12 Kasım 2017 Pazar

Ashâbın Dilinden Peygamberimiz-4-

31. En Tehlikeli Kap

"İnsan, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şayet çok yemek gerekirse, midenin üçte biri yemeğe, üçte biri içeceğe, üçte biri de nefes alıp vermeye ayrılmalıdır."

(Tirmizî, Zühd 47; İbni Mâce, Et’ime 50.)

32. "Rasûlullah Efendimizin vefatına kadar, sofrasından bir ekmek kırıntısı bile artmamıştır."

(İbn Sa’d, et-Tabakât, 1, 401; Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, 358.)

33. Abdullah İbni Abbas radıyallahu anh anlatıyor;

"Rasûllullah (s.a.s) ile ailesinin, arka arkaya birkaç gece, akşam yemeği yemeden aç yattıkları olurdu. Onlar çoğunlukla arpa ekmeği yerlerdi."


(Tirmizî, Zühd 38; İbni Mâce, Et’ime 49.)
.
34. Sirke Ne Güzel Katıktır

Hz. Câbir’in babası Abdullah İbni Amr İbni Haram, Uhud Gazvesi’nde şehid düşmüştü. Câbir de yedi veya dokuz kız kardeşini geçindirmek zorunda kalmıştı. Bu sebeple Fahr-i Âlem Efendimiz onu hem sever hem de her fırsatta kendisine yardım ederdi. Bir gün Allah’ın Sevgili Elçisi, Câbir’in evine uğradı, onu dışarı çağırdı sonra da elinden tutarak hanımlarından birinin evine gitti ve yiyecek bir şey istedi. Hizmetçi önlerine hurma yapraklarından yapılmış bir sofra örtüsü serdi. Sonra üç parça ekmek getirdi. Efendimiz ekmeğin birini kendi önüne, diğerini Câbir ‘in önüne koydu. Üçüncüsünü de aralarında taksim etti. Ardından da:

“Ekmekle yiyeceğimiz bir katık yok mu?” diye sordu. Evde sadece biraz sirke olduğunu söylediler. O zaman Efendimiz aleyhisselâm:

“Getirin onu, sirke ne güzel katıktır!” buyurdu.

Câbir ibni Abdullah hazretleri bu olayı anlattıktan sonra şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Sirke ne güzel katıktır” buyurduğunu duyduğum günden beri sirkeyi severim.


(Müslim Eşribe 166.)
.
35. Ben Kral Değilim

Bir gün Fahr-i Âlem Efendimiz’in huzuruna bir adam geldi, onun heybetinden ve kendisine duyduğu derin saygıdan dolayı korkup titremeye başladı. Sevgili Efendimiz bu zatın korkusunu şu sözlerle yatıştırdı:

“Rahat ol! Çünkü ben kral değilim! Ben Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.”

(İbni Mâce, Etime 30.)
.
36. Peygamber Ailesi Ne Sıkıntılar Çekti

Numan İbni Beşir radıyallahu anhüma anlatıyor:

“Sizler dilediğiniz kadar yiyip içmiyor musunuz? Ben Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem’in karnını doyuracak bir kuru hurma bile bulamadığı zamanları gördüm.”

(Müslim Zühd 34.)
.
37. Hz. Âişe yeğeni Urve bin Zübeyr’e şöyle anlatır:

“Sevgili yeğenim! Allah’a yemin ederim ki, biz bir hilali sonra diğerini, daha sonra bir başka hilali (yani iki ayda üç hilali) görürdük de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evlerinde yemek pişirmek için ateş yakılmazdı.” Bunu duyunca Urve dedi ki:

“Peki teyzeciğim! O halde ne ile geçinirdiniz?” diye sordum. Teyzem şu cevabı verdi:

“Hurma ve su ile. Ancak şu var ki, Fahr-i Kainat Efendimiz’in sağmal hayvanları bulunan Medineli komşuları vardı. Onlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e süt gönderir, o da bu sütü bize verirdi.


(Buhârî, Hibe 1.)
.
38. Kabak yemeğini Çok Severdi

Enes ibni Malik radıyallahu anh anlatıyor:

“Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem kabak yemeğini pek severdi. Bir gün ona içinde kabak da bulunan bir yemek ikram edilmiş veya bir yemeğe davet edilmişti. Onun kabağı sevdiğini bildiğim için tabaktaki kabakları seçip onun önüne koydum.”

(Ahmed İbni Hanbel, Müsned 3.)
.
39. Yemeğimizi Çoğatıyoruz

Ashab-ı Kiram’dan Câbir İbni Târık el-Ahmesi radıyallahu anh anlatıyor:

Bir gün Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’i evinde ziyarete gittiğim sırada önündeki kabağı ince ince doğradığını gördüm. Bunun üzerine:

“Ya Rasûlallah! Kabağı niçin böyle ince ince doğruyorsunuz?” diye sordum. O da:

“Kabağı böyle doğramak suretiyle yemeğimizi çoğaltıyoruz.” buyurdu.


(Tirmizî Etime 42; İbni Mâce Etime 26.)
.
40. Eşim Muhammed, babam Harun, Amcam da Musa'dır

Safiyye validemiz çok ibadet eden, cömert ve yumuşak huylu bir hanımdı. Bir gün Hz. Aişe ile Hz. Hafsa onun Yahudi asıllı olmasından söz ederek:

“Biz Rasûl-i Ekrem ile aynı soydan geliyoruz “ diye küçümsediler. O da buna üzüldü ve üzüntüsünü Peygamberler Sultanına anlattı. Allah’ın elçisi onu şöyle teselli etti:

“Sen de onlara benden nasıl üstün olabilirsiniz? Benim eşim Muhammed, babam Harun, Amcam da Musa’dır deseydin ya!”


(Tirmizî, Menâkıb 63.)

http://www.siyerinebi.com/tr/ashabin-dilinden-peygamberimiz

Hiç yorum yok: