Kur’ân Kerîm, 23 yıl süren peygamberlik dönemi içinde Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahiy yoluyla âlemlerin Rabbi olan Allâh katından indirilen bir kitaptır.Vâkıa/80. Fâtiha sûresiyle başlar Nâs sûresiyle biter. İndirildiği günden beri kuşaktan kuşağa hem yazılı olarak hem de belleklerde korunmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de konuşan hep Allâh’tır. Sözün içerdiği anlam da kelime dizgisi de O’na aittir. Kur’ân Kerîm âyet âyet indirilmiştir. Gelen âyetlerin sağlıklı bir şekilde korunması, böylece Kur'ân-ı Kerim'den tek bir âyetin dahi eksik kalmaması endişesi, herkesten önce bu vahye muhatap olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i sarmıştır. Söz konusu düşünce Hz. Peygamber'de ilk inen âyetlerle birlikte kendisini gösterir. Bu kaygı Hz. Peygamber'i, vahyi telakki ettiği anlarda, bir taraftan melek kendisine âyetleri okurken diğer taraftan mırıldanmak suretiyle inen âyetleri çabucak ezberlemeye sevk etmiştir. Meleğin kendisine âyetleri okumasından sonraki sürecin tümüyle kendisine kaldığı düşüncesi onda büyük bir sorumluluk duygusu uyandırır. Çok geçmeden inen ilk âyetlerden birinde Rabbi kendisini bu konuda şöyle rahatlatır:“(Resûlüm!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma! Onu toplamak (cem etmek, bir araya getirmek) ve onun Kur'ân'ı (onu okutmak) şüphesiz bize aittir.”Kıyâmet/16-17
Böylece Yüce Allâh, Kur’ân-ı Kerîm’in bir araya getirilerek toplanmasını ve Kur’ân olarak insanlara ulaştırılmasını üzerine aldığını ilk elden haber vermiş olmaktadır.(Kur’ân-ı Kerîm’in cem’i hususunda bazı rivayetlerde, kimi sûrelerin tertibinin ictihâdî olduğuna dair bilgiler vardır. Gerek yukarıdaki âyet, gerekse önümüzde duran
muazzam sayısal yapı Kur’ân-ı Kerîm’in her hâlükârda Allâh’ın riayeti altında olduğunu göstermektedir.)
Bundan önce gönderdiği lokal dinlerin hiçbirinin kitabı için sağlamadığı bir korumayı Allâhü Teâlâ Kur’ân için sağlamıştır. Çünkü Kur’ân, Kıyâmete kadar sürecek evrensel bir dinin hidâyet kaynağıdır.“Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.”Hicr/9
Şu halde, elimizde bulunan Kur’ân her bakımdan Allâh’ın koruması altındadır. Bize ulaştırdığı gibi bizden sonraki kuşaklara da yine O'nun tarafından ulaştırılacaktır.
Kur'ân-ı Kerîm'in her türlü âyıp ve kusurdan uzak tutulacağı yaratıcı tarafından şöyle bildirilir: “Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez! O, hikmet sahibi, çok övülen Allâh'tan indirilmiştir.”Fussilet/42
Buraya kadar ortaya koyduğumuz izahlar gösteriyor ki, târihi süreç ne şekilde cereyân etmiş olursa olsun, Kur'ânı Kerîm her zaman Yüce Yaratıcının gözetimi altında kalmıştır.
Göz ardı edilmemesi gereken bir başka konu da Kur'ân-ı Kerim'in kendisini bir ''kitap'' olarak ortaya koyduğu gerçeğidir. Bu da onun, sahifeler halinde dağınık bir malzeme olarak kalmayacağını, bir araya getirilip kitap halini alacağına dair önemli bir karinedir.
Yüce Allâh'ın Kur'ân-ı Kerîm hakkında pek çok âyette yaptığı ''kitap'' vurgusunu iyi değerlendirmek gerekir. Bunu anlamak için beşerin kültür birikiminde kitap kavramının nasıl bir yer tuttuğuna dikkat edilmelidir. Kitap yazmış her müellif şunu çok iyi bilir ki, gerek sahip olduğu deneyimlerin sonucunda gerekse öğrendikleri dolayısıyla her kişi pek çok yararlı bilgiye sahip olabilir. Ancak bunları bir araya getirip tanzim etmek ve belli bir düzen içerisinde yazıya dökmek zor bir iştir. Bu nedenledir ki pek çok kişi bilgi sahibi olduğu halde telif sahibi değildir.
İnsanların telifatında itina gösterdikleri ''tertip ve düzen'' olgusunun Cenabı Hak'ın ''kitab''ında bulunmadığını düşünmek yersiz bir düşünce olur. Bu açıdan bakılığında Yüce Yaratıcının Kur'ân hakkında yaptığı ''kitap'' vurgusunu, onun sahip olduğu düzen ve tertibe işâret saymaya engel bir durum görünmemektedir.
Nitekim Hûd sûresinin ilk âyeti aynen şöyledir:
“Elif. Lâm. Râ. (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve)her şeyden haberdar olan (Allâh) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitap'tır.”
İkili Simetrik Kitap-Halis Aydemir.Alıntı
https://www.simetrikkitap.net/konu1.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder