünüyordum ama bugün Ömer’i kendi nefsime tercih ediyorum.”diyerek izin verdi. Kendisinden son­raki halifeyi tayin etmesi istenince bundan imtina etti ve halife tayini için 6 kişilik bir heyet tayin etti. Onlar Ali, Osman, Zü­beyr, Talha, Sa’d bin Ebi Vakkas ve Abdurrahman bin Avf (Radıyallahu Anhum) idi. Gıyabında yeni halifeye nasihat etti ve kuvvetli rivayete göre 63 yaşında vefat etti.(Buhârî 3460)

Allah ondan razı olsun ve bizi kendisine komşu kılsın.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

1 yorum:

nefaydaliolabilir dedi ki...

Yazınız çok güzeldi bloguma beklerim
https://duadualar.blogspot.com