2-BİR DEVLET BAŞKANI EVİ:
HANE-İ SAADET
Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem hem herkes için misal hem de Allah’a bir visal hayat yaşadı. Muzaffer bir komutan Bedir’e, yenilen Uhud’a; Müslümanlığından dolayı yeri, yurdu kuşatılan bir baba Şi’bi Ebi Talib’teki haline, devlet başkanları da Onun Medine’deki hayatına baktı.
Hz. Aişe radıyallahu anha, zengin bir babanın üzerinde titrediği biricik kızı, devlet başkanının da eşiydi. Ömrünü daracık bir evde, çoğu defa karnını doyuramadan tamamladı. Zühd hayatından önce daraldı, sıkıldı, her kadın gibi o da dünyalıklar istedi. Sonra ayet nazil oldu;12 Muhayyer bırakıldı. Allah Rasulü’nü sallallahu aleyhi ve sellem tercih ederek dünyalıklardan vazgeçti. Zamanla da ihtiyarî fakirliğe alıştı. Âhir ömründe hiçbir şeyden olmadığı kadar fakirlikten zevk aldı. Kız kardeşinin oğlu Urve’ye Peygamber-i Ekber’in sallallahu aleyhi ve sellem ev halini anlatırken, “İki ay geçer, evde ocak tütmezdi.” demişti. Urve, “Teyze! Maîşetiniz neydi?” diye sorunca, “İki siyah şey; hurma ve su.(Esasında siyah olan hurmadır. Lakin birini diğerine tağlib etmek cihetiyle “esvedân” yani iki siyah şey denmektedir. ) Yalnız, Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem ensardan olan komşularının koyunları vardı. Sütünden bize ikram eder, içirirlerdi.”13 buyurdu.
Anneler yemez yedirir. Peygamber’in eşleri de Ümmet’in anneleriydi. Evleri bütün zamanlarda yaşayacak ve yoksulluğun acısını çekecek fakirlere teselli kaynağı olmalıydı. Kadınlar, ekmeğin yanında katık bulamayan çocuklar, “Eğer Allah kulun kendine yakınlığına göre ona dünyalık verseydi, Peygamber’in eşleri saraylarda yaşar, mükellef sofralara otururlardı.” diyerek onlara bakıp istikametlerini korudu. Hz. Aişe radıyallahu anha, Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem hanesini o kadar muşahhas anlattı ki, israfa savrulanlar ya da kanaati unutanlar; “Efendimiz günde iki öğün yemek yer, biri hurma olurdu.”14 ya da “Peygamber’in ailesi, Allah Rasulü ruhunu teslim edene kadar üç gün peş peşe buğday ekmeğinden karnını doyurmadı.”15 rivayetlerini dinleyip kendilerine geldi.
HANE-İ SAADET
Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem hem herkes için misal hem de Allah’a bir visal hayat yaşadı. Muzaffer bir komutan Bedir’e, yenilen Uhud’a; Müslümanlığından dolayı yeri, yurdu kuşatılan bir baba Şi’bi Ebi Talib’teki haline, devlet başkanları da Onun Medine’deki hayatına baktı.
Hz. Aişe radıyallahu anha, zengin bir babanın üzerinde titrediği biricik kızı, devlet başkanının da eşiydi. Ömrünü daracık bir evde, çoğu defa karnını doyuramadan tamamladı. Zühd hayatından önce daraldı, sıkıldı, her kadın gibi o da dünyalıklar istedi. Sonra ayet nazil oldu;12 Muhayyer bırakıldı. Allah Rasulü’nü sallallahu aleyhi ve sellem tercih ederek dünyalıklardan vazgeçti. Zamanla da ihtiyarî fakirliğe alıştı. Âhir ömründe hiçbir şeyden olmadığı kadar fakirlikten zevk aldı. Kız kardeşinin oğlu Urve’ye Peygamber-i Ekber’in sallallahu aleyhi ve sellem ev halini anlatırken, “İki ay geçer, evde ocak tütmezdi.” demişti. Urve, “Teyze! Maîşetiniz neydi?” diye sorunca, “İki siyah şey; hurma ve su.(Esasında siyah olan hurmadır. Lakin birini diğerine tağlib etmek cihetiyle “esvedân” yani iki siyah şey denmektedir. ) Yalnız, Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem ensardan olan komşularının koyunları vardı. Sütünden bize ikram eder, içirirlerdi.”13 buyurdu.
Anneler yemez yedirir. Peygamber’in eşleri de Ümmet’in anneleriydi. Evleri bütün zamanlarda yaşayacak ve yoksulluğun acısını çekecek fakirlere teselli kaynağı olmalıydı. Kadınlar, ekmeğin yanında katık bulamayan çocuklar, “Eğer Allah kulun kendine yakınlığına göre ona dünyalık verseydi, Peygamber’in eşleri saraylarda yaşar, mükellef sofralara otururlardı.” diyerek onlara bakıp istikametlerini korudu. Hz. Aişe radıyallahu anha, Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem hanesini o kadar muşahhas anlattı ki, israfa savrulanlar ya da kanaati unutanlar; “Efendimiz günde iki öğün yemek yer, biri hurma olurdu.”14 ya da “Peygamber’in ailesi, Allah Rasulü ruhunu teslim edene kadar üç gün peş peşe buğday ekmeğinden karnını doyurmadı.”15 rivayetlerini dinleyip kendilerine geldi.
Ev Hali
Hz. Aişe radıyallahu anha diğer annelerimiz gibi Allah Rasulü’ne sallallahu aleyhi ve sellem hizmet etmekten büyük bir keyif almasına rağmen, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hususi işlerini kendi yapmaya meyilliydi. Elbisesindeki söküğü diker, ayakkabısını siler, koyununu sağardı. Fakat bütünüyle de eşlerini Ona hizmet etme şerefinden mahrum bırakmazdı. Hz. Aişe radıyallahu anha Allah Rasulü’nün misvağını yıkar16, itikafta da olsa saçlarını tarar17, kokusunu sürerdi. Efendimiz yolda, izde uyuduğunda başını Hz. Aişe’nin dizi üzerine koyardı.18
Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem , bir eşin hanımını rahatlatmasına, ailede muhabbeti korumasına katkı sunacak pek çok şeyi Onunla yaptı. Bu bağlamda Hz. Aişe’yle radıyallahu anha iki defa yarıştı. Birinde Hz. Aişe geçti; Kilo alınca ise Allah Rasulü… Ona hem moral, hem de mesaj verme noktasında kilo aldığını işaret ederek, “İşte bu, o sebepledir.” 19 buyurdu.
Kadın Eşinin Derdine Çare, Sırrına İse Mezardır
Eşler birbiriyle dertleşir; sonra da dertlerine çare, sırlarına mezar olurlar. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem de Hz. Aişe’yle radıyallahu anha dertleşir, zaman zaman da hususi bilgileri onunla paylaşırdı.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Hz. Aişe’ye, Mekke’nin fethi için hazırlık yapmasını fakat bu durumu kimseye açmamasını emreder sonra da evden ayrılır. Biraz sonra Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh içeriye girer. Hz. Aişe’nin radıyallahu anha yanında kalburlanan buğdayı görünce kızına, “Niçin bu yiyeceği hazırlıyorsun?” diye sorar. Hz. Aişe susar, cevap vermez. Hz. Ebu Bekir, “Allah Rasulü bir yere cihada gitmeyi mi murad etti?” diye sualini yeniler. Hz. Aişe yine susar. Ebû Bekir radıyallahu anh, sırasıyla, “Nereye gitmek istiyor; Bunu’l-Esfer, Necid Halkı, Kureyş mi?” diye sorar, fakat Aişe radıyallahu anha bunların hiç birine cevap vermez. Daha sonra içeriye Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem girer. Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh aynı soruları ona da sorar. “Belki de Kureyş üzerine gideceksiniz?” deyince, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem , “Evet.” buyurur.20
Hz. Aişe radıyallahu anha, kendisine emanet edilen sırrı, Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem en yakın sahabisi olan babasından da saklayarak, İslâm kadınlarına eşlerinin sırlarını evin dışına -dolaylı olarak da erkeklere, hanımlarının hallerini harice- taşımamayı telkin etmektedir.
https://www.ihsansenocak.com/hz-aise-dosyasi/
Dipnotlar
12. ⇑ Ahzâb, 33/28-9.
13. ⇑ Buhari, H. No: 2575; Müslim, H. No: 2972.
14. ⇑ Buharî, H. No: 6455; Müslim, H. No: 2971
15. ⇑ Buharî, H. No. 6454; Müslim, H. No: 2970.
16. ⇑ Ebû Davûd, H. No: 52.
17. ⇑ Buharî, H. No: 5925.
18. ⇑ Buharî, H. No: 334.
19. ⇑ Ebû Davud, Sünen, H. No: 2580; Ahmed, Müsned, H. No: 25075
20. ⇑ Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, V, 9.