Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, her konuda olduğu gibi uyku konusunda da ümmetine örnek olmuş ve bizlere bu konuda da bir takım öğütler vermiştir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem"in sünnetinde, uykunun vakti, süresi ve yeri hakkında tavsiyeler bulunmasının yanı sıra uykuyu maddî ve mânevî açıdan en iyi şekilde nasıl değerlendirebileceğimize dair de pek çok örnek vardır. Biz de bu örnekleri hayatımıza geçirmeye çalışarak Onun uyku konusunda da sünnetine ittiba etmeye gayret edeceğiz inşaAllah.
Uykunun dinlenme amacını aşarak haddinden fazla uzatılması, insanı tembelliğe sürüklediği için hoş görülmemiştir. Hz. Osman radıyallahu anh"ın naklettiği bir hadiste, “Sabah uykusu, rızkın azalmasına sebep olur.” (İbn Hanbel, I, 73.) buyrularak özellikle sabah namazından sonra uyumak uygun bulunmamıştır. Çalışmaya erken başlayanın gününün daha verimli geçtiği ve kazancının daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah"ım! Ümmetimden sabahın erken vakitlerinde işe koyulanlara bereket ver.” diye dua eder ve bir askerî birlik göndereceğinde onları günün ilk saatlerinde gönderirdi. (Dârimî, Siyer, 1.)
Diğer yandan ibadeti engellememesi bakımından da uykunun zamanına dikkat edilmesi konusuna dikkat çekilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem"in, ümmeti konusunda en çok korktuğu şeylerden biri olarak çok uyumayı zikretmesi, (Müttakî el-Hindî, Kenzü’l-ummâl, III, 832.) fazla uyumanın hem ibadetleri ihmale hem de günlük işlerin akışını bozmaya yol açtığı ile ilgili bir vurgudur.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hayatında namaz çok önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple uyku vakitlerini namaza göre tanzim etmiştir. Gayet planlı ve programlı uyuyarak hiçbir vaktini zayi etmemiştir.
Bu hassasiyetin gereği olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yatsıdan önce uyumayı ve sonrasında da oturup konuşmayı hoş karşılamazdı. (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 23.) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem"in yatsı namazını bazen gecenin daha ileri saatlerine kadar ertelediği de göz önüne alınacak olursa yatsıdan sonraki herhangi bir saatten sabah namazına kadar olan sürede uyuduğu anlaşılmaktadır.
Ancak Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in kesintisiz olarak uyumadığını, gece yarısı kalkıp ibadet ettiğini, zira bunun kendisine Allah Teala tarafından emredildiğini(İsrâ, 17/79.) bilmekteyiz. Kur"ân-ı Kerîm"de geceleri az uyuyup da ibadet edenler, Allah Teala"ya karşı sorumluluğunun bilincinde olan takva sahibi kimseler olarak vasıflandırılıp övülmüştür. (Zâriyât, 51/17.) Çünkü onlar, herkesin uyuduğu gecenin karanlığında uyanıktırlar. Mağfiret ve rahmet dileyerek Rablerine yönelmişlerdir.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazından sonra uyumayıp sohbet etmeyi ve ashâbıyla beraber vakit geçirmeyi tercih ederdi. O, “Sabah namazını kılıp sonra da oturduğum yerden kalkmayarak güneş doğuncaya kadar Allah"ı zikretmem, benim için Allah yolunda düşmana saldırmamdan daha sevimlidir.” (Abdürrezzâk, Musannef, I, 530.) derdi.
Bu iki vakit özellikle kavuran sıcaklığın olduğu bölgede günün en verimli iki zaman dilimini ifade ediyordu. Diğer yandan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, güneşin tepede olduğu zaman diliminde “kaylûle” denilen öğle uykusuna yatardı. (Buhârî, İsti’zân, 41.) Bilhassa gece ibadet için uyanmasına yardımcı olduğu için bu uykuya önem veriyordu. (İbn Mâce, Sıyâm, 22.) Öğle uykusuna öğle namazından sonra yatardı. Cuma günlerinde de uykuyu cuma namazından sonraya bırakırdı. (Buhârî, Et’ıme, 17;)
Uyku, bütün nimetler gibi, aynı zamanda dünya hayatının sınavlarından biridir. Kişinin hayatını düzene koyması için uyku saatlerini denetim altında tutması gerekir. Bir Müslüman için sabah namazı, başlı başına bir denetim imkânıdır. Bu bakımdan uyku, daha verimli ve üretken olmak için güç kazanma fırsatı olarak görülmelidir.
Hadislerde uykunun ibadetle ilişkisi vurgulanır. Örneğin Allah"ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, uyuklayarak namaz kılmayı doğru bulmaz. (Buhârî, Vudû’, 53.) Uyku ile tembellik arasındaki bağlantı ise sabah namazına kalkmamakta gösterilir. Bu olumsuz durumu Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şeytanın bir müdahalesi olarak ifade eder. (Buhârî, Teheccüd, 13;)
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, şeytanın uyku esnasında insana verebileceği namaz vaktini kaçırmak, uyuşukluk ve huzursuzluk gibi zararlardan kurtulmak için şunları tavsiye eder: “İnsan uyuduğunda şeytan onun ensesine üç düğüm atar. Her bir düğümü atarken "Önünde uzun bir gece var, yat!" der. Eğer kişi gece uyanıp Allah"ı zikrederse düğümün biri çözülür. Kalkıp abdest alınca bir düğüm daha çözülür. Namaz kılınca üçüncüsü de çözülür ve kişi canlı ve kendini iyi hissederek sabaha girer. Eğer böyle yapmazsa kendini kötü hissederek tembel bir şekilde güne başlar.” (Buhârî, Teheccüd, 12.)
Hadislerde abdestli olarak yatağa girmenin önemine de vurgu yapılır. Abdest aldıktan sonra yatan ve uykusu gelinceye kadar Allah"ı zikreden kimseye, dünya ve âhiret hayrına dair istediğinin verileceği müjdesi, bunlardan biridir. (Ebû Dâvûd, Edeb, 96-97;)
Uyku, bütün nimetler gibi, aynı zamanda dünya hayatının sınavlarından biridir. Kişinin hayatını düzene koyması için uyku saatlerini denetim altında tutması gerekir. Bir Müslüman için sabah namazı, başlı başına bir denetim imkânıdır. Bu bakımdan uyku, daha verimli ve üretken olmak için güç kazanma fırsatı olarak görülmelidir.
Hadislerde uykunun ibadetle ilişkisi vurgulanır. Örneğin Allah"ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, uyuklayarak namaz kılmayı doğru bulmaz. (Buhârî, Vudû’, 53.) Uyku ile tembellik arasındaki bağlantı ise sabah namazına kalkmamakta gösterilir. Bu olumsuz durumu Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şeytanın bir müdahalesi olarak ifade eder. (Buhârî, Teheccüd, 13;)
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, şeytanın uyku esnasında insana verebileceği namaz vaktini kaçırmak, uyuşukluk ve huzursuzluk gibi zararlardan kurtulmak için şunları tavsiye eder: “İnsan uyuduğunda şeytan onun ensesine üç düğüm atar. Her bir düğümü atarken "Önünde uzun bir gece var, yat!" der. Eğer kişi gece uyanıp Allah"ı zikrederse düğümün biri çözülür. Kalkıp abdest alınca bir düğüm daha çözülür. Namaz kılınca üçüncüsü de çözülür ve kişi canlı ve kendini iyi hissederek sabaha girer. Eğer böyle yapmazsa kendini kötü hissederek tembel bir şekilde güne başlar.” (Buhârî, Teheccüd, 12.)
Hadislerde abdestli olarak yatağa girmenin önemine de vurgu yapılır. Abdest aldıktan sonra yatan ve uykusu gelinceye kadar Allah"ı zikreden kimseye, dünya ve âhiret hayrına dair istediğinin verileceği müjdesi, bunlardan biridir. (Ebû Dâvûd, Edeb, 96-97;)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, uyku pozisyonuna geçmeden önce namaz abdestini alıp sonra yatağına geçmiştir. Ancak gece uyandığında bazen hela ihtiyacını giderdikten sonra abdest almadan sadece ellerini ve yüzünü yıkayıp yatağına geçtiği de olmuştur.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, yatmadan önce yaptığı hazırlıklardan bir tanesi de gözlerine sürme çekmekti. O, yatarken başucunda misvak bulundurmuş ve uyandığı zaman da ilk işlerinden biri de misvak kullanmak olmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, gece olsun gündüz olsun uyumadan önce ve uyandıktan sonra misvak kullanmıştır.
Diğer yandan Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem uyumadan önce ve sonra bazı özel dualar etmiş, bu duaları bizim de okumamızı istemiştir.
Örneğin yatmadan önce Felâk ve Nâs sûrelerini okuyarak avucuna üflemesi ve ardından elleriyle bütün vücudunu sıvazlaması, (Buhârî, Deavât, 12.) “Yatağınıza girdiğiniz zaman -veya istirahate çekildiğiniz zaman- otuz üç defa Allahü ekber, otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa da elhamdülillâh deyiniz” buyurduğu (Buhârî, Farzu’l-humüs 6, Fezâilü ashâbi’n-nebî 9, Nefekât 6, 7, Daavât 11; Müslim, Zikr 80. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 100); uyandıktan sonra ise Âl-i İmrân sûresinin son on âyetini okuması (Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 20.) onun uykuya dair özel uygulamalarına örnektir. Dolayısıyla dua vasıtasıyla başta şeytan olmak üzere her türlü zarar ve kötülükten korunma çabası uykuda geçen zamanlar için de geçerlidir. Uykuda vefat eden insanın son sözlerinin dua olması ise büyük bahtiyarlıktır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in uykuya dalmadan önce okunmasını tavsiye ettiği dualardan birisi şöyledir: "Allahım, (rahmetini) umarak, (azabından) korkarak kendimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana ısmarladım, sırtımı Sana dayadım. Senden başka sığınak, Senden başka dayanak yoktur. Allahım, indirdiğin kitabına, gönderdiğin peygamberine iman ettim. Allahım, kullarını dirilteceğin gün beni azabından koru. Senin ismini (anarak) ölür ve dirilirim."
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yatacağı zaman abdest alıp sağ tarafına yatarak bu duayı okuyan kimsenin, o gece ölürse fıtrat üzere ölmüş olacağını müjdelemiştir. (Buhârî, Vudû’, 75.)
Öte yandan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, uyumak istediği zaman sağ elini başının altına koyarak (İbn Hanbel, I, 400.)“Allah"ım! Kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.” (Tirmizî, Deavât, 18.) şeklinde dua eder, “Bizi doyuran ve içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi meskenlerimizde barındıran Allah"a hamdolsun.” (Müslim, Zikir, 64;) diye şükrederdi.
Ayrıca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere yatacağımızda, “Rabbim, senin adınla yatağa bedenimi koydum ve senin vereceğin güç, kuvvet ve izinle o yataktan bedenimi kaldıracağım. Eğer ruhumu tutarsan ona rahmet et. Şayet ruhumu alıp götüreceksen salih kullarını muhafaza ettiğin yerde ruhumu muhafaza et.” diye dua etmemizi tavsiye etmiştir. (Tirmizî, Deavât, 20.)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem uyanınca da şöyle derdi: "Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a (cc) şükürler olsun. Yeniden dirilince de ona döneceğiz." (Buhârî, Tevhîd, 13)
Gün içinde kısa süreli dinlenmelerinde bazen mescitte sırt üstü bir bacağının diğer bacağının üstünde olacak şekilde yattığı da olmuştur. Ancak bu durum onun sürekli yapıp benimsediği bir davranış tarzı olmamıştır.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bazen secde vaziyetindeyken uykuya daldığı, bazen sırt üstü yattığı ve bazen oturarak uyuduğu ve böyle bir uykudan dolayı da abdest tazelemediği bildirilmiştir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yolculukta gece istirahat etmek istediği zaman genellikle âdeti olan sağ tarafına yatmış ve sağ dirseğini dikerek, sağ elinin ayası yanağının altına destek olacak şekilde uyumaya çalışmıştır. Sözü edilen uyuma tarzı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kısa süreli uyuma âdetleridir.
Benzer bir uyuma âdeti de sabah namazından hemen önce dinlenmek istediği zamanki hâlidir. Bu durumda da iki dirseğini dizlerinin üstüne dikip başını avuçlarına alarak dinlenmiştir.
Benzer bir uyuma âdeti de sabah namazından hemen önce dinlenmek istediği zamanki hâlidir. Bu durumda da iki dirseğini dizlerinin üstüne dikip başını avuçlarına alarak dinlenmiştir.
Uykusu son derece hafif ve çoğu zaman sınırlı olduğu hâlde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, buna rağmen hayatı boyunca uykusuzluk çektiğine dair bir bilgiye hiç rastlanılmamıştır.
Uykusuzluk sorunu olan ve uykusunda korkan kimseye de çeşitli dualar önermiştir:
"Allah’ın gazabından, cezalandırmasından, kullarının şerrinden, şeytanların tahriklerinden ve yanımda bulunmalarından Allah’ın tam kelimelerine sığınırım." (Ebû Dâvûd, Tıb 19; Tirmizî, Deavât 94)
“Allah’ım, yıldızlar battı, bütün gözler sükûne erdi, Sen ise kendisini uyuklama ve uyku tutmayan Hayy ve Kayyûm’sun! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, gecemi sükûna erdir ve gözlerimi uyut!” (Heysemî, X, 178)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, uyku esnasında gelebilecek olan mânevî zararlar kadar maddî zararlara karşı da dikkatli olunmasını istemiştir. Meselâ, korkuluğu olmayan damda uyunmasını yasaklamıştır. (Tirmizî, Edeb, 72.) Etrafı çevrili olmayan açık bir dam üzerinde uyuyarak düşen ve ölen kimsenin, bilerek böyle bir şey yaptığından dolayı Allah"ın koruması altında olmayacağını ifade etmiştir. (Ebû Dâvûd, Edeb, 95.) Uyumadan önce evlerdeki ateşin ve lambaların söndürülmesi emri de herhangi bir kazayı önlemeye yönelik Peygamber tedbirlerindendir. ( Buhârî, İsti’zân, 49;)
Uyurken insanların rahat etmesi ve dinlenmesi önemlidir. İmkânlar dâhilinde bunun gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Çünkü uyanıkken insanın daha dinç ve verimli olabilmesi buna bağlıdır. Her ne kadar Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendisini rehavete sevk edip gece namazına kalkmasını engelleyebilir gerekçesiyle çok rahat yatakta yatmamayı tercih etmişse de (Tirmizî, Şemâil, 148.) bunu ümmetine emretmemiştir. Çünkü uyku insanın fıtrî bir ihtiyacıdır ve âyet-i kerimelerde de vurgulandığı gibi istirahat etmesi için verilmiş bir nimettir.
Öyleyse diğer doğal ihtiyaçların giderilmesinde gözetilen prensipler uyku konusunda da geçerlidir. Müslüman, uykuyu ve dinlenmeyi hayatının temel gayelerine hizmet eden bir araç olarak kullanmalı, kendisini çalışmaktan ve kulluk etmekten alıkoyacak derecede keyfe dönük bir uyku düzeninden sakınmalıdır.
Uyku, insan yaşantısında önemli bir zaman dilimi teşkil ettiğinden dolayı ibadet hayatını etkilemektedir. Uyuyan kişi uykusunu da ibadet hayatına göre tanzim edip sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatının her döneminde tertip, düzen, temizlik ve tedbire riayet
etmiştir. İbadetlerini kasten uyuyarak ihmal etmemiş, tembelliğe yenilmemiştir.
Uyurken insanların rahat etmesi ve dinlenmesi önemlidir. İmkânlar dâhilinde bunun gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Çünkü uyanıkken insanın daha dinç ve verimli olabilmesi buna bağlıdır. Her ne kadar Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendisini rehavete sevk edip gece namazına kalkmasını engelleyebilir gerekçesiyle çok rahat yatakta yatmamayı tercih etmişse de (Tirmizî, Şemâil, 148.) bunu ümmetine emretmemiştir. Çünkü uyku insanın fıtrî bir ihtiyacıdır ve âyet-i kerimelerde de vurgulandığı gibi istirahat etmesi için verilmiş bir nimettir.
Öyleyse diğer doğal ihtiyaçların giderilmesinde gözetilen prensipler uyku konusunda da geçerlidir. Müslüman, uykuyu ve dinlenmeyi hayatının temel gayelerine hizmet eden bir araç olarak kullanmalı, kendisini çalışmaktan ve kulluk etmekten alıkoyacak derecede keyfe dönük bir uyku düzeninden sakınmalıdır.
Uyku, insan yaşantısında önemli bir zaman dilimi teşkil ettiğinden dolayı ibadet hayatını etkilemektedir. Uyuyan kişi uykusunu da ibadet hayatına göre tanzim edip sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatının her döneminde tertip, düzen, temizlik ve tedbire riayet
etmiştir. İbadetlerini kasten uyuyarak ihmal etmemiş, tembelliğe yenilmemiştir.
Müslümanların görevi, her konuda olduğu gibi uyurken de Allah Resûlü’nün sünnetine ittiba etmek, O’nun yaşadığını hayatına geçirerek başka insanlara örnek olmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder