27 Ocak 2020 Pazartesi

Eşimin ailesi dinden uzak, ne yapmalıyım?


Soru Detayı

Kocamın ailesi oruç tutmaz, namaz kılmaz, ramazanda dahi içki içen insanlar. Bu durumda ben eşimin ailesiyle görüşmek istemiyorum, çocuğumun da onlardan etkilenmesini istemiyorum. Onlar bana yobaz gözüyle bakıyorlar, ama eşim bunu anlamıyor, beni zorluyor ve onlar için benimle kavga ediyor.

Cevap

Evlilikte sadece eşlerin değil, ailelerinin de kültürel ve dini hassasiyetler açısından birbirine denk olması önemlidir. Çünkü evlilikte yaşanacak sorunların kaynağı da, huzur ve mutluluğun vesilesi de dini hassasiyetler konusunda uyumlu bir beraberlik ve uyumlu bir ailedir. Aksi bir durum karı-koca arasında özellikle evlendikten sonra, boşanmaya kadar varacak ciddi sorunlara neden olabilir. Nitekim ülkemizde yaşanan boşanmaların ikinci ana nedeni, çiftlerin aileleriyle olan ilişkilerinden kaynaklanan sorunlar olması tesadüfü değildir.

Sizin de böyle uyumsuzluktan dolayı zor durumda olduğunuzu, dini hassasiyetleriniz, evlilik sorumluluklarınız, vicdanınız ve ebedi hayat arkadaşınıza olan sevginiz arasında kaldığınız anlaşılıyor. Unutmayalım, evlilik hayatında ölümden başka her şeyin çaresi vardır. Ümitsizliğe kapılmadan, en uygun çözüme odaklanmak inşallah size huzuru ve aile saadetini getirecektir.

Evlilik hayatında asıl olan, Allah’ın rızasını daha iyi kazanıp huzurlu bir hayat sürmektir. Bu ise, karı-kocanın kulluk vazifelerini yerine getirmeleri, karşılıklı sorumluluklarına azami derece ihtimam göstermeleri ve ihtiyaçlarını karşılıklı olarak gidermeleriyle mümkündür.

Bu anlamda İslamiyet karı-kocaya karşılıklı bazı sorumluluklar yüklemiştir. Peygamber Efendimiz (asm) Veda hutbesinde “Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” (Müsned, 1/384, 453) diyerek karşılıklı hak ve hukuka dikkat çeker.

Bu çerçevede karşılıklı iyi muamele, sevgi, saygı, sadakat, birbirinin biyolojik ihtiyaçlarını giderme, birlikte oturma, çocukların bakım ve terbiyesi, birbirlerinin değerlerine saygı göstermek eşlerin ortak hak ve görevlerindendir. Bunlar aynı zamanda huzurlu ve mutlu bir evliliğin de şifreleridir.

Karı-kocanın birbirinin ailesiyle olan ilişkilerine de öncelikle karşılıklı yükümlülükler açısından bakılmalıdır. Çünkü toplumumuzda her bölgede örf ve geleneklerimiz gelin ve damadın aile ile birlikte olmasını ve bütünleşmesini ister.

Dolayısıyla eşin ailesinin, dini inançları ne kadar zayıf olursa olsun, hatta gayr-ı Müslim de olsa ziyaret edilmesi örfi bir yükümlülüktür. Bu çerçevede Kuran-ı Kerim de eşler arasındaki birçok hukuku, örf ve geleneklere bırakmış, örfe uygun davranmalarını istemiştir. Peygamber Efendimiz (asm) bu manaya dikkat çekmek için; “Müslümanların güzel gördükleri şey, Allah indinde de güzeldir.” (Müsned, 1/379) buyrulmuştur.

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken şey, ailelerle ilişkilerde karı-kocanın birbirini zorlamaması ve belirli sınırları koruyarak karşılıklı anlayış içinde kendi aralarında mutabakata varmasıdır. Ziyareti kesmek, torunlarını dede ve ninelerinden uzaklaştırmak değil de, ailelerin ne zaman ve hangi sıklıkla ziyaret edileceği ve ne kadar kalınacağı konusunda müşterek bir karar vermeleri birçok sıkıntıyı ortadan kaldıracaktır.

Dini duyarlılığınızdan dolayı, kocanızın ailesi ile ilgili yaşadığınız sıkıntılar varsa, bunu kocanıza uygun bir zamanında yumuşak bir üslupla anlatabilirsiniz. Mesele, birlikte olduğunuzda içki içmemeleri, sizin dini yaşantınıza müdahale etmemeleri konusunda o da ailesini uyarabilir. Tüm bunlar, iyi niyetle ve güzel bir üslupla ifade edildiğinde karşılığını bulacaktır.

Konuyu, sadece yükümlülükler açısından değil de, ebedi hayat arkadaşına olan sevgi ve saygı açısından da değerlendirmek gerekir. Yani evlilik hayatında arzu edilen huzur ve mutluluk açısından da bakmak gerekir:

Eğer bir eş, ailesinin ziyaret edilmesini istiyor ve bu konuda ısrar ediyorsa, diğer eşe düşen şey, öncelikle eşini anlamaya çalışmaktır. Onun ailesi yanında zor durumda kaldığı ve bu konuda sitemler işittiğini düşünüp, ebedi hayat arkadaşını zor durumda bırakmaması kişinin hem ahireti hem de dünyası için en hayırlı olanıdır. Gerekirse bu konuda fedakârlıkta da bulunulmalıdır.

Kocanızın sizi bu konuda zorlamaması, sadece arzu ve talepte bulunması en doğrusudur. Ancak sizin de, kocanızın sizi neden zorladığı ve onu buna iten psikolojik dinamiklerin neler olduğu konusunda onu anlamaya çalışmanız gerekir.

Bu durumda hayat arkadaşınızın sevgisini daha çok kazanacak, daha huzurlu bir evlilik sürdüreceksiniz. Çünkü hiçbir erkek veya kadın, ailesini sevmeyen, beğenmeyen, onlara gidip gelmeyen bir eşi tam sevemez, onun isteklerine cevap veremez.

Birçok erkeğin, hanımına karşı olan agresif ve sert davranışlarının altında, hanımının ailesine karşı eleştirel bakışı ve iletişimini kesmek istemesinin yattığını görmekteyiz. Çünkü bu durum toplumda erkeğin eksikliği, zayıflığı, başarısızlığı, güçsüzlüğü şeklinde algılandığı için psikolojik olarak eziklik yaşamasına neden olacaktır. Bu duruma düşmesinin nedeni olarak hanımını gördüğünden maalesef ona karşı öfkeli davranışlar sergiler.

Bunda erkeklerin kendi sorumlulukları da yok değildir. Çünkü bir erkeğin ailesi ve hanımı arasında çıkan her türlü anlaşmazlıkta, şartsız olarak ailesinin yanında yer alması, Allah’ın emaneti olan hanımını ciddi anlamda yaralar. Kadın, bu durumda kendisini değersiz hissedeceği için kocasının ailesi ile ilişkisini asgari düzeyde tutmaya çalışacak veya hiç gitmeyecektir. Oysaki bir kocaya düşen vazife, kim haklıysa çekinmeden onun yanında yer almaktır. Allah’ın da istediği budur.

Kocanızın ailesi ile daha iyi ve yakın ilişkiler kurmanız, ziyaret edip, sevgilerini kazanmanız onların dini duyarlılıklarını artıracaktır. Böylece hatalarını anlayıp, sizi “yobaz” olarak değil, İslam’ın güzelliğini sergileyen bir rol model olarak göreceklerdir.
Çocuklarınızın etkilenip etkilenmemesi konusuna gelince:

Öncelikle çocuklarınızın manevi açıdan temiz kalmalarını istemenizden daha doğal bir şey olamaz. Bu konuda kocanızla görüşüp, çocuklarla birlikte yaptığınız ziyaretlerde ailesinin dine aykırı davranış ve tutumlardan kaçınmaları istenebilir.

Bunun dışında çocukları korumanın tek yolu, onların dede ve ninelerinden uzak kalması değildir. Çünkü çocukların ruhsal ve manevi gelişimini etkileyen çok sayıda faktör var. Anne-babanın söz ve davranışları, TV, sanal medya, çevre, okul, arkadaşlar vb. Yani çocuklar sadece bir açıdan etkilenmiyorlar. Siz, onları manevi açıdan terbiye eder ve bilinçlendirirseniz başkalarında gördükleri onları çok etkilemeyecektir. Burada önemli olan sizin karı ve koca olarak söz ve davranışlarınızla onlara güzel örnek olmanızdır.

Aile ilişkileri başta olmak üzere, karı-koca arasında yaşanan hiçbir konu tartışılarak ve kavga edilerek çözülmez. Aksine kördüğüme dönüşerek, daha büyük yaraların açılmasına neden olur.

Bu konuyu kocanızla mutlu bir vaktinizde, baş başa iken usulüne uygun konuşursanız o da sizi anlayacaktır.

Kocanız kavga başlattığında, “Seni anlıyorum, ailene gitmediğim için kızgınsın. Senin böyle yüksek sesle konuşmandan dolayı ben de çok kırılıyorum, üzülüyorum. Bunu daha müsait bir vaktimizde konuşalım.” derseniz, tepkisi daha olumlu olacaktır.

Unutmayalım Yüce Yaratıcı, Kuran’da evli çiftlere birbirine karşı hakkı gözetmelerini, adil olmalarını, “iyi geçinmelerini” emreder.

Hiç yorum yok: