26 Eylül 2016 Pazartesi

İmanın Artması Ve Eksilmesi

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
2. BÖLÜM ÎMÂN  

33. İmanın Artması Ve Eksilmesi


Ve Cenab-ı Allah'ın buyurduğu şu âyetleri:

"Onların hidayetlerini artırdık
[Kehf,13] İman edenler imanlarına iman katsınlar di­ye [Müddesir,31] "Bugün size dininizi tamamladım.[Maide,3]

Kişi tamamlanmış ve kemale ulaşmış olan dinden bir şeyi terk ettiğinde dini eksik olur.

44- Enes'ten 
(radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Kalbinde arpa danesi ağırlığınca iyilik bulunup da lâ ilahe illallah diyen kimse sonunda cehennem ateşinden çıkar. Kalbinde buğday ağırlığınca iyilik olup da lâ ilahe illallah diyen kişi eninde sonunda ce­hennem ateşinden çıkar. Kalbinde bir zerre ağırlığınca hayır bulunan kimse lâ ilahe illallah derse sonunda cehennem ateşinden çıkar.[Hadisin geçtiği diğer yerler:4476,6565,7410,7440,7509,7510,7516]

Açıklama


Katâde'nin Enes'ten yaptığı diğer rivayette "hayır/iyilik" yerine "iman" sözcü­ğü yer almaktadır.

İbn Battal şöyle demiştir: İman ve iman edilmesi gerekenleri doğrulama ko­nusunda insanların farklı olması bilgi ve cehalet durumlarına göredir. Bilgisi az olanın tasdik ettiği doğrular zerre miktarı olabilir. Bilgisi ondan fazla olanın imanı da buğday veya arpa miktarı olur. Ancak iman eden her insanın kalbinde tasdîk ettiği şeyin aslının, iman edilen şeyi görmekle eksilmesi ya da artması mümkün değildir.

İbn Uyeyne'ye "Bazıları imanın söz (la ilahe illallah sözünü söylemek) oldu­ğunu ifade etmektedir" denilince o şöyle dedi: "Bu, ahkam âyetleri inmeden ön­ceydi. O dönemde insanlara yalnızca lâ ilahe illallah demeleri emredilmişti. Bu­nu dediklerinde insanlar canlarını ve mallarını koruma altına almış olurlardı. Al­lah onların doğruluğunu bildiğinden onlara namazı emretti kıldılar. Bunu yapmasaydılar dille ikrarlarının onlara bir yararı olmazdı. (İbn Uyeyne bu şekilde İs­lâm'ın şartlarını saydı). Allah onlara indirdiği farzlara uyduklarını ve onların bu­nu kabulle karşıladığını gördüğünden onlar hakkında şu âyeti indirdi: "Bugün size dininizi kemale erdirdim."[el-Maide,3] Kim bunlardan bir şeyi tembellikle veya önem­semeyerek terk ederse onu te'dip ederiz ve o kişinin imanı eksik olur. Kim bun­ları inkâr ederek terk ederse kâfir olur."

"Kalbinde...olduğu halde lâ ilahe illallah ederse" : Bu ifade kelime-i tevhidi sözle söylemenin şart olduğunu göstermektedir. Yahut da buradaki sözden kasıt kişinin kalbinde bu düşünceyi taşımasıdır. Bunun anlamı, kim tevhidi ikrar eder ve tasdik ederse demektir. Şu halde ikrar şarttır. Bu yüzden Hz. Peygamber 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunu her defasında tekrar etmiştir. Tasdikte farklılık belirtildiği şekilde olmaktadır.

"Bu hadiste peygamberlikten/peygambere inanmaktan niçin bahsedilme­miştir?" diye sorulacak olursa şu şekilde cevap veririz: Burada aslında imanın bütünü kasdedilmiştir. İlk parçası ise geri kalan kısımların alâmetidir. Nitekim "Kul huvallahu ehad"i okudum dediğinde İhlas suresinin tümünü okumayı kasdedersin.

Hadiste geçen zerreden maksat en ufak şeydir. Yahut da güneş ışığında ha­vada uçuşan iğne ucu kadar küçük toz zerreleridir. Diğer bir görüşe göre bu kü­çük karıncadır. İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Avucunu toprağa koyup da hareket ettirdiğinde elinden düşen şey zerredir."

45- Hz.Ömer İbnü'l-Hattâb'dan 
(radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Yahudilerden biri ona şöyle dedi:

Ey müminlerin emiri! Sizin kitabınızda okuduğunuz bir âyet biz Yahudiler topluluğuna inmiş olsaydı, o âyetin indiği günü bayram edinirdik". Hz. Ömer sordu: "Hangi âyet?"

Yahudi cevap verdi: "Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nime­timi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'dan razı oldum.
[el-Maide,3] 

Bunun üzerine Hz. Ömer 
(radıyallahu anh) şöyle dedi:

Biz bu günü ve Hz. Peygamber'e 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu âyetin indirildiği yeri biliriz. Bu ayet Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Arafat'ta ayakta beklerken Cu­ma günü indirildi. [Hadisin geçtiği diğer yerler:4407,4606,7268]

Açıklama


Hz. Ömer'le konuşan Yahudi Kâbu'l-Ahbar'dır.

"O âyetin indiği günü bayram edinirdik": O günü yüceltir, o günde din ta­mamlandığı için her yılın O gününü bayram olarak kutlardık.

Şu sorulabilir: Bu cevap ile soru arasında nasıl bir uygunluk vardır? Çünkü Yahudi Hz. Ömer'e "o günü bayram edinirdik" demiş, Hz. Ömer de ona bu âye­tin indiği yeri ve vakti bildiklerini söylemiş, ancak "O günü bayram edindik" dememiştir.

Bu sorunun cevabı şudur: Bu âyet Arefe gününün sonlarına doğru indirildi. Bayram da o günün başı ile gerçekleşir.

Fakihler şöyle demiştir: Öğleden sonra görülen hilal ertesi güne aittir.

Bana göre bu rivayette işaretle yetinilmiştir. Oysa daha önce geçen İshak'ın Kabîsa'dan yaptığı rivayette bununla neyin kasdedildiği açık olarak zikredilmiştir. O rivayet şu şekildedir: "Bu âyet Cuma günü ve Arefe günü indirildi. Her ikisi de Allah'a hamd olsun ki bizim bayramımızdır."

Şu sorulabilir: Bu olay, konu başlığına ne açıdan delil olmaktadır?

Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Bu rivayet, âyetin Arafat'ta indirildiğini açıklamaktadır. Bu dönem de, şeriatın ve rükünlerinin tamamlandığı bir dönem olup peygamberliğin son günlerinde veda haccında idi. Doğrusunu Allah bilir. Süddî bu âyetten sonra kesin olarak helal ve haram konusunda başka bir âyetin gelmediğini söylemiştir.


Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.


Hiç yorum yok: