30 Temmuz 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 31


Rabbimiz bizi bu kimselerden eylemesin

Dilerim Rabbimiz bizi nimetlerini görmezden gelenlerden, nankörlükten şükretmeyenlerden eylemesin.

Kendi ayetlerine karşı ilgili meraklı, sürekli ayetlerini okuyan, okudukça zevk alan, onu tanıdıkça tatmin olan ve sadece bu süreçte kendini iyi hissedenlerden eylesin.

Yoksa ufak tefek dünyevi şeylerle mutlu olmaya çalışan kimselerden eylemesin. Amin.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

29 Temmuz 2023 Cumartesi

YİRMİ ÜÇÜNCÜ CÜZDEN 3 MESAJ

                         YİRMİ ÜÇÜNCÜ CÜZ

                                (s. 441 - 460)

Yirmi üçüncü cüzde; Yasin suresinin son kısmı, Saffât ve Sâd surelerinin tamamı, Zümer suresinin baş tarafı bulunmaktadır.

Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. YARATILIŞ VE TEKRAR DİRİLİŞ

Yasin suresinin son tarafında, yeryüzünde Allah’ın kevnî ayetlerine, kainattaki kozmos’a (düzen ve yüksek sisteme) dikkat çekilmekte ve her insanın bu gerçekleri tefekkür edip sadece Allah’a kul olması gerektiği açıklanmaktadır (Yâsîn, 36/33-47).

Sonra ahiret ve diriliş gerçeği hatırlatılmakta (Yâsîn, 36/48-68), bu Kur’ân’ın şiir (ve insanların dinleyip sadece zevk alacağı bir kitap) değil, bilakis diriler için (bugüne ve geleceğe ait) büyük uyarılar taşıyan önemli bir mesaj olduğu açıklanmaktadır (Yâsîn, 36/34-43).

2. HER ŞEY ALLAH’A İTAAT EDER

Yasin’den sonra Saffât suresi gelmektedir. Sure meleklerin gücü ile başlamakta, âdeta “siz mi güçlüsünüz, yoksa onlar mı güçlü, onlar Allah’a itaat ediyorlar, ya siz?” sorusu sorulmakta (Sâffât,37/1-12), sonra Allah’ın gücünü inkâr edenlerin kaybettikleri ve kabul edenlerin kazandıkları anlatılmakta (Sâffât, 37/13-74), peygamberler ve mücadeleleri aktarılıp müşriklerin meleklerle ilgili yanlış inançları açıklanarak sure tamamlanmaktadır (Sâffât, 37/75-182). Daha sonra Sâd suresi gelmekte ve bu sure; önceki ümmetlerin hatalarını tekrar etmeyin, inananlar galip gelecektir mesajını vermektedir. Surede, Kur’ân’ın, doğruları hatırlatan bir kitap olduğu, Mekkeli müşriklerin vahiy karşısındaki hallerinin; gurur, şaşkınlık ve parçalanmışlık olduğu açıklanmakta (Sâd, 38/1-11), önceki kavimlerin de aynı hataya düştükleri ve helak oldukları haber verilip (Sâd, 38/12-16), bizim kullarımız daha güçlüdür ve galip geleceklerdir, yakında bunları bileceksiniz, uyarısı ile sure tamamlanmaktadır (Sâd, 38/17-48).

3. HER ZÜMRE YAPTIKLARINDAN SORUMLUDUR

Daha sonra Zümer suresi gelmektedir. Bu surede farklılıklara dikkat çekilmektedir. Surenin başında Kur’ân’ın Allah’tan gelen bir kitap olduğu ve Allah’ın da gökleri ve yeri yaratan Tek İlah ve Rab olduğu gerçeği vurgulanmakta; bundan sonra iyi ve kötü kulların vasıfları açıklanmaktadır (Zümer, 39/1-22).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

26 Temmuz 2023 Çarşamba

YİRMİ İKİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ

                          YİRMİ İKİNCİ CÜZ

                                (s. 421 - 440)

Yirmi ikinci cüzde; Ahzab suresinin son tarafı, Sebe ve Fatır surelerinin tamamı, Yasin suresinin de baş tarafı bulunmaktadır.

Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. SORUMLULUKLAR

Ahzab suresinin son tarafında müminlere bazı uyarılar bulunmakta, sorumluluklar hatırlatılmakta ve sure; dağların kabul etmediği ağır yükü/sorumluluğu insanın kabul ettiğini beyan ile tamamlanmaktadır (Ahzâb, 33/37-73).

2. ALLAH’IN NİMETLERİ

Sonra gelen Sebe ve Fatır sureleri hamd ile başlamakta ve sanki birbirlerinin tamamlayıcısı olduğu mesajı verilmektedir.

Sebe suresinde Allah’ın nimetleri sayılmakta, en büyük nimetin risalet (peygamberin/kitabın gönderilmesi) olduğu açıklanmakta, bu büyük nimeti inkâr edenlerin ahirette cezalandırılacakları uyarısı ile sure tamamlanmaktadır (Sebe’, 34/1-54). Bunu takip eden Fatır suresinde de Allah’ın nimetleri anlatılmaya devam etmekte, ancak şeytan ve dünya nimetlerinin aldatıcı olduğuna dikkat çekilip Allah’ın yarattığı varlıklar hatırlatılmakta ve asıl nimet sahibinin unutulmaması gerektiği açıklanmaktadır (Fâtır, 35/1 44). Fatır suresi; “Yaptığınız yanlışlar/günahlar sebebiyle Allah hemen azap gönderseydi, yeryüzünde kimse kalmazdı, ancak hesap belli bir süreye kadar tehir edilmektedir.” dikkat edin uyarısı ile tamamlanmaktadır (Fâtır, 35/45).

3. TEVHİD VE KULLUK

Bu cüzde Yasin suresinin baş tarafı da bulunmaktadır. Yasin suresinde 3 temel mesajı vardır: Allah’ın uyarılarına kulak verin, peygamberi destekleyin ve ahiret hayatını unutmayın. Surenin baş tarafında tevhid’e giden yolun risalet ve ahiret inancından geçtiği hatırlatılmakta (Yâsîn, 36/1-12), sonra örnekler üzerinden peygamberi destekleyenler ve peygamber karşıtlarının sonları/akıbetleri açıklanmaktadır (Yâsîn, 36/13-32). Daha sonra yeryüzünde Allah’ın kevnî ayetlerine, kainattaki kozmos’a (düzen ve yüksek sisteme) dikkat çekilmekte ve insanın bu gerçekleri tefekkür edip sadece Allah’a kul olması gerektiği mesajı verilmektedir (Yâsîn, 36/33-47).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

25 Temmuz 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 30

Allah Teala kimlere hidayet eder?

Zikrin ardına düşen, gerçeğin ardına düşen, Yaratıcısına karşı saygılı olan kimseler hidayetle buluşmuşlardır.

Ben gerçeği istiyorum, hidayet istiyorum diyen kimseler, hele hele bunun için Rabbine seslenen kimseler asla zayi edilmez. Tarihte de, şimdi de bu böyledir. Cenab-ı Hak kendisine saygıyla eğilen, sevgiyle bağlanan kimseleri hidayette muvaffak kılıyor. Hiç bir şekilde kendisine zoraki bir şey istemiyor.

Cenab-ı Hakk’a ancak içten gönüllü bir sevgiyle bağlananlar tutunabilir.

Allah-u Teala, ancak ve ancak muhlis olan, samimi olan, içi dışı bir olan kimselere hidayet eder.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 29

Kuran-ı Kerim'in buyrukları

O’nun buyrukları zaman ve zeminden uzaktır. Eskiden nasıl geçerliyse bugün de aynen yeni ve geçerlidir, yarın da asla eskimeyecektir. Kuran-ı Kerim bu kapsamda ve bu derinliktedir.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

23 Temmuz 2023 Pazar

YİRMİ BİRİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ

                     YİRMİ BİRİNCİ CÜZ

                            (s. 401 - 420)

Yirmi birinci cüzde; Ankebut suresinin son tarafı, Rum, Lokman, Secde surelerinin tamamı ve Ahzab suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. EHL-İ KİTAP İLE GÜZELCE MÜCADELE

Ankebut suresinin son taraflarında; ehl-i kitap ile güzelce mücadele edin, Kur’ân’ı tebliğ edin, sıkıntılı durumlarda hicret ve cihat edin, ölümden korkmayın, mesajları verilmektedir.

2. TARİHİ DEĞİŞTİRENLER

Bu cüzde ayrıca Rum, Lokman ve Secde surelerinin tamamı bulunmaktadır. Sanki bu üç sure, Ankebut suresinin devamı niteliğinde olup, onun gibi bu sureler de elif-lam-mim (الم (harfleri ile başlamaktadır. Rum suresinde, tarihin akışını gerekli gördüğü zamanlarda değişmesine imkan veren Allah’tır (Rûm, 30/1-5), mesajı verildikten sonra tarihin akışının değişmesi için yapılması gereken bazı şeyler zikredilmektedir: İman edip salih amel işlemek, dua edip Allah’a güvenmek, infak edip faizden kaçınmak, yeryüzünü iyi gözlemleyip analiz etmek, ümitsizliğe düşmemek, ilim ve iman sahiplerine itaat etmek, ahirete inanmak, sabretmek (direnmek) ve düşmanı hafife almadan çalışmaya devam etmek gerekir (Rûm, 30/27-60). Lokman suresinde de önceki suredeki konu devam etmektedir: Tarihin akışına yön vermek için ayrıca iki ayrı tavsiye bulunmaktadır:

a. Kur’ân’ı okuyun, anlayın ve emirlerini dinleyin (Lokmân, 31/1-11).

b. Çocuklarınızı doğru eğitin.

Bu bağlamda onlara tevhid inancı, anne-babaya saygılı olmak, namaz kılmak, doğrunun yanında olup desteklemek, yanlışın karşısında olup mücadele etmek ve güzel ahlak sahibi olmak gibi inanç ve değerleri öğretin, onları eğitin tavsiyesinde bulunulmaktadır (Lokmân, 31/12-19). Secde suresinde ise, bu konunun devamı olarak Kur’ân’ın uyarılarını dikkate alıp yaratılıştaki esrarı düşünün, yeryüzündeki olayları iyi analiz edin, hidayet önderlerine itaat edin; onlar da peygamberler ve Rabbani alimlerdir, mesajı verilmektedir (Secde, 32/1-30).

3. MÜMİN KADINLARIN VASIFLARI

Bu cüzün son kısmında ayrıca Ahzab suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Ahzab suresinde; değişim için çalışın, Allah’tan başkasından korkmayın ve fitnelere karşı uyanık olun mesajları verilmektedir. Surenin başında (Ey Peygamber… diye) Hz. Peygamber’e hitap bulunmakta, sanki onun şahsında bütün Müslümanlara seslenilmektedir. Sonra başarılı olmak için dikkat edilmesi gereken şeyler anlatılmakta, tehlikelere karşı dikkatli ve hazırlıklı olun mesajı verilmektedir. Özellikle iç ve dış tehlikelere karşı hazırlıklı olunması istenmektedir (Ahzâb, 33/1-27). Bundan sonra Peygamberin hanımlarına özel tavsiyelerde bulunulup onların şahsında diğer mümin kadınların da bu özelliklere sahip olmaları gerektiği mesajı verilmektedir. Bu tavsiyeler;

a. Dünyevileşmemek (dünyanın büyüsüne kapılmamak),

b. Hayalı olmak,

c. Allah ve Resûlüne itaat etmek,

d. Tesettüre dikkat etmek, cahiliye kadınları gibi açılıp

saçılmamak,

e. Namaz kılmak, zekat vermek,

f. Kur’ân okuyup düşünmek ve anlamak,

g. Allah’ı zikretmek… şeklinde sıralanmaktadır.

Bu bölüm; söz konusu tavsiyelere (emirlere) dikkat eden kadınlar ve erkeklere Allah’ın affı/mağfireti ve büyük ödülleri müjdelenmektedir (Ahzâb, 33/28-36).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

20 Temmuz 2023 Perşembe

YİRMİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ

                                               YİRMİNCİ CÜZ

                                  (s. 381 - 400)

Yirminci cüzde; Neml suresinin son tarafı, Kasas suresinin tamamı ve Ankebut suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. HZ. PEYGAMBER’İN REHBERLİĞİ

Neml suresinin son tarafında peygamberimizin rehberliğinden bahsedilmektedir. Bunlar kısaca;

a. Tevhid inancı,

b. Yaratılış gerçeği,

c. İlmin önemi,

d. Kulluk bilinci,

e. Kur’ân’ın tebliği,

f. Her an hamd etme düşüncesidir (Neml, 27/59-93).

2. HZ. MUSA’NIN REHBERLİĞİ

Yirminci cüzün ortasında ise Kasas suresi bulunmaktadır. Bu sure, önceki Neml suresinin devamı niteliğindedir. Hz. Musa’nın hayatı ile ilgili önemli anlatım burada da devam etmektedir;

Hz. Musa’nın Medyen’e hicret edip orada 10 yıl kaldığında yaşadıkları anlatılmaktadır (Kasas, 28/20-47); sonra Mekkeli müşriklerin Tevrat ve Kur’ân için; “Birbirini destekleyen iki sihir” sözleri aktarılıp onlara âdeta meydan okunmaktadır: “De ki: Allah katından gelen bu iki kitaptan daha faydalı/daha güzel rehberlik edici başka bir kitap varsa, haydi getirin de, ben de ona uyayım.

Eğer sözünüzde sadıksanız (haydi getirin).” (Kasas, 28/48-49). Bu cüzün son bölümünde ise, Hz. Musa döneminde hak nasıl galip geldiyse, Hz. Muhammed döneminde de galip gelecektir, mesajı verilmekte; bunun için Müslümanların Tevhid inancına sarılmaları ve ayrılmamaları gerektiği hatırlatılmaktadır (Kasas, 28/50-88).

3. İMAN VE FEDAKÂRLIK

Bu cüzün son kısmında ise, Ankebut suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Bu surenin daha ilk ayetlerinde imanın fedakârlık olduğu açıklanmakta, iman ettik demekle işin bitmeyeceği, bunun (mücadele ve amel-i salih ile) ispat edilmesi gerektiği anlatılmaktadır. Münafıkların ise bu fedakârlıktan kaçtıkları/kaçacakları açıklanmaktadır (Ankebut, 29/1-13). Daha sonra peygamberlerin hayatlarından fedakârlık örnekleri verilmektedir: O fedakâr insanların başında Hz. Nuh, İbrahim, Lut, Şuayb, Musa ve Muhammed (a.s.) gelmektedir. Onlarla mücadele eden Ad ve Semud kavimleri, Firavun hanedanı, Karun ve Haman gibi güçlerin de nasıl helak oldukları, anlatılmakta ve şöyle denilmektedir: “Allah’tan başka (varlıkları) dostlar/yetkililer edinenlerin durumu, ağ örerek ev yapan örümceğin haline benzer. Evlerin en zayıfı Ankebut (örümcek) ağıdır. Keşke bu bilince (o müşrikler) bir ulaşsalar!” (Ankebut, 29/41). (Ankebut, 29/41)

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

17 Temmuz 2023 Pazartesi

ON DOKUZUNCU CÜZDEN 3 MESAJ

                                      ON DOKUZUNCU CÜZ

                                  (s. 361 - 380)

On dokuzuncu cüzde; Furkan suresinin son tarafı, Şuara suresinin tamamı ve Neml suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:

1. İDEAL MÜMİNİN SIFATLARI

Furkan suresinin son tarafında; Rahmanın (has) kulları ve örnek vasıfları tanıtılır. Onlar hayatlarını ibadetle geçirip Allah’ın yasaklarından kaçanlardır. Bu kısımda da ideal müminin vasıfları anlatılmaya devam etmektedir:

a. Onlar mütevazıdır,

b. Cahillerle tartışmazlar, onlara selam der ve geçerler,

c. Geceleri (teheccüt namazında) Rablerine secde ederler ve

kıyamda dururlar,

d. Dua ederler,

e. Harcamaları dengelidir; ne israf ederler, ne de cimrilik

ederler,

f. Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar ve insan öldürmezler,

g. Zina etmezler,

h. Hata ettiklerinde ve günah işlediklerinde hemen tövbe

ederler ve hatada ısrar etmezler,

ı. Yalancı şahitlik yapmazlar,

i. Boş/faydasız şeyleri vakarlı bir şekilde terk ederler,

RIFAT ORAL | 53

j. Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında kör ve sağır gibi davranmazlar (hemen itaat ederler),

k. Onlar şöyle dua ederler: “Bize eşlerimizden ve soyumuzdan

gözümüzün nuru/alnımızın akı olacak nesiller ver ve bizi takva

sahiplerine önder/rehber eyle.”

İşte bu seçkin-temiz insanlar cennetin en yüksek makamında

olacak kişilerdir. Surenin son ayeti şu şekildedir; “De ki: Duanız/kulluğunuz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?...”

2. İDEAL MÜMİN, SANAL GÜNDEMLERİN ETKİSİNDE KALMAZ

Bu cüzde bulunan Şuara suresinde ise; insanların, peygamberlerin yolunu terk edip yapay gündeme takılmaları tenkit edilir ve bu tehlikeye dikkat çekilir. Çünkü gündemi başkaları belirlemektedir. O günkü cahiliye toplumunda şairler; zalim yöneticilerin ve zenginlerin isteğine göre yapay bir gündem oluşturuyorlardı.

Burada cahiliye şairleri sanal gündemin ve algı oluşturmanın sembolüdürler. Şuara suresi bu tehlikeye dikkat çekip insanların Peygamber ve Kitab’ın yolu olan sırat-ı müstakîmden (doğru yoldan) nasıl ayrıldıklarını anlatmakta ve önceki peygamberler dönemi ve ümmetlerinden örnekler vererek bu tehlikenin aslında her asırda yaşandığını açıklamaktadır (Şuarâ, 26/10-190).

3. İDEAL MÜMİNİN REHBERİ KİTAP VE SÜNNETTİR

Bu cüzde Neml suresinin baş tarafı da bulunmaktadır. Neml suresinde, Kur’ân’ın insanlar için gerçek bir rehber olduğu anlatılmaktadır. Ayrıca tarihteki Hz. Musa, Süleyman, Salih ve Lut peygamberlerin rehberliklerinden örnekler verilmekte; insanları doğru yola getirmek ve sapmalarından kurtarmak için bu peygamberlerin yaptığı tebliğ çalışmaları ve örnek yaşayışları aktarılmaktadır (Neml, 27/1-58).

https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466

16 Temmuz 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 28


Evde olmak eğer temizliği, pislikten uzak kalmayı, takvayı daha iyi sağlayan bir süreç ise “Bunlar bizi ilgilendirmez bunlar Resulullah’ın hanımları ile ilgiliydi” deyip geçmemeliyiz.

Cenab-ı Hakk’ın Resulullah eşleri için öngördüğünden ne denli nasiplenir, buna ne denli dikkat eder, biz de ne denli bundan hissedar olursak, takvamızı o denli yükseltmiş, biz de arınmaya o denli yol aramış oluruz şeklinde düşünmek, böyle bir orantı kurmak, elbetteki ayet-i kerimeden ibret almak açısından gerekli bir noktadır diye düşünüyorum.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

14 Temmuz 2023 Cuma

ON SEKİZİNCİ CÜZDEN 3 MESAJ


ON SEKİZİNCİ CÜZ ' (s. 341 - 360)

 İdeal sıfatlar taşıyan her mümin, bu dünyayı değiştirme potansiyeline sahiptir. Müminlerin en yüksek sıfatı; ahlak ve haya sahibi olmalarıdır. Kur’ân bu şekilde ideal bir insan profili ile toplumda farklılık ve farkındalık oluşturmaktadır.

  On sekizinci cüzde; Müminûn ve Nur surelerinin tamamı, Furkan suresinin baş tarafı bulunmaktadır. Bu üç surede de ideal müminin vasıfları anlatılmaktadır. 18. cüzdeki temel konular şunlardır:

 1. KURTULUŞA EREN MÜMİNLERİN SIFATLARI

 Müminûn suresinin başında, (cennetlerin en güzeli) Firdevs cennetine girecek müminlerin vasıfları kısaca zikredilir. (Mü’minûn, 23/1-11).

 Bu vasıflara göre ideal müminler; 

a. Namazlarını huşu içinde kılarlar, 

b. Boş/faydasız şeyleri terk ederler (zaman onlar için önemlidir), 

c. Zekât verirler, 

d. Namuslarını korurlar, 

e. Emanete riayet ederler (onlar güvenilir ve dürüst insanlardır). 

Sonra Allah’ın verdiği nimetler (Mü’minûn, 23/12-22) ve bu nimetleri inkâr edenlerin sonları anlatılır (Mü’minûn, 23/23-53). Müslümanlardan da aynı hataya düşmemeleri istenir. (Mü’minûn, 23/54-91). 

2. AHLAK MÜMİNLERİN EN TEMEL SIFATIDIR

Cüzdeki diğer sure ise Nur suresidir. Bu sure önceki Müminûn suresinin tamamlayıcısı konumundadır. Buna göre; ideal mümin, ahlaki seviyesi yüksek olan, başörtüsü ve tesettürü Allah’ın emri olarak kabul eden, başkalarının ırzına dil uzatmayan, dedikoduların peşinde koşmayan ve dilini koruyan kişidir. Bu surede iki büyük tehlikeye dikkat çekilir: Zina ve iftira. Bunlara karşı ceza, boykot (kamuoyu baskısı) ve ahlaki eğitim yöntemleri anlatılır. Bu surede ideal müminin sıfatları ahlaki açıdan şöyle açıklanır: 

a. Zinadan kaçarlar, 

b. Başkasına iftirada bulunmazlar, 

c. Günah işlediklerinde hemen tövbe ederler ve bir daha o günahı işlemezler, 

d. Hz. Peygamber’e ve eşlerine karşı saygılıdırlar, 

e. Tesettüre dikkat ederler, 

f. Karşı cinsi gördüklerinde gözlerini indirirler ve harama bakmazlar. 

g. Evliliğe teşvik ederler, 

h. Sabah-akşam Allah’ı zikrederler ve farzları yerine getirirler, 

ı. Çocuklarını doğru eğitirler, 

i. Ticaretleri onları ibadetten alıkoymaz, 

j. Evlere girince selam verirler ve eşlerine iyi davranırlar (Nûr, 24/2-61). 

3. KUR’ÂN, MÜMİNLERDE BİR FARKINDALIK OLUŞTURMAYA ÇALIŞIR

 Bu cüzün sonunda ise Furkan suresinin giriş kısmı bulunmaktadır. İlk ayette; Kur’ân’ın misyonunun, âlemler için bir uyarıcı olduğu hatırlatılır (Nûr, 24/1), sonra farklı şeylere dikkat çekilir. Bununla bir farklılık ve farkındalık oluşturulmaya çalışılır: 

a. Her şeyi yaratan Allah ile hiçbir şey yaratamayan/aciz putlar bir değildir, 

b. İyiler için cennet, kötüler/zalimler için cehennem söz konusudur, 

c. Ayrıca Kur’ân’ı kabul edenler ve reddedenler, 

d. Peygamberler ve ümmetleri, 

e. Gündüz ve gece, yağmur ve kıtlık/kuraklık, tatlı su ve tuzlu su, baki ve fani, gökler ve yerler anlatılır… (Furkân, 25/2-62) 

Kur’ân bu şekilde Furkan olma özelliği ile sizde bir farklılık ve farkındalık oluşturur.

13 Temmuz 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 27


Tedbir ile emrolunduk

Tedbir ile emrolunduk. Cenab-ı Allah bize tedbire başvurmamızı, kendimizi korumamızı emretti. Görünür bütün tedbirleri alın, diyor. Ama bunların neticeyi garanti etmediğini de haber veriyor.

Yani biz biliyoruz ki tedbir Cenab-ı Hakk’ın emrine karşı herhangi bir işe yaramaz. Biz onu emir yerine gelsin diye yapıyoruz. Bir iyilik bize dokunuyorsa bu Allah’ın bize lütfundandır, bunu kendi yaptıklarımız üzerinden saymamalıyız.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 26


Hangi cephedeyiz?

İçinde bulunduğumuz, rezilliği, çirkinliği tolere ettiğimiz her noktada o dev pastadan pay alıyoruz maalesef.

Ancak çirkinliğe tepki gösteren insanlar bundan zimmetlerini kurtarabilirler. Böyle bir şey izlediğinde tepki göstererek, şikayet edip çaba sarf ederek böyle bir vebalden kurtulabilirler. Diğer türlü suçun bir parçası haline gelirler. O programı açarak reytingine katkıda bulundun. Bu gidişata dur demek sadece yöneticilerin işi değil. Mümince sorumluluklarımız olmalı.

Hangi cephedeyiz; şeytan ve askerlerin cephesinde mi yoksa Cenab-ı Hakk’ın vaadine tutunmuş, dünya hayatını O’na olan teslimiyetimizi sergileyebilme fırsatı bulduğumuz bir arena olarak mı sayıyoruz?

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

11 Temmuz 2023 Salı

On Yedinci Cüzden Üç Mesaj


Müminlerin dostu ve destekçisi; Allah, Peygamber ve müminlerdir. Peygamberin yolunu ve sünnetini terk edenler dinlerini parçalarlar ve tahrif ederler. Hac, insanlara Peygamber yolunu yeniden hatırlatan ve onları eğiten evrensel bir ibadettir.

On yedinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On yedinci cüz 321. sayfadan başlayıp 340'da son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on yedinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On yedinci cüzde; Enbiya ve Hac surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On yedinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On yedinci cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. ALLAH’IN DOSTLARI

Allah; Peygamberlerin ve Kendisinin Yolunda Çalışan Müminlerin Dostudur/Destekçisidir

Enbiya suresi, peygamberlerin mücadeleleri ve Allah’ın hâkimiyetinden bahseder. Surenin girişinde peygamberlere tavır alanların durumu anlatılır (Enbiyâ, 21/1-47); daha sonra peygamberlerin mücadeleleri ve kurtuluş örnekleri aktarılır:

a. Hz. İbrahim, tevhid mücadelesi ve ateşten kurtuluşu,

b. Hz. Lut, tevhid mücadelesi ve azaptan kurtuluşu,

c. Hz. Nuh, tevhid mücadelesi ve tufandan kurtuluşu,

d. Hz. Eyüb ve sabrı ile sıkıntıdan kurtuluşu,

e. Hz. Yunus, mücadelesi ve cezadan kurtuluşu,

f. Hz. Zekeriya’nın soyunun Hz. Yahya ile devam etmesi,

g. Hz. Meryem’in soyunun Hz. İsa ile devam etmesi. İşte bunlar İslam ümmetinin tarihsel sürecidir (Enbiyâ, 21/48-91).
2. PEYGAMBER SONRASI DURUM

Enbiya suresinde ise, peygamberlerden sonra ümmetlerinin halleri aktarılır:

a. Dinlerini parçaladılar, tahrif ettiler,

b. Salih amel işleyenler ve sapmayanlar kurtuldu,

c. Sapanlar dünya ve ahirette cezalandırıldı (Enbiyâ, 21/92-106).

3. HACCIN EVRENSELLİĞİ

İnsanlara Peygamberler Yolunu Gösteren ve Onları Eğiten Evrensel Bir İbadet

Hac suresinde, Allah’ın yeryüzündeki sembollerini anlamamız ve onlara karşı saygılı olmamız istenir. Kâbe, tevhidin sembolüdür, Safa ile Merve fedakârlığın sembolüdür. Kurban, Allah’a yaklaşmanın sembolüdür. Surenin başında insanlar takvaya (sorumluluk bilincine) çağrılır, ölüm ve hayat üzerinde düşünmeleri istenir (Hac, 22/1-24); daha sonra yoğun bir şekilde hac ibadeti, tevhid inancı, Hz. İbrahim’den bugüne kadar Kâbe’nin konumu ve önemi, hacda kesilen kurbanlarla ile ilgili hükümler, Allah için yaşamanın ve mücadele etmenin önemi anlatılır (Hac, 22/2576). Bu surede, secde ayeti de bulunmaktadır. Rabbimizin bütün emirlerine boyun büktüğümüzü ve itaat ettiğimizi secde ile göstermemiz istenir. İbn Mes’ud şöyle dedi: “ Hac suresi, içinde secde emri olduğu halde Resûlullah’a inen ilk suredir. Allah Resûlü sureyi okuduktan sonra secde yaptı ve insanlar da secde yaptılar…” (Hakim, 1/342 (803), (sahih)). Secde, Allah’a kulluğun zirvesi ve itaatin bir sembolüdür

10 Temmuz 2023 Pazartesi

Bid’at


Bid’at kelimesi birşey icat etmek, ortaya çıkarmak, üretmek, hatta yaratmak manaları ihtiva ediyor. 

Dini terminolojide bidat kelimesi daha önce bilinmeyen, daha önce yok olan bir şeyi ortaya çıkarma manasındadır. 

Bid'at kelimesi dinimiz açısından itikadi ve taabudi yani ibadetler konularındadır. 

İslam dininin sabiteleri, yani değişmeyecek olan hususlar itikat ve ibadet konularında Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'in bize öğrettiği neyse odur; onun dışında herhangi bir kimsenin gerek itikadi alanda gerekse ibadet konusunda yeni bir şey belirlemesi ortaya çıkarması bir usül, yöntem belirlemesi bunların tamamı bidattir.

Namaz dinin direğidir. Son derece önemlidir, farz ibadetimizdir dolayısıyla Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem bize ne öğrettiyse, kaç rekat olduğu, vakitleri, nasıl kılınacağı vs. din ondan ibarettir. Onun dışında Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in bize öğretmediği zamanlarda, şekillerde, reçete gibi belli tariflerle kılınması istenen namazların hiç birisi makbul ibadet değildir. 

Nafile namaz kılmanın sınırı yok. Ancak Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in şu rekatta şunu okuyun, şu kadar rekat kılın gibi belli bir tarifte namaz bildirdiğini görmüyoruz. 

Herhangi biri çıkarda belli zamanlarda, belli gecelerde özel bir namaz tarif ediyorsa bu namaz konusunda yeni bir ihdas, yeni bir uygulama ortaya koymak demektir. Ve bidattir. 

Kadir gecesi namazı, Berat gecesi, Regaib gecesi namazı gibi, her gecenin özel namazı gibi tarif edilen şu sure şu kadar okunacak gibi tarif edilen namazların dinimizde kıymeti yoktur. Çünkü efendimiz as böyle bir namaz tarif etmemiştir. 

İbadet belirlemek de kimsenin haddine değildir. O halde namaz, oruç, hac ve diğer ibadetler konusunda Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem ne öğrettiyse onu yaparız. Onun dışında Sahabe de, alimlerde olsa- ki onlar böyle bir şey yapmamıştır-bu tür ibadet icat etmişse uzak durmamız gerekir.

Bir konuda bidat ve sünnet tamamiyle birbirine zıt kavramlardır. 

Bir şeyin sünnet olduğunu bilirsek orda bidat ortaya çıkamaz. 

Bidatler ortaya sünnet bilinmediğinde ortaya çıkıyor. 

Bir bid'atin ortaya çıkması o konudaki sünnetin ölmesi sebebiyledir. 

İnsanlar sünneti bilmedikleri için o konuda doğru bir şey yapıyorum zannıyla yanlış iş yapıyorlar. 

İkindi namazından sonra nafile namaz kılan bir adama Said İbni Müseyyeb “ Allah seni cezalandıracak “ demiş. “Allah beni namaz kıldım diye mi cezalandıracak “diye soran bir adama Said İbni Müseyyeb “hayır namaz kıldın diye değil sünnete muhalefet ettin diye cezalandırılacaksın. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem bu vakitte nafile kılınmaz diyor sen kılıyorsun” diye cevap vermiştir. 

Biz sünneti bilirsek orada bidatin çıkmasını engellemiş oluruz. 

İnsanlar sünneti doğru öğrenmelidirler. Aksi halde sünneti bilmemekten kaynaklanan bir çok yanlışı doğru zannıyla yapabiliriz. Sünneti öğrenmenin bir yolu da hadis okumaktır, hadisleri bilmektir. Çünkü hadisler bize neyin sünnet olduğu bilgisini verir. 

Bir konuda bir hadis yoksa biz ona sünnet diyemeyiz. Sağlıklı bir şekilde Sünnete ulaşabilmek için hadis kitabı okumaya ihtiyacımız var. Sağlam kaynaklardan hadis öğrenmemiz gerekiyor. Aksi halde başkalarının bize hadis diye, sünnet diye kabul ettirmeye çalıştığı bir çok yanlış davranışı yapıp durmaya devam ederiz.

Prof. Dr. Hayati Yılmaz ile Hadis Okumaları - 7. Bölüm videosunun özetidir

https://www.youtube.com/watch?v=Csj2tOz2fws

8 Temmuz 2023 Cumartesi

On Altıncı Cüzden Üç Mesaj


Başarılı olmak isteyen gençler sabırla ve teknolojiyi doğru ve hayırlı yolda kullanarak çalışmaya devam etmelidirler. Bir İslam toplumu, peygamberler yolundan ihlasla gidilerek inşa edilebilir.
On altıncı cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On altıncı cüz 300. sayfadan başlayıp 320'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on altıncı cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On altıncı cüzde; Kehf suresinin son kısmı, Meryem ve Taha surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On altıncı cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On altıncı cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. İMANLI GENÇLİK

Sabır, Çalışma ve Teknoloji ile Başarılı Olunur

Kehf suresinin son tarafında Zülkarneyn ve ilginç duvar inşası ile ilgili konu işlenmektedir (Kehf, 18/83-98). Hadislerde de Kehf suresinin Cuma günü okunması tavsiye edilmekte (Hakim, 12/368 (hasen)) ve deccal fitnesinden koruyacağı ifade edilmektedir (Müslim, Salatü’l-müsafirin, 275 (709)). Gelecekteki fitnelerden korumak, Kehf suresinin manasının ve mesajlarının anlaşılması ile olabilir. Ashab-ı kehf ile imanlı bir gençlik yetiştirilmesi, Hz. Musa-Hızır olayı ile bizlere kadere teslimiyet ve sabır tavsiye edilmekte, Zülkarneyn kıssası ile teknolojiden yararlanmanın önemi anlatılmaktadır. İşte bu mesaj ile Müslümanlar gelecekte başarılı olurlar.

2. DİRİLİŞ ÖRNEKLERİ

Ölüyü Dirilten Allah, İsterse Ölü Bir Toplumdan Yeni Bir İslam Toplumu Yaratır

Meryem suresinde, dirilişin âdeta örnekleri verilmektedir.

a. İhtiyarlık döneminde Hz. Zekeriya ile kısır hanımından mucizevi olarak bir çocuk doğması, Yahya olarak isimlendirilmesi,

b. Bakire ve iffetli bir kız olan Meryem validemizden mucizevi olarak (babasız) bir çocuğun doğması ve İsa olarak isimlendirilmesi anlatılmaktadır. Hz. Yahya ve İsa, daha doğmadan isimleri konulan peygamberlerdendir.

c. İhtiyarlık döneminde Hz. İbrahim ile kısır hanımından mucizevi olarak bir çocuk doğması, İshak olarak isimlendirilmesi,

d. Hz. Musa döneminde Turu Sina’da (Sina dağı) diriliş ve

e. Hz. İdris’in göğe çekilmesi (Meryem, 19/1-58). Surenin sonunda dirilişi inkâr edenlerin ahiretteki halleri anlatılır (Meryem, 19/66-98).

3. BAŞARININ İLK ŞARTI

Sabırla ve İhlasla Tebliğe Devam Etmektir

Bu cüz Taha suresi ile tamamlanmaktadır. Sure, Kur’ân’ın misyonu olan doğruları hatırlatma (tezkire) mesajı ile başlamakta, Hz. Musa’nın hayatından bir kesit ile devam etmektedir. Burada Hz. Musa’nın, Medyen başta olmak üzere, Mısır’daki uzun mücadelesi, Firavun’un zulmünden kurtulması ve sonraki dönemlerde yaşananlar, ümmetini eğitmek için sarf ettiği çabası ve emeği teferruatlı bir şekilde anlatılmakta; âdeta Mekke’deki Müslümanlara sabırla tebliğe devam ederlerse başarılı olacakları ve zafere ulaşacakları mesajı verilmektedir (Tâhâ, 20/1-100).

7 Temmuz 2023 Cuma

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 25


Bir şeyi hak ettiği yere koymazsan bu ona zulümdür

Eğer bir kimse hakka layık olduğu değeri vermiyorsa zalimdir. Bu hak hangi konuda olursa olsun, eşinin hakkı da olsa, çocuğunun, komşunun hakkı da olsa hatta müfessirler diyor ki eşyanın hakkı dahi olsa (mesela bardağın yeri masanın üzeri ise onu yere bırakmak yerde tutmak, bu o eşyaya hakkıyla muamele etmemek demek. Elbisenin yeri askıda veya dolapta durmaksa onu ortalıkta veya yerde bırakmak, bunlar zulüm örneklerinden. Kitap rafta olacak. Kitabı kapı girişine koyduysan göz onu görür görmez yadırgar. (Kitabın ayak altında ne işi var) 

Bir şeyi hak ettiği yere koymazsan bu da ona zulümdür, demişler. Şimdi Cenab-ı Allah’ın yerini düşünün. Cenab-ı Allah’ı layık olduğu makama koymadığımızda işlediğimiz zulmü düşünün. Ve Allah-u Teala zulmeden kişilerden intikam alır. Nasıl alır? Hidayetlerini karartır. En büyük ceza budur. 

Zulme bizi sevkeden şeyler de nedir diye düşündüğümüzde (bu da işte hayatın sınav olan boyutu) duygularımız. Öfkeye kapılarak doğru olan şeylerin üstüne basıp geçebiliyoruz, doğruya yanlış yanlışa doğru diyebiliyoruz. Allah’ın ayetlerine karşı dürüst isek insanlara ve eşyaya karşı da dürüstüzdür. Belli bir dürüstlük oranını tutturmaya çalışıyordur kuşkusuz. Mükemmel değiliz kusurlardan nasibimiz var hepimizin. Fakat bazı kimseler dürüstlüğü tutturmaya çalışırken, bazıları dürüstlükle arasındaki köprüleri atmış, artık kendisiyle olan yüzleşmesinden kopmuş, samimiyet ve ihlası heba etmiş olabilir. Doğru olanı iz iz takip eden kimselere Kuran şifa dağıtır hidayet dağıtır. 

"Ya Rabbi bana hakkı hak olarak göster. Ve ona tabi olmamı sağla. Bana batılı batıl olarak göster. Ve ondan uzak durabilmemi sağla." Amin. 

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

6 Temmuz 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 24


Bütün ameller sabit bir niyet üzerine kuruludur

Yaptığı işi sadece Allah için yapmak üzere kulun sağlam bir niyet alması ve buna muvaffak olabilmek için de Allah’tan sürekli niyazda bulunması gerekir. Çünkü o hangi iyi işe girişecek olsa şeytan o işi pisletmek için onun kalbine bir şeyler salmaya girecektir. Bu bizler için böyle olduğu gibi, bizden önceki Nebiler ve Resuller için de böyleydi. 

Şeytan bizlere bazı düşünceler ekliyor ki niyetimiz halis olmaktan çıksın. Ancak kişi o çaba içinde olursa, şeytandan rahatsız halde “Ya ben bunu Allah için yapmak istedim nereden aklıma bu düşünce geldi” diye huzursuz olursa ve “Allah'ım! en başta düşündüğüm gibi bunu senin için yapmaya beni muvaffak kıl, amacım sana kulluk etmekti.” der ise Allah-u Teala şeytanın saldıklarını iptal eder ve kendi ayetlerini o kişinin kalbinde ihkam eder, kökleştirip sabitler. Böylece o kişi niyeti ve inancı bakımından temizliğe kavuşmuş olur.
 
Şeytan niyetlerimizi bozmaya çalışıyor ki ortada amellerin hiç bir anlamı kalmasın. Çünkü bütün ameller sabit bir niyet üzerine kuruludur. Eğer salih amel söz konusu değilse ağırlık olarak üzerimizde kalır, sırtımızda kambur olarak devam eder.  Bunun bizi Cenab-ı Hakka yakınlaştırdığını hissedemeyiz. 

Dolayısıyla bu bahsettiğimiz kirlerin bulaştığı ibadetler kişinin üzerine sadece bir yüktür hiç bir işe yaramaz. 

5 Temmuz 2023 Çarşamba

On Beşinci Cüzden Üç Mesaj


Bir mümin bulunduğu coğrafyada dinini yaşamak ve onu tebliğ etmek için uğraşır, gelebilecek her türlü sıkıntıya katlanır. 

On beşinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On beşinci cüz 281. sayfadan başlayıp 300'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on beşinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On beşinci cüzde; İsra suresinin tamamı ve Kehf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır.
On beşinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On beşinci cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. ALLAH’IN DESTEĞİ

Tebliğe Devam Eden ve Sıkıntılara Sabredenlere Allah Yardım Eder/Destekler
İsra suresinde Allah’ın sonsuz gücü anlatılmaktadır. Ayrıca İsra (gece yolculuğu) mucizesi ile İslam’ın, önceki peygamberlere gönderilen ilahî dinlerin devamı ve sonuncusu olduğu mesajı verilmektedir. İslam, aslında Hz. Adem’le başlayan bir süreçtir. O dönemde Mekke’de inşa edilen Kâbe, yeryüzünün ilk mabedidir. Daha sonra Kudüs’te Mescid-i Aksa inşa edilmiştir. Son peygamberin gelişi ile İslam yeniden yeryüzüne Mekke’den yayılmıştır. Bu açıdan Mescid-i Haram (Kâbe) ile Mescid-i Aksa (Kudüs) arasında bir bağ bulunmaktadır (İsra, 17/1). Surede İsra olayından sonra Hz. Musa dönemine geçilir. Çünkü o dönem tarihin önemli kırılma noktalarından birisidir ve Hz. Musa’ya gönderilen 10 emrin büyük bir bölümü bu surede âdeta yeniden emredilir. “Allah’a şirk koşmayacaksın, öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın….vd.” (İsra, 17/11-54).

2. ALLAH İÇİN HİCRET

Surenin ikinci bölümünde Hz. Adem’in yeryüzüne inişi ve şeytanın yeryüzündeki tuzakları anlatılıp (İsrâ, 17/61-67), ardından hicret duası zikredilir (İsrâ, 17/80). Bununla sanki bir yıl sonra olan hicrete bir hazırlık ve asıl imtihanın hicretten sonra başlayacağına dair bir mesaj verilmektedir. Surenin son tarafında ise, Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara önemli uyarılar bulunulmakta (İsrâ, 17/89-103) ve özellikle İsrailoğullarının bir araya geldikten sonra yeryüzünde çıkaracakları ikinci büyük fitneye karşı hazırlıklı olma uyarısı yapılmaktadır (İsrâ, 17/4-7, 104).

3. HİCRETLE BAŞARILI OLMAK

Ayrıca bu cüzde Kehf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır. Surenin başında bir grup inanmış gencin hicreti anlatılır. Sığındıkları mağarada kaderin tecellisi ile 309 sene uyutulurlar, sonra uyanırlar. Uyandıkları yüzyılda ahiret ve dirilişe imanda bir zayıflık olsa gerek ki, (özgürlüğe giden yolda) insanlara böyle bir “diriliş” örneği gösterilir. 309 sene sonra bu gençler yeniden yeryüzüne gelirler. Bu surede de Müslümanları (sahabeyi) hicrete hazırlama ve onlara moral verme söz konusudur. Allah için hicret edenlerin başarılı olacakları vurgulanır (Kehf, 18/9-31); Sonra Hz. Musa ve Hızır olayı ile şer gibi görünen hadiselerin hayır olabileceği/hayırla sonuçlanabileceği ve biraz sabredilmesi gerektiği ifade edilir (Kehf, 18/60-82). 

4 Temmuz 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 23

Ya Rabbi sen bizi zâyi etmezsin bize bir çıkış kapısı aç!

İbrahim aleyhisselam’ın milletinden olabilmek için her şeyi yaratanın O olduğu gibi, yaşatanın yönetenin de ancak O olduğuna ermek için Kâbe’in etrafında tavaf yapıyoruz. Güneşin tavaf ettiği gibi.. Galaksilerin Allah’ın emriyle tavaf ettiği gibi.. Biz de bütün emrin Allah azze ve celleye ait olduğu gerçeğini sindire sindire tavaf ediyoruz. 

Hacdan mağfiret ile ve teslimiyet ile çıkmak istiyoruz. Tavaf kadar sa’ya da ihtiyacımız var. Tavaftan çıkıyoruz, sa’ya geçiyoruz. Sa’y ile Hz. Hacer’in Cenâb-ı Hâkk’a güvenini ve sebatını öğreniyoruz. Teslimiyet bunu gerektirir. 

Hz. Hacer o ölüm vadisinde “Rabbim sen de bana bunu layık gördün, ben ne yaptım ki?” demedi. “Hep garibanlara mı böyle oluyor? Nedir benim böyle çektiğim” diyerek Cenâb-ı Hâkk’a küsmedi. “Rabbim bana kötülük dilemez, vardır bunda bir güzellik.”dedi. Allah hakkındaki zannını bozmadı. “Ya Rabbi sen bizi zâyi etmezsin bize bir çıkış kapısı aç.” 

Ve Cenâb-ı Hâk bir kapı açtı, her şey değişti. İsmail bebeğin ayağının dibinden su çıkardı. Sadece İsmail aleyhisselam’ı içirecek kadar değil milyarlarcasını kandıracak kadar bir su; Zemzem! 

"Ya Rabbi! Bizi dünyaya bağlayan senin istemediğin ne kadar şey varsa geri döndüğümüzde hepsinden ırak kalabilmek için geldik. "

"Ya Rabbi! Bizi öyle kuvvetlendir, bizi hidayetine öyle muvaffak kıl ki kötü alışkanlıklarımızın en küçüğünden en büyüğüne bizi onlardan halas eyle diye geldik." 

"Hz. İbrahim aleyhisselam gibi her şeyden senin uğruna vazgeçebilmek için geldik." 

"Güzellikleri yaşatsan şımarmayıp sana kulluğa devam edebilmeyi; sıkıntıları yaşatsan isyan etmeyip sana yine bağlılığı sürdürebilmeyi öğrenmeye geldik."

"Ve kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik. Eğer Senin istemediğin bir şeyse ana da olsa, baba da olsa, can da olsa, canan da olsa kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik."

Şeytan, hayrın her aşamasında insanın karşısına çıkar. Ve insanlardan çoğunu şükrederken bulmaz!

Çoğumuzun hayatında istiaze yok. Şeytandan Allah’a sığınmayı pek unutmuş gözüküyoruz. Hac bize bunu hatırlatacak. 

3 Temmuz 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 22


Hac farizasında birinci derdimiz mağfiret olmalı!

Hacca gelen kişi kendini Allah’ın asi, günahkar kulu olarak görmeli. Öyle Cenâb-ı Hâkk’ın üstün kulu, makbul kulu gibi görerek gelirse kaybeder! 

Adem aleyhisselam’ın izinden geliyoruz. Ne kadar güzel ibadetimiz varsa hepsini unuttuk, günahlarımızı gözümüzün önüne getirip öyle geldik. Günahlarımızın altında çatır çatır ezile ezile geldik.

Hz. Ömer vefat ederken yanına gelenler onu övdüler: “Ya Ömer Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem giderken senden razı gitti. Bütün savaşlarında yanında oldun. İman edenlerin büyük güvencesi oldun. Sen ki böyle perişan haldesin, nasıl olur, rahatla biraz” dediler. 

Hz.Ömer radıyallahu anh dedi ki “Beni öven ne kadar adam varsa çıkarın onları bu odadan. Siz ancak aldanacak bir adamı aldatırsınız. Ben ölmek üzere Rabbimin huzuruna doğru giderken bir vakit namazım var mı bilemiyorum.” 

Bu hissiyatı, bu tevazuyu onlar Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in  terbiyesinden aldılar. Korkuları da tamdı.

Hac farizasında birinci derdimiz mağfiret; günahlarımızın bağışlanmasıdır.
 

Hepimiz buna muhtacız, hacca bu düşüncelerle geldik. "Günahlar zaten bağışlanmış, hacca da Firdevs’e çıkmak için geliyor” gibi bir düşünce, bu güven hali bizi şeytanın tarafına kaydırır.

Cenâb-ı Hâk ya bizi kovarsa? 

Kovar mı?

Kovarsa hakkı var. Cürüm işledik. Yap dediği nice şeyi yapmadık. Yapma dediği nice şeyi yaptık. 

Hz. Adem aleyhisselam’ınki bir taneydi, bizse kendi günahlarımızın sayısını bilmiyoruz. 

Dolayısıyla Kâbe’yi tavaf ederken Hz. Adem aleyhisselam'ın korkusuyla “Ya bağışlanmazsam” endişesi ve ümit arasında olmalıyız, ancak O’ndan umarak..

2 Temmuz 2023 Pazar

On Dördüncü Cüzden Üç Mesaj


Hayatınızın değerlenmesini istiyorsanız Allah’ın emrettiği gibi yaşayın. Mazlumlara karşı mütevazı, zalimlere karşı cesur olun. Peygamberler gibi dik durun ve eğilmeyin. 

On dördüncü cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada?

On dördüncü cüz 261. sayfada başlayıp 280'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in On dördüncü cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On dördüncü cüzde; Hicr ve Nahl surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On dördüncü cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On dördüncü cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj): 

1. HAYATI ALLAH İÇİN YAŞAMAK

O’nun İstediği Gibi Bir Mümin Olmak
Hicr suresinde genel olarak Allah için yaşamak ve mücadele etmek konusu işlenmektedir. (Hicr: Mekke’nin kuzeyinde Semut kavminin yaşadığı bir yerdir). Bu sure Kur’ân’ın rehberliği ile başlamaktadır; sonra tarihte tevhid ve şirk mücadelesi özetlenmekte, peygamberle mücadele edenlerin akıbetleri açıklanmaktadır: Hz. Adem ve şeytan mücadelesi (Hicr, 15/52-84), Hz. İbrahim ve azap meleklerinin diyaloğu (Hicr, 15/52-60), Lut kavminin helakı (Hicr, 15/61-77), Şuayb peygamberin kavmi Eyke’nin helakı (Hicr, 15/78-79) ve Semut kavminin yurdu Hicr ve helakı (Hicr, 15/80-84) anlatılmaktadır.

2. MÜMİNLER MÜTEVAZI VE CESURDURLAR

Sonra Hicr suresi şu güzel mesajlarla tamamlanmaktadır: İnsanlara güzel davran, Kur’ân’ı tebliğ et, onların elindeki güç sizi etkilemesin, müminlere şefkatli davran, müşriklere aldırma, Rabbini tesbih et ve O’na secde et, ölünceye kadar ibadete devam et (Hicr, 15/85-99).

3. PEYGAMBERLERİN TEBLİĞİ

Onlar Gibi Tebliğe Devam Etmek ve Sıkıntılara Sabretmek Gerekir
Burada ayrıca Nahl suresi de bulunmaktadır. Bu surede; tevhid inancıyla ilgili yoğun bir tartışma ortamı oluşturulmakta; vahiy gönderen Allah, kâinatın ve sizin yaratıcınız-Rabbiniz olan Allah’tır (Nahl, 16/1-34). Müşrikler tek Tanrı olan Allah’a ortak koştukları için yeryüzünde büyük bir fitneye sebep olmakta ve hadlerini aşmaktadırlar (Nahl, 16/35-47). Siz Hz. İbrahim (a.s.) gibi olun, tebliğe devam edin ve sıkıntılara sabredin. Takva ve ihsan sahibi olun (Nahl, 16/120-128).

https://www.diyanethaber.com.tr/on-dorduncu

1 Temmuz 2023 Cumartesi

Prof. Dr. Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 21



Var bunda bir hayır

   Hac ibadetinde Cenâb-ı Hâkk’ın emriyle şeytanın vesvesesi arasında yol alırız. İbadetin içinde de böyledir; ibadetten sonra memleketimize dönünce hayatın kalan kısmında da Allah’a olan bu teslimiyetimizi kapmak için şeytan bütün yolları deneyecek. İçine gireceğimiz her dolambaçlı, sıkıntılı süreçte başka alternatifler gösterecek, Allah’a olan güvenimizi bozalım diye. 

İyi kul olmak için önce nimetleri hatırlamalıyız. “Benim Rabbim benim kötülüğümü istemez, var bunda bir hayır” demeliyiz. 

Hz. Hacer görse ki onun adım bastığı yere Allah azze ve celle milyonları koşturup getirdi. Oysa ki şeytan ona “Sen bu vadide helak olup gideceksin adın sanın unutulacak” diye vesvese vermişti. 

İyi günlerde “Ben Rabbime çok güveniyorum” demenin bir manası yok. Bunu herkes der; biraz da “zaten ben buna layığım” demeye getirir. Ama Allah azze ve celle imtihan için rızkını kısarsa bu sefer çoğu zannını bozar der ki; “Rabbim bana değer vermiyor bana kötülük ediyor. Beni aşağılıyor. Ben o kadar namaz kıldım ibadet ettim, komşunun namazı bile yok. Allah benim kadrimi bilmiyor.” 

Bu Cenâb-ı Hâk hakkındaki zannımızı bozmak olur. Bilemezsin Cenâb-ı Hâk sana ne fırsat hazırlamıştır. Ne çıkış yolu hazırlamıştır. Dünkü gününden daha iyi günlere seni yönlendirmektedir bilemezsin. Allah azze ve celleye karşı güvenini bozarsan öyle kalırsın. 

30 Haziran 2023 Cuma

Prof. Dr. Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 20



Hac ibadeti, Cenâb-ı Hâkk’a teslimiyetin şeytan engeli aşılarak yaşanmaya çalışıldığı bir ibadettir 

Allah azze ve celleye teslimiyet sürecinde şeytan gibi çok büyük bir engelimiz var. Şeytan hep bir eşik gibi karşımıza çıkacak. Ne zamanki Cenâb-ı Hâkk’ın emrini yapalım dediğimizde o içimizde belirecek ve konuşmaya başlayacak, vesvese verecek. 

O yüzden hac ibadeti, Cenâb-ı Hâkk’a teslimiyetin şeytan engeli aşılarak yaşanmaya çalışıldığı bir ibadettir. 

Bunu en güzel yapmış olan Hz İbrahim aleyhisselâm ve Hz Hacer aleyhisselâm'ın adımlarından gidiyoruz ki Cenâb-ı Hâk o teslimiyetten bize de nasip etsin.

İMAM BUHÂRÎ NİN BİYOGRAFİSİ



İmam Buhari, hicrî 194 senesinde Cuma günü doğdu, hicrî 256'da Rama­zan bayramı arefesi olan Cumartesi gecesi vefat etti. 

Onun şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sahih'i 600,000 hadis arasından 16 yılda çıkardım. Kitabıma koy­duğum her hadis için mutlaka gusül abdesti alıp iki rekât namaz kıldım". 

İmam Buhari'nin faziletleri sayılamayacak kadar çoktur. Bunlardan birisi on iki yaşında iken hadis ezberlemeye başlamasıdır. Pek çok hocadan hadis almıştır. O şöyle demiştir: "1080 kişiden hadis aldım, bunlar arasında yalnızca hadis hoca­ları bulunmaktadır. Hepsi de şöyle diyorlardı: iman; söz ve amelden oluşur, artar ve eksilir'"

Ondan 100,000'e yakın kişi rivayette bulunmuştur. 

Daha küçük yaşta İken 70,000 hadisi serd usulü ile ezbere biliyordu. 

Bir kitabı tek bîr bakışta ezberlerdi. 

Ramazan ayında teravih namazından sonra Kur'an'ın üçte birini okurdu. 

Duası makbuldü. 

Es-Sahih adlı eseri sünneti içeren kitapların en sağlamıdır.

28 Haziran 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 19

  
Diğer yol nasıldı?
 
Eşi, çocuğu, arkadaşı, sevdikleri uğruna Cenab-ı Hakk’tan vazgeçenler, bir vakit sonra onların da kendisinden vazgeçtiğini görürler. Malı, dünyalık kazanımları uğruna Cenab-ı Hakk’ın yasaklarından vazgeçenler bir süre sonra mallarının da kendisinden ayrıldığını, bir işe yaramadığını görürler.

 Kim ki bir şey için Cenab-ı Hakk’tan vazgeçmiştir, ilahi sünnet işler ve o şeyi de onun elinden alınır, ona hiç bir şey kalmaz. Bu Cenab-ı Allah’ın uyguladığı kesin bir ilkedir.

 Dolasıyla bir şeyi kaybetmek istiyorsan, o şey uğrunda Cenab-ı Hakk’ı harca! Dolayısıyla bu çifte ziyandır.

 Birinci basamakta Cenab-ı Allah’ı kaybedersin, O’ndan vazgeçersin.

 İkinci basamakta diğerleri senden vazgeçer kalakalırsın tek başına.

 Diğer yol nasıldı?

 Cenab-ı Hak uğruna bir şeyden vazgeçersen, Cenab-ı Hak o şeyi ya da daha iyisini sana nasip eder. Bu da Allah azze ve cellenin bir sünnetidir. O’nun uğrunda vazgeçtiklerini, Cenab-ı Allah daha fazlasıyla daha güzeliyle sana verir.

 Burada da çifte kazanım vardır. Zor zamanında en sevdikleri karşısında bile O’na olan sevgisini önceleyenlere ne mutlu!

 Cenab-ı Allah onları meleklerine örnek gösterip övünürken, diğer tarafta kolay günlerinde Allah’a ihtiyacı olmadığını sandığı günlerde, Allah’ın hatırını beş paraya satan kimseler var. Sata sata kendilerini tanıyamaz hale geliyorlar.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

27 Haziran 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 18


Niyetimizde Yüce Yaradan yoksa denklem batıldır

Cenab-ı Allah’a dürüst olmayanın, insanlara olan dürüstlüğü değersizdir, hiç bir işe yaramaz. 

Bu sözde iyilikleri yaparken “insanlık namına” diye bir laf üretmişler. 

Kutsal bir şey mi ki insanlık? O nasıl bir şey ki biz onun uğruna iyilikleri yapıyoruz.

“İnsanlık ölmedi, insaniyet için” gibi seküler söylemleri dilimize bulaştırmaya başladık.

Yok böyle bir şey.

İyiliğin temeli niyettir.

Niyetimizde Yüce Yaradan yoksa denklem batıldır.

26 Haziran 2023 Pazartesi

Manevi İlaçlarımız Kur'an ve Sünnet-Prof. Dr. Halis AYDEMİR


Bütün lisanlar şifredir, ses ile hayat arasındaki köprüdür. Eğer o lisanı bilmezseniz size hiçbir şey ifade etmez.

O lisanı bilenler, oradaki şifreyi yani orada geçen kelimelerin, seslerin hayatta neye tekabül ettiğini dolayısıyla bu cümleden ne anlaşılması gerektiğini anlarlar.

Bilmeyenler açısından sadece çıkarılmış seslerden ibarettir. Nitekim bugün Arapça bilmeyen kimseler bir cümle söylediğimiz zaman sadece sesleri duyarlar ama bu sesler onların hayatına inmemiştir. Onların hayatına inmesi için bu seslerdeki lafızların, manalarının, gerçek hayattaki manalarını da bilmek ihtiyacı içerisinde olurlar.

O bakımdan Allah Azze ve Celle'nin kelamının hayata indirilmesi, hayatta Cenâb-ı Hakk’ın bundan muradının ne olduğunun bilinmesi gerektiğinden Allah Azze ve Celle kitabını indirdiği gibi Resûl’ünü de göndermiştir.

Resûlün gönderilmesi aynı “Kitabın indirilmesi” gibi farklı bir şeydir. Neden buna ihtiyaç var?

Cenâb-ı Hakk’ın lafızlarla, kelam ile ses ile yani dil olarak indirdiği, kullarına hitabını hayata iz düşürecek, bunun çözümlenmesi, çözümlenip hayata indirilmesi gerekir.

Aksi takdirde kelam olarak kalır. Herkes, o kelamı hayatı indirmek üzere farklı bir yol tutabilir.

O zaman o din indirilmemiş olur. O din, sadece dile, lisana hapsedilmiş, muallakta kalmış, hayatta gerçekten ne ile eşleştiği ve nasıl bir karşılık bulması gerektiği hususu, müphem kalmış olur.

Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem “namaz nasıl kılınır, Allah Azze ve Celle’nin emirleri hayatta nasıl pratik edilir, nasıl icra edilir?”i "Cibril aleyhisselam bana imamlık yaptı ve bana namazları kıldırdı", diyerek bunun tatbikatını görsel olarak nasıl öğrendiğini bildiriyo
r. 

O bakımdan bizim fıtratımız dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın bize talimi fıtratımızla birebir eşleşir oldu. O bakımdan kalkıp “kulağımızla gelen ses varken artık gözlerimizin görmesine ne hacet var? Kulağımızla gelen ses bize yetmiyor mu” anlamına gelen “Allah'ın kitabı bize kâfi” şeklindeki bir söylem biçimi insanı tanımayan, insanın öğrenme mekanizmasını bilmeyen cahilce bir sözdür.

Nitekim biz de herhangi bir bilgiyi, onun hayattaki karşılığıyla öğrencilere öğretiyoruz. Sadece biz değil herhangi bir usta da çırağına, herhangi bir yerdeki bir bilgiyi de insanlar, uygulaması üzerinden öğretiyorlar.

Çünkü insanların bilgiyi, malumatı aldıkları iki mecraları var. Ses yoluyla alabildikleri gibi buradan sesini alır, gözleri ile de bunun görselini, hayatta neye karşılık geldiğini görüp öğrenmesi gerekir. Aksi takdirde ses ile hayattaki ilişkiyi kurarken hata yapmaya başlar. Ne ile ilişkilendirdiğini bilemez.

Hele hele din gibi içinde Cenâb-ı Hakk’ın sıfırdan oluşturduğu kavramlar, ıstılahlar, yeniden emrettiği, sıfırdan emrettiği ve elçisine öğrettiği... Dolayısıyla o günkü kelimeyi, Arapçadaki kelimeyi kullansa da ona farklı bir çehre, farklı bir mana, farklı bir çerçeve oluşturuyor. O bakımdan bizim talimimiz ile alakalı bir şeydir.

Cenâb-ı Hakk’ın kitabının eksikliği ile alakalı olan bir şey değil. Bu, derste teorisini gördükten sonra aynı hocanın “haydi sizi laboratuvara götüreyim, orada laboratuvardakileri öğreteyim” dediğinde; “Hocanın dersteki anlattıkları bize kâfi artık laboratuvara gitmeye gerek yok, hoca eksik mi anlattı ki” demek ne kadar ucube bir şey ise Allah Azze ve Celle’nin gönderdiği kendi elçisi ile ona tatbikatı öğretmesini taaccüb ile karşılamak, bunu “eksik olan Cenâb-ı Hakk'ın beyanını Resûlullah ile destekliyor muyuz” gibi bir şaşkınlığa dönüştürmek gerçekten şaşkın bir durum olur. Çünkü bunu biz hayatta hiçbir yerde yapmıyoruz yani ses yoluyla sadece muhatabımıza bir şeyi öğrettiğimize muvaffak olduğumuzu asla düşünmüyoruz.

En basitinden bir uçakta bile “bir yelek nasıl giyilecek, bir oksijen tüpü nasıl bağlanacak” diye insanlara bunu göstererek, icra ederek her defasında öğretiyorlar.

Neden? Çünkü muhataplar öyle yani “biz yazıyla bunu anlattık eksik mi anlattık ki” diye görselini, uygulamasını görmekten, göstermekten imtina etseler biz nasıl onların bu hallerine güleriz? Deriz ki insanlar sadece söz üzerinden veya sözün yazılmış şekli üzerinden bir şeyi öğrenmeye muvaffak olamazlar. Bunun ne olduğu nasıl bir şey olduğunu ve nasıl yapıldığını da onlara gösterdiğinizde onlara bunu öğretmiş olursunuz.

Bugün Dünya’da ne kadar ilkokul ne kadar ortaokul ne kadar lise, dünya’da ne kadar üniversite varsa hepsi insanın bu öğrenen yanını esas alarak talimde bulunur. Yoksa öyle olmasaydı sadece söz üzerinden olsaydı ne bu binalar yapılırdı, ne bunca üniversitenin, bunca eğitim kurumunun bunca masrafı yapılırdı.

İnsanlara yazı yoluyla, öğretilmek istenen her şey gönderilirdi, kitaplar halinde veya bugün artık bellekler içerisinde ve onların bunu öğrenmesi beklenirdi. Kimse bununla bir şey öğrenmediğini bildiğimiz için sınıf sınıf öğrencileri... Çünkü belli sayıda öğrenci, belli hoca ile muhatap edebiliyoruz. Onların bu bilgileri, onlara anlatmasını ve sonra bunun uygulanmasını onlara göstermesini sağlıyoruz.

Ancak böyle bir doktorun insan eline kendisini emanet edebilir.

Dese ki bir doktor size “ben, her şeyi kitap üzerinden öğrendim” siz kendinizi onun yapacağı bir ameliyata, onun size yönelik bir tedavisine hiç güvenebilir misiniz?

Yahut uçağınızı sürecek bir pilotun “ben bunların hepsini yazıdan öğrendim, elimde bir sürücü kursu kitabı...” gibi bir kitap üzerinden her şeyi öğrendiğini, ilk defa koltuğa şimdi oturacağını söylese ‘’oradaki Türkçe mi yetersiz, oradaki anlatılan anlatım mı eksik” der mi bir kimse. Herkes bilir ki uygulaması bunun öğretiminin bir parçası.

Vaktiyle bir fotokopiciye girdiğimde büyük bir fotokopi makinesi gördüm. Devasa bir makine, her tarafı düğmelerle dolu. Bizim arkadaşımız, hızlı bir şekilde kağıtları bir taraftan koyup başka bir taraftan alıyor. Düğmelerine basıyor, yığınla işlemler yapıyor. Hayret ettim yani küçük makinayı bile kullanmakta hangi düğmesine basacağız diye zorlanırken her defasında unutup yanlış çıkarırken bunun bu kadar iyi başarması “nereden öğrendin” dedim; “o gelen eldeki kullanım kılavuzundan mı öğrendin?”

Hayır, dedi. “Hocam, bu böyle ucuz bir makine değil. Bunu satan firma, beraberinde öğreticisini de gönderiyor ki bir tarafını kırmayalım, yanlış kullanıp makineyi hurdaya çıkarmayalım diye.” Düşündüm ki firma, cihaz değerli olunca beraberinde onu öğretecek peygamberini de göndermiş; fiziksel, somut bir şekilde.

"Manevi İlaçlarımız Kur'an ve Sünnet" konulu söyleşiden notlar
https://kurandersleri.net/video-dokuman/dokuman/manevi-ilaclarimiz-kuran-ve-sunnet-1-kisim

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

25 Haziran 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 17


Samimiyet insanı bilgiye götürür

Benim dinimde yanlışlık yok. Sen bilmediğin için yanılıyorsun. Sor. Öğren. Eğer samimiysen öğrenir bulursun. 
Samimiyet insanı bilgiye götürür. Soramazsan öğrenemezsin.
Samimiyetsizlik ketum olmaya ve bilgisizliğe, bilgisizlik de kısır bir döngüye, kısır döngü de delalete sevk eder. 

Samimiyeti kaldırmaya cesaretin var mı? Çünkü samimiyet mesuliyet gerektiriyor. Bu yüzden insanlar samimiyetten kaçıyor.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

21 Haziran 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 16


Büyük azap gelmeden dönsün diye

  Allah azze ve celle esirgeyendir. Bırakın sadece iyi istikamette yürüyen kimseleri desteklemesini, aksi istikamette yürüyenleri de köstekler.

Şöyle ki, bir adam günahlarında devam ediyor, negatif yönde ilerliyor ve durmuyor; işte o zaman Cenab-ı Allah bu yolu ona zorlaştırır. Hele ilk zamanlar zorlaştırır, zorlaştırır, zorlaştırır, sonra küçük küçük azap etmeye başlar. 

Küçük azapları ona tattırır ki büyük azap (kıyamet) gelmeden dönsün diye. Çünkü O merhametlilerin en merhametlisidir.
 
Cenab-ı Allah bizi tamamiyle yıkıp atmaz, heder etmez. Fakat günahta, yanlışta ısrarımız Allah’la aramızda hiç bir bağ bırakmayacaktır.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1