Bismillahirrahmanirrahim
Arap örf ve adetlerine göre ilk çocuğu olan Habibe ile künyelenen bu pak validemiz daha çok künyesiyle tanınmakta olup adı Ramle’dir. Nesebi, binti Ebu Süfyan Sahr bin Harb bin Ümeyye bin Abdişşems el-Kureşi’dir. Annesi Safiyye binti Ebi’l-As’dır. İlk evliliğini Mü’minlerin Annesi Zeynep (Radiyallahu Anha)’nın kardeşi Ubeydullah bin Cahş ile yapmış ve babası Ebu Süfyan’ın İslam düşmanlığına rağmen kocasıyla birlikte ilk Müslümanlardan olma şerefine ermiştir. Bu sebeple kocasıyla müşriklerin eza ve baskılarına maruz kalanların başında geliyorlardı.
Ubeydullah bu sıkıntıdan kurtulmak için hanımıyla birlikte ikinci kafileyle Habeş diyarına hicret etti. Ne var ki, dini uğruna memleketini terk edecek kadar inanç ve değerlerine bağlı olan Ubeydullah bin Cahş bu Hristiyan beldesinde irtidat ederek eski dini olan Hristiyanlığa girdi. Bununla kalmayıp eşi Ümmü Habibe’ye de dinini değiştirmesi için baskı yaptı. Bu durum karşısında Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) şu üç şey arasında seçim yapmak zorunda kalmıştı:
1) Hristiyan olması için ısrar eden kocasının isteğini kabul ederek uğruna çok şeyini terk ettiği İslam’ı terk edecekti ki, bu dünya belası ve ahiret azabının ta kendisiydi.
2) Mekke’deki babasının evine dönecekti ki, orası şirkin kalesi ve babası da o kalenin komutanıydı. Bu durumda dinini yaşaması mümkün değildi.
3) Tek başına, ailesiz ve yardımcısız olarak Allah kendisine bir çıkış yolu yaratana kadar bu gurbet diyarı olan Habeşistan’da dini üzere yaşamaya gayret edecekti.
Takdir edilir ki, bu üçüncü durum, kucağında çocukla yalnız bir kadın için en sıkıntılı ama uhrevi azık olarak en faydalısıydı. O da kendisine yakışanı tercih ederek Allah’ı ve dinini seçti. Zaten Ubeydullah da kısa bir süre sonra içkili bir halde Hristiyan olarak ölmüştü. Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha)’nın beklemesi uzun sürmedi. Dinini yaşamaya çalışan samimi kullarının yar ve yardımcısı olan Allah-u Teâlâ kuluna çıkış yolunu çabuk gösterdi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Necaşi aracılığıyla ona evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) bu teklifi kabul etti ve Necaşi onu gıyaben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e nikahladı, çeyizi kendisi dizdi ve Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yerine 4.000 dirhem mehir verdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in diğer hanımlarına verdiği mehir ise 500 dirhem idi.
Müslim 1426/78
Necaşi tüm bunlarla kalmayıp Ümmü Habibe’yi Şurahbil bin Hasene ile Medine’ye eşinin yanına, Habeşistan’daki Müslümanları da iki gemiye bindirerek beldelerine gönderdi. Allah ona yaptıklarının karşılığını hayırla versin.
Ebu Davud 2107, Nesei 3335, El-İstiab 4/422, El-İsabe 4/299
Bu olay hicretin 7. yılında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hayber seferindeyken meydana geldi. Onların Medine’ye ulaşmasından az sonra da Hayber’in fethedildiği ve Yahudilere karşı zafer kazanıldığı haberi ilan edilmişti ki, böylece sanki iki bayram birden yaşanıyordu. Medine halkı muzaffer orduyu karşılamak için şehrin dışına çıktı.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), o kalabalığın arasında, işkence ve sıkıntı günlerinde Mekke’den Habeşistan’a hicret eden ashabını görünce sevincine sevinç katıldı. Bineğinden inerek amcasının oğlu Cafer bin Ebi Talib’i kucakladı. Bir yandan da:
“Hangisine sevineceğimi bilemiyorum. Hayber’in fethine mi, yoksa Cafer’in gelişine mi?” diyordu. Ardından diğer muhacir sahabesi ile ilgilenerek onlarla hasret giderdi.
Siretu İbni Hişam 4/5
Bu olay, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile nikahlı eşinin kavuşmasıyla aynı zamanda oldu. Bütün bunlar Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha)’nın samimiyetinin, sabrının ve çektiği sıkıntıların bir nevi mükafatıydı. Bu evlilik, Ebu Süfyan’a bildirildiğinde kızının kendisine danışmadan düşmanıyla evlenmesine kızması beklenirken aksine onun bir bakıma memnuniyetini ifade ettiği ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için:
“O, reddedilmeyecek biridir” diyerek bu evliliği tasvip ettiği görülür ki, bu evlilikten sonra Ebu Süfyan’ın Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e olan düşmanlığı azalmış ve Müslümanlara karşı yumuşamaya başlamıştır.Tabakat 8/99, El-İstiab 4/298
Bu evliliğin fıkhi bakımdan da ayrı bir önemi vardır. Zira Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ümmü Habibe’nin nikahı ‘gıyabi nikah’ şeklinde vuku bulmuştur. Bu, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bu sahada da ümmetine örnek olduğunun bir göstergesidir.
Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha)’nın eşine olan sevgisi Onun minderine müşrik olan babasını oturtmayacak kadar sağlam ve samimiydi. Hudeybiye anlaşmasını bozan Kureyş kavmi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in tepkisinden çekinerek anlaşmayı yenilemek ve süreyi uzatmak üzere Ebu Süfyan’ı elçi olarak gönderdiler.
Medine’ye gelen Ebu Süfyan, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hanımı olan kızının yanına vardı. Mindere oturmak üzere olan babasının altından döşeği çekip alan Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha):
“O Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in döşeğidir, ona bir müşrik oturamaz” demişti.
Siretu İbni Hişam 4/7
Bilindiği gibi Ebu Süfyan, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ordusu Mekke seferindeyken Müslüman olmuş ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de onu taltif ederek:
“Kim Ebu Süfyan’ın evine girerse emniyettedir, kim evine kapanırsa emniyettedir ve kim Kabe’ye sığınırsa emniyettedir”buyurmuştur.
Siretu İbni Hişam 4/62, Müslim 1780/84, Ebu Davud 3022
Gerçek bir sabır taşı olan Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) babasının Şam’dan ölüm haberi gelişinin üçüncü günü za’feranlı bir koku ile kokulanarak:
“Şüphesiz ki ben böyle süslenmekten müstağni bir kadınım. Lakin ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i şöyle buyururken işittim:
−“Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının eşinden başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması helal olmaz. Kadın eşi için ise dört ay on gün yas tutar.” İşte ben bu sebeple süslendim demiştir.Buhari 1207
Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefatından sonra zahidane bir hayat yaşadı. Onun bu hayatı 34 yıl sürdü. Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in diğer hanımları gibi herkes tarafından sayılırdı. Bu sebeple kardeşi Muaviye’ye ‘Mü’minlerin dayısı’ diye hitap ediliyordu.Siyeru A’lami’n-Nübela 2/222
Ayrıca Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha)’nın ortaya çıkan fitne olaylarından uzak kaldığı ve siyasi olaylara karışmadığı da bilinmektedir.
65 hadis rivayet ettiği bildirilen Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha)’dan kardeşi Muaviye, yeğeni Abdullah bin Utbe, Urve bin Zübeyr, Ebu Salih Semman, Safiyye binti Şeybe, Zeynep binti Ebi Seleme, Şuteyr bin Şekel, Amir el-Huzeli ve daha başkaları hadis rivayet etmişlerdir.
Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) ahiret alemine göçeceğini hissedince kuması Aişe (Radiyallahu Anha)’yı yanına çağırarak:
“Aramızda ister istemez kumalar arasında kaçınılmaz olan bazı şeyler geçti. Allah bu olanlardan dolayı beni de, seni de affetsin. Bana hakkını helal et!” dedi. Aişe de ona hakkını helal etti ve onun için mağfiret dileğinde bulundu. Bunun üzerine Ümmü Habibe’nin solgun yüzü hoşnutlukla parladı ve zayıf bir sesle:
“Beni sevindirdin, Allah da seni sevindirsin!” diye dua etti. Aynı şeyi diğer ortağı Ümmü Seleme için de tekrarladı.El-İsabe 4/306
Mü’minlerin Annesi Ümmü Habibe (Radiyallahu Anha) kardeşi Muaviye’nin hilafeti devrinde 70 yaşındayken hicretin 44. senesinde vefat etti ve Baki kabristanına defnedildi.Tabakat 8/100, El-İstiab 4/299
Allah ondan razı olsun.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder