12 Temmuz 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 26


Hangi cephedeyiz?

İçinde bulunduğumuz, rezilliği, çirkinliği tolere ettiğimiz her noktada o dev pastadan pay alıyoruz maalesef.

Ancak çirkinliğe tepki gösteren insanlar bundan zimmetlerini kurtarabilirler. Böyle bir şey izlediğinde tepki göstererek, şikayet edip çaba sarf ederek böyle bir vebalden kurtulabilirler. Diğer türlü suçun bir parçası haline gelirler. O programı açarak reytingine katkıda bulundun. Bu gidişata dur demek sadece yöneticilerin işi değil. Mümince sorumluluklarımız olmalı.

Hangi cephedeyiz; şeytan ve askerlerin cephesinde mi yoksa Cenab-ı Hakk’ın vaadine tutunmuş, dünya hayatını O’na olan teslimiyetimizi sergileyebilme fırsatı bulduğumuz bir arena olarak mı sayıyoruz?

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

11 Temmuz 2023 Salı

On Yedinci Cüzden Üç Mesaj


Müminlerin dostu ve destekçisi; Allah, Peygamber ve müminlerdir. Peygamberin yolunu ve sünnetini terk edenler dinlerini parçalarlar ve tahrif ederler. Hac, insanlara Peygamber yolunu yeniden hatırlatan ve onları eğiten evrensel bir ibadettir.

On yedinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On yedinci cüz 321. sayfadan başlayıp 340'da son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on yedinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On yedinci cüzde; Enbiya ve Hac surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On yedinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On yedinci cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. ALLAH’IN DOSTLARI

Allah; Peygamberlerin ve Kendisinin Yolunda Çalışan Müminlerin Dostudur/Destekçisidir

Enbiya suresi, peygamberlerin mücadeleleri ve Allah’ın hâkimiyetinden bahseder. Surenin girişinde peygamberlere tavır alanların durumu anlatılır (Enbiyâ, 21/1-47); daha sonra peygamberlerin mücadeleleri ve kurtuluş örnekleri aktarılır:

a. Hz. İbrahim, tevhid mücadelesi ve ateşten kurtuluşu,

b. Hz. Lut, tevhid mücadelesi ve azaptan kurtuluşu,

c. Hz. Nuh, tevhid mücadelesi ve tufandan kurtuluşu,

d. Hz. Eyüb ve sabrı ile sıkıntıdan kurtuluşu,

e. Hz. Yunus, mücadelesi ve cezadan kurtuluşu,

f. Hz. Zekeriya’nın soyunun Hz. Yahya ile devam etmesi,

g. Hz. Meryem’in soyunun Hz. İsa ile devam etmesi. İşte bunlar İslam ümmetinin tarihsel sürecidir (Enbiyâ, 21/48-91).
2. PEYGAMBER SONRASI DURUM

Enbiya suresinde ise, peygamberlerden sonra ümmetlerinin halleri aktarılır:

a. Dinlerini parçaladılar, tahrif ettiler,

b. Salih amel işleyenler ve sapmayanlar kurtuldu,

c. Sapanlar dünya ve ahirette cezalandırıldı (Enbiyâ, 21/92-106).

3. HACCIN EVRENSELLİĞİ

İnsanlara Peygamberler Yolunu Gösteren ve Onları Eğiten Evrensel Bir İbadet

Hac suresinde, Allah’ın yeryüzündeki sembollerini anlamamız ve onlara karşı saygılı olmamız istenir. Kâbe, tevhidin sembolüdür, Safa ile Merve fedakârlığın sembolüdür. Kurban, Allah’a yaklaşmanın sembolüdür. Surenin başında insanlar takvaya (sorumluluk bilincine) çağrılır, ölüm ve hayat üzerinde düşünmeleri istenir (Hac, 22/1-24); daha sonra yoğun bir şekilde hac ibadeti, tevhid inancı, Hz. İbrahim’den bugüne kadar Kâbe’nin konumu ve önemi, hacda kesilen kurbanlarla ile ilgili hükümler, Allah için yaşamanın ve mücadele etmenin önemi anlatılır (Hac, 22/2576). Bu surede, secde ayeti de bulunmaktadır. Rabbimizin bütün emirlerine boyun büktüğümüzü ve itaat ettiğimizi secde ile göstermemiz istenir. İbn Mes’ud şöyle dedi: “ Hac suresi, içinde secde emri olduğu halde Resûlullah’a inen ilk suredir. Allah Resûlü sureyi okuduktan sonra secde yaptı ve insanlar da secde yaptılar…” (Hakim, 1/342 (803), (sahih)). Secde, Allah’a kulluğun zirvesi ve itaatin bir sembolüdür

10 Temmuz 2023 Pazartesi

Bid’at


Bid’at kelimesi birşey icat etmek, ortaya çıkarmak, üretmek, hatta yaratmak manaları ihtiva ediyor. 

Dini terminolojide bidat kelimesi daha önce bilinmeyen, daha önce yok olan bir şeyi ortaya çıkarma manasındadır. 

Bid'at kelimesi dinimiz açısından itikadi ve taabudi yani ibadetler konularındadır. 

İslam dininin sabiteleri, yani değişmeyecek olan hususlar itikat ve ibadet konularında Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'in bize öğrettiği neyse odur; onun dışında herhangi bir kimsenin gerek itikadi alanda gerekse ibadet konusunda yeni bir şey belirlemesi ortaya çıkarması bir usül, yöntem belirlemesi bunların tamamı bidattir.

Namaz dinin direğidir. Son derece önemlidir, farz ibadetimizdir dolayısıyla Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem bize ne öğrettiyse, kaç rekat olduğu, vakitleri, nasıl kılınacağı vs. din ondan ibarettir. Onun dışında Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in bize öğretmediği zamanlarda, şekillerde, reçete gibi belli tariflerle kılınması istenen namazların hiç birisi makbul ibadet değildir. 

Nafile namaz kılmanın sınırı yok. Ancak Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in şu rekatta şunu okuyun, şu kadar rekat kılın gibi belli bir tarifte namaz bildirdiğini görmüyoruz. 

Herhangi biri çıkarda belli zamanlarda, belli gecelerde özel bir namaz tarif ediyorsa bu namaz konusunda yeni bir ihdas, yeni bir uygulama ortaya koymak demektir. Ve bidattir. 

Kadir gecesi namazı, Berat gecesi, Regaib gecesi namazı gibi, her gecenin özel namazı gibi tarif edilen şu sure şu kadar okunacak gibi tarif edilen namazların dinimizde kıymeti yoktur. Çünkü efendimiz as böyle bir namaz tarif etmemiştir. 

İbadet belirlemek de kimsenin haddine değildir. O halde namaz, oruç, hac ve diğer ibadetler konusunda Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem ne öğrettiyse onu yaparız. Onun dışında Sahabe de, alimlerde olsa- ki onlar böyle bir şey yapmamıştır-bu tür ibadet icat etmişse uzak durmamız gerekir.

Bir konuda bidat ve sünnet tamamiyle birbirine zıt kavramlardır. 

Bir şeyin sünnet olduğunu bilirsek orda bidat ortaya çıkamaz. 

Bidatler ortaya sünnet bilinmediğinde ortaya çıkıyor. 

Bir bid'atin ortaya çıkması o konudaki sünnetin ölmesi sebebiyledir. 

İnsanlar sünneti bilmedikleri için o konuda doğru bir şey yapıyorum zannıyla yanlış iş yapıyorlar. 

İkindi namazından sonra nafile namaz kılan bir adama Said İbni Müseyyeb “ Allah seni cezalandıracak “ demiş. “Allah beni namaz kıldım diye mi cezalandıracak “diye soran bir adama Said İbni Müseyyeb “hayır namaz kıldın diye değil sünnete muhalefet ettin diye cezalandırılacaksın. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem bu vakitte nafile kılınmaz diyor sen kılıyorsun” diye cevap vermiştir. 

Biz sünneti bilirsek orada bidatin çıkmasını engellemiş oluruz. 

İnsanlar sünneti doğru öğrenmelidirler. Aksi halde sünneti bilmemekten kaynaklanan bir çok yanlışı doğru zannıyla yapabiliriz. Sünneti öğrenmenin bir yolu da hadis okumaktır, hadisleri bilmektir. Çünkü hadisler bize neyin sünnet olduğu bilgisini verir. 

Bir konuda bir hadis yoksa biz ona sünnet diyemeyiz. Sağlıklı bir şekilde Sünnete ulaşabilmek için hadis kitabı okumaya ihtiyacımız var. Sağlam kaynaklardan hadis öğrenmemiz gerekiyor. Aksi halde başkalarının bize hadis diye, sünnet diye kabul ettirmeye çalıştığı bir çok yanlış davranışı yapıp durmaya devam ederiz.

Prof. Dr. Hayati Yılmaz ile Hadis Okumaları - 7. Bölüm videosunun özetidir

https://www.youtube.com/watch?v=Csj2tOz2fws

8 Temmuz 2023 Cumartesi

On Altıncı Cüzden Üç Mesaj


Başarılı olmak isteyen gençler sabırla ve teknolojiyi doğru ve hayırlı yolda kullanarak çalışmaya devam etmelidirler. Bir İslam toplumu, peygamberler yolundan ihlasla gidilerek inşa edilebilir.
On altıncı cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On altıncı cüz 300. sayfadan başlayıp 320'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on altıncı cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On altıncı cüzde; Kehf suresinin son kısmı, Meryem ve Taha surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On altıncı cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On altıncı cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. İMANLI GENÇLİK

Sabır, Çalışma ve Teknoloji ile Başarılı Olunur

Kehf suresinin son tarafında Zülkarneyn ve ilginç duvar inşası ile ilgili konu işlenmektedir (Kehf, 18/83-98). Hadislerde de Kehf suresinin Cuma günü okunması tavsiye edilmekte (Hakim, 12/368 (hasen)) ve deccal fitnesinden koruyacağı ifade edilmektedir (Müslim, Salatü’l-müsafirin, 275 (709)). Gelecekteki fitnelerden korumak, Kehf suresinin manasının ve mesajlarının anlaşılması ile olabilir. Ashab-ı kehf ile imanlı bir gençlik yetiştirilmesi, Hz. Musa-Hızır olayı ile bizlere kadere teslimiyet ve sabır tavsiye edilmekte, Zülkarneyn kıssası ile teknolojiden yararlanmanın önemi anlatılmaktadır. İşte bu mesaj ile Müslümanlar gelecekte başarılı olurlar.

2. DİRİLİŞ ÖRNEKLERİ

Ölüyü Dirilten Allah, İsterse Ölü Bir Toplumdan Yeni Bir İslam Toplumu Yaratır

Meryem suresinde, dirilişin âdeta örnekleri verilmektedir.

a. İhtiyarlık döneminde Hz. Zekeriya ile kısır hanımından mucizevi olarak bir çocuk doğması, Yahya olarak isimlendirilmesi,

b. Bakire ve iffetli bir kız olan Meryem validemizden mucizevi olarak (babasız) bir çocuğun doğması ve İsa olarak isimlendirilmesi anlatılmaktadır. Hz. Yahya ve İsa, daha doğmadan isimleri konulan peygamberlerdendir.

c. İhtiyarlık döneminde Hz. İbrahim ile kısır hanımından mucizevi olarak bir çocuk doğması, İshak olarak isimlendirilmesi,

d. Hz. Musa döneminde Turu Sina’da (Sina dağı) diriliş ve

e. Hz. İdris’in göğe çekilmesi (Meryem, 19/1-58). Surenin sonunda dirilişi inkâr edenlerin ahiretteki halleri anlatılır (Meryem, 19/66-98).

3. BAŞARININ İLK ŞARTI

Sabırla ve İhlasla Tebliğe Devam Etmektir

Bu cüz Taha suresi ile tamamlanmaktadır. Sure, Kur’ân’ın misyonu olan doğruları hatırlatma (tezkire) mesajı ile başlamakta, Hz. Musa’nın hayatından bir kesit ile devam etmektedir. Burada Hz. Musa’nın, Medyen başta olmak üzere, Mısır’daki uzun mücadelesi, Firavun’un zulmünden kurtulması ve sonraki dönemlerde yaşananlar, ümmetini eğitmek için sarf ettiği çabası ve emeği teferruatlı bir şekilde anlatılmakta; âdeta Mekke’deki Müslümanlara sabırla tebliğe devam ederlerse başarılı olacakları ve zafere ulaşacakları mesajı verilmektedir (Tâhâ, 20/1-100).

7 Temmuz 2023 Cuma

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 25


Bir şeyi hak ettiği yere koymazsan bu ona zulümdür

Eğer bir kimse hakka layık olduğu değeri vermiyorsa zalimdir. Bu hak hangi konuda olursa olsun, eşinin hakkı da olsa, çocuğunun, komşunun hakkı da olsa hatta müfessirler diyor ki eşyanın hakkı dahi olsa (mesela bardağın yeri masanın üzeri ise onu yere bırakmak yerde tutmak, bu o eşyaya hakkıyla muamele etmemek demek. Elbisenin yeri askıda veya dolapta durmaksa onu ortalıkta veya yerde bırakmak, bunlar zulüm örneklerinden. Kitap rafta olacak. Kitabı kapı girişine koyduysan göz onu görür görmez yadırgar. (Kitabın ayak altında ne işi var) 

Bir şeyi hak ettiği yere koymazsan bu da ona zulümdür, demişler. Şimdi Cenab-ı Allah’ın yerini düşünün. Cenab-ı Allah’ı layık olduğu makama koymadığımızda işlediğimiz zulmü düşünün. Ve Allah-u Teala zulmeden kişilerden intikam alır. Nasıl alır? Hidayetlerini karartır. En büyük ceza budur. 

Zulme bizi sevkeden şeyler de nedir diye düşündüğümüzde (bu da işte hayatın sınav olan boyutu) duygularımız. Öfkeye kapılarak doğru olan şeylerin üstüne basıp geçebiliyoruz, doğruya yanlış yanlışa doğru diyebiliyoruz. Allah’ın ayetlerine karşı dürüst isek insanlara ve eşyaya karşı da dürüstüzdür. Belli bir dürüstlük oranını tutturmaya çalışıyordur kuşkusuz. Mükemmel değiliz kusurlardan nasibimiz var hepimizin. Fakat bazı kimseler dürüstlüğü tutturmaya çalışırken, bazıları dürüstlükle arasındaki köprüleri atmış, artık kendisiyle olan yüzleşmesinden kopmuş, samimiyet ve ihlası heba etmiş olabilir. Doğru olanı iz iz takip eden kimselere Kuran şifa dağıtır hidayet dağıtır. 

"Ya Rabbi bana hakkı hak olarak göster. Ve ona tabi olmamı sağla. Bana batılı batıl olarak göster. Ve ondan uzak durabilmemi sağla." Amin. 

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

6 Temmuz 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 24


Bütün ameller sabit bir niyet üzerine kuruludur

Yaptığı işi sadece Allah için yapmak üzere kulun sağlam bir niyet alması ve buna muvaffak olabilmek için de Allah’tan sürekli niyazda bulunması gerekir. Çünkü o hangi iyi işe girişecek olsa şeytan o işi pisletmek için onun kalbine bir şeyler salmaya girecektir. Bu bizler için böyle olduğu gibi, bizden önceki Nebiler ve Resuller için de böyleydi. 

Şeytan bizlere bazı düşünceler ekliyor ki niyetimiz halis olmaktan çıksın. Ancak kişi o çaba içinde olursa, şeytandan rahatsız halde “Ya ben bunu Allah için yapmak istedim nereden aklıma bu düşünce geldi” diye huzursuz olursa ve “Allah'ım! en başta düşündüğüm gibi bunu senin için yapmaya beni muvaffak kıl, amacım sana kulluk etmekti.” der ise Allah-u Teala şeytanın saldıklarını iptal eder ve kendi ayetlerini o kişinin kalbinde ihkam eder, kökleştirip sabitler. Böylece o kişi niyeti ve inancı bakımından temizliğe kavuşmuş olur.
 
Şeytan niyetlerimizi bozmaya çalışıyor ki ortada amellerin hiç bir anlamı kalmasın. Çünkü bütün ameller sabit bir niyet üzerine kuruludur. Eğer salih amel söz konusu değilse ağırlık olarak üzerimizde kalır, sırtımızda kambur olarak devam eder.  Bunun bizi Cenab-ı Hakka yakınlaştırdığını hissedemeyiz. 

Dolayısıyla bu bahsettiğimiz kirlerin bulaştığı ibadetler kişinin üzerine sadece bir yüktür hiç bir işe yaramaz. 

5 Temmuz 2023 Çarşamba

On Beşinci Cüzden Üç Mesaj


Bir mümin bulunduğu coğrafyada dinini yaşamak ve onu tebliğ etmek için uğraşır, gelebilecek her türlü sıkıntıya katlanır. 

On beşinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On beşinci cüz 281. sayfadan başlayıp 300'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on beşinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On beşinci cüzde; İsra suresinin tamamı ve Kehf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır.
On beşinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On beşinci cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. ALLAH’IN DESTEĞİ

Tebliğe Devam Eden ve Sıkıntılara Sabredenlere Allah Yardım Eder/Destekler
İsra suresinde Allah’ın sonsuz gücü anlatılmaktadır. Ayrıca İsra (gece yolculuğu) mucizesi ile İslam’ın, önceki peygamberlere gönderilen ilahî dinlerin devamı ve sonuncusu olduğu mesajı verilmektedir. İslam, aslında Hz. Adem’le başlayan bir süreçtir. O dönemde Mekke’de inşa edilen Kâbe, yeryüzünün ilk mabedidir. Daha sonra Kudüs’te Mescid-i Aksa inşa edilmiştir. Son peygamberin gelişi ile İslam yeniden yeryüzüne Mekke’den yayılmıştır. Bu açıdan Mescid-i Haram (Kâbe) ile Mescid-i Aksa (Kudüs) arasında bir bağ bulunmaktadır (İsra, 17/1). Surede İsra olayından sonra Hz. Musa dönemine geçilir. Çünkü o dönem tarihin önemli kırılma noktalarından birisidir ve Hz. Musa’ya gönderilen 10 emrin büyük bir bölümü bu surede âdeta yeniden emredilir. “Allah’a şirk koşmayacaksın, öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın….vd.” (İsra, 17/11-54).

2. ALLAH İÇİN HİCRET

Surenin ikinci bölümünde Hz. Adem’in yeryüzüne inişi ve şeytanın yeryüzündeki tuzakları anlatılıp (İsrâ, 17/61-67), ardından hicret duası zikredilir (İsrâ, 17/80). Bununla sanki bir yıl sonra olan hicrete bir hazırlık ve asıl imtihanın hicretten sonra başlayacağına dair bir mesaj verilmektedir. Surenin son tarafında ise, Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara önemli uyarılar bulunulmakta (İsrâ, 17/89-103) ve özellikle İsrailoğullarının bir araya geldikten sonra yeryüzünde çıkaracakları ikinci büyük fitneye karşı hazırlıklı olma uyarısı yapılmaktadır (İsrâ, 17/4-7, 104).

3. HİCRETLE BAŞARILI OLMAK

Ayrıca bu cüzde Kehf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır. Surenin başında bir grup inanmış gencin hicreti anlatılır. Sığındıkları mağarada kaderin tecellisi ile 309 sene uyutulurlar, sonra uyanırlar. Uyandıkları yüzyılda ahiret ve dirilişe imanda bir zayıflık olsa gerek ki, (özgürlüğe giden yolda) insanlara böyle bir “diriliş” örneği gösterilir. 309 sene sonra bu gençler yeniden yeryüzüne gelirler. Bu surede de Müslümanları (sahabeyi) hicrete hazırlama ve onlara moral verme söz konusudur. Allah için hicret edenlerin başarılı olacakları vurgulanır (Kehf, 18/9-31); Sonra Hz. Musa ve Hızır olayı ile şer gibi görünen hadiselerin hayır olabileceği/hayırla sonuçlanabileceği ve biraz sabredilmesi gerektiği ifade edilir (Kehf, 18/60-82). 

4 Temmuz 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 23

Ya Rabbi sen bizi zâyi etmezsin bize bir çıkış kapısı aç!

İbrahim aleyhisselam’ın milletinden olabilmek için her şeyi yaratanın O olduğu gibi, yaşatanın yönetenin de ancak O olduğuna ermek için Kâbe’in etrafında tavaf yapıyoruz. Güneşin tavaf ettiği gibi.. Galaksilerin Allah’ın emriyle tavaf ettiği gibi.. Biz de bütün emrin Allah azze ve celleye ait olduğu gerçeğini sindire sindire tavaf ediyoruz. 

Hacdan mağfiret ile ve teslimiyet ile çıkmak istiyoruz. Tavaf kadar sa’ya da ihtiyacımız var. Tavaftan çıkıyoruz, sa’ya geçiyoruz. Sa’y ile Hz. Hacer’in Cenâb-ı Hâkk’a güvenini ve sebatını öğreniyoruz. Teslimiyet bunu gerektirir. 

Hz. Hacer o ölüm vadisinde “Rabbim sen de bana bunu layık gördün, ben ne yaptım ki?” demedi. “Hep garibanlara mı böyle oluyor? Nedir benim böyle çektiğim” diyerek Cenâb-ı Hâkk’a küsmedi. “Rabbim bana kötülük dilemez, vardır bunda bir güzellik.”dedi. Allah hakkındaki zannını bozmadı. “Ya Rabbi sen bizi zâyi etmezsin bize bir çıkış kapısı aç.” 

Ve Cenâb-ı Hâk bir kapı açtı, her şey değişti. İsmail bebeğin ayağının dibinden su çıkardı. Sadece İsmail aleyhisselam’ı içirecek kadar değil milyarlarcasını kandıracak kadar bir su; Zemzem! 

"Ya Rabbi! Bizi dünyaya bağlayan senin istemediğin ne kadar şey varsa geri döndüğümüzde hepsinden ırak kalabilmek için geldik. "

"Ya Rabbi! Bizi öyle kuvvetlendir, bizi hidayetine öyle muvaffak kıl ki kötü alışkanlıklarımızın en küçüğünden en büyüğüne bizi onlardan halas eyle diye geldik." 

"Hz. İbrahim aleyhisselam gibi her şeyden senin uğruna vazgeçebilmek için geldik." 

"Güzellikleri yaşatsan şımarmayıp sana kulluğa devam edebilmeyi; sıkıntıları yaşatsan isyan etmeyip sana yine bağlılığı sürdürebilmeyi öğrenmeye geldik."

"Ve kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik. Eğer Senin istemediğin bir şeyse ana da olsa, baba da olsa, can da olsa, canan da olsa kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik."

Şeytan, hayrın her aşamasında insanın karşısına çıkar. Ve insanlardan çoğunu şükrederken bulmaz!

Çoğumuzun hayatında istiaze yok. Şeytandan Allah’a sığınmayı pek unutmuş gözüküyoruz. Hac bize bunu hatırlatacak. 

3 Temmuz 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 22


Hac farizasında birinci derdimiz mağfiret olmalı!

Hacca gelen kişi kendini Allah’ın asi, günahkar kulu olarak görmeli. Öyle Cenâb-ı Hâkk’ın üstün kulu, makbul kulu gibi görerek gelirse kaybeder! 

Adem aleyhisselam’ın izinden geliyoruz. Ne kadar güzel ibadetimiz varsa hepsini unuttuk, günahlarımızı gözümüzün önüne getirip öyle geldik. Günahlarımızın altında çatır çatır ezile ezile geldik.

Hz. Ömer vefat ederken yanına gelenler onu övdüler: “Ya Ömer Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem giderken senden razı gitti. Bütün savaşlarında yanında oldun. İman edenlerin büyük güvencesi oldun. Sen ki böyle perişan haldesin, nasıl olur, rahatla biraz” dediler. 

Hz.Ömer radıyallahu anh dedi ki “Beni öven ne kadar adam varsa çıkarın onları bu odadan. Siz ancak aldanacak bir adamı aldatırsınız. Ben ölmek üzere Rabbimin huzuruna doğru giderken bir vakit namazım var mı bilemiyorum.” 

Bu hissiyatı, bu tevazuyu onlar Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in  terbiyesinden aldılar. Korkuları da tamdı.

Hac farizasında birinci derdimiz mağfiret; günahlarımızın bağışlanmasıdır.
 

Hepimiz buna muhtacız, hacca bu düşüncelerle geldik. "Günahlar zaten bağışlanmış, hacca da Firdevs’e çıkmak için geliyor” gibi bir düşünce, bu güven hali bizi şeytanın tarafına kaydırır.

Cenâb-ı Hâk ya bizi kovarsa? 

Kovar mı?

Kovarsa hakkı var. Cürüm işledik. Yap dediği nice şeyi yapmadık. Yapma dediği nice şeyi yaptık. 

Hz. Adem aleyhisselam’ınki bir taneydi, bizse kendi günahlarımızın sayısını bilmiyoruz. 

Dolayısıyla Kâbe’yi tavaf ederken Hz. Adem aleyhisselam'ın korkusuyla “Ya bağışlanmazsam” endişesi ve ümit arasında olmalıyız, ancak O’ndan umarak..

2 Temmuz 2023 Pazar

On Dördüncü Cüzden Üç Mesaj


Hayatınızın değerlenmesini istiyorsanız Allah’ın emrettiği gibi yaşayın. Mazlumlara karşı mütevazı, zalimlere karşı cesur olun. Peygamberler gibi dik durun ve eğilmeyin. 

On dördüncü cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada?

On dördüncü cüz 261. sayfada başlayıp 280'de son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in On dördüncü cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On dördüncü cüzde; Hicr ve Nahl surelerinin tamamı bulunmaktadır.
On dördüncü cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On dördüncü cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj): 

1. HAYATI ALLAH İÇİN YAŞAMAK

O’nun İstediği Gibi Bir Mümin Olmak
Hicr suresinde genel olarak Allah için yaşamak ve mücadele etmek konusu işlenmektedir. (Hicr: Mekke’nin kuzeyinde Semut kavminin yaşadığı bir yerdir). Bu sure Kur’ân’ın rehberliği ile başlamaktadır; sonra tarihte tevhid ve şirk mücadelesi özetlenmekte, peygamberle mücadele edenlerin akıbetleri açıklanmaktadır: Hz. Adem ve şeytan mücadelesi (Hicr, 15/52-84), Hz. İbrahim ve azap meleklerinin diyaloğu (Hicr, 15/52-60), Lut kavminin helakı (Hicr, 15/61-77), Şuayb peygamberin kavmi Eyke’nin helakı (Hicr, 15/78-79) ve Semut kavminin yurdu Hicr ve helakı (Hicr, 15/80-84) anlatılmaktadır.

2. MÜMİNLER MÜTEVAZI VE CESURDURLAR

Sonra Hicr suresi şu güzel mesajlarla tamamlanmaktadır: İnsanlara güzel davran, Kur’ân’ı tebliğ et, onların elindeki güç sizi etkilemesin, müminlere şefkatli davran, müşriklere aldırma, Rabbini tesbih et ve O’na secde et, ölünceye kadar ibadete devam et (Hicr, 15/85-99).

3. PEYGAMBERLERİN TEBLİĞİ

Onlar Gibi Tebliğe Devam Etmek ve Sıkıntılara Sabretmek Gerekir
Burada ayrıca Nahl suresi de bulunmaktadır. Bu surede; tevhid inancıyla ilgili yoğun bir tartışma ortamı oluşturulmakta; vahiy gönderen Allah, kâinatın ve sizin yaratıcınız-Rabbiniz olan Allah’tır (Nahl, 16/1-34). Müşrikler tek Tanrı olan Allah’a ortak koştukları için yeryüzünde büyük bir fitneye sebep olmakta ve hadlerini aşmaktadırlar (Nahl, 16/35-47). Siz Hz. İbrahim (a.s.) gibi olun, tebliğe devam edin ve sıkıntılara sabredin. Takva ve ihsan sahibi olun (Nahl, 16/120-128).

https://www.diyanethaber.com.tr/on-dorduncu

1 Temmuz 2023 Cumartesi

Prof. Dr. Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 21



Var bunda bir hayır

   Hac ibadetinde Cenâb-ı Hâkk’ın emriyle şeytanın vesvesesi arasında yol alırız. İbadetin içinde de böyledir; ibadetten sonra memleketimize dönünce hayatın kalan kısmında da Allah’a olan bu teslimiyetimizi kapmak için şeytan bütün yolları deneyecek. İçine gireceğimiz her dolambaçlı, sıkıntılı süreçte başka alternatifler gösterecek, Allah’a olan güvenimizi bozalım diye. 

İyi kul olmak için önce nimetleri hatırlamalıyız. “Benim Rabbim benim kötülüğümü istemez, var bunda bir hayır” demeliyiz. 

Hz. Hacer görse ki onun adım bastığı yere Allah azze ve celle milyonları koşturup getirdi. Oysa ki şeytan ona “Sen bu vadide helak olup gideceksin adın sanın unutulacak” diye vesvese vermişti. 

İyi günlerde “Ben Rabbime çok güveniyorum” demenin bir manası yok. Bunu herkes der; biraz da “zaten ben buna layığım” demeye getirir. Ama Allah azze ve celle imtihan için rızkını kısarsa bu sefer çoğu zannını bozar der ki; “Rabbim bana değer vermiyor bana kötülük ediyor. Beni aşağılıyor. Ben o kadar namaz kıldım ibadet ettim, komşunun namazı bile yok. Allah benim kadrimi bilmiyor.” 

Bu Cenâb-ı Hâk hakkındaki zannımızı bozmak olur. Bilemezsin Cenâb-ı Hâk sana ne fırsat hazırlamıştır. Ne çıkış yolu hazırlamıştır. Dünkü gününden daha iyi günlere seni yönlendirmektedir bilemezsin. Allah azze ve celleye karşı güvenini bozarsan öyle kalırsın. 

30 Haziran 2023 Cuma

Prof. Dr. Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 20



Hac ibadeti, Cenâb-ı Hâkk’a teslimiyetin şeytan engeli aşılarak yaşanmaya çalışıldığı bir ibadettir 

Allah azze ve celleye teslimiyet sürecinde şeytan gibi çok büyük bir engelimiz var. Şeytan hep bir eşik gibi karşımıza çıkacak. Ne zamanki Cenâb-ı Hâkk’ın emrini yapalım dediğimizde o içimizde belirecek ve konuşmaya başlayacak, vesvese verecek. 

O yüzden hac ibadeti, Cenâb-ı Hâkk’a teslimiyetin şeytan engeli aşılarak yaşanmaya çalışıldığı bir ibadettir. 

Bunu en güzel yapmış olan Hz İbrahim aleyhisselâm ve Hz Hacer aleyhisselâm'ın adımlarından gidiyoruz ki Cenâb-ı Hâk o teslimiyetten bize de nasip etsin.

İMAM BUHÂRÎ NİN BİYOGRAFİSİ



İmam Buhari, hicrî 194 senesinde Cuma günü doğdu, hicrî 256'da Rama­zan bayramı arefesi olan Cumartesi gecesi vefat etti. 

Onun şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sahih'i 600,000 hadis arasından 16 yılda çıkardım. Kitabıma koy­duğum her hadis için mutlaka gusül abdesti alıp iki rekât namaz kıldım". 

İmam Buhari'nin faziletleri sayılamayacak kadar çoktur. Bunlardan birisi on iki yaşında iken hadis ezberlemeye başlamasıdır. Pek çok hocadan hadis almıştır. O şöyle demiştir: "1080 kişiden hadis aldım, bunlar arasında yalnızca hadis hoca­ları bulunmaktadır. Hepsi de şöyle diyorlardı: iman; söz ve amelden oluşur, artar ve eksilir'"

Ondan 100,000'e yakın kişi rivayette bulunmuştur. 

Daha küçük yaşta İken 70,000 hadisi serd usulü ile ezbere biliyordu. 

Bir kitabı tek bîr bakışta ezberlerdi. 

Ramazan ayında teravih namazından sonra Kur'an'ın üçte birini okurdu. 

Duası makbuldü. 

Es-Sahih adlı eseri sünneti içeren kitapların en sağlamıdır.

28 Haziran 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 19

  
Diğer yol nasıldı?
 
Eşi, çocuğu, arkadaşı, sevdikleri uğruna Cenab-ı Hakk’tan vazgeçenler, bir vakit sonra onların da kendisinden vazgeçtiğini görürler. Malı, dünyalık kazanımları uğruna Cenab-ı Hakk’ın yasaklarından vazgeçenler bir süre sonra mallarının da kendisinden ayrıldığını, bir işe yaramadığını görürler.

 Kim ki bir şey için Cenab-ı Hakk’tan vazgeçmiştir, ilahi sünnet işler ve o şeyi de onun elinden alınır, ona hiç bir şey kalmaz. Bu Cenab-ı Allah’ın uyguladığı kesin bir ilkedir.

 Dolasıyla bir şeyi kaybetmek istiyorsan, o şey uğrunda Cenab-ı Hakk’ı harca! Dolayısıyla bu çifte ziyandır.

 Birinci basamakta Cenab-ı Allah’ı kaybedersin, O’ndan vazgeçersin.

 İkinci basamakta diğerleri senden vazgeçer kalakalırsın tek başına.

 Diğer yol nasıldı?

 Cenab-ı Hak uğruna bir şeyden vazgeçersen, Cenab-ı Hak o şeyi ya da daha iyisini sana nasip eder. Bu da Allah azze ve cellenin bir sünnetidir. O’nun uğrunda vazgeçtiklerini, Cenab-ı Allah daha fazlasıyla daha güzeliyle sana verir.

 Burada da çifte kazanım vardır. Zor zamanında en sevdikleri karşısında bile O’na olan sevgisini önceleyenlere ne mutlu!

 Cenab-ı Allah onları meleklerine örnek gösterip övünürken, diğer tarafta kolay günlerinde Allah’a ihtiyacı olmadığını sandığı günlerde, Allah’ın hatırını beş paraya satan kimseler var. Sata sata kendilerini tanıyamaz hale geliyorlar.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR


https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

27 Haziran 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 18


Niyetimizde Yüce Yaradan yoksa denklem batıldır

Cenab-ı Allah’a dürüst olmayanın, insanlara olan dürüstlüğü değersizdir, hiç bir işe yaramaz. 

Bu sözde iyilikleri yaparken “insanlık namına” diye bir laf üretmişler. 

Kutsal bir şey mi ki insanlık? O nasıl bir şey ki biz onun uğruna iyilikleri yapıyoruz.

“İnsanlık ölmedi, insaniyet için” gibi seküler söylemleri dilimize bulaştırmaya başladık.

Yok böyle bir şey.

İyiliğin temeli niyettir.

Niyetimizde Yüce Yaradan yoksa denklem batıldır.

26 Haziran 2023 Pazartesi

Manevi İlaçlarımız Kur'an ve Sünnet-Prof. Dr. Halis AYDEMİR


Bütün lisanlar şifredir, ses ile hayat arasındaki köprüdür. Eğer o lisanı bilmezseniz size hiçbir şey ifade etmez.

O lisanı bilenler, oradaki şifreyi yani orada geçen kelimelerin, seslerin hayatta neye tekabül ettiğini dolayısıyla bu cümleden ne anlaşılması gerektiğini anlarlar.

Bilmeyenler açısından sadece çıkarılmış seslerden ibarettir. Nitekim bugün Arapça bilmeyen kimseler bir cümle söylediğimiz zaman sadece sesleri duyarlar ama bu sesler onların hayatına inmemiştir. Onların hayatına inmesi için bu seslerdeki lafızların, manalarının, gerçek hayattaki manalarını da bilmek ihtiyacı içerisinde olurlar.

O bakımdan Allah Azze ve Celle'nin kelamının hayata indirilmesi, hayatta Cenâb-ı Hakk’ın bundan muradının ne olduğunun bilinmesi gerektiğinden Allah Azze ve Celle kitabını indirdiği gibi Resûl’ünü de göndermiştir.

Resûlün gönderilmesi aynı “Kitabın indirilmesi” gibi farklı bir şeydir. Neden buna ihtiyaç var?

Cenâb-ı Hakk’ın lafızlarla, kelam ile ses ile yani dil olarak indirdiği, kullarına hitabını hayata iz düşürecek, bunun çözümlenmesi, çözümlenip hayata indirilmesi gerekir.

Aksi takdirde kelam olarak kalır. Herkes, o kelamı hayatı indirmek üzere farklı bir yol tutabilir.

O zaman o din indirilmemiş olur. O din, sadece dile, lisana hapsedilmiş, muallakta kalmış, hayatta gerçekten ne ile eşleştiği ve nasıl bir karşılık bulması gerektiği hususu, müphem kalmış olur.

Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem “namaz nasıl kılınır, Allah Azze ve Celle’nin emirleri hayatta nasıl pratik edilir, nasıl icra edilir?”i "Cibril aleyhisselam bana imamlık yaptı ve bana namazları kıldırdı", diyerek bunun tatbikatını görsel olarak nasıl öğrendiğini bildiriyo
r. 

O bakımdan bizim fıtratımız dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın bize talimi fıtratımızla birebir eşleşir oldu. O bakımdan kalkıp “kulağımızla gelen ses varken artık gözlerimizin görmesine ne hacet var? Kulağımızla gelen ses bize yetmiyor mu” anlamına gelen “Allah'ın kitabı bize kâfi” şeklindeki bir söylem biçimi insanı tanımayan, insanın öğrenme mekanizmasını bilmeyen cahilce bir sözdür.

Nitekim biz de herhangi bir bilgiyi, onun hayattaki karşılığıyla öğrencilere öğretiyoruz. Sadece biz değil herhangi bir usta da çırağına, herhangi bir yerdeki bir bilgiyi de insanlar, uygulaması üzerinden öğretiyorlar.

Çünkü insanların bilgiyi, malumatı aldıkları iki mecraları var. Ses yoluyla alabildikleri gibi buradan sesini alır, gözleri ile de bunun görselini, hayatta neye karşılık geldiğini görüp öğrenmesi gerekir. Aksi takdirde ses ile hayattaki ilişkiyi kurarken hata yapmaya başlar. Ne ile ilişkilendirdiğini bilemez.

Hele hele din gibi içinde Cenâb-ı Hakk’ın sıfırdan oluşturduğu kavramlar, ıstılahlar, yeniden emrettiği, sıfırdan emrettiği ve elçisine öğrettiği... Dolayısıyla o günkü kelimeyi, Arapçadaki kelimeyi kullansa da ona farklı bir çehre, farklı bir mana, farklı bir çerçeve oluşturuyor. O bakımdan bizim talimimiz ile alakalı bir şeydir.

Cenâb-ı Hakk’ın kitabının eksikliği ile alakalı olan bir şey değil. Bu, derste teorisini gördükten sonra aynı hocanın “haydi sizi laboratuvara götüreyim, orada laboratuvardakileri öğreteyim” dediğinde; “Hocanın dersteki anlattıkları bize kâfi artık laboratuvara gitmeye gerek yok, hoca eksik mi anlattı ki” demek ne kadar ucube bir şey ise Allah Azze ve Celle’nin gönderdiği kendi elçisi ile ona tatbikatı öğretmesini taaccüb ile karşılamak, bunu “eksik olan Cenâb-ı Hakk'ın beyanını Resûlullah ile destekliyor muyuz” gibi bir şaşkınlığa dönüştürmek gerçekten şaşkın bir durum olur. Çünkü bunu biz hayatta hiçbir yerde yapmıyoruz yani ses yoluyla sadece muhatabımıza bir şeyi öğrettiğimize muvaffak olduğumuzu asla düşünmüyoruz.

En basitinden bir uçakta bile “bir yelek nasıl giyilecek, bir oksijen tüpü nasıl bağlanacak” diye insanlara bunu göstererek, icra ederek her defasında öğretiyorlar.

Neden? Çünkü muhataplar öyle yani “biz yazıyla bunu anlattık eksik mi anlattık ki” diye görselini, uygulamasını görmekten, göstermekten imtina etseler biz nasıl onların bu hallerine güleriz? Deriz ki insanlar sadece söz üzerinden veya sözün yazılmış şekli üzerinden bir şeyi öğrenmeye muvaffak olamazlar. Bunun ne olduğu nasıl bir şey olduğunu ve nasıl yapıldığını da onlara gösterdiğinizde onlara bunu öğretmiş olursunuz.

Bugün Dünya’da ne kadar ilkokul ne kadar ortaokul ne kadar lise, dünya’da ne kadar üniversite varsa hepsi insanın bu öğrenen yanını esas alarak talimde bulunur. Yoksa öyle olmasaydı sadece söz üzerinden olsaydı ne bu binalar yapılırdı, ne bunca üniversitenin, bunca eğitim kurumunun bunca masrafı yapılırdı.

İnsanlara yazı yoluyla, öğretilmek istenen her şey gönderilirdi, kitaplar halinde veya bugün artık bellekler içerisinde ve onların bunu öğrenmesi beklenirdi. Kimse bununla bir şey öğrenmediğini bildiğimiz için sınıf sınıf öğrencileri... Çünkü belli sayıda öğrenci, belli hoca ile muhatap edebiliyoruz. Onların bu bilgileri, onlara anlatmasını ve sonra bunun uygulanmasını onlara göstermesini sağlıyoruz.

Ancak böyle bir doktorun insan eline kendisini emanet edebilir.

Dese ki bir doktor size “ben, her şeyi kitap üzerinden öğrendim” siz kendinizi onun yapacağı bir ameliyata, onun size yönelik bir tedavisine hiç güvenebilir misiniz?

Yahut uçağınızı sürecek bir pilotun “ben bunların hepsini yazıdan öğrendim, elimde bir sürücü kursu kitabı...” gibi bir kitap üzerinden her şeyi öğrendiğini, ilk defa koltuğa şimdi oturacağını söylese ‘’oradaki Türkçe mi yetersiz, oradaki anlatılan anlatım mı eksik” der mi bir kimse. Herkes bilir ki uygulaması bunun öğretiminin bir parçası.

Vaktiyle bir fotokopiciye girdiğimde büyük bir fotokopi makinesi gördüm. Devasa bir makine, her tarafı düğmelerle dolu. Bizim arkadaşımız, hızlı bir şekilde kağıtları bir taraftan koyup başka bir taraftan alıyor. Düğmelerine basıyor, yığınla işlemler yapıyor. Hayret ettim yani küçük makinayı bile kullanmakta hangi düğmesine basacağız diye zorlanırken her defasında unutup yanlış çıkarırken bunun bu kadar iyi başarması “nereden öğrendin” dedim; “o gelen eldeki kullanım kılavuzundan mı öğrendin?”

Hayır, dedi. “Hocam, bu böyle ucuz bir makine değil. Bunu satan firma, beraberinde öğreticisini de gönderiyor ki bir tarafını kırmayalım, yanlış kullanıp makineyi hurdaya çıkarmayalım diye.” Düşündüm ki firma, cihaz değerli olunca beraberinde onu öğretecek peygamberini de göndermiş; fiziksel, somut bir şekilde.

"Manevi İlaçlarımız Kur'an ve Sünnet" konulu söyleşiden notlar
https://kurandersleri.net/video-dokuman/dokuman/manevi-ilaclarimiz-kuran-ve-sunnet-1-kisim

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

25 Haziran 2023 Pazar

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 17


Samimiyet insanı bilgiye götürür

Benim dinimde yanlışlık yok. Sen bilmediğin için yanılıyorsun. Sor. Öğren. Eğer samimiysen öğrenir bulursun. 
Samimiyet insanı bilgiye götürür. Soramazsan öğrenemezsin.
Samimiyetsizlik ketum olmaya ve bilgisizliğe, bilgisizlik de kısır bir döngüye, kısır döngü de delalete sevk eder. 

Samimiyeti kaldırmaya cesaretin var mı? Çünkü samimiyet mesuliyet gerektiriyor. Bu yüzden insanlar samimiyetten kaçıyor.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

21 Haziran 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 16


Büyük azap gelmeden dönsün diye

  Allah azze ve celle esirgeyendir. Bırakın sadece iyi istikamette yürüyen kimseleri desteklemesini, aksi istikamette yürüyenleri de köstekler.

Şöyle ki, bir adam günahlarında devam ediyor, negatif yönde ilerliyor ve durmuyor; işte o zaman Cenab-ı Allah bu yolu ona zorlaştırır. Hele ilk zamanlar zorlaştırır, zorlaştırır, zorlaştırır, sonra küçük küçük azap etmeye başlar. 

Küçük azapları ona tattırır ki büyük azap (kıyamet) gelmeden dönsün diye. Çünkü O merhametlilerin en merhametlisidir.
 
Cenab-ı Allah bizi tamamiyle yıkıp atmaz, heder etmez. Fakat günahta, yanlışta ısrarımız Allah’la aramızda hiç bir bağ bırakmayacaktır.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

20 Haziran 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 15


Ben Rabbim'i tanıdım. O yanlış yapmaz.

Benim Rabbim yanlış yapmaz, haktan şaşmaz. Benim Rabbim dosdoğru bir yol üzeredir. Balta girmemiş bir ormanda yarattığı ve yaşattığı bir adam varsa, ona su ve yiyecek taşıyorsa, elbette ona bilgiyi de ayetlerini de, tercih yapabilecek sorumluluk oluşması için yeterli bir şuuru da onla kavuşturacaktır. 

Benim Rabbim yanlış yapmaz, ben O’nu tanıdım. O hep adalet üzere, sistem üzere, çok dakik, itinalı bir şekile evreni yaratıp haşeratı böcekleri ihmal etmemişken, hiç bir kulunu köşede bucakta unutmaz. Ben Rabbim'i tanıdım. O yanlış yapmaz.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

19 Haziran 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 14


“ İşte Allah, ilimden nasibi olmayanların kalplerini böyle mühürler.” Rum-59

İlim yapmıyorsan kalbin mühürlenme sürecine giriyor demektir. Kalp mühürleniyorsa fonksiyonlarını kaybediyor demektir. Kalbin fonksiyonları akletmek, fıkhetmek, değerlendirmek, mukayese etmektir…

İlim, istemekle olan bir şeydir, bireysel bir meraktır, arayıştır. Ve her insanda Allah-u Teala bu potansiyeli var etmiştir. Herkes dünya kadar ilme, bilgiye sahip olmayabilir. Ama herkes o arzuya sahip olabilir. O arzuya sahipse Cenab-ı Allah ona çok basit şeyler üzerinden de öğretebilir.

Başta Kitab’ını ve sünnetini öğrenmek için, elverdiğince (Cenab-ı Hak ne kadar imkan verdiyse o kadar mesuliyet ararmış) gayret etmeliyiz. Ama hepsini öğrenemem diye mevcut imkanlarında öğrenebileceklerinden bile feragat edenin ahmaklığını nereye koyacağız? Bir şeyin tamamı elde edilemez diye tamamı terk edilemez ki. Çoğu insan bu anlayışla yaşıyor.

“Aaa ben nerede onca şeyi öğreneceğim?” İşte bu anlayışla sen tamamını öğrenmeme isteğini ortaya koyuyorsun. Ama öteki adam öğrenmeye başlamış, Tamamını öğrenemeyecek bile olsa.. Ama ömrü ve imkanı olursa tamamını öğrenebileceği iradesini ortaya koyuyor. Cenab-ı Allah da sadece niyetlere bakıyor!!! Muvaffakiyet ise Allah’tandır, yaşatır ya da yaşatmaz. Başarı, başarabildiklerimizle değil, başarmak istediklerimizle alakalıdır. Adım atıp başlamak ve her gün öğrenmek için bir planı olmak ve “Ey Rabbim ömrümü ne kadar uzatırsan tamamını öğrenmeye niyetliyim” niyetinde olmak kişiyi yarın ölse bile bu sevaba müstahak kılar. Gerçekten Allah’a saygı ve samimi sevgi duyan insan O’nu tanımak, ne dediğini anlamak noktasında çabası mesaisi olan kimsedir. Bazılarının düzeyi daha düşüktür, ya da daha yüksek olabilir. Ama çabası olanların hepsi aynıdır. Biri 100 metre önden başlamıştır, diğeri 200 metre geriden başlamıştır ama Allah hepsinin notlarını aynı eder. Çünkü gayretler aynıdır. Cenab-ı Allah’ın nazarında olay ne kadar çok öğrendiğimiz değildir, ne kadar cehdettiğimizle, içtenliğimizle alakalıdır. Bu çabayı ve içtenliği gösterenler aynıdır, göstermeyenler ayrıdır. 

Bir grup da var ki bu çabayı göstermek istemeyen ama gösterenlerle aynı olmak isteyen gözü açıklardır. Arada kalanlar, ne şiş yansın ne kebap diyenler bunlardır. Ne dünya hayatını kaçıralım ne de ahiret hayatını kaçıralım diyen, güya çok zekice bir şey yaptık sanan ama sonuçta çifte ziyan edecek olanlardır.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

17 Haziran 2023 Cumartesi

On Üçüncü Cüzden Üç Mesaj

 

Önemli Olan Şahsiyetli Bir Müslüman Olarak Yaşamak Zorluklara Karşı Sabretmek ve Direnmektir 

On üçüncü cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On üçüncü cüz 261. sayfada başlayıp 280'de son bulmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'in  On üçüncü cüzünde hangi sureler yer almaktadır? 

On üçüncü cüzde; Yusuf suresinin son yarısı, Ra’d ve İbrahim surelerinin tamamı bulunmaktadır.

On üçüncü cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On üçüncü cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj): 

1. SABRIN SONU

Sabreden Kurtulur/Başarılı Olur

Yusuf suresinin son kısmında Mısır ve Ortadoğu’da gerçekleşen bir kıtlıktan bahsedilir. Kıtlığa hazırlıksız yakalanan insanlar Filistin tarafından Mısır’a gelip yiyecek talebinde bulunurlar. Gelen kişiler arasında Hz. Yusuf’un kardeşleri de vardır. Ancak Yusuf Peygamber onları affedip yiyecek vermiş, babalarıyla beraber Mısır’a gelmelerini ve yerleşmelerini istemiştir. O sıralar Yakup peygamber üzüntüden gözleri görmüyordu, oğlu Yusuf’un gömleği gelince onu gözlerine sürdü, Allah’ın izni ile gözleri açıldı ve görmeye başladı. Sonra hep beraber Mısır’a gittiler. Yusuf Peygamber’in yanına gelince hepsi ona saygı için eğildiler (Yakup peygamber ve 11 oğlu). Böylece Hz. Yusuf’un küçükken gördüğü rüya gerçekleşmiş oldu. Surenin sonunda Hz. Yusuf’un bir konuşması ve duası bulunmaktadır (Rad, 13/100-101). Yusuf suresi ile Allah Mekke’de zor durumda olan Hz. Muhammed ve ashabına moral vermekte, ileride gerçekleşecek olan hicret ve devlete hazırlamakta, onların da Hz. Yusuf gibi başarılı olacaklarını müjdelemektedir.

2. GÜÇLÜ MÜMİN

Allah’a İtaatle Güçlenmek

Sonra Ra’d suresi başlar. Burada Kur’ân’ın güç ve kudret sahibi Allah’tan geldiği ve O’nun gücünün; yerlerin ve göklerin yaratılışı ve sistematik işleyişinde, diriliş, ilim, gök gürültüsü (ra’d) ve meleklerin itaatinde görüldüğü zikredilir, insanlar iman ve itaate davet edilir ve kalplerin Allah’ın zikri ile mutmain olacağı açıklanır (Rad, 13/28). Burada ayrıca güçlü müminin sıfatları da zikredilir:

a. Onlar ahitlerinde dururlar,

b. Allah’ın emrettiği ilkelerden ayrılmazlar,

c. Sabrederler,

d. Namaz kılarlar,

e. İnfak ederler,

f. Kötülüğü iyilikle silerler,

g. Risalete de her zaman tabi olurlar (Rad, 13/19-33).

3. PEYGAMBERLERİN DURUŞU

Güçlü Şahsiyetler/Örnek İnsanlar

Bu cüzde ayrıca İbrahim suresi bulunmaktadır. Kitabın ve peygamberin rehberliği anlatılmakta; Hz. Musa, Nuh, Ad ve Semud kavimlerinden örnekler verilmektedir. Ümmetlerin bir kısmı da peygamberlerini reddetmiş, ülkelerinden sürme veya öldürme ile tehdit etmişlerdi. Aynı şeyler Hz. Muhammed ve ashabı için de söz konusuydu (İbrahim, 14/3-34). Surenin sonunda ise Hz. İbrahim’in uzun ve güzel bir duası bulunmaktadır (İbrahim, 14/35-41).

https://www.diyanethaber.com.tr/on-ucuncu

16 Haziran 2023 Cuma

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 13



Kur'an okuduğunda Allah’a sığın 

“Ya Rabbi bana hakikati göster ve hakikate tabi olmamı sağla. 
Bana yanlışı batıl olarak göster ve ondan uzak durabilmemi sağla. 
Beni Kur'an üzerinden fitneye uğratma ya Rabbi. Şeytanın fitneler verip tam da işin orijininden saptırmasına fırsat verme ya Rabbi. 
İyi bir niyetle yaklaşabilmekte, senin doğrularını bilip kabullenebilmekte bana yardımcı ol ya Rabbi.” AMİN.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

On ikinci Cüzden Üç Mesaj


Peygamberler gibi; insanlar tevhid, risalet ve ahiret inancına davet edilmeli, hayatın tüm zorluklarına karşı da sabredilmeli/dirençli olunmalıdır
On ikinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On ikinci cüz 221. sayfada başlayıp 240'da son bulmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in on ikinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On ikinci cüzde; Hud suresinin 1. sayfası dışındaki tamamı ve Yusuf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır. Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Hicr sureleri aslında Elif-lam-ra (الر) ile başlayan sureler serisidir. Bununla belki de bu 5 surenin konu bütünlüğüne/birliğine dikkat çekilmekte ve dikkatli okunması gerektiği mesajı verilmektedir.
On ikinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On İkinci cüzde 3 konu (mesaj):

1. PEYGAMBERLERİN MÜCADELESİ

Peygamberler Tevhid, Risalet ve Ahiret’le İlgili Bilgi Verirler

Hud suresinin girişinde (tebliğ edilmesi emredilen) tevhid, risalet ve ahiret ile ilgili konular aktarılır. Bu girişten sonra önceki ümmetlere gönderilen peygamberlerin tebliğ sırasında yaşadığı olaylar (Yunus suresindeki kaldığı yerden) anlatılmaya devam etmektedir; orada peygamberlerin kavmi ile ilk iletişimleri/tebliğleri ve kavimlerinin tepkileri anlatılırken, bu surede ise olayların devamında tebliği reddeden ve peygamberlere savaş açan o kavimlerin helakı açıklanmaktadır. Hz. Nuh ve kibirli kavminin helak oluşu (Hud, 11/25-49), Hz. Hud ve hilekâr kavminin helak oluşu (Hud, 11/50-60), Hz. Salih ve zalim kavminin helakı (Hud, 11/6168), Hz. Lut ve ahlaksız kavminin helakı (Hud, 11/77-82), Hz. Şuayb ve sahtekâr kavminin helakı (Hud, 11/61-68), Hz. Musa ve kendisini putlaştıran zalim Firavun ile mücadelesi ve zalimlerin sonu (Hud, 11/96-101) anlatılmakta; “Kesinlikle zalimlere meyletmeyin..” (Hud, 11/113) emri ve “Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir” (Hud, 11/123) hatırlatması ile sure sona ermekte; Muhammed ümmetinin aynı hatalara düşmemesi istenmektedir.
2. HAYATIN ZORLUKLARI Sabretmek Gerekir

Bu cüzde Yusuf suresinin ilk kısmı da bulunmaktadır. Yusuf suresinde sadece Yusuf peygamberin hayatı baştan sona anlatılmakta, başka bir yerde Hz. Yusuf ile ilgili bir bilgi verilmemektedir. Sure Hz. Yusuf’un gördüğü bir rüya ile başlar. Bu rüya ile babası Yakup Peygamberin küçük Yusuf’a sevgisi daha da artar. Bunu kıskanan kardeşleri küçük Yusuf’tan kurtulmak isterler ve onu bir kuyuya atarlar. Oraya su ihtiyaçları için uğrayan kervandaki kişiler kovalarını sarkıtınca onu bulup kurtarırlar, ancak Mısır’a götürüp orada köle olarak satarlar.

3. SUÇSUZ OLANLAR KURTULUR

Temiz Halleri Ortaya Çıkar

Hz. Yusuf’u satın alan kişi Mısır’ın üst seviyede yöneticisi olan bir azizdir. Eşi ile birlikte Yusuf’u büyütürler. Ancak Yusuf güzel bir genç olunca Aziz’in hanımı tarafından rahatsız edilir ve kadının yararlanma isteği etrafta duyulunca o dönemdeki skandalı önlemek için; suçsuz olduğu halde Hz. Yusuf’u hapse atarlar. Çünkü sonuçta o ellerindeki bir köledir ve hiçbir kıymeti yoktur. Hapiste Hz. Yusuf iki kişi ile tanışır. Bir gün o ikisi bu temiz gence gördükleri ilginç rüyalarını anlatırlar. Hz. Yusuf rüyalarını tabir etmeden önce onlara tevhid inancını anlatır, İslam’ı tebliğ eder. Sonra bu rüyayı; o iki kişiden birisinin hapisten kurtulup kralın yakın adamı olacağı, diğerinin ise asılıp idam edileceği şeklinde tabir eder ve yorumlar. Daha sonra olaylar bu şekilde gelişir. Kurtulan kişi kralın yakın adamı olur ve Hz. Yusuf’u unutur. Yıllar sonra kralın gördüğü bir rüyayı kimse tabir edemeyince, o kişinin aklına zindandaki Hz. Yusuf gelir ve onu çıkartırlar. Hz. Yusuf bu rüyayı ileride gelecek ve yedi yıl sürecek büyük bir kıtlık ile tabir eder. O kıtlığa hazırlık yapılması gerektiğini söyler. Bunun üzerine Hz. Yusuf, kral tarafından Mısır’ın ekonomisi ile ilgili olarak görevlendirilir ve büyük hazırlıklar başlar. Bu dönemde Aziz’in karısı da vicdan azabından dolayı Yusuf’un suçsuz ve temiz olduğunu itiraf eder…( Sonraki gelişmeler ve olaylar bir sonraki 13. cüzde devam etmektedir.)

https://www.diyanethaber.com.tr/on-ikinci

15 Haziran 2023 Perşembe

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 12


Her daim Rabbine hüsn-ü zan etmek

Koşullar zorlandığında bile, Cenab-ı Hakk’a biraz mütebessim bir çehreyle; “Ya Rabbi biliyorum, yapıp ettiğim bazı kusurlarımdan mütevellit beni böyle test ediyorsun. Ama biliyorum benim için kötü bir planın yok. Beni bunlarla arındırmak, paklamak istiyorsun” diyerek O’nun hakkındaki zannını iyi tutmaya sabırla devam etmek! 


Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

On Birinci Cüzden Üç Mesaj


Mümin; hatada ısrar etmeyen, her zaman Müslümanca duruşu olan ve şahsiyetli bir hayat yaşayan insandır.
On birinci cüz Kur'an-ı Kerim'de kaçıncı sayfada ?

On birinci cüz 201. sayfada başlayıp 220'de son bulmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'in on birinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

On birinci cüzde; Tövbe suresinin son tarafı ve Yunus suresinin tamamı bulunmaktadır.
On birinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

On birinci cüzdeki 3 konu (mesaj):

1. TÖVBE

Tövbe Etmek ve Hatadan Dönmek Erdemli Bir Harekettir

Tövbe suresinin son tarafında tövbe ve istiğfar konusu işlenmektedir. Bir peygamberin, müşrikler için istiğfar etmesinin ve af dilemesinin doğru olmadığı belirtilmektedir. Bununla ilgili olarak Hz. İbrahim üzerinden örnek verilmektedir. Çünkü o da kâfir olan baba(lığı) için istiğfar etmişti. Allah ise muhacir, ensar ve diğer samimi müminlerin dua ve istiğfarlarını kabul etmektedir. Bu bağlamda Tebük savaşına keyfi katılmayan, ama sonra çok pişman olup tövbe eden 3 sahabinin durumu hatırlatılır. Bir aydan daha fazla süre devam eden bu tövbe/pişmanlık süreci, toplumsal tepki ve yeryüzünün onları daralttığı bir dönemde tövbelerin kabul edilmesi ve 3 sahabinin kurtulması bizim için önemli bir örnektir (Tevbe, 9/118). Rıyazü’s-Salihin isimli hadis kitabının başındaki Tövbe bölümünde, tövbe eden bu 3 sahabinin ilginç hikayesi ile ilgili rivayet aktarılır (Buhari, Megâzi, 80; Müslim, Tevbe, 53). Mutlaka oradaki bu olay gibi çok farklı tövbe olayları okunmalıdır.

2. MÜSLÜMANCA DURUŞ

Kur’ân’dan ve Peygamberlerden Öğrenmek

Bu cüzde Yunus suresi de bulunmaktadır. İlk kısmında Hz. Peygamber’in Mekke’deki risalet çalışması, insanları tevhide çağrışı ve onların tepkileri karşısında sergilediği Müslümanca duruş anlatılmaktadır. Burası aslında bütün davetçiler için önemli bir bölümdür.

3. ŞAHSİYETLİ OLMAK

Peygamberlerin Hayat Tarzı (Sünneti) Budur

Yunus suresinin ikinci bölümünde ise Hz. Yunus’un da içinde bulunduğu önceki 3 peygamberin tevhid çağrısı, risalet çalışması ve cahiliye toplumu karşısında sergiledikleri duruşları anlatılır. Bu tevhidi duruşun bütün peygamberlerin sünneti (hayat tarzı) olduğu hatırlatılır ve bütün davetçilere bir mesaj verilir.

https://www.diyanethaber.com.tr/on-birinci

14 Haziran 2023 Çarşamba

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 11


Allah Teala kötü olanı zorlaştırmış, iyi olanı kolaylaştırmıştır

Bir insanın önce Rabbi hakkında zannının iyi olması lazım. 
O’nun kendisi hakkında iyilik istediğini bilmesi lazım. 
İster fakirlik koşullarında olsun, muhacir olsa bile “Cenab-ı Hak bana buralardan iyilik kapısı açacak. Benim için iyi bir şeyler planlıyor olmalı.” düşüncesinde olanları Cenab-ı Allah hep iyiliklere kavuşturdu. Kendisi hakkında iyi düşüne düşüne, kötü bir sonla sonlanmış, Allah’ın tek bir kulu olamaz.
 
Cenab-ı Allah her durumda iyi olana çağırandır, kötü olandan sakındırandır. İyi olana gidecek olana arkasına hep rüzgarı verendir. Kötü olana gidecek olana önüne engeller çıkarandır. Bu denli kulundan kolayca vazgeçmeyendir. Allah kötü olanı zorlaştırmıştır, iyi olanı kolaylaştırmıştır.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

Onuncu Cüzden Üç Mesaj


Müslüman ahlak temelli bir mücadele stratejisi geliştirilmelidir. Sosyal problemlerin çözümü ancak; infak ve gelir dağılımındaki adaletin sağlandığı ekonomik bir sistemle olur. 

Kur'an-ı Kerim'in onuncu cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

Onuncu cüzde; Enfal suresinin son tarafı ve Tevbe suresinin baş tarafı bulunmaktadır.

Onuncu cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

Onuncu cüzde 3 konu (mesaj):

1. SAVAŞ AHLAKI

Savaşta Bile Ensar-Muhacir Gibi Ahlaklı Olmak ve Kulluğa Devam Etmek Gerekir
Enfal suresinin son tarafında Bedir savaşı örneği üzerinden savaş stratejileri anlatılır. Ayrıca savaşta da ahlaklı olma ve kulluk emredilir. Bunlara dikkat edilirse Allah’ın yardımı her zaman Müslümanlarla beraberdir. Bir kavim kendisini değiştirmedikçe Allah da onlara olan nimetini değiştirmez (Enfal, 8/53). Müslümanlara yardım eden ve kalplerini birleştiren Allah’tır (Enfal, 8/63). Surenin sonunda Medine’ye hicret eden muhacirler ve onlara yardım eden ensar anlatılır, onlar medh edilir ve imanın topluma yansımasının muhacir-ensar kardeşliğinden, ayrıca sıla-ı rahime riayet etmekten geçtiği hatırlatılır ve sure tamamlanır.

2. İSLAM TOPLUMUNUN DÜŞMANLARI Burada iki düşman üzerinde durulur:

a. Anlaşmaları Bozan Müşrikler/Kâfirler

b. Sürekli Fitne Çıkaran Münafıklar
Onuncu cüzün bu bölümünde Tevbe suresi başlar. Bu sure Enfal suresinin devamı niteliğinde olduğu için başında besmele bulunmamaktadır. Ayrıca sure, anlaşmayı bozan ve bölgede sürekli fitne çıkaran müşriklere verilen bir ültimatom ile başlar. Bu nedenle de surenin başında rahmet ifadesi olan besmelenin bulunmadığı belirtilir. Bu bölümde yeryüzünde fitne çıkaran düşmanlara karşı savaşa hazır olunması gerektiği açıklanır. Ayrıca önemli bir iç tehlike olan ve İslam toplumunun birliğini bozan, moralini çökertmeye çalışan münafıklar üzerinde durulur. Onların ahlaki zaafları, çalışma usulleri ve stratejileri anlatılır. Müslümanların bunlara karşı da dikkatli olmaları ve mücadele etmeleri gerektiği hatırlatılır. Çünkü bir toplumun iç ve dış güvenliği çok önemlidir.

3. İSLAM EKONOMİSİNİN HEDEFLERİ

Özellikle İki Hedef Üzerinde Durulur:

a. İnfak

b. Sermayenin Adil Paylaşımı
Bu cüzün son kısmında infaktan bahsedilir. Ekonomik refahın sağlanması için çalışma ve teknoloji üretme yanında toplumsal yardımlaşma modeli olan bir infak stratejisi geliştirilmesi de emredilir. Yardıma muhtaç olanların mutlaka korunması gerektiği hatırlatılır. Toplumsal yardımlaşmanın bir parçası olan zekat ve sadakaların kimlere verileceği açıklanır (Tevbe, 9/60). Bütün bu çalışmaların İslam toplumunu güçlendireceği ve kalpleri birleştireceği anlatılır. Bu noktada da olumsuz propaganda yapan münafıklara yeniden dikkat çekilir.

https://www.diyanethaber.com.tr/onuncu-cuzden-uc-mesaj

13 Haziran 2023 Salı

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 10


Takvayı bize Cenab-ı Hak verir

Kul, Cenab-ı Allah’tan duyup öğrendiklerini saygıyla karşılayacak ki, O’nu yüceltecek tazim edecek ki, Allah da ona daha fazlasını yaşatsın.

 “Hidayete tutunan kimselerin Cenab-ı Allah hidayetini artırır. Ve onlara takvasını verir.” 

 Biz sanıyoruz ki takvayı kendimiz ediniyoruz veya birilerinden alıyoruz. Takvayı bize Cenab-ı Hak veriyor. Kul yöneldikçe Allah muvaffak kılar. Adım adım takvasını örer. 

Kul takvayı talep ettikçe Allah-u Teala ona  takvayı verir. 

Delaleti istedikçe de Cenab-ı Allah kula delaleti verir.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

Dokuzuncu Cüzden Üç Mesaj


Tarihin en önemli dönemleri, peygamberlerin yaşadıkları asırlardır. Çünkü onlar tevhid ve şirk mücadelesinde müminlerin önderleridir, Allah’ın rab (hakimiyet sahibi) olduğunu bütün dünyaya tebliğ eden ve insanları dünyevileşme tehlikesinden koruyan kişilerdir. 

Kur'an-ı Kerim'in dokuzunca cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

Dokuzuncu cüzde; Araf suresinin son tarafı ve Enfal suresinin baş tarafı bulunmaktadır.

Dokuzuncu cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

Dokuzuncu cüzde öne çıkan üç mesaj :

1. PEYGAMBERLERİN MÜCADELESİ

Tarihte Tevhid ve Şirk Mücadelesi İnsanoğlu Var Oldukça Devam Edecektir

Bu cüzde Araf suresi peygamberlerin mücadelelerinden örneklerle tamamlanmaktadır. Söz konusu örneklerden en uzunu Hz. Musa dönemi ile ilgilidir.

a. Burada Hz. Musa’nın Firavun ile mücadelesi, o dönemde Müslüman olan sihirbazların Firavun’un katliamı ile şehit olmaları gerçeği (A’raf, 7/104-126).

b. Hz. Musa’nın ve ashabının Firavun’un zulmünden kurtulma çabaları ve hicret talepleri, ayrıca o dönemde yaşanan kıtlık, tufan, çekirge, haşere, kurbağa ve kan yağması gibi belalar sonunda Firavun’un Hz. Musa ve ashabına hicret için izin vermesi, ancak sonra sözünden dönüp ordusu ile Hz. Musa ve ashabın takip etmesi ve sonunda ordusuyla beraber denizde helak olması aktarılır (A’raf, 7/130-136).

c. Bundan sonra Hz. Musa’nın kutsal bölge Sina dağına gitmesi ve orada 40 gün kalması, daha sonra kendisine vahyin yazılı levhalar halinde verilmesi, o dönemde Yahudilerin sapmaları ve ihanetleri anlatılır. Mesela, denizi geçerek Firavun’un şerrinden kurtulan İsrailoğulları, daha kurtulur kurtulmaz puta tapan bir kavim görünce Hz. Musa’dan bir put yapmasını istediler; Hz. Musa ise, onlara büyük bir cahillik yaptıklarını söyledi ve nasihat etti (A’raf, 7/138-140). İsrailoğullarının ikinci ihanet ve sapmalar ise, yanlarından 40 günlüğüne ayrılan peygamberleri Hz. Musa’dan sonra hemen altın, gümüş ve mücevherlerden bir buzağı yapıp tapmalarıdır (A’raf, 7/148-154).

d. Sonra Ashab-ı sebt (Cumartesi ashabı) Yahudilerinin diğer hileleri (A’raf, 7/162) anlatılır, sıralanır.

2. ALLAH’A OLAN İLK SÖZÜMÜZ-AHDİMİZ

Allah’a İlk Ahdimiz “Sen Bizim Rabbimizsin”, Sözüdür
Bu cüzün ikinci bölümünde ise kalu bela olayı ile başlayan ilk ahid/söz hatırlatılır. (A’raf, 7/172-173); Allah’ın esma-i hüsnasının (güzel isimlerinin) doğru anlaşılması gerektiği bildirilir. İnsanın şirk koştuğu putlar ve şeytanlar açıklanır ve bunlara karşı mücadele edilmesi istenir. Kur’ân okunurken bile şeytanın pusuda olup vesveselerle kandırabileceği bildirilir ve Euzü besmele ile şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak gerektiği açıklanır. Enam suresi; dua, zikir, tesbih ve secde emriyle sona erer (A’raf, 7/204-206).

3. DÜNYEVİLEŞME TEHLİKESİ

Allah Rızası İçin Çalışmayı/Tebliği/Cihadı Terk Etmek Dünyevileşmektir

Bu cüzün son bölümünde Enfal suresi başlar; Bedir savaşındaki ilk galibiyet ve ganimet problemi açıklanır. Çünkü savaştan sonra bütün gruplar ganimetlerin kendilerine ait olduğunu iddia etmiş ve bir husumet ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Enfal suresinin baş tarafı indirildi ve ganimetlerin hepsinin Allah ve Resûlüne (devlete) ait olduğu açıklandı, bütün zaferin ve ganimetlerin Allah’ın yardımıyla kazanıldığı hatırlatıldı. Ancak müminler hatalarını anlayıp pişman oldukları ve tövbe ettikleri için yeni inen ayetlerde; ganimetlerin humusu (1/5’i) Allah ve Resûlüne (devlete) kalacak, beşte dördü (4/5’i) ise mücahitler arasında dağıtılacak şeklinde uygulama başlatılır (Enfal, 8/41). O dönemde savaş teçhizatını her mücahit kendisi tedarik ettiği için ganimetten hisse sahibi oluyordu. Ama daha sonraları devlet, askerinin bütün ihtiyaçlarını ve savaş durumunda teçhizatını tedarik ettiği için ganimetler tümüyle devlete kaldı. Ayrıca bu 9. cüzün son tarafında müşriklerin tuzakları, tutarsız talepleri ve kaçınılmaz savaş gerçeği aktarılır, Müslümanların savaşa hazır olmaları istenir.

12 Haziran 2023 Pazartesi

Prof.Dr.Halis AYDEMİR'in derslerinden kısa notlar 9


Allah-u Teala göğsümüzü İslam’la doldurursa

İman ziyadeleşir, arttıkça artar. Cenab-ı Allah’ın ayetlerine tanık oldukça imanımız artar. Her inen sûre, her okunan ayet, kişinin bunu yaşamına tatbik etmesi, takvası, sakınımı onun imanını, furkanını, nurunu ziyadeleştirir. 

Allah-u Teala göğsümüzü İslam’la doldurursa, ebedi bir hayat muştusuyla motive olursa kişi mutlu olmaya başlar. Ve ufukta görünen bu nur, bir güneş gibi onun hayatına uzanır. Çevresiyle iyi ilişkiler kurmaya başlar, düzgün tutarlı davranışlar sergilemeye başlar. Hayat ve hayattaki değerler gözünde küçülür. Dileriz Allah göğsümüzü İslam’a açsın.

Prof. Dr. Halis AYDEMİR

https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q

https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1

Sekizinci Cüzden Üç Mesaj


Her dönemde cahiliye düşünce ve inançları görülür. Çünkü şeytan her asırda bütün insanları kandırmak ister. Siz bu mücadelede/yarışta geride ve arada kalmayın, cennete doğru koşun.
Kur'an-ı Kerim'in sekizinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

Sekizinci cüzde; Enam suresinin son tarafı ve Araf suresinin ilk yarısı bulunmaktadır.
Sekizinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

Sekizinci cüzde öne çıkan 3 konu (mesaj):

1. CAHİLİYE DÜŞÜNCELERİNDEN KURTULMAK

Enam suresinin ana konusu olan cahiliye dönemi müşrik Arapların hataları sıralanmaya devam etmektedir. Bunlar; Allah’tan başkasının hükmünü kabul etmek, putlar için kurban kesmek, çocuklarını diri diri toprağa gömmek, yetime kötü davranmak, ölçü ve tartıda haksızlık yapmaktır. Enam suresi, cahiliye düşüncesine karşı İslam’ın tevhid inancının ortaya konulduğu bir söz/dua ile sona ermektedir (Enam, 6/161-165).

2. ŞEYTANA KARŞI DİKKATLİ OLMAK

Bu cüzde ayrıca Araf suresi başlamaktadır. Önceki surelerde haktan sapan vahiy toplumlarından örnekler verilmişti. Yahudiler, Hristiyanlar ve cahiliye Arapları... Bu surede ise tevhid ve şirk mücadelesinin ilk insan Hz. Adem ile başladığı; bu açıdan peygamberlerin tevhid ve doğruluğun temsilcileri, şeytanın ve avenesinin ise şirk ve sapkınlığın temsilcileri/ana sebepleri olduğu belirtilmektedir. Burada güzel bir uyarı bulunmaktadır: “Ey Adem oğulları, dikkat edin! Şeytan, atalarınız (Adem ile Havva’yı) ayıp yerlerini kendilerine göstermek (rezil etmek) için elbiselerinden soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de kandırmasın/aldatmasın. Şeytan ve avenesi, hiç fark edemeyeceğiniz şekilde pusuda beklerler!..” (A’raf, 7/27). Hz. Adem ve Havva hatalarını anlayıp tövbe ettiler ve kurtuldular. Şeytan ise hatasında hâlâ ısrar etmektedir.

3. ARADA KALMAMAK-KARARSIZ OLMAMAK; CENNETE KOŞMAK GEREKİR

Bu cüzün son kısmında ise, sureye adını veren Araf konusu zikredilmektedir. Araf, urf kelimesinin çoğulu olup yüksek yerler manasındadır. Bu terim cennet ile cehennem arasındaki bölgede bulunan yüksek yerler veya tepeler için kullanılmaktadır. Sahabeden gelen habere göre, Araf’ta duran kişiler günah ve sevapları eşit olan Müslümanlardır. Allah onlar hakkında hükmedinceye kadar bu ara tepede duracaklardır (Bk. Hakim, II/350 (3247); Taberani, Kebir, XXI/189 (11454)).

11 Haziran 2023 Pazar

Yedinci Cüzden Üç Mesaj


Kendilerini sürekli sorgulayan ve hatalarını düzelten insanlar İslam toplumunu/medeniyetini inşa ederler.
Kur'an-ı Kerim'in yedinci cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

Yedinci cüzde; Maide suresinin son tarafı ve Enam suresinin ilk yarısı bulunmaktadır.
Yedinci cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

Yedinci cüzde 3 konu (mesaj):

1. HATALARIN BEDELİ

Maide suresinin son tarafı helal gıda ve helal kazanç ile tamamlanmaktadır. Bu arada ayetler bazı hatalar için gerekli olan keffaretleri de açıklamaktadır. Bunlardan birisi yemin keffareti, diğeri de ihramlıyken kara avı yapan kişinin ödeyeceği bedel konusudur (Maide, 5/89, 95). Sonra vasiyet için iki şahit tutma tavsiye edilir (Maide, 5/106-108). Surenin sonunda ise havarilerin, gökten mucize bir sofra (maide) inmesi için Hz. İsa’dan dua etmesini istemeleri ile ilgili bir olay anlatılır. Sonra bir mucize gerçekleşir. Aslında bu ayet ile yeryüzünün tümünün mucize bir sofra (maide) olduğu mesajı verilir.

2. HATALAR DÜZELTİLMELİ

Aksi Takdirde Kişinin Sonu Dinden Uzaklaşmak, Şirk ve Putperestlik Olabilir
Maide suresinden sonra Enam suresi gelir. Tek parça halinde inen Mekkî bir suredir. (Bakara, Âl-i İmran, Nisa ve Maide sureleri ise Medenî idi.) Önceki Medenî surelerde bir vahiy toplumu olan Yahudi ve Hristiyanların bozulma süreçleri ve hataları anlatılmıştı. Enam suresinde de aslında bir vahiy toplumu olan ve Hz. İbrahim, İsmail gibi peygamberleri kabul eden Arap cahiliye toplumunun hataları anlatılmakta, nasıl putperest bir toplum haline geldikleri açıklanmaktadır. Surenin başında kainatın ve insanın yaratılışı hatırlatılarak tevhid konusu ve önemi açıklanmaktadır. Sonra cahiliye Araplarının risalet ile ilgili akıldışı talepleri zikredilmektedir. Onlar peygamberin meleklerden gönderilmesini istediler. ‘Eğer yeryüzünde melekler yaşasaydı o zaman melek bir peygamber gönderilirdi.’ şeklinde cevap verildi. Sonra müşriklerin ahiret ve dünya hayatı ile ilgili yanlış görüşleri tenkit edildi.

 3. PEYGAMBERİN TEBLİĞ GÖREVİ Vahyin Rehberliğinde Hataları Düzeltmektir

Bu bölümde Hz. İbrahim (a.s.) örnek verilir. O tevhid inancındaydı. Hz. İbrahim (a.s.)’ın, tevhid inancını ispat için yıldız, ay ve güneş gibi varlıkların Tanrı olamayacağına dair bir sorgulaması aktarılır. Çünkü bunlar yok olan/değişen fani varlıklardır (Enam, 6/74-81). Yıldız, güneş, ay ve diğer varlıkları Allah insan için yarattı (Enam, 6/96-97), ama insanların bir kısmı bu nimetlere şükredecekleri yerde, bunları Tanrı edinerek Allah’a şirk koştular. Şirk gerçekten büyük bir zulümdür (haksızlıktır).

https://www.diyanethaber.com.tr/yedinci-cuzden-uc-mesaj

10 Haziran 2023 Cumartesi

Altıncı Cüzden Üç Mesaj


İslam toplumu bilinç eğitimi ile yükselir: Aşırılıktan kaçınıp dengeli üretenler ve tüketenler, dengeli bir ümmet olma yolunda beşinci adımı atmış olurlar.
Kur'an-ı Kerim'in altıncı cüzünde hangi sureler yer almaktadır?

Altıncı cüzde; Nisa suresinin son tarafı ve Maide suresinin ilk yarısı bulunmaktadır.
Altıncı cüzde öne çıkan üç mesaj hangileridir?

Altıncı cüzdeki 3 konu (mesaj): 

1. ORTA YOL BİLİNCİ

İfrat ve Tefritten Kaçınmak
Nisa suresinin ortalarındaki bazı ahkam konularından sonra, bu cüzde de Yahudi ve Hristiyanların ahkam ile ilgili hataları sıralanır ve Muhammed ümmetinin aynı hatalara düşmemesi istenir: Yahudiler peygamberlerine verdikleri sözde durmadılar, kitaplarının hükmünü terk ettiler, Hz. Musa’dan sonra gelen peygamberleri öldürmeye çalıştılar ve suikastlar düzenlediler. Hristiyanlar da dinlerinde aşırı/uç yorumlar yaptılar, Allah’ın kulu ve peygamberi olan Hz. İsa’ya (haşa) “Tanrı’nın oğlu” dediler.
2. HELAL GIDA BİLİNCİ

Maide suresinin baş tarafında; helal ve haram konuları özetlenmektedir. Mesela, behiymetü’l-enam denilen (davar, sığır ve deve cinsi) hayvanlar helal, ama ihramda kara avı yapmak haramdır. Allah’ın yeryüzündeki sembollerine (mesela, Kâbe tevhidin sembolü, kurban Allah’a yakınlığın sembolü), ayrıca savaşın haram olduğu aylara karşı saygılı olmak ve onların kutsallığına/saygınlığına halel getirmemek gerekir. Leş, akıcı kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına (mesela putlar adına) kesilen hayvanların eti haramdır. Eti yenen hayvanlar bir yerden düşerek, boğularak, boğazlanarak ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanarak ölmesi durumunda bunların etleri de haramdır (ölmeden önce yetişip kesilen helaldir). Eğitimli av hayvanının tuttuklarını yemek helaldir. Hayvanı avın üzerine gönderirken besmele çekmek gerekir. Ehl-i kitabın kestikleri helaldir, onların kadınları ile evlenmek caizdir. Ancak Müslüman kadınlarla evlenmek efdaldir.

3. DENGE BİLİNCİ:

ORTA BİR ÜMMET OLMA

Maide suresinin sonraki bölümlerinde ise, bazı ahkam konuları açıklanmaktadır. Abdest, gusül, teyemmüm (Maide, 5/6), şahitlik, cihad, kısas ve irtidat gibi. Ayrıca iman, ibadet ve adalet gibi hükümleri terk eden önceki ümmetlerin sapmaları aktarılır, bu sapmaların sonunda Allah’ın gazabına ve lanetine uğradıkları gerçeği hatırlatılır.

https://www.diyanethaber.com.tr/altinci-cuzden-uc-mesaj