“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim
II. Faydalanmak ve Faydalandırmak
Halktan faydalanmak ise, çalışmak ve muamele yapmak suretiyle olur. Bu da ancak halk ile oturup kalkmak suretiyle mümkündür. Faydalanmaya muhtaç olan bir kimse, uzletten vazgeçmeye mecburdur. Eğer faydalanmasında şeriata uygun hareket etmeyi istiyorsa, halk ile oturup-kalkmakla daimi bir cihad içindedir. Eğer beraberinde bir mal varsa, kendisi de kanaatkâr ise ve o mal ile yetinirse, aynı zamanda bu mal kendisini tatmin edici ise, böyle bir durumda uzlete çekilmek daha faziletlidir. Kazanç yollarının çoğu günahlardan geçtiği bir zamanda uzlete çekilmek faziletli olur. Ancak kazanmaktan gayesi Allah yolunda sadaka vermek ise o zaman başka...
Bu bakımdan kişi bu durumda helâlinden kazanıp Allah yolunda fakir fukaraya yedirirse, böyle bir çalışma ve kazanma içinde halk ile oturup-kalkmak uzlete çekilmekten daha üstündür. Yani uzlete çekilip nafile ibadetle meşgul olmaktan üstündür.
Eğer Allah Teâlâ´nın marifetinden daha fazla nasip almak, şer´î ilimleri daha güzel öğrenmek için uzlete çekiliyorsa, bu takdirde uzlete çekilmek daha üstündür. Bir de bütün varlığıyla Allah Teâlâ´ya yönelmek ve Allah´ın zikrine âmade olmak için uzlete çekiliyorsa, bu şekil uzlete çekilme de halk ile oturup-kalkmaktan daha hayırlıdır. Yani kim Allah´ın münacaatından keşif ve basiret elde ederse, onun uzlete çekilmesi daha hayırlıdır. Ancak vehim ve fasid hayalleri elde edip keşif ve hakîkat zannetmekten sakınmak gerekir.
Faydalı olmaya gelince, halka, malıyla veya bedeniyle yararlı olmaktır. Hasbetenlillâh (sadece Allah için) halkın ihtiyaçlarını yerine getirmeye yönelmektir. Müslümanların ihtiyaçlarını yerine getirmeye koşmakta sevap vardır. Bu ise, ancak halk ile oturup-kalkmak suretiyle mümkün olur. Herhangi bir kimse şeriatın hudutlarına riayet etmek suretiyle böyle yapabiliyorsa eğer uzlete çekilmekle sadece nafile namazlar ve bedeni amellerle meşgul oluyorsa onun halka karışması uzlete çekilmesinden üstündür.
Eğer kalbiyle amel etmenin yolu kendisine açılmış, daimi zikir ve fikir sayesinde bu raddeye varmış kimselerden ise, artık onun bu sebepten uzlete çekilmesine şeksiz ve şüphesiz hiçbir şey denk olmaz.
III. Edepli Olmak ve Edeplendirmek
Bundan gayemiz, insanlardan gelen zorluklara göğüs germek suretiyle nefse idman yaptırmaktır. Nefsi kırmak için insanların eziyetlerine göğüs germekte mücahede etmek ve şehvetlerin mağlubiyeti için çalışmak vardır. Bu da halka karışmanın faydalarındandır. Ahlâkı temizlenmemiş bir kimse için, böyle bir yolda nefsini terbiye etmek uzlete çekilmekten daha üstündür. Şehvetleri şeriatın hududlarına itaat etmemiş bir kimse için bu yoldan terbiye daha üstündür. Bunun için sûfîlerin hizmetçileri tekkelerde hizmeti tercih etmişler, halka karışıp onların hizmetlerini yapmamışlardır. Çarşı ehline gidip onlardan tekke ehline yedirmek üzere birşeyler isterler. Bütün bunların gayesi nefsin hamakatını ve serkeşliğini kırmak, sûfîlerin bereketinden bereketlenmek, himmetiyle Allah´a yönelen sûfîlerin dualarından istifade etmektir. İşte geçmiş zamanlarda maksat buydu. Şimdi ise, fasid gayeler buna karıştı ve bu durumun dışına çıkıldı. Nitekim dinin diğer şiarları da böyle oldu.
Kişi hizmet etmekle çevresini çoğaltmak ister. Fazlasıyla mal elde etmek ve çevresinin çoğalmasıyla kuvvet kazanmak amacındadır. Eğer niyeti buysa, mezara kadar bile olsa uzlete çekilmek daha hayırlıdır. Eğer niyeti nefsinin terbiyesi ise, o niyet uzletten daha hayırlıdır. Bu da riyazât ve nefsinin terbiye olmasına muhtaç olan kimse hakkındadır. Böyle yapmak iradenin başlangıcı için zaruri ve kaçınılmaz bir fiildir. Nefsin idman ve terbiyesi tamam olduktan sonra serkeş bir hayvanın idmanından bekleneni değil, nefsini binek edinmek hakikatini anlaması gerekir. O serkeş hayvanın terbiyesinden onu binek edinip onunla merhaleler kat etmek, onun sırtında yolculuk yapılacağının kastedildiğini anlamak lazımdır. Beden, kalbin bineğidir. Kalp ahiret yolunu katetmek için bedene biner. Orada şehvetler vardır. Eğer o şehvetler kırılmazsa, yolun ortasında serkeşlik yapar. Bu bakımdan ömrü boyunca nefsin idmanıyla meşgul olan bir kimse, tıpkı ömrü boyunca serkeş hayvanın terbiyesiyle meşgul olup bir gün dahi onun sırtına binmeyen bir kimse gibidir. Bu bakımdan böyle bir kimse ancak hâlihazırda o hayvanın ısırması, refes atması ve tepmesi gibi huysuzluklarından kurtulur, ondan başka bir fayda temin edemez.
Bu fayda da hayatımla yemin ederim istenilen bir faydadır. Fakat böyle bir fayda, ölü bir hayvandan da temin edilebilir. Ancak şu var ki, serkeş bir hayvanın alıştırılması, ondan temin edilen bir fayda için istenir. İşte halihazırda şehvetlerin eleminden kurtulmak uyku ve ölümden de temin edilir. Sadece onunla yetinmek uygun bir hareket değildir. Tıpkı bir rahibin kendisine ´Ya râhip!´ denildiğinde ´Ben rahip değilim. Ben ancak saldırıcı bir köpeğim. Nefsimi, halkı ısırmasın diye hapsetmiştim. Hepsi o kadar´ demesi gibi.
Bu durum, halkı ısıran bir kimseye nisbetle güzeldir. Fakat sadece bununla yetinmek uygun değildir. Zira intihar eden bir kimse de halkı ısırmaz. Müslüman için nefsin terbiyesinden kastedilen büyük hedefe doğru gitmek gerekir. Kim bunu anlamış o yola yönelmiş ve o yolda gitmeye muktedir olmuş ise, uzlete çekilmenin, halk ile oturup-kalkmaktan daha fazla kendisine yardım ettiğini görür. Bu bakımdan böyle bir kimse için önce halk ile oturup-kalkmak, sonra uzlete çekilmek daha efdaldir.
Başkasına edep vermeye gelince, biz bundan ancak şunu kastediyoruz: Başkasını idman ettirmek ve olgunlaştırmaktır. Bu ise, mürşidin ve şeyhin müridlere karşı hareketidir. Zira böyle bir kimse onların kusurlarını, ancak onlarla oturup-kalkmak suretiyle temizler. Böyle bir kimsenin hali, muallimin haline benzer. Hükmü de onun gibidir. İlmin neşrine arız olan afet ve riya incelikleri burada da başgösterir. Ancak olgunlaşmaya gayret eden müridlerin durumu, ilim isteyenlerde görünen dünya hayallerinden uzaktır. Bu sırra binaen onlarda azlık, fakat ilim talebesinde çokluk görünür. Bu bakımdan kişi halkla oturup-kalkmak suretiyle halkın temizlenmesini, uzlete çekilmekle kazanılan faydalara kıyas etmelidir. Birini diğeriyle karşılaştırmalı ve hangisinin daha üstün olduğunu görürse onu seçmelidir. Bu ise, ancak ince ictihadla idrak edilir. Durum ve şahıslara göre değişir. Mutlak şekilde şöyle veya böyle hükmetmek mümkün değildir.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder