MÂTÜRİDÎ'NİN TE'VİLÂTÜ'L-KUR'ÂN ADLI ESERİNDEN ALLAH'IN VARLIĞINA İLİŞKİN AKLÎ DELİLLER
İmâm Mâtürîdî'nin Te’vîlâtü’lKur’an adlı eserinden "evrendeki hassas ayarlar, uyum, gâye ve düzenden hareketle Allah'ın varlığını bilmeye ilişkin" örnek olarak verebileceğimiz birkaç âyetin te'vîli ise şöyledir;
Birinci örnek:
"(Allah), geceyi gündüzün içine, gündüzü gecenin içine sokar. Güneş’i ve Ay’ı emri altına almıştır. Hepsi belirlenmiş bir zamana kadar akar (yörüngelerinde dönerler).
İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Mülk, O’nundur. O’ndan (Allah’tan) başka taptıklarınız, bir kıtmire (hurma çekirdeğinin zarına) bile mâlik değildir." el-Fâtır 35/13.
İmam Mâtürîdî âlemdeki gâye ve düzenden hareketle bu âyet bağlamının te'vîli konusunda şunları söylemektedir:
"Gece ve gündüzün, ayın ve güneşin düzenli hareketinde ve işleyişinde, var oluşun başlangıcından sonuna dek, kendilerinde herhangi bir fazlalık, noksanlık, öncelik, sonralık olmaksızın bir kanun, yasa ve ölçüyle devam
edişinde Allah'ın varlığının ve birliğinin delilleri vardır.
İşte zikredilen bu şeylerin hepsi âlemi inşâ eden (yaratan), bir yasa üzerine her şeyi düzenleyen ve bir ölçüye göre her şeyin varlığını devam ettiren "müdebbir
bir yaratıcıya" işaret (delâlet) eder. Şayet söz konusu şeyler kendiliğinden gerçekleşseydi, bir yasaya göre işlemez, düzensizlik ve kaos meydana gelirdi. Ayrıca âlemde birden fazla varlığın (yaratıcı/yönetici varlık) pek çok fiili (tasarrufu) gerçekleşmiş olsaydı varlıklarda ileri gitme, geri kalma, değişme, engellenme gibi durumlar meydana gelir, bir düzen olmazdı. Bu
sultanların farklı fiilleri sonucunda birinin olmasını istediğini diğerinin yasaklaması, engellemesi; birinin yasaklamayı, iptal etmeyi dilediğini ise diğerinin olmasını istemesinde olduğu gibi, başına buyruk bir durumun (kaos) ortaya çıkması gibidir. Birden fazla varlığın yaratıcı ve yönetici olmasının birbirlerine karşı muhalefeti ortaya çıkaracağı malumdur.
Zikrettiğimiz varlıklarda gözlemlenebilen bu uyum (ittisâk) ve düzen (tedbîr) üzere işleyiş, birden fazla değil de tek olan bir varlığın fiili ve düzenidir ki, işte bunlar Allah'ın varlığına ve birliğine işarettir.
" Allah geceyi gündüze, gündüzü de geceye katar"
ifadesinde iki incelik söz konusudur: İki incelikten ilki; birinin bütün izlerinin silinmesiyle diğerinin gelişi yahut birinin izlerinde meydana gelen artışın diğerindeki azalışı ortaya çıkarması, birinin saatlerine diğerinin saatlerinin dahil edilmesidir. Burada "hayrın yaratıcısı şerrin yaratıcısı değildir." diyen Seneviyyenin (Seneviyye: Düalistler, ikiciler. Yani iki kadîm tanrıya inanarak iyiliğin yaratıcısının "Nûr" veya "Yezdan", kötülüğün yaratıcısının "Zulmet" ya da ikili "Ehrimen" olduğunu savunan ve kâinattaki her şeyi bu perspektiften değerlendiren gruplar. Evrene hükmeden iki tanrının (iyilik ve kötülük tanrısının) bulunduğunu savunan fırkalar.) sözünü red söz konusudur. Onlar, hayrın yaratıcısının nur,
şerrin yaratıcısının zulmet olduğunu iddia ederler. Şayet söyledikleri doğru olsaydı nur gidip zulmet geldiğinde gâlip olan zulmet olurdu ve onun elinde nur mağlûp olurdu. Ve böylece de nur geldiğinde ve zulmet gittiğinde, zulmet nurun elinde mağlûp ve makhûr (yenilgiye ve hezimete uğramış) olurdu, nur onun üzerinde gâlip olurdu. Bir diğerinin elinde
mağlûp ve makhûr olunca ebedî olarak onun elinden kendisini kurtarmaya güç yetiremeyiş meydana gelir, zaten onlardan birinin diğerine gâlip olması
düşmanlığın gereği olan bir şeydir. Bazısının, diğer bazısını helâk olmaya, kendisinden kurtulamamaya zorlaması söz konusudur. Halbuki gece ve gündüz arasında böyle bir ilişki gerçekleşmemektedir, daha önce de söz ettiğimiz gibi bir ölçüye göre birinin eserinin silinmesinden sonraki zamanda diğerinin gelmesi olgusu, birden fazla varlığın düzenlemesine
değil, bilâkis tek bir varlığın yaratmasına (fiiline) ve yönetmesine (tedbîrine) işaret etmektedir.
Devam edecek...
Kaynakça
KELÂM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Cilt: 15, Sayı: 1, 2017 Sayfa: 150-166
Fatma AYGÜN
Dr., Marmara Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder