...Dünya hayatında iktidar, refah, bolluk veya bunların tersi Allah'tandır, hedefi de imtihandır. Bolluk ve darlık, vermek veya vermemek Allah'ın kulu sevdiğine veya sevmediğine delalet etmez, dünyada verilenler ve verilmeyenler imtihan için olduğundan imtihanda Allah'ın dostları ve düşmanları eşittir, sıra ahirete gelince karşılık (mükâfat ve ceza) bakımından dost ile düşman ayrılacaktır...
“Allah mâdem ki kendisine kulluk edilmesinden hoşnut oluyor öyle mucizeler yaratsaydı ki, bunları gören ve yaşayan herkes ister istemez hidayete yönelse, iman ve itaat etseydi” diyenler oluyor. Düşünmüyorlar ki, böyle olsaydı imtihan (Allah'ın kullarına verdiği kabiliyeti hayırda veya şerde kullanma tercihleri) ortadan kalkar, iman mecburi hale gelirdi. Halbuki Allah kullarını ne zorla imana ne de zorla sapkınlığa mahkum diyor; Mâtürîdî'nin deyişiyle “Allah öyle âyetler gönderir ki, hür irade ve seçimleriyle onlara yönelen, itibar ve iltifat edenler doğru yolu bulur, onlara sırtını dönenler ise saparlar. Olup biten kulların tercihi (ihtiyarı) iledir; sapkınlık ve hidayet de mecburi değil, seçimledir...
... temel kural şudur: Allah zaman ve mekana bağlı olmayan ilmiyle hidayeti ve imanı tercih edeceğini bildiği kulu için bunu dilemiş, davranışı tercih edeceğini bildiği kulu için de bunu dilemiştir; yani her bir kul için neyi tercih edeceğini bilmiş ise onun için onu dilemiştir.”
Yazının tamamı için:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder