“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim
Dinimizi bilmiyoruz;öğrenmek için de hiç bir çaba harcamıyoruz;ailelerimizin (eğer verdiyse) öğrettikleri kadarını biliyoruz. Acaba bildiklerim doğru mu diye sorgulamak,araştırmak aklımıza gelmiyor. Ya önemini bilmiyoruz ya da dinimizi bilmeyi ve uygulamayı yobazlık olarak görüyoruz.(önemli bir bilgi:Bundan 100 yıl öncesine kadar, dini bütün gerçekler kendisine gösterildiği halde, kabul etmeyen, kendi indi ve hatalı görüşünde körü körüne ısrar ve inat eden kaba, cahil kimseye "yobaz" denirdi.)
Muharrem ayı yaklaşırken bu çok önemli meseleyi "Ehl-i sünnet" itikadını tekrar hatırlayalım ve anlatalım istedim.
Ehl-i Sünnetin itikada (inanca ait hüküm ve bilgilerde), ameliyata (işlemeye ait hükümler, bilgiler, fıkıh) ait belli başlı özellikleri şunlardır:
1. Allahı kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh bilirler.
2. İtikatta iki imamları vardır: İmamı Eş'arî ve İmamı Mâturidî. Bu iki imam arasında usûle, esasa, temellere ait ihtilaf yoktur.
3. Amelî mesele, hüküm ve bilgilerde dört imamdan birinin fıkhıyla amel ederler. İmam Ebû Hanife, İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed ibn Hanbel. Bu dört imam usûlde, esasta, temelde birdir, teferruatta ictihad ayrılıkları olmuştur ki, geniş bir rahmete vesiledir. Dört mezhebin imamları, ulema ve fukahası, mensupları birbirini sapıklıkla suçlamazlar. Hepsi haktır, doğrudur.
4. Dinî konularda bilenlerle bilmeyenleri bir tutmazlar. Hanefîlere göre ulema ve fukaha, tabakalara ayrılmıştır. En üst derecede mutlak müctehid imamlar bulunur, yedinci alt derecede, fetva vermeye iktidarı ve icazeti olan müftüler yer alır.
5. Lâ-mezhebî yani mezhepsiz ve fıkıhsız değildirler.
6. Beş vakit namazı ölünceye kadar kılarlar. Ben kemale erdim, bana yakîn geldi., artık namaz benden sâkıt oldu gibi hezeyanlar ve saçmalıklar söylemezler.
7. Hür ve mukim erkekleri, farz namazları cemaat ile kılar.
8. Müteşabihatı, Allah'a noksan sıfatlar izafe edecek şekilde lügavî manasıyla yorumlamazlar.
9. Kıldığı namaz sahih olan her imamın arkasında namaz kılarlar.
10. Dinî konu, mesele ve hükümlerde icazetli ve muttaki ulemaya, fukahaya, müftülere danışırlar.
11. Kur'an-ı Kerimi re'y ve heva ile yorumlamazlar.
12. Kur'anın, mahluk olmadığına, Kelam-ı Kadîm olduğuna inanırlar.
13. Bugün elimizde bulunan Kur'an-ı Kerim'de ilave, çıkartma, tahrif bulunmadığına; Peygamberimizin (Sav) hayatının son Ramazanında Mushaf metnini Cebrail aleyhisselam ile iki kere mukabele ettiğine inanırlar.
14. Edille-i şer'iyenin dört olduğunu, bunların Kur'an, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukaha olduğunu kabul ederler.
15. Telfik-i mezahibi, yani dört fıkıh mezhebininin hükümlerinin ve kolaylıkların karışık, aklının estiği şekilde uygulanmasını kabul etmezler; herkes bağlı olduğunu hak mezhebi bütünüyle hayata uygulamalıdır görüşünü benimserler.
16. Din alimi olabilmek için âlî ve 'âlî ilimleri icazetli üstadlardan öğrenip, sonra imtihan verip icazet almış olmak gerektiğine inanırlar. Böylece din alimlerinin, fakihlerin, müfessir ve muhaddislerin, ucu Resullerin Seyyidi Efendimize ulaşan sağlam bir silsileye sahip olmaları gerektiğine inanırlar.
17. Ashab-ı Kiramın tamamının (radiyallahu anhüm ecmaîn) din konusunda âdil ve sâdık olduğunu kabul ederler.
18. Bundan bin dört yüz yıl önce Ashab arasında geçmiş savaş ve ihtilafları Ahkemülhakimîn olan Rabbülâlemîne havale ederler.
19. Başta Hazret-i Ali kerremallahu vecheh, mü'minlerin annesi Fâtıma ez-Zehra, Haseneyn efendilerimiz olmak üzere Ehl-i Beyt-i Mustafayı çok severler, onların yüksek ahlakını örnek alırlar.
20. Peygamber Efendimizin sav, Müslümanlar için en güzel örnek ve model olduğuna inanırlar.
21. İmanın altı temel şartı bulunduğuna, bunlardan birinin kader olduğuna iman ederler.
22. Allahın izniyle şefaat edileceğine inanırlar.
23. Din konusunda takiyye ve kitman yapmazlar.
24. Tefsir yapmaya yeterli ehliyeti, ilmi olmayanların re'y ve heva ile Kur'anı yorumlamalarını, ayetlerden kendi kafalarına göre hüküm çıkartmalarını kabul ve tecviz etmezler.
25. Peygamberimizin risaletini, davetini, dinini ilanından sonra, bu ilan ve davet kendisine ulaşıp da bunu red, inkar ve tekzib edenlerin ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğunu kabul etmezler.
26. Allah katında tek hak, geçerli, makbul dinin İslam olduğuna, İslam'ın dışında başka hak ibrahimî din bulunmadığına iman ederler.
27. Büyük günah sahiplerini, günahı helal kabul etmemeleri şartıyla tekfir etmezler.
28. Din ve dünya ayırımı yapmazlar; İslam dininin dünya işlerini tanzim için gönderilmiş hak nizam olduğuna inanırlar.
29. Ehl-i Sünnet İslamlığında din ilimlerini para kazanmak ve zengin olmak için öğrenmek fâsit bir niyettir ve haramdır.
30. Ehl-i Sünnet Müslümanları gerçek ulemayı, gerçek fukahayı, gerçek müfessirleri, gerçek muhaddisleri, gerçek kâmil mürşidleri, gerçek evliyaullahı sever, sayar, onlara hürmet eder ama onları asla erbab haline getirmez.
Cenab-ı Hak cümlemizi Kurana, Sünnete, Şeriata, icmâ-i ümmete uyan, cumhur-i ulema yolundan giden, Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunan, ana caddede yürüyen, ihlaslı kullarından eylesin.Amin.
İtikadımızı gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum. Daha önce bu konuyla ilgili yazılan yazılar da size yardımcı olacaktır inşallah:
- 14. (Ehl-i Sünnet).İNANIYORUZ AMA DOĞRU MU İNANIYORUZ?
- 24. BİR MÜSLÜMANIN EHLİ SÜNNET OLABİLMESİ İÇİN İNANMASI GEREKEN KONULAR
- 6. EHL-İ SÜNNETE AYKIRI GÖRÜŞLER
- 16.(Bi'dat Ehli) İNANIYORUZ AMA DOĞRU MU İNANIYORUZ?
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder