25 Eylül 2016 Pazar

Namaz İmandandır

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
2. BÖLÜM ÎMÂN   

30. Namaz İmandandır

Ve Yüce Allah'ın şu âyeti: "Allah sîzin imanınızı zayi edecek değildir."
[Bakara,143] yani sizin Kabe'de kıldığınız namazlarınızı zayi edecek değildir.

40- Berâ'dan
(radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Medine'ye ilk geldiğinde ensardan ecdadının yahut dayılarının- yanında misafir olarak kaldı. On altı ay (yahut on yedi ay) boyunca Beytü'l-Makdis'e yönelerek namaz kıldı. Kıblenin Kabe olmasını istiyordu. Medine'de Kabe'ye yönelerek kıldığı ilk namaz ikindi namazı idi. Bir grup sahabe de onunla birlikte kıldılar. Hz. Peygamber'le (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) birlikte namaz kılanlardan bir sahabi namazdan çıkınca bir başka mescitte namaz kılan, namaz içinde rükû' eden bir topluluğun yanına uğradı. Onlara: Allah için şahitlik ederim ki Allah Resulü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile Kabe'ye dönerek namaz kıldım, dedi. Bunun üzerine o topluluk bulundukları yerde Kabe'ye doğru yöneldiler. Hz. Peygamberin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Beytü'l-Makdis'e dönerek namaz kılması Yahudilerin yani ehl-i kita­bın hoşuna gidiyordu. Hz. Peygamber(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) namazda yüzünü Ka­be'ye çevirince ehli kitap onun bu yaptığını yadırgadı.

Züheyr şöyle demiştir: Ebû İshak, Berâ'dan şunu rivayet etmiştir:
"Kıblenin değiştirilmesinden önce bazı kimseler vefat etmişler ve şehit olmuşlardı. Biz onlar hakkında ne diyeceğimizi bilemedik.[Hadisin geçtiği diğer yerler:399,4486,4492,7252.] Bunun üzerine Yüce Allah şu âyeti in­dirdi: "Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir."[Bakara,143]

Açıklama


"Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir": Allah sizin Beytü'l-Makdis'e yö­nelerek kıldığınız namazı zayi edecek değildir. Buna göre Buhârî'nin "Sizin Ka­be'de kıldığınız namazları" sözü problemlidir. Üstelik bu bütün rivayetlerde de sa­bit olup, bunun Kabe'de kılınan namazlara özgü olması da söz konusu değildir. Bir görüşe göre burada yazım yanlışı yapılmış olup Buhârî'nin sözünün aslı "sizin Kabe dışında kıldığınız namazları" şeklindedir.

Hz. Peygamber 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hicretten Önce Namazını Nereye Dönerek Kılardı?
Bana (İbn Hacer) göre burada yazım yanlışı yoktur, doğrusu böyledir. Buhârî bu işlerle ilgili ince amaçlar taşımaktadır. Şöyle ki:

Alimler Hz. Peygamberin 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mekke'de namaz kılarken nere­ye yöneldiği konusunda ihtilaf etmişlerdir.

İbn Abbas ve diğerleri şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Beytü'l-Makdis'e yönelmiş ancak Kabe'yi de arkasına almamış, Kabe'yi kendisi ile Beytü'l-Makdis arasına alarak namaz kılmıştır.

Diğer âlimler ise Hz. Peygamberin 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) mutlak olarak Beytü'l-Makdis'e yöneldiğini söylemişlerdir. Bir başka grup âlim de, Kabe'ye yönelerek namaz kıldığını söylemişlerdir. Medine'ye hicret ettiğinde Beytü'l-Makdis'e yönelmiştir. Bu zayıf bir görüş olup, bunun kabul edilmesi halinde kıblenin yönü konusunda iki kere nesih olduğu iddia edilmiş olur.

İlk görüş en doğru görüştür. Çünkü bu, her iki görüşü de toplamaktadır. Buhârî en sahih görüşe kesin olarak işaret etmek istemiştir ki buna göre Hz. Peygamber 
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Kabe'de iken Beytü'l-Makdis'e yönelerek namaz kılardı. Müslümanların Kabe'de iken buradan başka bir yöne dönerek namaz kılmaları durumunda namazları zayi olmuyorsa Kabe'den uzakta iken kıldıkları namaz hiç zayi olmaz. Buhârî'nin sözünün tam açılımı şöyledir: "Allah sizin Kabe civarında Beytü'l-Makdis'e yönelerek kıldığınız namazlarınızı zayi etmez." Kıble­nin Kabe'ye çevrilmesi doğru olan görüşe göre hicrî ikinci yılın Recep ayında olmuştur. Çoğunluk bunun kesin olduğunu kabul etmiştir.

Ebu Davud, Tirmizî, İbn Hibban ve Hakim -bu ikisi hadisin sahih olduğunu be­lirtmişlerdir- İbn Abbas'tan şunu rivayet etmişlerdir: Namazın farz olmasından sonra, kıblenin değiştirilmesinden önce vefat eden Müslümanların sayısı on idi.

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

Bu hadiste şu hususlar yer almaktadır:

*Dinî amelleri iman olarak isimlendirmeyi doğru bulmayan Mürcie mezhe­binin reddedilmesi,


Hz. Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  Rabbi katındaki şeref ve yüceliği. Çünkü Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  açık bir talepte bulunmadığı halde Yüce Allah ona istediğini vermiştir.

*Sahabenin dinlerine gösterdikleri özen ve kardeşlerine olan şefkatleri. Be­râ'dan sahih olarak nakledilen hadise göre bu durumun bir benzeri içkinin ha­ram kılınması meselesinde de söz konusu olmuş, bunun üzerine Yüce Allah şu âyetleri indirmiştir: "İman eden ve güzel işler/salih amel yapanlara hakkıyle sa­kınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikle­ri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever".[el-Maide,93] "Biz güzel ameller işleyenlerin mükâfatını zayi etmeyiz."[el-Kehf,30] Bu anlamı gözetmek maksadıyla Buhârî bu konudan sonra "Kişinin Müslümanlığının güzel olması" konusunu ele almış, müslümanın iyilik yapması durumunda bunun se­vabını alacağına dair delil getirmiştir.


Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Hiç yorum yok: