31 Ağustos 2022 Çarşamba

FITRAT HADİSİ


“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”

(Buhâri, Cenâiz, 92)

Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre, Resulüllah (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Her çocuk ancak fıtrat üzere dünyaya getirilir. Bundan sonra annesi babası (Yahudi ise) onu Yahudi yapar, (Hristiyan ise) onu Hristiyan yapar, (Mecusi ise) Mecusi yapar. Nitekim kusursuz doğan bir hayvan yavrusunda siz kulağı, burnu, ayağı kesik olanını hiç görüyor musunuz? Bundan sonra Ebu Hureyre şu ayeti okudu: “Sen yüzünü, Allah’ı birleyici olarak doğruca dine çevir; Allah’ın yaratma yasasına (uygun olan dine dön) ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rûm, 30/30; Mâlik b. Enes, I, 241; Ahmed b. Hanbel, II, 275; el-Buhârî, I, 456; IV, 1792; Müslim, IV, 2047; İbn Hibbân, I. 336- 337, 339–341)

Hilkat halk kökünden geldiği gibi, fıtrat da fatr kökünden hâl ismidir. Sonra hak dini kabul etme istidadını ifade etmek için, “Her çocuğu annesi fıtrat üzere dünyaya getirir.” meşhur hadisinde geldiği üzere özel isim yapılmıştır.

“Yaratılış, belli yeteneklere ve yatkınlığa sahip olma” manasına gelen fıtrat, insanın özündeki cevheri ve insanın kendisi için gerekli bütün vasıflarla mükemmel bir şekilde donatılmasını, Allah’ın insan tabiatına bahşettiği yaratanını tanıma eğilimini, ruh temizliği gibi olumlu yetenek ve yatkınlığını ifade eder. Buna göre fıtratla “Hakkı benimseme istidadı, Allah’ı tanımayı (marifetullah) insanların gönüllerine yerleştirme” kastedilmektedir.

İnsanın fıtrat üzere doğması, her çocuğun mükemmel bir yaratılışla dünyaya gelmesi, yaratılış özelliği itibariyle ve isteyerek hakkı kabul etmeye hazır hâlde yaratılmış olmasıdır. Bu bağlamda her çocuk günahsız, tertemiz doğar ve iyiliğe yönelme eğilimindedir. Kendisine aksi bir yönlendirme bulunmadığı takdirde tevhide, eşi ve benzeri bulunmayan yüce yaratıcısına inanmaya her daim hazırdır.

İnsan temiz ve selim yaratılmıştır. Fıtrat, insanların yaratılıştan getirdikleri safiyettir. İslam bu safiyeti maddi ve manevi temizlikle korumaya çalışır. Kendisine emanet olarak verilen görüntüsünün güzelleşmesi veya vücudunun temizlenmesi için yapacağı her türlü temizliğin karşılığında aynı zamanda manevi bir karşılık da söz konusudur İslam’da. Bunlar aynı zamanda ahlakın da güzelleşmesine vesile olan maddi ve manevi temizlik kaideleridir.

Allah’ın güzel surette yarattığı insanoğlu, bu hasletlere riayet ettiği ölçüde kendisine lütfedilen yaratılışının güzelliğini koruyabilir.

Fıtrat bir tohumdur. Fıtrat tohumunu küfür toprağına ektiğinizde onun karanlığında gömülü ve örtülü kalır; filizlenip meyve vermek istediğinde gerekli ısı, ışık ve yağmuru alamaz. Burada şunu belirtelim ki bu fıtrat bozulmadığı, tahrip edilmediği ve yanlış bir yönlendirme olmadığı takdirde, kişiyi hakka ulaştıracak bir cevherdir. İşte bu nezih fıtrat, doğru bir eğitim, iyi bir terbiye ve güzel bir çevre ile insanı rıza ufkuna doğru terakki ettirecektir.

İnsan belirli bir çevrede doğar, bütün tavır ve hareketleri, inancı ve yaşantısı bu çevre içinde şekillenir. Bu bağlamda Hz. Peygamber (s.a.s) “Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yapar.” buyurarak çocuğun, içinde doğduğu ailenin inancıyla ve yönlendirmesiyle yetişeceğini belirtmektedir. Ayrıca hadiste anne ve babanın dinî yaşantısındaki etkin rolüne işaret edilmekte, din eğitimi ve öğretimi konusunda anne babaya büyük görevler düştüğünün de altı çizilmektedir.

Hadisteki “Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yapar.” ifadesinin geniş anlamı ise, bunlardan her birinin çocuklarını kendi eğitim sistemiyle gelenek, görenek ve inanışlarına uygun bir biçimde yetiştirmeleri ve kişiliklerini kazandırmalarıdır. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.s), çocukların fıtratlarının çevreleri ile bütünleşmeye müsait ve kabiliyetlerinin, kendilerini etkileyen kültüre göre şekillenebilecek esneklikte olduğunu vurgulamaktadır. Bu ifade, çocuklardaki temiz yaratılışın ve iman yatkınlığının çocukluk yıllarında çeşitli etkilere göre değişmeye elverişli olduğunu göstermektedir.

Son olarak İslâm dininde tertemiz ve hakka yönelmeye meyyal bu fıtratın korunmasının ehemmiyetine işaret edilmektedir. Allah Resulü de fıtratın korunması gerekliliğini vurgulamış, yatmadan önce şu duanın yapılmasını tavsiye etmiştir: “Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. İşimi sana havale ettim. Azabından korkup, sevabını umup sırtımı sana dayadım. Senin azabından korunmanın ve güvende olmanın tek yolu, ancak sana, rahmetine sığınmaktır. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin Nebi’ye inandım. Beni öldürürsen (bozulmamış) fıtrat üzere öldür. Bu kelimeleri son sözlerim eyle.” (Buhârî, Deavât, 6).

Dr. Emine Demil

https://yayin.diyanet.gov.tr/Category/GetArticles?id=2661+&categoryId=59#

Hiç yorum yok: