26 Ağustos 2021 Perşembe

43- El-Kerîm ism-i şerifi:


Kerîm,“cömert, iyi, ahlaklı, asil ve değerli olmak” anlamındaki kerem kökünden türemiş bir sıfattır. Allah’a nispet edildiğinde kime ve ne verdiğine aldırmadan veren, kendisinden isteyenleri boş çevirmeyen, kendisine sığınanları terk etmeyen, bir yanlışlık gördüğünde onu açığa vurmadan düzelten, bir iyilik yapıldığında karşılığını fazlasıyla veren, eksiksiz ve kusursuz, övgüye layık ne kadar vasıf varsa hepsine sahip olan demektir. O’nun kereminin sayısız lütuflarının başında da sınırsız affı gelir.

Kerem sözcüğü, bütün iyilikleri, güzellikleri ve bağışları kapsayan bir sözcüktür. Bazıları onu cömertlik diye tanımlasalar da onun içerdiği ikramlar cömertlikten çok daha zengindir. Cömertlik, verilen kişinin istek ve ihtiyacını karşılamaya yönelik iken kerem, verilenin durumundan bağımsız olarak tamamen verenin ahlakının bir sonucudur. Kerim isteyene de istemeyene de, hak edene de etmeyene de ihtiyacından kat kat fazlasını verene denir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i andığımızda da "Rasûl-i Ekrem" (en kerim elçi) ifadesi de O’nda keremin nasıl ete kemiğe büründüğünü göstermek için O’na isim olmuştur.

Gazali rahmetullahi aleyh'in kerim ismiyle ilgili olarak kaydettiği manalar bu konuda söylenenlerin en kapsamlısıdır: “Kerîm muktedirken affeden, vaadini yerine getiren, kendisinden umulanın ötesinde ikramlarda bulunan, kime ne kadar lütufta bulunduğunun hesabını yapmayan, kendisinden başkasına başvurulmasına rıza göstermeyen, vefasızlığa sitemle mukabelede bulunup dostluğu bozacak bir karşılık vermeyen, kendisine sığınanı yüzüstü bırakmayan, aracı ve şefaatçilere muhtaç kılmayandır.”
Allah’ın kullarının işledikleri günahları gizlemesi, kusurlarını örtmesi ve yaptıklarını görmezden gelmesi O’nun kerem sahibi oluşunun bir sonucudur.
 Rabbimizin affının büyüklüğünü anlatan bütün isimleriyle birlikte Kerîm ismi de Allah ile aramızdaki ilişkide ümitsizliğe asla yer olmadığını gösterir.

Şunu hiç düşündünüz mü? Kötülüğe birebir ceza verilirken, iyiliğe en az 10 kat sevap veriliyor? Bazen bir iyilik yetmişe, bazen yedi yüze, bazen de binlere katlanıyor. İyiliğe yapılan bu katlamalar neden yapılıyor? Bilin ki bizim hak ettiğimiz için değil; Rabbimizin Kerim olmasındandır.

Hem şunu bir düşünelim! Kısacık bir hayattaki, kusurlu ve eksik ibadetlerimize karşılık, bize ebedi bir Cennet veriliyor. Bunun sebebi nedir? Hak ettiğimizden mi? Elbette hayır! Bunun sebebi Rabbimizin Kerim oluşudur.

Ya da şunu bir düşünelim: Bir ömür boyu işlenen yığınla günah, bir tövbeyle nasıl affediliyor? Hatta bu günahlar, sevaba nasıl çevriliyor? Bunun sebebi nedir? Sebep yine aynıdır: Rabbimizin Kerim oluşu.
Bir kul ne kadar kötülük işlemiş, ne kadar günahlara batmış olursa olsun asla Allah’ın af ve kereminden ümidini kesemez. Rabbimizin keremi bizim bütün hatalarımızdan daha büyüktür. Bunu bilmek ve buna yürekten inanmak kendimizden ve insanlardan ümidimizi kesmemek ve kendimizin de içinde olduğu insana saygımızı koruyabilmek için şarttır. Böylece kul, hatasını, eksiğini kabul ederek, alçakgönüllülük ile Kerîm olan Allah’a iltica eder. Rabbinin keremine güvenerek kendinde vehmettiği güç ile nankörlük yapmaz. Şeytanın insanı Allah’ın keremine güvendirerek hatalara sevk etmesine izin vermez.

En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana-Vaize Fatma Bayram 

https://feyyaz.tv/el-mumin.html

Esmaü'l Hüsna şerhi Ali Osman Tatlısu

Hiç yorum yok: