14 Ağustos 2013 Çarşamba

122.İKRA BİSMİ RABBİKE


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim

Vahiy meleği, Âdem 'den başlayarak, yüzbinlerce peygamber, tarih boyunca süregelen uzun ve zincirleme görevini en son elçiyle noktalamak üzere, Hira dağı mağralarından birinde tefekkür eden,40 yaşındaki seçkin kula Cebrail as âniden göründüğünde, tanışmayla ilgili hiçbir cümle kullanmaksızın, sadece "İKRA" dedi

"OKU" anlamında ki bu ilk vahiy, 23 yıllık uzun Kur' an maratonunun en başı, ilk adımı, Kur' an'ın anahtarı, ALLAH' ın cc ilk direktifi, İslâm'ın ilk farzıydı.



1- Yaratan Rabbinin adıyla oku.

2- O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.

3- Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.

4- O, insana kalemle yazmayı öğretti.

5- İnsana bilmediğini öğretti.

Kur’an’ın ilk suresi bu suredir. Ve bu sure Allah’ın cc adı ile başlamaktadır. Resulullah’ı yönlendirdiği ilk esnada, yücelerin yücesi ile bağlantı kurduğu ilk anda, seçilmiş olduğu davet yolunda atmış olduğu ilk adımda onu Allah’ın adı ile okumaya yönlendirmektedir: “Oku yaratan Rabbinin adı ile.” Ve sure Allah’ın adı ile başladığı gibi, Rabbin sıfatlarından olan yaratmanın ve hayata başlamanın kendisi ile sağlandığı yaratma sıfatı ile başlamakta ve Allah’ı cc “yaratan” diye nitelemektedir.

Sure sonra insanın yaratılmasını ve hayata başlamasını özel olarak ele almaktadır. “O, insanı bir kan pıhtısından yarattı”. Evet Allah insanı, bu donmuş ve rahime yapışan bir damlacık kandan yarattı. İşte bu son derece sade ve küçük kaynaktan yaratılmıştır insanoğlu. Bu bir damlacık kan pıhtısı da Yaratıcının gücünü göstermekle birlikte ondan da öte O’nun keremini, ihsanını gösterir. Çünkü onun lütfu ile bu kan pıhtısı öğretilebilen ve buna dayalı olarak da, öğrenen insan seviyesine yükselmiştir. “Oku Rabbin en büyük kerem sahibidir. O insana kalemle yazmayı öğretti, insana bilmediğini öğretti.”

Gerçekten insanın doğuşu ile vardığı son durum arasında son derece büyük bir aşamadır bu. Ama Allah’ın cc herşeye gücü yeter. ikramı çoktur. Zaten bu yüzden o baş döndürücü aşamayı gerçekleştirmiştir.

Bu gerçeğin yanısıra, öğretme gerçeği, Rabbin insanı “Kalemle” öğretme gerçeği ortaya çıkmaktadır. Çünkü kalem eskiden olduğu gibi bugün de, insan hayatına en geniş ve en derin etkiyi yapmış ve yapan öğretim aracıdır. O zamanlar bu gerçek şu anda bizim gördüğümüz ve insan hayatında bildiğimiz biçimi ile bu açıklıkta değildi. Ama yüce Allah kalemin değerini biliyor ve insanlığa gelen en son kutsal mesajın inmeye başladığı ilk anda ve Kur’an’ın ilk suresinde kalemin önemine dikkatleri çekiyordu. Halbuki bu kutsal mesajı getiren peygamber kalemle yazabilen birisi değildi.

Şayet Hz. Muhammed sas bu Kur’an’ı kafasından uydurmuş olsaydı, şayet bu Kur’an vahiy ürünü olmamış olsaydı ve eğer onun getirdiği çağrı kutsal mesaj olmamış olsaydı, kalemin önemini vurgulayan bu gerçek daha ilk anda kesinlikle ortaya çıkamazdı.

Sonra sure bilginin alınacağı kaynağı gösteriyor. Bilginin tek kaynağının yüce Allah cc olduğunu, insanın bildiği ve bileceği herşeyi, şu varlık aleminin gizemlerine, şu hayatın ve insanın kendi nefsinin bilinmezliklerine dair çözebildiği neler varsa bunların tümünün kaynağının yüce Allah cc olduğunu belirtiyor. İnsanın tüm bildikleri, oradan, bir başkası daha olmayan bu tek kaynaktan, aldığını ifade ediyor.

Rasulullah’ın sas yüceler yücesi ile bağlantı kurduğu ilk anda inen bu biricik bölümle evet bu bölümle iman düşünce sisteminin geniş olan temeli atılmış oldu. Her iş, her davranış, her adım, her çalışma Allah’ın cc adı ile, O’nun adına yapılır. Allah’ın adı ile başlar, Allah’ın adı ile yürür, Allah’a yönelir ve sonuçta O’na varır. Allah’tır yaratan. O’dur öğreten. Doğuş ve başlangıç O’ndan dır. Öğretme O’ndan, bilgi O’ndan dır. İnsan öğrenebildiğini öğrenir. Öğretebildiğini öğretir. Ama bütün bunların kaynağı yaratan ve öğreten yüce Allah’tır. “O insana bilmediğini öğretti.”

Rasulullah’a sas o andan itibaren hayatı boyunca bütün duygularına hakim olan, dilini Allah’a cc bağlayan, davranış ve yönelişine etki eden kalbinin daha ilk anda almış olduğu bu ilk Kur’an gerçeğidir. Çünkü bu gerçek imanın ilk temeli oluyordu. imam Şemseddin Ebu Abdullah Muhammed b. Kayyim El Cevziyye Zadu’l Mead isimli eserinde, Resulullah’ın sas Allah’ı  cc zikretmesini şöylece özetliyor:

“Yaratıklar içinde yüce Allah’ı cc en mükemmel zikreden Resulullah sas idi. Hatta ağzından çıkan bütün sözler Allah’ı  zikirdi. Allah ile ilgili idi. Ümmetine her emri, yasaklaması, yasa koyması Allah’ı zikri demekti. Rabbinin isimlerini, sıfatlarını, hükümlerini, fiillerini, vaadini ve ihtarını onlara anlatması hep Allah’ı zikir demekti. Allah’ı nimetleri ile övmesi, yüceltmesi, hamd etmesi tesbih etmesi, O’nun Allah’ı zikri demekti. Allah’tan istemesi, O’na dua etmesi, O’na yönelik sevgisi ve O’ndan korkması da Allah’ı zikri demekti. Susması hiçbir şey söylememesi Allah’ı kalbi ile zikri idi:’ Kısacası Resulallah her an ve her şartta Allah’ını zikrederdi. Ayakta iken, otururken, yere uzanmışken, yürürken, binerken, yolculuk ederken, bir yerde konaklarken, bir yere giderken bir yerde kalırken alıp verdiği nefeslerle akıp giden hep Allah’ın zikri idi. 


Rasulullah’ın hayatı en ince ayrıntılarına kadar işte böyle idi. İlk anda aldığı ve imanî düşünce sisteminin derin ve köklü temeline oturduğu kutsal emirlerin etkisi ile değişmiş ve yenilenmiş bir hayattı.

İnsanın Allah’ı tanıması, O’na şükretmesi bu gerçeğin, yani yaratanın, öğretenin ve ihsan edenin Allah olduğu gerçeğinin gereklerindendi.


Kuran-i Kerim Tefsiri - Enfal.de'n faydalanılmıştır.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: