18 Nisan 2013 Perşembe

35.HİLYE-İ SAADET(Resulullahın (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) görünüşü) (1)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”
Bismillahirrahmanirrahim


Peygamber efendimizin mübarek yüzü ve bütün a’za-i şerifesi ve mübarek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve a’zasından ve seslerinden güzeldi. Mübarek yüzü, bir miktar yuvarlakdı. Neşeli olduğu zamanda, mübarek yüzü ay gibi nurlanırdı. Sevindiği, mübarek alnından belli olurdu.
 

Resulullah efendimiz, gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle görürdü. Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahi görürdü.
Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı. Yeryüzüne nazarı, semaya bakmasından ziyade idi. Mübarek gözleri büyüktü. Mübarek kirpikleri uzundu. Mübarek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı. Mübarek gözlerinin karası gayet siyahtı. Fahr-i âlem efendimizin alnı açıktı. Mübarek kaşları inceydi. Kaşları arası açıktı. İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarırdı. Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksekti. Mübarek başı büyüktü.

Mübarek ağzı küçük değildi. Mübarek dişleri beyazdı. Mübarek ön dişleri seyrekti. Söz söylediği zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı. Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları cezb ederdi. Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese, kelimelerini saymak mümkündü. Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi.(bir bilgi: Cennette Muhammed aleyhisselam gibi konuşulacaktır.) Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi.

Peygamber efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken, mübarek dişleri görünürdü. Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya verirdi. Ağlaması da, gülmesi gibi hafifti. Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı, ama mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi. Ümmetinin günahlarını düşünüp ağlardı ve Allahü teâlânın korkusundan ve Kur’an-ı kerimi işitince ve bazen de namaz kılarken ağlardı.

Resulullah efendimizin sav mübarek parmakları iriydi. Mübarek kolları etliydi. Mübarek avuçlarının içi genişti. Bütün vücudunun kokusu, miskten güzeldi. Mübarek bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetliydi. Enes bin Malik diyor ki, Resulullaha on sene hizmet ettim. Mübarek elleri ipekten yumuşaktı. Mübarek teri miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu. Mübarek kolları, ayakları ve parmakları uzundu. Mübarek ayaklarının parmakları iriydi. Mübarek ayaklarının altı çok yüksek olmayıp, yumuşaktı. Mübarek karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraberdi. Omuz başının kemikleri iriydi. Mübarek göğsü genişti. Resulullahın kalb-i şerifi, nazargâh-ı ilahi idi.

Resulullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değildi. Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü. Oturduğu zaman, mübarek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu.

Mübarek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değildi. Mübarek saçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Mübarek saçlarını bazen uzatır, bazen de keser, kısaltırdı. Saç ve sakalını boyamazdı. Vefat ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden azdı. Mübarek bıyığını kırkardı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadardı..
 

Resulullah efendimiz sav misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı. Mübarek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eylerdi. Geceleri mübarek gözlerine sürme çekerdi.

Kâinatın efendisi (sallallahü aleyhi ve sellem) önüne bakarak, süratle yürürdü. Bir yoldan geçtiği, güzel kokusundan belli olurdu.

Peygamber efendimiz kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi.( bir bilgi:Bir kimse, Peygamber “aleyhissalatü vesselam” siyah idi dese, dinden çıkar).


Dinimiz İslam'dan faydalanılmıştır.

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Konuya devam edeceğim inşallah.
  
 

Hiç yorum yok: