26 Şubat 2023 Pazar

NİSA SURESİ 78. ve 79. ayetlerin tefsiri (Safvetü't Tefasir)


﴾78﴿ Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar!

78. Nerede bulunursanız bulunun, sağlam kalelere sığınsanız bile, eceliniz geldiğinde ölüm size mutlaka ulaşır ve ansızın yakalar. O halde, ölüm korkusuyla savaştan çe­kinmeyin. münafıklara zafer, ganimet ve benzeri bir iyilik dokunursa; bu, Allah tarafındandır ve O'nun takdiriyledir. Çünkü O bizim iyiliğimizi bilmektedir" derler, Onların başına hezimet, açlık ve benzeri bir kötülük gelirse, Muhammed (s.a.v.)'in ve dininin uğursuzluğunu kastederek; "Bu, Muhammed (s.a.v.)'e tabi olduğumuz ve onun dinine girdiğimiz için başımıza geldi" derler. Süddî şöyle der: Dinimizi bıraktığımız ve Muhammed'e uyduğumuz için başımıza bu belâ geldi" derler. Nitekim Firavun'un kavmi de böyle söylemişti: "Onların başına bir kötülük geldiğinde Musa'yı ve beraberin­dekileri uğursuz sayarlardı,[Araf,131] Ya Muhammed! O beyinsiz­lere de ki: "İyilik, kötülük, mükafat ve ceza, bunların hepsi Allah katındandır. Bunları yaratan ve icat eden odur. O'ndan başka yaratıcı yoktur. Fayda veren de, zarar veren de sadece O'dur. Herşey Onun iradesiyle olur. " Hayır ve şerrin Allah'ın takdiriyle olduğunu açıklamak suretiyle onların bâtıl id­dialarını reddetmesi ve onları susturması, Rasulullah (s.a.v.)'a emredildi. Onlara ne oluyor da, herşeyin Allah'ın takdiri ile olduğunu anlamıyorlar? Bu âyet, anlayışlarının azlığı sebebiyle onları kınamaktadır. Bundan sonra Yüce Allah imanın hakikatini açıkladı:        

   ﴾79﴿ Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.                             

79. Bu âyet bütün insanlara hitap etmektedir. Yani Ey insan! Sana gelen iyilik ve nimet, bir lütuf, ihsan, ikram ve bir imtihan olarak Allah'tandır. Sana gelen bir belâ ve musibet ise, kendindendir. Kötülüğü bizzat kendin yaptığın için, onun sebe­bi sensin. Nitekim bir başka âyet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi yaptıklarınız yüzündendir[Şûrâ,30] Bundan son­ra Yüce Allah, Rasulullah (s.a.v.)'a hitap ederek şöyle, buyurdu: Ey Muhammed! Seni bütün insanlara peygamber olarak gönderdik. Allah'ın hükümlerini onlara tebliğ edeceksin. Senin peygamber­liğine şahit olarak Allah yeter. 

22 Şubat 2023 Çarşamba

Yapılan hayrın veya okunan Kur’an’ın sevabı ölen kimseye bağışlanabilir mi?

Yapılan hayrın veya okunan Kur’an’ın sevabı ölen kimseye bağışlanabilir mi?
Yapılan ibadetin ve hayırların sevaplarının başkasına bağışlanması caizdir. Kişi, okuduğu Kur’an-ı Kerim’in, yaptığı hatmin ve işlediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir. İster sağ, ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimsenin, bundan yararlanacağı umulur. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları ödenmiş olmaz ise de, bunlar iyilik ve sevaplarının çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olabilir.
Benî Seleme kabilesinden bir adam, annesi ve babası öldükten sonra, onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Evet, onlara rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmak, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmaktır.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 130; İbn Mâce, Edeb, 2) buyurmuştur.
Annesinin aniden öldüğünü, şayet konuşabilseydi sadaka verilmesini vasiyet edeceğini zannettiğini belirterek, onun adına sadaka verirse sevabının kendisine ulaşıp ulaşmayacağını soran sahabîye de, “Evet, ulaşır. Onun namına sadaka ver.” (Buhârî, Vasâyâ, 19; Müslim, Zekât, 51) buyurmuşlardır.

21 Şubat 2023 Salı

Helâl ve Haram Lokma

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin…” (Bakara, 168)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"Şüphesiz helâl bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisi arasında (helâl veya haram olduğu açıkça belli olmayan) birtakım şüpheli şeyler vardır ki, pek çok kimse onları bilemez. Şüpheli şeylerden kaçınan bir kimse, dînini ve haysiyetini korumuş olur. Şüpheli şeylerden sakınmayan bir kimse ise, zamanla harama düşer. Tıpkı sürüsünü başkasına âit bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, sürünün bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allâh’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir.” (Buhârî, Îmân, 39)   

https://www.2g1d.com/ 

20 Şubat 2023 Pazartesi

Allah’ın Kullarına Merhameti


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.” (En’âm, 12)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı. Bunlardan doksan dokuzunu kendi katında tuttu. Bir cüzünü yeryüzüne indirdi. İşte bu bir cüz rahmet sebebiyle canlılar birbirine acıyıp şefkat gösterirler. Hatta, yavrusunu emziren hayvanın yavrusuna dokunur diye ayağını kaldırması bile bu merhamet sebebiyledir.” (Buhârî, Edeb, 19; Müslim, Tevbe, 17-21)

Ömer b. Hattab (ra)’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Rasûlullah (sav)’in huzuruna bir grup esir geldi. Onların içinden bir kadın, telaş içinde yavrusunu arıyordu. Onu esirler arasında bulunca hemen alıp bağrına bastı. Yavrusunu kana kana emzirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) bize:

“-Ne dersiniz, bu kadın çocuğunu ateşe atar mı?” buyurdu.

Biz; “Hayır, atmaz.” dedik. Bunun üzerine Nebi (sav):

“-Allah’ın kullarına merhameti, bu kadının çocuğuna olan merhametinden daha fazladır.” buyurdu. (Müslim, Tevbe, 22)   

https://www.2g1d.com/ 

19 Şubat 2023 Pazar

Tesettür Hassâsiyeti

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzâb, 59)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Cehennemliklerden henüz görmediğim (daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hattâ, onun çok uzak mesâfeden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Rasûlullah (sav), Hz. Aişe validemizin ablası Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve:

“-Esmâ! Bulûğa erdikten sonra kadınların, (yüzüne ve eline işâret ederek) şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31/4104)

Hadis-i şerifteki “giyinmiş çıplaklar” ifadesiyle, sadece süslenmek için giyinen, dışarı çıkarken câzip ve dikkat çekici kıyafetler kullanan ve vücut hatları belli olacak şekilde dar ve şeffaf elbiseler giyen kimseler kastedilmiştir.   

https://www.2g1d.com/ 

18 Şubat 2023 Cumartesi

Hiçlik Dersi

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“De ki; Allâh’ın lûtfuyla, rahmetiyle (evet) ancak onunla ferahlasınlar. Bu onların toplayıp yığdıklarından hayırlıdır.” (Yûnus, 58)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bir adam, doğduğu günden, yaşlanıp öldüğü güne kadar Allah rızâsı için ve tâat niyetiyle alnını yerden kaldırmayıp gayret etse, o adam yine de (Allâh’ın kendisine lûtfetmiş olduğu nîmetlerin şükründen âciz kaldığı düşüncesiyle) kıyâmet günü amellerini az görür.” (Ahmed, IV, 185)  

https://www.2g1d.com/ 

17 Şubat 2023 Cuma

Gariplere Müjdeler Olsun!

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Yeryüzünde bozgunculuk yapıp ıslâha çalışmayan, böylece haddi aşan kimselerin emrine uymayın!” (Şuara, 151-152)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Ortalık kargaşa içindeyken ibadet etmek, bana (kavuşmak üzere) hicret etmek gibidir.” (Müslim, Fiten, 130. Tirmizî, Fiten, 31/2201; İbn-i Mâce, Fiten, 14)

Rasûlullah (sav), diğer bir hadiste, fesat zamanlarında ibadet eden mü’minleri tebşîr ederek şöyle buyurmaktadır:

“İslâm garip başladı ve yine önceki garip hâline dönecektir. Gariplere müjdeler olsun! Ki onlar benden sonra, insanların Sünnet’imden bozup fesâda uğrattığı hususları ıslâh ederler.” (Tirmizî, Îmân, 13/2630. Müslim, Îmân, 232-233; Ahmed, I, 184; IV, 73)

Buradaki ıslahtan maksat, sayıları iyice azalan ve toplumda garipsenir hâle gelen müslümanların Peygamber Efendimiz’in sünnetini yaşamaları ve güçleri nisbetinde insanlara anlatıp öğretmeleridir.

Yine bir gün Rasûlullah (sav):

“–Gariplere müjdeler olsun! Gariplere müjdeler olsun! Gariplere müjdeler olsun!” buyurmuştu.

“–Ey Allah’ın Rasûlü, garipler kimlerdir?” diye soruldu.

Efendimiz (sav):

“–Çok sayıdaki kötü insanın arasında bulunan sâlih kişilerdir. Çevresindekilerden onlara isyân edenler, itaat edenlerden daha fazladır” cevabını verdi. (Ahmed, II, 222, 177)   

https://www.2g1d.com/ 

16 Şubat 2023 Perşembe

Hayalleri Süsleyen Zafer

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

"Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder." (Fetih, 1-3)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

“Kostantiniyye (İstanbul) elbette fethedilecektir! Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir!..” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/335)   

https://www.2g1d.com/ 

15 Şubat 2023 Çarşamba

O Seni Görüyor

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

"Doğrusu senin Rabbin hep gözetlemektedir." (Fecr, 14)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

"İhsan, Allah'a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor..." (Müsim, Îmân 1,5. Buhârî, Îmân 37;)   

https://www.2g1d.com/ 

14 Şubat 2023 Salı

Sevelim Sevilelim

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“Hep birlikte Allâh’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allâh’ın size olan nîmetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nîmeti sâyesinde kardeşler olmuştunuz…” (Âl-i İmrân, 103)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Kıyâmet günü Allâh Teâlâ şöyle buyurur: Celâlim hakkı için, bana itaat maksadıyla birbirlerini sevenler nerede? Hiçbir gölgenin bulunmadığı bugün, onları gölgemde gölgelendireceğim, onları muhâfaza edeceğim.” (Müslim, Birr, 37)   

https://www.2g1d.com/ 

13 Şubat 2023 Pazartesi

İnfâk Zamanı

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“...(Rasûlüm!) Sana (hayr u hasenât yolunda) neyi infâk edeceklerini sorarlar. De ki: İhtiyaç fazlasını (verin)!..” (Bakara, 219)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)   

https://www.2g1d.com/ 

12 Şubat 2023 Pazar

Deprem gibi afetler bir tesadüf mü, yoksa kaderimiz midir?


Deprem kader mi, değil mi? Bunu tahlil etmek için önce kaderin ne olduğunu hatırlayalım:

Kader, kısaca, her varlığın ve her olayın bütün incelikleriyle Allah'ın ezeli ilminde malum olması ve ona göre takdir edilmesi, yaratılmasıdır. Her hadise “mukadderdir”, yani yeri ve zamanı ezelden belirlenmiştir. Kâinatta olup bitenler gibi, olacaklar da Allah tarafından bilinir. İlahi ilmin dışında kalan hiçbir olay düşünülemez. Her ne oluyorsa, adına kısaca kader dediğimiz ilahi ilmin sınırları içinde olmaktadır. Kâinatta tesadüf yok, tevafuk vardır. Bütün mekânları ve bütün zamanları kuşatan kader gerçeği tesadüfe meydan bırakmamıştır.

Deprem de bir fiil; her fiil gibi o da failini gösteriyor. Dünyayı yoktan var eden, onu güneşin etrafında bir uzay gemisi gibi uçuran, büyük bir sistem dahilinde mevsimleri değiştiren, yeryüzünde bitkileri, hayvanları, insanları hâlk eden, sayısız işleri vakti vaktine, şaşırmadan, akıl almaz bir ölçüyle düzenleyen, nihayetsiz ilmi, iradesi ve kudretiyle atomları mucizevi bir şekilde yan yana getirip harikulade eserler yaratan Allah; kendi mülkünde meydana gelen ve insanları yakından ilgilendiren deprem gibi önemli bir hadiseyi bilmesin, irade etmesin, başıboş bıraksın, tesadüfe havale etsin... Mümkün mü?

Kâinattaki her olay gibi, deprem de Allah tarafından bilinmekte ve icra edilmektedir. Ne zaman ve nerede deprem olacak, nasıl olacak, neticesinde kimler ölecek, kimler kurtulacak bütün bu unsurlar, bütün ayrıntılarıyla kaderde mevcuttur.

Bu temel hakikati böylece tespit ettikten ve imanımızı tazeledikten sonra, şimdi başka bir hususu inceleyelim.

Biri çıkıp diyebilir ki: 

“Biz bu cümleyi kaderi inkar etmek ve depremin tesadüfen meydana geldiğini söylemek için kullanmıyoruz. Maksadımız, insanları tedbire davet etmek. Deprem kuşağında yerleşim birimleri kurmamak, deprem ihtimalini daima göz önünde bulunduran binalar yapmak, inşaatlarda depreme dayanıklı ve hafif malzemeler kullanmak gibi tedbirlerle bu felaketin zararını bir derece önleyebiliriz. İşte biz, bu noktaları hatırlatarak ihmalcileri ikaz etmek istiyoruz.”

Eğer söylenmek istenen bu ise, şunu önemle belirtelim ki, körü körüne teslimiyetçiliğe “kader” deyip, tedbirler almayı “kaderi değiştirmek” diye ifade etmek yanlış bir anlayıştır. İslami tevekkül anlayışı hiçbir tedbir almadan sonucu beklemek değil, elden gelen her şeyi yaptıktan sonra sonucu teslimiyetle beklemektir. Sebeplere teşebbüs edip; sonucu Allah'tan istemektir. Çünkü, sebepler bir araya gelmekle mutlaka netice hasıl olacağı şeklinde bir kural yoktur. Sebepler yaratıcı değil, birer vesiledirler. Tedbir için her ne yapılırsa yapılsın, yine de neticeleri yaratacak olan Allah'tır.

Tedbir alınsın veya alınmasın, her iki hâlde de olup bitenler “kader”dir. Tedbir almakla kaderin dışına çıkılmaz. Gemi rota değiştirmekle okyanustan çıkmış olmaz. Biz insanlar kader okyanusunda yüzen birer gemi gibiyiz. Rotamızı ne yana çevirirsek çevirelim, tedbir alalım veya almayalım o ilim okyanusundan ayrılmış olmayız. Tedbir almamaya kader deyip, tedbir almayı kaderden kurtulmak zannetmenin, doğru kader inancı ve anlayışıyla hiçbir alakası yoktur.

Hâller değişir, ama kader değişmez. Mesela, bir fakir çalışıp zengin olmakla, “Ben kaderimi değiştirdim.” diyemez. Değişen onun hâlidir, fakirliğin yerini zenginlik almıştır. Şöyle demesi gerekir: “Benim kaderimde önce fakir olmak, sonra da çalışıp zengin olmak varmış.” 

İslam bize, “Kadere inanıyorsan, tedbiri bırakacaksın.” demiyor. Aksine, önce tedbir alıp, sonra tevekkül etmemizi istiyor.

Dua Kapısının Anahtarı

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin.” (A’râf, 55)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir." (Tirmizî, Daavât 112)   

https://www.2g1d.com/ 

11 Şubat 2023 Cumartesi

Eyvah Günahlarım!

  
  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 53)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bir kul günah işler, sonra güzelce abdest alır, kalkıp iki rekât namaz kılarsa ve peşinden de Allah’dan bağışlanmasını dilerse, muhakkak Allah onu bağışlar.” (Terğîb, III, 130; İbn Kesîr, I, 407)

Bir adam Rasûlullah (sav)’e geldi ve iki ya da üç kez: “Eyvah günahlarım, eyvah günahlarım.” dedi bunun üzerine Rasûlullah (as) ona:

“’Allah’ım, senin mağfiretin benim günahlarımdan daha geniştir, rahmetin de amelimden bana daha çok ümit verir’ de.” buyurdu.

Adam bu duayı okuyunca Peygamber (sav):

“Tekrar et.” buyurdu.

O da tekrar etti. Sonra yine;

“Tekrar et.” buyurdu. Adam da tekrarladı.

Sonra Rasûlullah (as), “Kalk, Allah günahlarını affetti.” buyurdu. (Tergîb, III, 132)   

https://www.2g1d.com/ 

10 Şubat 2023 Cuma

Vuslat ve Büyük Vedâ

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir.” (Enbiyâ, 8)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

“Ey insanlar! Duydum ki sizler, peygamberinizin vefât edeceğinden korkuyormuşsunuz! Benden evvel gönderilip de ümmeti içinde dâimî olarak kalmış bir peygamber var mıdır ki ben de sizin içinizde sürekli kalayım? İyi biliniz ki ben Rabbime kavuşacağım! O’na siz de kavuşacaksınız! Muhakkak ki bütün işler, yüce Allâh’ın izni ile cereyân eder. (Buhârî, Salât, 80; İbn-i Sa’d, II, 227)

Allâh Rasûlü (sav)’e, vahiy meleği Cebrâîl (as) gelerek:

“-Sana selâm olsun ey Allâh’ın Rasûlü! Bu, Sen’in için yeryüzüne ayak basışımın sonuncusudur!” dedi. (İbn-i Sa’d, II, 259)

O gün Allâh Rasûlü (sav), daha evvel buyurduğu:

“-Hiçbir peygamberin rûhu, cennetteki durağını görmedikçe alınmaz! Sonra durağına gitmesi, arzusuna bırakılır!” sözlerinin tecellîsini yaşadı. (Buhârî, Meğâzî, 83, 84; Ahmed, VI, 89)

O gün Allâh Rasûlü (sav)’e Azrâîl (as) geldi ve yanına girmek için izin istedi. Müsâade aldıktan sonra Âlemlerin Efendisi’nin önünde durarak:

“–Yâ Rasûlallâh! Ey Ahmed! Yüce Allâh beni Sana gönderdi. Sen’in her emrine itaat etmemi de emir buyurdu. Eğer Sen arzu edersen rûhunu alacağım! Arzu etmezsen rûhunu Sen’de bırakacağım!” dedi.

O sırada yanlarında bulunan Cebrâîl (as) da:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Yüce Allâh Sen’i özlemektedir!” dedi.

O gün Allâh Rasûlü (sav), kendisinden müsâade isteyen ölüm meleğine:

“–(Ey Azrâîl!) Allâh katında olan daha hayırlı ve daha devamlıdır! Ey ölüm meleği! Haydi, emrolunduğun şeyi yerine getir; rûhumu al!” buyurdu. (İbn-i Sa’d, II, 259; Heysemî, IX, 34-35; Belâzûrî, I, 565)

Ardından mübârek ellerini yanındaki su kabına batırıp ıslatarak yüzlerine sürdü ve ilâhî hasretle dolu hayâtının vuslat kapısından geçerken kelime-i tevhîdi terennüm ederek:

“Ey Allâh’ım! Refîk-ı A’lâ, Refîk-ı A’lâ” diye diye mübârek rûh-i şerîflerini teslîm eyledi. Yüzlerini ıslattıkları mübârek eli, yanındaki su kabının içine düştü!.. (Buhârî, Meğâzî, 83) (Osman Nuri Topbaş, Hazret-i Muhammed Mustafa (sav)-2, Erkam Yay.)   

https://www.2g1d.com/ 

9 Şubat 2023 Perşembe

Vefalı Bir Dost

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (Nisâ, 69)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

“Ey insanlar! İnsanlardan canında, malında, dostluğunda, bana karşı Ebû Bekir’den daha fedâkâr ve cömert davranan kimse yoktur! Eğer Rabbimden başka, insanlardan bir dost edinmiş olsaydım, muhakkak ki Ebû Bekr’i dost edinirdim…” (Buhârî, Salât, 80; İbn-i Sa’d, II, 227)

Rasûlullah (sav) birgün:

“–Cebrâîl (as) yanıma gelerek elimden tuttu ve bana ümmetimin gireceği cennet kapısını gösterdi” buyurdular.

Hz. Ebû Bekir (ra) hemen atılıp:

“–Ey Allah’ın Rasûlü! O esnâda Siz’inle birlikte olup o kapıya bakmayı ne kadar isterdim!” dedi.

Allah Rasûlü (sav):

“–Ey Ebû Bekir, ümmetimden cennete ilk girecek kimse olman sana yetmez mi!” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Sünnet, 8/4652)

Hz. Ebû Bekir, cennetle müjdelenen bahtiyar sahâbîlerin başında geliyordu. (Dr. Murat Kaya, Hazret-i Ebu Bekir'den 111 Hatıra, Erkam Yay.)   

https://www.2g1d.com/ 

8 Şubat 2023 Çarşamba

Misliyle Karşılık Bulan İyilik


Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim

“Her kim bir iyilik yaparsa ona, o yaptığı iyiliğin on katı vardır.” (En’âm, 160)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, II,)

https://www.2g1d.com/ 

7 Şubat 2023 Salı

Neden deprem, savaş, veba vb. musibetler çoğunlukla Müslümanların başına geliyor?


Bu dünya hizmet ve meşakkat yeridir, mükâfat ve rahat yeri değildir. İnsanın asıl vazifesi Rabbini tanımak ve emrettiği ölçüler içerisinde yaşamaktır. Bunun da yolu ibadetlerden geçmektedir.

İbadet iki kısımdır:

1. Müsbet ibadetler,
2. Menfi ibadetler.

İbadetin müsbet kısmı bildiğimiz, namaz oruç gibi ibadetlerdir. Menfi kısmı ise hastalık, musibet ve doğal felaketler karşısında insanın aczini ve zayıflığını hissedip Rabbine sığınması ve sabretmesi neticesinde kazandığı büyük sevaplardır. 

Diğer yandan belaların en şiddetlilerine Allah’ın en sevdiği kulları olan -başta Efendimiz (asm) olmak üzere- peygamberler ve salih kullar maruz kalmıştır. Eğer zannedildiği gibi musibet mutlaka kötü bir şey olsaydı, o zaman Allah en sevdiği kullarına bela ve musibetleri vermezdi. Çünkü hadis-i şerifde şöyle ifade edilliyor: 

“En ziyade musibet ve zorluklara maruz kalanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir.”(1)

Bela ve musibetlerin daha çok Müslümanların başına gelmesinin nedeni ise, bu dünyada yapmış oldukları hataların ve işlemiş oldukları cezaların karşılığını çekip, haşir meydanına bırakılmamasıdır. Çünkü büyük hatalar ve cinayetler büyük mahkemelere, küçük cezalar küçük merkezlerde verildiği gibi, günahı az olan iman ehlinin hataları bu dünyada çeşitli bela ve musibetlerle temizlenmekte, büyük mahkeme olan haşir meydanına bırakılmamaktadır. Ancak hataları büyük olan küfür ehlinin cezalarına, bu dünyanın bela ve musibetleri az geleceğinden büyük mahkemeye, ebedi ceza yurdu olan cehenneme ertelenmektedir.

1) el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1:519, no: 1056; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:343; Buharî, Merdâ: 3; Tir¬mizî, Zühd: 57; İbni Mâce, Fiten: 23; Dârimî, Rikâk: 67; Müsned, 1:172, 174, 180, 185, 6:369.

Örnek Nesildeki Ruh İnceliği

  
 
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Peygamber’i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın...” (Nûr, 63)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Kaba söz, ayıptan başka bir şey getirmez! Hayâ ve edeb de girdiği yeri süsler!” (Müslim, Birr, 78; Ebû Dâvûd, Cihâd, 1)

Kubâs bin Üşeym (ra):

“-Ben ve Hazret-i Peygamber (sav) Fil Senesi’nde doğduk.” der.

Osman bin Affân (ra) ona:

“-Sen mi daha büyüksün, yoksa Peygamber Efendimiz (sav) mi?” diye sorar. O mübârek sahâbî, şu edep numûnesi karşılığı verir:

“-Peygamber (sav) benden çok çok ve târife sığmaz derecede büyüktür. Doğumda ise ben O’ndan eskiyim...” (Tirmizî, Menâkıb, 2/3619)   

https://www.2g1d.com/ 

6 Şubat 2023 Pazartesi

Adâlet Terazisi


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

Ey îmân edenler! Adâleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, anne babanız ve akrabânız aleyhinde bile olsa Allah için şâhitlik eden kimseler olun. (Haklarında şâhitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adâletten sapmayın...” (Nisâ, 135)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı ve O’na en yakın yerde bulunanı, adâletli idârecidir. Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevimsiz olanı ve O’na en uzak mesâfede bulunanı da zâlim idârecidir.” (Tirmizî, Ahkâm, 4/1329; Nesâî, Zekât, 77)

Bir adam Rasûlullah (sav) Efendimiz’in önüne oturdu ve şöyle dedi:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Benim kölelerim var. Durmadan bana yalan söylüyor, ihânet ediyor ve baş kaldırıyorlar. Ben de onları azarlıyor ve dövüyorum. Onlar yüzünden benim durumum ne olacak?”

Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu:

“–Onların sana karşı yaptıkları hıyânet, isyan ve yalanlar ile senin onlara verdiğin cezâ hesaplanacak. Eğer senin verdiğin cezâ, onların suçuna eşit olursa senin lehine ya da aleyhine bir şey yoktur. Eğer senin verdiğin cezâ, onların suçundan az ise, bu lehine fazîlet olacaktır. Eğer verdiğin cezâ, onların suçunu aşarsa o fazlalığı ödemek zorunda kalacaksın ki, bu senden kısas yoluyla alınacaktır.”

Adam bir kenara çekilerek hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“–Allah Teâlâ’nın; “Biz, kıyâmet günü için adâlet terâzileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahî olsa, onu (adâlet terâzisine) getiririz. Hesap gören olarak Biz yeteriz.” (Enbiya, 47) kavl-i celîlini okumuyor musun?”

Adam bunun üzerine şöyle dedi:

“–Vallâhi yâ Rasûlâllah, hem kendim hem de onlar için birbirimizden ayrılmaktan daha hayırlı bir yol kalmadı. Şâhid olunuz, onların hepsi de hürdür.” (Tirmizî, Tefsîr, 21/3165)  

https://www.2g1d.com/ 

5 Şubat 2023 Pazar

Bu Ezanlar ki Şehâdetleri Dinin Temeli

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cum’a, 9)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“İnsanlar ezân okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın sevâbını bilselerdi ve bunları yapabilmek için de kur’a çekmek zorunda kalsalardı, mutlakâ öyle yaparlardı.” (Buhârî, Ezân, 9, 32; Müslim, Salât, 129)

Namaz vaktini cemaate duyurmak için önceleri yalnızca “Namaza, namaza!” ifâdeleri söylenirdi. Daha sonra ise ezân-ı Muhammedî lutfedildi.

Allâh Rasûlü (sav), halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu.

Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber Efendimiz bu teklifi beğenmedi.

Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, yahûdîlerin âletidir.” buyurdu.

Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber Efendimiz: “O da hristiyanların işidir.” buyurdu.

Rasûlullah (sav)’in derdiyle dertlenen, O’nun kaygısı ile kaygılanan Abdullâh bin Zeyd (ra) oradan ayrılıp gitti. Uyku ile uyanıklık arasında iken kendisine ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Hemen Rasûlullah (sav)’in yanına giderek:

“–Ben uyku ile uyanıklık arasında iken biri gelip bana ezânı öğretti.” dedi.

Hz. Ömer (ra) da aynı rüyâyı görmüştü… Bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav):

“–Ey Bilâl kalk ve Abdullâh bin Zeyd’in söylediklerini tatbîk et!” buyurdu.

Bilâl (ra) da Abdullâh’ın söylediklerini aynen tatbîk etti ve ezân okudu. (Ebû Dâvûd, Salât, 27/498)   

https://www.2g1d.com/ 

4 Şubat 2023 Cumartesi

Gönül Ateşi

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 119)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“İyi arkadaşla kötü arkadaşın misâli, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sâhibi ya sana kokusundan ikrâm eder veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince, o, ya senin elbiseni yakar, yahut da onun pis kokusu sana sirâyet eder.” (Buhârî, Buyû, 38)   

https://www.2g1d.com/ 

3 Şubat 2023 Cuma

Cennet'te Hz. Meryem’in Hz. Peygamber ile evleneceğine dair sahih bir bilgi var mıdır?
Sahih hadis kaynaklarımızda Cennet'te Hz. Meryem ile Hz. Muhammed’in (s.a.s) evleneceğine dair muteber bir bilgiye rastlanmamaktadır.
Hz. Meryem’e dair Kur’an ve Sünnet’te yer alan bilgilere bakıldığında, onun övülen kadınların başında geldiği, kendisini ibadete adadığı, iffet, ismet ve takvâ gibi faziletleri kendinde toplamış bir şahsiyet olduğu anlaşılmaktadır. (Âl-i İmrân 3/45; el-Enbiyâ 21/91; et-Tahrîm 66/12). Hz. Meryem’in tertemiz olması (Âl-i İmrân 3/42) onun “maddî ve mânevî kötülük ve günahlardan uzak olduğu” şeklinde anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, Hz. Meryem’in ahirette evlenip evlenmeyeceği veya kiminle evleneceği hususu hakkında Kur’ân-ı Kerim’de bir bilgi bulunmadığı gibi muteber hadis kaynaklarımızda da sahih bir bilgi nakledilmemiştir. Bu konuda ikincil kaynaklarda hadis alimleri tarafından çok zayıf ve münker olarak (metruk - makbul olmayan) nitelenen bir rivayet yer alsa da bu rivayet dini bilgi değerini haiz değildir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Mü’mine yaraşan, inanç ve ibadet hayatında herhangi bir yer tutmayan bu tür gereksiz soruların peşine düşmek yerine, Hz. Meryem’in iffet ve ibadet yönünü örnek almak ve muvahhid bir mümin olduğunu bilerek onu hayırla yad etmektir.

2 Şubat 2023 Perşembe

Seni de Diriltecek!

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyor. De ki: Onların ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yâsîn, 78-79)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı annesinin karnındaki kırk günde derlenir toplanır. Sonra ikinci kırk günlük süre içinde alaka (pıhtı, aşılanmış yumurta) haline döner. Sonra da bir o kadar zaman içinde bir parça et olur. Daha sonra Allah bir melek gönderir ve melek ona ruh üfler. Bu melek dört şeyle anne rahmindeki canlının rızkını, ecelini, amelini, iyi biri mi yoksa kötü biri mi olacağını yazmakla emrolunur.” (Buhârî, Tevhid 28; Enbiya 1; Müslim, Kader 16; Tirmizî, Kader 4; İbn Mâce, Muk.)   

https://www.2g1d.com/ 

1 Şubat 2023 Çarşamba

Cehennem Ateşi

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız. Derileri pişip acı duymaz hâle geldikçe onları başka derilerle değiştiririz ki acıyı iyice hissetsinler! Allah dâimâ üstün ve hakîmdir.” (Nisa, 56)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Şüphesiz kıyamet gününde cehennemliklerin azabı en hafif olanı, ayaklarının altına iki kor konulup da bu sebeple beyni kaynayan kişidir. O kişi, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli azap gördüğünü zannetmez. Hâlbuki kendisi, cehennemlikler içinde azabı en hafif olan kimsedir.” (Buhârî, Enbiyâ, 1; Rikak, 51; Müslim, Îmân, 362-364)

Cehennem, her türlü nimeti lutfeden Cenâb-ı Hakk’a karşı nankörlük eden isyankâr ve zâlim insanların cezalandırılacağı yerdir. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de, “Allah’ın sınırları”nın ihlâl edilmemesi noktasında kullarını devamlı îkâz eder ve Allah’ın azap ve cezalandırmasının çok şiddetli olduğunu bildirir. Buna rağmen hâlâ itaatsizliğe devam eden insanlar artık en şiddetli azabı hak etmiş demektir.

Ebû Saîd (ra) şöyle anlatır: Rasûlullah (sav):

“Kıyamet günü ölüm alaca bir koç sûretinde getirilip Cennet’le Cehennem arasında durdurulur. Sonra:

“-Ey Cennet halkı, bunu tanıyor musunuz?” denilir. Onlar da başlarını uzatıp bakarlar:

“-Evet, bu ölümdür” derler. Sonra:

“-Ey Cehennem halkı, bunu tanıyor musunuz?” denilir. Onlar da başlarını uzatıp bakarlar:

“-Evet, bu ölümdür” derler. Arkasından emir verilir, koç kesilir. Bundan sonra da:

“-Ey cennet halkı ebediyet/sonsuzluk üzeresiniz, artık ölüm yoktur. Ey cehennem halkı, ebediyet üzeresiniz artık ölüm yoktur” denilir” buyurdu. Sonra da:

“Onları pişmanlık ve üzüntü gününün dehşetine karşı uyar! Çünkü onlar gaflet içerisinde ve iman etmemiş halde iken iş bitirilmiş olur” âyetini okudu. (Meryem, 39)   

https://www.2g1d.com/ 

31 Ocak 2023 Salı

İslâmî Hayat


Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim

“İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.” (İbrahim, 52)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bizden bir şey işitip, onu aynen başkalarına ulaştıran kimsenin Allâh yüzünü ak etsin! Kendisine bilgi ulaştırılan nice kimseler vardır ki, o bilgiyi bizzat işitenden daha iyi anlar ve tatbîk eder.” (Tirmizî, İlim, 7)

Kuran'da, İslâmî hayatı gerçekleştirmekle yükümlü kılınan varlık insandır. Çünkü o, Allah'ın buyurduğu ve Elçisinin duyurduğu İslami bir hayata çağrılmaktadır. Öyleyse insanın seçeceği ve gerçekleştireceği hayat, Hazreti Peygamber (as)'in emanet bıraktığı İslâmî hayat olmalıdır.

Kuran, sadece İslâm'ın Allah katında geçerli din olduğunu, Hz.Muhammed'in risaletinin de bütün insanlığı kapsadığını bildirir. Kuran'ın beyanına göre Peygamber (as), insanlar üzerinde bir zorba değildir. Onun görevi irşat, tebliğ ve davetten ibarettir. Bunun için İslam'da ilke olarak dinde zorlamaya başvurmak yasaklanmış, gerçek olanla olmayanın birbirinden ayrıldığı belirtilerek iman edip etmeme, insanların kendi isteklerine bırakılmıştır.

Kuran'da Peygamber (as), "Allah'ın davetçisi" olarak nitelendirilmiş ona yüklenen davet görevi de "davet et" emrinin yanı sıra "tebliğ et", "hatırlat" ve "uyar" gibi başka kelimelerle de dile getirilmiştir. Davet kelimesi genellikle "insanları İslam'a ve onun ilkelerini uygulamaya çağırmak" anlamında kullanılır. Kuran'da da insanlar, "imana, İslam'a, Allah yoluna, Allah'ın kitabına, hakka, hayra, kurtuluşa, hayat kaynağına ve esenliğe" çağrılır. Bu yüzden davet, hem İslâm'ı kabul etmeyenlere hem de Müslümanlara yönelik olabilir. Davetin amacı, insanların doğru inanıp yaşamalarına yardımcı olmak; hedefi de İslami ilkelerin ve değerlerin insanlar tarafından kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamaktır.

Hazreti Peygamber (as), cahiliye müşrikliğinin devlet olduğu bir dönemde ve toplumda davet görevini üstlendi. O, insanları Allah'ı tanımaya ve Onun dinine uymaya çağırdı. Onlara şirksiz inancı, doğru yaşayışı ve güzel ahlakı öğretti. Tevhit sistemine dayalı bir düzen oluşturarak insanlığın hayrı ve dünyanın ıslahı için çalıştı. Ayrıca Peygamber (as), dine gönül açıp iman değerine erenleri eğitti. Onun eğitiminden geçen ilk nesil Müslümanları, yeni dinin çelik askerleri oldular. Onlar, tarihte eşine rastlanmamış bir fedakârlık örneği göstererek hem İslam'ı hayatlarına hem de başkalarına taşıdılar. Böylece onlar, beklenen ve özlenen nizamın yeryüzündeki ilk temsilcileri ve tebliğcileri oldular. (Doç. Dr. Fahreddin Yıldız, Altınoluk Dergisi Eylül-2000)
gunluk@2g1d.com

30 Ocak 2023 Pazartesi

Birlik Vakti


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim

“…Hani siz birbirinize düşman kimselerdiniz de Allah gönüllerinizi ısındırmıştı. Allah’ın nîmeti/İslâm ve îmân sâyesinde kardeşler olmuştunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarındayken Allah sizi oradan kurtarmıştı.” (Âl-i İmrân, 103)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Siz îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe îmân etmiş olamazsınız. Size işlediğiniz takdîrde birbirinizi sevmeye vesîle olacak bir amel göstereyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” (Müslim, Îmân, 93; Ebû Dâvud, Edeb, 131; İbn Mâce, Edeb, 11; Tirmizî, İstî’zan, 1.)


Bir ırk ve kavme mensûbiyet insanın kendi tercihiyle gerçekleşen bir olay değildir. Hiç kimseye “dünyâya gelmeden önce hangi âilenin çocuğu olmak istersin?” ya da “hangi kavme mensûb olmayı arzu edersin?” diye sorulmamaktadır. Böyle olunca insanoğlunun kendi tercihiyle elde etmediği bir şeyle övünmesi ne kadar anlamsızsa, yine kendi irâdesinin ürünü olmayan bir mensûbiyetle kınanması da o kadar anlamsızdır.

Dünyâda ve âhirette inananın işine en çok yarayacak vasıf, sevdiğini Allah için sevmek, buğzettiğine de Allah için kızmaktır. Allah Rasûlü bu özelliği îmânın kemâlinin tezâhürü olarak görmekte ve böyle bir inanca ulaşanın, îmânın tadına ereceğini belirtmektedir. Âhirette bütün dostluk ve akrabâlıklar, sevgi ve bağlılıklar sonra erecek; herkes birbirinin hasmı ve düşmanı hâline gelecektir. Ancak bunun bir tek istisnâsı vardır: Onlar da takvâ sâhipleridir.

Bu yüzden sevdiğini Allah için sevmek büyük bir kapı, yüksek bir ahlâkî meziyettir. Samîmî sevgi iç temizliğinden sonra gerçekleşir. Birbirleriyle uyum sağlayan kalbler saflaşır. Kalbler arasında mânevî uyum yoksa insanlar arasındaki geçim ve yakınlaşma dünyevî çıkarlarla sınırlı kalır. Ancak kalbler arasındaki îmân merkezli uyum ve sevgi, toplumsal iyilik ve güzelliklerin zemînini hazırlar.

İslâm toplumlarında toplum kimliğini oluşturan, İslâmî ve insânî değerlerdir. Mensûbları birbirlerine bu değerlerle kilitlenmiş ferdlerden oluşan toplumların yürekleri toplu atmaya devam eder. Renk ve dil farklılığı asla ayrışma sebebi olmaz. Aynı cephelerde vatanı ve mukaddesâtı koruyan askerlerin farklı dilleri konuşuyor olmaları hiçbir zaman problem teşkil etmez. Nitekim millî şâirimiz Mehmed Âkif bunu şöyle ifâde eder:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler, top onu sindiremez

Asr-ı saâdette Allah Rasûlü’nün etrafında Araplardan başka İranlı, Habeşli, Romalı, Yemenli pek çok kavim, ırk, millet ve dîne mensûb insan, İslâm potasında Müslüman kimliğiyle kaynaşmıştı. Asr-ı saâdetten günümüze kadar gelen süreçte, bu farklı ırk ve dillere mensûbiyet asla problem olmamıştı. (Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi, Ocak-2010)

gunluk@2g1d.com

29 Ocak 2023 Pazar

Âhiret Hazırlığı


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim


“Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltip hesaba çekileceksiniz). İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamacağımızı mı sanır? Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.” (Kıyâme, 2-4)



Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccâlden, belâsı daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?” (Tirmizî, Zühd 3)

Dünya bir yarış yeridir. Dünyaya gelen her insan, ister istemez bu yarışa ağlayarak katılır ve kendi kulvarında koşmaya başlar. Onu bu yarışa sokan ulu kudret, yarışı kazanmasını ister. Göğüs kafesine yerleştirdiği bir kronometre ile nefeslerini tık, tık, tık diye geriye doğru sayar ve ona sürenin gittikçe azaldığını duyurur. Yarışçıların kimi bir müddet sonra tıkanır, kimi uzun süre dolanır.

Bu yarışın çıkış noktası belli, varış çizgisi bellidir. Başarının sırrı, bu iki noktayı hep göz önünde bulundurmak ve yarıştığını unutmamaktadır. Spor yarışında da, ticarî yarışta da, hayır yarışında da kural budur. Nefsiyle yarışanlar bu kuralı iyi bilmek zorundadır. Ölümü varış çizgisi zannedenler aldanırlar. Kabir, bu uzun yolculuğun ilk konak yeridir. Orada, şayet rahat bırakırlarsa, yarışçılar nefeslerini biraz toparlayacak, sonra daha uzun ve daha çetin bir yolculuğa çıkacak. Mahşer denilen hesap yerine varanlar, tepeye dikilen güneşin altında, saatlerce değil, yıllarca ayakta bekleyecek. Hesap kitap bitse bile iş bitmeyecek. Sırat denilen o zor geçitten geçilecek. Geçemeyenler için korkunç bir çile başlayacak. Sevgili ölümün, o güzelim çehresiyle bir daha tebessüm etmesini bekleyenler boşuna bekleyecek. Çünkü orada felâketler birbirini izleyecek.

İşte bu yolun ve yolcunun kısa hikâyesi? Çoğumuzun okumaya fırsat bulamadığı o büyük Kitâb ve onu bize getiren sevgili Rehberimiz olayı böyle özetliyor. Eğer kendimizi bir yolcu gibi görüyorsak, yürümemize engel olan fazlalıkları sırtımızda boşuna taşımamalı, adına fakir denilen âhiret postacılarıyla son menzile göndermeliyiz.

Bizden önce bu yoldan geçen, bize hayatı, ölümü ve ölüm sonrasını anlatan Büyük Rehberimiz Efendimiz, üzerinde yattığı hasır mübarek yüzünde izler bırakınca, "Efendim, bir yatak serelim; onun üzerinde yatın!" diyen arkadaşlarına, bir ağaç altında azıcık nefeslenip yola çıkacak bir yolcunun böyle bir konfora ihtiyacı olmadığını hatırlatmış ve teklifi gereksiz bulmuştu. Ona göre yolcu hafif olmalıydı, önündeki uzun yolu dikkate alarak lüzumsuz ağırlıkları yüklenmemeliydi. (Prof. Dr. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi Eylül-2000)

gunluk@2g1d.com

25 Ocak 2023 Çarşamba

Mevla’nın Kullarına Bir İkramiyesi: Üç Aylar


“Allahümmebâriklenâ fî Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramadân”

“Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/259)

Sahâbeden Muhammed b. Mesleme’nin (r.a.) naklettiği bir hadiste Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allahu Teâla, rahmetini bir rüzgâr gibi estirdiği zamanları vardır. O anlarda rahmet kime denk gelirse, o kimse asla şakî olmaz ve saidlerden olur. Öyleyse bu rahmete ermek için gayretlerinizi arttırın.” (Taberani, Mücemü’l-Vasit, 3/180)

Hadiste beyan buyrulan bu büyük müjdenin hangi zamanlara denk gelebileceğini yine biz, Hz. Peygamberin (S.A.V.) başka hadislerinden öğrenebiliyoruz. Üç aylar denilen rahmet mevsimi bu zaman dilimlerinin en önemlilerinden ve en bilinenlerindendir. Çünkü bu ayların değer ve kıymetine dair, Hz. Peygamber (S.A.V.) hem sözlü hem ameli olarak çok önemli mesajlar vermiştir.

Hicri takvimin 7. ayı olan Recep-i Şerif geldiğinde, Hz. Peygamberde (S.A.V.) farklı bir ruh hali belirirdi. O güne kadar hayatında var olan nafile ibadetlerin gözle görülür bir şekilde arttığına herkes şahit olurdu. Özellikle bakışların Ramazan üzerinde yoğunlaştığı görülürdü. Çünkü Recep ayı kıymetini Şaban ayından, Şaban ayı ise kıymetini Ramazan ayından almaktaydı. Ramazan’a varıncaya kadar artarak devam eden heyecan, Ramazan gelince zirvelere varır, o 30 günlük mübarek zaman dilimlerinde ise heyecan hiç azalmadan bayrama ulaşılırdı.


Üç Ayların Kapısı Receb-i Şerif

Üç ayların ilki olan Recep ayı, içerisinde Reğâib ve Miraç geceleri gibi iki özel geceyi saklayan ve Hz. Peygamberin (S.A.V.) beyanı ile duaların kabul edildiği icabet anlarını içinde barındıran bir aydır. Bir hadiste Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar kabul olur. Bunlar; Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma ve Bayram geceleridir.” (Suyûtî, el-Fethü’l-Kebîr, 2/92)

Hz. Peygamber (S.A.V.) Recep ayına erişince, oruçlarını, infaklarını, Kur’an okumalarını, dualarını ve diğer nafile ibadetlerini artırır, hanesine bu güzel atmosferi hâkim kılar, kendisini adım adım izleyen sahâbe efendilerimize de hayır ve nafile adına teşviklerde bulunurdu.

İlahî Müjdelerin İzharı Şaban-ı Muazzama

Zaman Şaban ayına girdimi heyecan biraz daha artardı. Çünkü Şaban ayı, onlarca hadiste beyan buyrulduğu gibi çok önemli müjdelerin verildiği bir aydı. Hz. Peygamber (S.A.V.) bir hadisinde: “Allah Teâla, Şaban ayının on beşinci gecesinde (Berat Gecesi) rahmetiyle dünya semasına iner, orada tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok günahkârı affeder.” (İbnMace, İkâme, 191; Tirmizî, Savm, 39) buyurmuştur.

Hz. Peygamber (S.A.V.) bir başka hadisinde ise daha farklı bir tablo bizlere anlatır: “Şaban’ın ortasındaki geceyi ibadetle ihya ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah Teâla o akşam güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok mu benden rızık isteyen, ona rızkını vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan, ona afiyet vereyim. Yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der.” (İbnMace, İkâme, 191)

Şaban aynın on beşinci gecesinden sonra ise artık nazarlar hep Ramazan ayının üzerinde yoğunlaşır. Selman-ı Farisî’nin (R.A.) bize naklettiği şu hutbe, zaten her şeyi ortaya koymaktadır. Efendimiz (S.A.V.) buyurmuşlardır ki :

“Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başımıza düştü. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır. Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer. Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü’minlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.
Ashab-ı kiramdan bazıları, “Ya Resûlallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz” dediler.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.): “Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir” buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler: “Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur. Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar. Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız. Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah’tan mağfiret dilemenizdir. Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah’tan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allah’a sığınmaktır. Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.” (et-Tergibve’t-Terhib, 2, 94-95)
On Bir Ayın Sultanı Ramazan-ı Mübareke

İki aylık hazırlık sürecinin ardından on bir ayın sultanı olan Ramazan’a ulaşılır. Hazırlık ne kadar güzel olursa, Ramazan o kadar bereketli olur. Bundan dolayı Hz. Peygamber (sas) sürekli bu hazırlığa dikkat çeker, her ibadeti ve her ameli ile adeta bir seferberlik ilan eder, büyük bir coşku ile Ramazan’a başlardı.
Allah Resulü (S.A.V.) özellikle kulluğun kalitesini arttırma adına Sahâbe’ye her daim heyecan verirdi. Bir gün şöyle buyuracaktı: “Her amelin bir coşkusu, her coşkunun bir gevşemesi vardır. Kimin gevşeme dönemi sünnetimden yana olursa, o mutlaka kurtulmuştur. Kimin de istek, arzu ve rağbeti sünnet dışına yönelik olursa o, helak olmuştur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/158, 165; Tirmizi, Kıyamet, 21)

Nasıl İhya Edelim?

Önce ciddi bir muhasebe yapılmalıdır. Tedavi için teşhis şarttır. Muhasebenin neticesine göre eksikleri gidermek, noksanları tamamlamak, aşırılıkları itidal çizgisine çekmek için adımlar atılmalıdır. Hedefler belirlenmeli ve bu hedeflere ulaşmak için ciddi gayretler içerisine girilmelidir. Özellikle Allah (C.C.) ile irtibatın sağlamlaştırılması için iman hakikatleri üzerinde yoğunlaşılmalıdır.

Ayrıca bu rahmet mevsimi, bir bilinç yenileme mevsimidir. Özellikle Recep ve Şaban aylarının 8 haftası, her bir hafta bir bilinç üzerinde ciddi ciddi durulmalı bu konuda var olan sıkıntıların giderilmesi için çalışılmalıdır.

8 hafta için kuşanılması gereken bilinçler şunlar olmalıdır:

Niyet Bilinci


Niyet, yapılan her işi, atılan her adımı sadece ve sadece Allah için yapmaktır. Allah’tan gayri ne varsa kalbinden ve aklından at ki, amellerin değer kazansın, işin neticesinde karşılık bulasın.

İman Bilinci

İman, Allah’ın yaratmasına, birliğine, hükümranlığına, kayıtsız ve şartsız teslim olmaktır. Hayatında Allah›tan gayri ne varsa hepsini imha edip, sadece Allah›ın razı olduklarını inşa et ki, gerçek manada mümin olasın.

Helal Bilinci

Helal, Allah’ın haram kıldığı şeyler dışında kalanlardır. Bu daire geniştir, keyfe de kâfidir. Helal ile yetin ve hep onun arkasında ol ki, bereketi elde edebilesin ve her daim huzur içinde kalasın.

Ahlâk Bilinci


Ahlâk, Müslüman’ın kuşanacağı en güzel elbisedir. Hayatın her alanında ortaya koyacağın tavır, Mümin ahlakına uygun olmalıdır. Ahlakın Kur’an ve Sünnet ile şekillensin ki, imanını temsil edesin ve sana yakışan hali âleme yansıtasın.

Namaz Bilinci

Namaz, dinin direği, cennetin anahtarı, müminin miracı, hesabın ilk sorgusu, gözlerin aydınlığı, imanın ikiz kardeşidir. Namazlarını hakkı ile ikame et ki, onunla doğrulasın, dik durasın, Allah ile irtibatını canlı tutasın ve her türlü çirkinlikten uzak kalasın.

Kur’an Bilinci

Kur’an, bir ucu kendi otoritesinde, bir ucu yere sarkıtılmış, tutacak eller bekleyen Hablullah/Allah’ın ipidir. O ipe sımsıkı sarıl, ahkâmı ile amel et, ahlakı ile ahlaklan ki, adam olasın, adam kalasın, adamlar yetiştiresin.

Sünnet Bilinci


Sünnet, Müslümanca düşünme ve Müslümanca yaşamadır. Hayatın her alanında ve her anında rehberin kesinlikle Hz. Peygamber (S.A.V.) olmalıdır. O’nun adımlarını izleyen bir takipçi ol ki, yanlış yapmayasın, eksik bırakmayasın ve batıl yollara sapmayasın.

Ümmet Bilinci

Ümmet, ırkın, dilin, toprağın bir araya getirdiği insanlar değil, imanın bir potada topladığı inanç mensuplarıdır. Onlar bir vücudun azaları gibidir. Ağıran ve ağlayan coğrafyalarının sesini derinden duy ki, imanının sorumluluğunu yerine getiresin.

Allah (C.C.) hepimize bu bilinçleri kazandırtsın ve bu bereketli günleri hakkımızda hayırlara vesile kılsın.

Muhammed Emin Yıldırım

21 Ocak 2023 Cumartesi

Hey Mübarek Adam!

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın; Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O’ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz! (Fâtır, 3)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Allah’tan başka ilah yoktur! O birdir, tekdir! Ortağı yoktur, mülk ve hamd O’nundur. O her şeye kâdirdir. Allahım! Senin verdiğini kimse engelleyemez. Senin engellediğini kimse veremez. Allahım! Senin lûtfun, kudretin olmadan hiçbir güç sahibine gücü fayda vermez.” (Buhârî, Ezan, 155; Müslim, Mesâcid, 137)   

https://www.2g1d.com/ 

20 Ocak 2023 Cuma

Ne Mutlu O Sağdakilere!

 
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Kıyamet koptuğu zaman, ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur; O, alçaltıcı ve yükselticidir. Yer şiddetle sarsıldığı, dağlar parçalandığı, dağılıp toz duman haline geldiği, ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! (Hayırda) önde olanlar, (ecir de) öndedirler. İşte bunlar, naîm cennetlerinde (Allah’a) en yakın olanlardır.” (Vâkıa, 1-12)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Rabbiniz arada bir tercüman bulunmaksızın, her birinizle konuşacaktır. Kişi sağına bakar, önceden gönderdiği iyi işleri görür; soluna bakar vaktiyle yaptığı kötü işleri görür. Önüne bakar, önünde sadece cehennemi görür. Yarım hurma ile de olsa cehennemden korununuz.” (Buhârî, Zekât 9; Müslim, Zekât 67.)   

https://www.2g1d.com/ 

19 Ocak 2023 Perşembe

Son Nefes

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir, denir.” (Kâf, 19)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bir kimse son nefeste (hâlis bir kalb ile) kelime-i tevhîd getirirse, cennete girer…” (Hâkim, Müstedrek, I, 503)   

https://www.2g1d.com/ 

18 Ocak 2023 Çarşamba

Zahmetsiz Rahmet Olmaz

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.” (İnşirâh, 5-6)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Allah hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” (Buhârî, Merdâ, 1)   

https://www.2g1d.com/ 

17 Ocak 2023 Salı

Seni İncitir

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“(Resûlüm!) Sen afyolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’râf, 199)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)   

https://www.2g1d.com/ 

16 Ocak 2023 Pazartesi

Siftah Yapmayan Komşu


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. Çünkü (o günde) Allah, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracak ve lütfundan onlara fazlasıyla verecektir. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.” (Nûr, 37,38)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“Malını satışa arz eden cesur tüccar merzuk (rızıklandırılmış), muhtekir (karaborsacı) ise mel’undur.” (İbn-i Mâce, Ticârât, 6)   

https://www.2g1d.com/ 

15 Ocak 2023 Pazar

Rabbine Karşı Mütevâzı Ol!


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Rahmân’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler, câhiller kendilerine sataştığı zaman, “Selâm!” derler (geçerler).” (Furkân, 63)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Allah Teâlâ bana: “O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye haksızlık etmesin; kimse kimseye karşı böbürlenmesin!” diye vahyetti.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 40. Müslim, Cennet, 64)

Peygamberimiz (sav) Cenâb-ı Hakk’a kul olmayı daima her şeyin üzerinde tutmuştur. Onun bu tercihini bildiren rivâyetlerden biri şöyledir:

Bir gün Cebrâil (as) Allah Rasûlü’nün yanında iken o esnada semâdan bir melek indir. Cebrâil (as) bu meleğin dünyâya ilk defa indiğini söyledi. Melek:

“- Yâ Muhammed! Beni sana Rabbin gönderdi. Kral bir peygamber mi, yoksa kul bir Peygamber mi olmak istediğini soruyor” dedi. O sırada Cebrâil:

“-Ey Muhammed! Rabbine karşı mütevâzı ol!” dedi.

Rasûlullah (sav):

“-Kul bir peygamber olmayı isterim” buyurarak müstesna bir tevâzu örneği sergiledi. (Ahmed b. Hanbel, II, 231; Heysemî, Mecma, IX, 18, 20)  

https://www.2g1d.com/ 

14 Ocak 2023 Cumartesi

Allah Rızâsı

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).” (Furkan, 23)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“Şu dört şeyden sorgulanmadıkça kulun ayakları kaymaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden; bedenini nerede eskittiğinden, ilmiyle ne kadar amel ettiğinden; malını nereden kazanıp nereye harcadığından.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 1.)

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:

“Kıyâmet günü bir takım mühürlü sahîfeler getirilir; Allah’ın huzûruna dikilir. Cenâb-ı Hak, meleklere; “Şu, şu amelleri atın; şu şu amelleri de kabul edin” buyurunca melekler: “Ya Rab izzetine yemin ederiz ki biz hayırdan başka bir şey görmüyoruz, nasıl atalım?” derler. Allah Teâlâ cevaben: “Bu amellerin sahibi de çok iyi bilir ki, bunlar benden başkaları için yapılmıştı. Bugün, benim rızâmı arayarak yapılan amellerin dışındaki hiçbir ameli kabul etmiyorum.” buyurur. (Münzirî, Tergîb, I, 37)  

https://www.2g1d.com/ 

13 Ocak 2023 Cuma

Allah Rızası İçin İyilikler Yap!

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz” diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların (bu) dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki: Tadın o yakıcı azabı!” (Âl-i İmrân, 181)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“Her sene temizlenmeyen (zekâtı verilmeyen) mal hayırdan uzaktır…” (Deylemî, hadis no: 6395)  

https://www.2g1d.com/ 

12 Ocak 2023 Perşembe

Allah Rızkımızın Kefilidir


Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“…Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Cum’a, 11)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“…Allah’ım, helâl rızık ihsan ederek harama, fazlı kereminle kendinden başkasına muhtaç etmeyerek beni zengin kıl!” (Müsned, I, 153) 

https://www.2g1d.com/ 

10 Ocak 2023 Salı

Beş Vakit Namaz

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Muhakkak namaz, mü’minler üzerine vakitlenmiş olarak farzdır.” (Nisâ, 103)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Namaz, gözümün nûrudur.” (Nesâî, Ahmed bin Hanbel)

Rasûlullâh (sav), ashâb-ı kirâma beş vakit namazın ehemmiyet ve muhtevâsını îzâh için şu suâli sordu:

“–Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?”

Sahâbîler:

“–O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz.” deyince Rasûl-i Ekrem (sav):

“–Beş vakit namaz da işte bunun gibidir. Allâh beş vakit namazla günahları silip yok eder.” buyurdu. (Buhârî, Mevâkît, 6)  

https://www.2g1d.com/ 

9 Ocak 2023 Pazartesi

Hakk’a Kurban Olan Genç

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“(Rasûlum!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.” (Kevser, 1,2,3)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Âdemoğlunun, Kurban Bayramı’nın birinci günü yaptığı işlerin Allah’a en sevimli olanı, (kurban) kanı akıtmaktır. Kıyamet günü o kurban, boynuzları, tırnakları ve kıllarıyla gelir. Kurbanın kanı da, henüz yere düşmeden Allah’ın rızasına nail olur ve kabul edilir. O halde, kurbanlarınızı gönül hoşnutluğu ile kesin!” (İbn-i Mâce, Edâhî, 3; Tirmizî, Edâhî, 1/1493)  

https://www.2g1d.com/ 

8 Ocak 2023 Pazar

Kurban Âdâbı

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Biz, her ümmete (Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık.” (Hac, 34)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevabını Allah’tan umarak ibadetle ihya edenlerin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)

Kurban’ın her şeyden önce Allah için yapılan bir ibadet olduğu unutulmamalı, bu mübârek günlerde zikir, fikir ve şükürle ibadet vecdini muhâfaza etmelidir. Ayrıca dirâyetli ve ehil olanlar, hayvanlarını bizzat kendileri kesmeli, kurbanın ruh ve mânâsını yakından hissetmeye gayret etmelidirler. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Vedâ Haccı’nda 100 kurbanından 63’ünü bizzat kendileri kesmişlerdir. Kendileri kesemeyenler ise ehil birine vekâlet vermeli, fakat imkân varsa kesim esnâsında huşû, tâzim ve ihtiram duyguları içinde hayvanın yanında beklemelidirler.

Nitekim Rasû­lul­lah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Ey Fâtıma! Kalk, kurbanının yanında bulun! Şunu iyi bil ki onun kanından yere düşen ilk damla ile, işlemiş olduğun (küçük) günahlar affedilir.” (Hâkim, IV, 247/7524; Heysemî, IV, 17; Beyhakî, Şuab, V, 483)

Öte yandan, kurbanlık hayvanlara da güzel davranmak, onları ürkütmemek, susuzsa su içirip rahatlatmak ve kesim yerine güzelce götürmek îcâb eder. Kurbanı, keskin bir bıçakla kesmek ve ona hiçbir şekilde eziyet etmemek gerekir. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de hayvanların görmeyeceği bir yerde bıçakların güzelce bilenmesini emretmiş ve şu tembihlerde bulunmuştur:

“Biriniz hayvanını keseceği zaman, o işi hızlı yapsın!” (İbn-i Mâce, Zebâih, 3)

“Allah her şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmiştir… (Kurban) kestiğiniz zaman kesmeyi en iyi şekilde yapı­nız! Her biriniz bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!” (Müslim, Sayd, 57; Tirmizî, Diyât, 14/1409) 

https://www.2g1d.com/ 

7 Ocak 2023 Cumartesi

Ben Yeni Bir Günüm

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Nihâyet o gün (dünyâda faydalandığınız) nîmetlerden elbette ve elbette hesâba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır.” (Aclûnî, II, 305)

Alâ ibn Ziyâd’dan şöyle bir rivâyet gelmiştir:

Dünyâ günlerinden her biri insana şöyle seslenir: “Ey insanlar, ben yeni bir günüm ve benim içimde yapılan her şeye şâhidim. Ben gittim mi, kıyâmete kadar bir daha geri dönmem. Peygamberimiz (sav)’e: “İnsanların en hayırlısı kimdir ey Allah’ın Rasûlü? diye sorulduğunda, “Ömrü uzun, ameli güzel olandır” şeklinde cevap vermişlerdir. “İnsanların en şerlileri kimlerdir?” denilince “Ömrü uzun, ameli kötü, şerrinden korkulan ve hayrı umulmayan kimselerdir” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Zühd, 22; Dârimî, Rikak, 30; Müsned, VI, 188, 190; 40, 43)  

https://www.2g1d.com/ 

6 Ocak 2023 Cuma

Merhamet Mührü

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128)

Rasûlullah (sav)  efendimiz buyurdular:

“Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, semâ ehli size merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16  

https://www.2g1d.com/ 

5 Ocak 2023 Perşembe

Kitabımız Kur’an-ı Kerim


Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim

“Kitabını oku! Bugün (hesap sorucu olarak sana) nefsin kâfidir.” (İsrâ, 14)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Size iki şey bıraktım. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Allah’ın Kitabı Kuran ve Resûlünün sünneti” (Muvatta, Kader 3; Riyâzü’s Sâlihîn, Cilt 1, Erkam Yay.)

https://www.2g1d.com/ 

4 Ocak 2023 Çarşamba

Gözyaşı Kalp Amelidir

  
Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Müminler, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onların birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“Allah korkusuyla gözyaşı döken kişi, sağılmış süt memeye dönmedikçe cehenneme girmez.” (Tirmizî, Zühd 9.)

Rasûlullah (sav): “Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teala, yedi sınıf insanı arşın gölgesinde barındıracaktır.” buyurur ve “Tenhada Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.”yi onların arasında sayar. (Buhari, Ezan, 36)  

https://www.2g1d.com/ 

3 Ocak 2023 Salı

Gıdânın Hazırlanması ve Tüketilmesi

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

"Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin..." (Bakara, 168)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur." (Müslim, Zikir 89. Tirmizî, Et'ime 18)  

https://www.2g1d.com/ 

2 Ocak 2023 Pazartesi

Nefsânî İhtirasları Bertaraf Etmek

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“Nefsini kötülüklerden arındıran (maddî ve mânevî kirlerden temizleyen) mutlakâ kurtuluşa ermiş; onu kötülüklere gömen de elbette hüsrâna uğramıştır.” (Şems, 9-10)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennetʼe giremez.” (Müslim, Îmân, 147) 

https://www.2g1d.com/ 

1 Ocak 2023 Pazar

Şeytanı Hüzünlendiriyoruz!

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Kuşkusuz Rabbin katındakiler O’na kulluk etmekten kibirlenmezler, O’nu tesbih eder ve yalnız O’na secde ederler.” (Â’raf, 206)

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:

“Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Salât 215. Ebû Dâvûd, Salât 148; Nesâî, Tatbîk 78)  

https://www.2g1d.com/ 

31 Aralık 2022 Cumartesi

Seven Sevdiğini Çok Zikreder

  

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler de kararır. Yüzleri kararanlara; Îmânınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azâbı tadın. (denecektir). Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) Allâh’ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Âl-i İmrân, 106, 107)

Rasûlullah (sav)  efendimiz buyurdular:

“Allâh’ı sevmenin alâmeti, Allâh’ı zikretmeyi sevmektir.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 52)  

https://www.2g1d.com/