Tövbe edecek kimsenin iki rek'at namaz kılması, akabinde Allah’a hamd, Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme salât ve selâm getirdikten sonra tövbe ve istiğfar etmesi ve salavat ve hamd ile bitirmesi tövbenin adabındandır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, bağışlanması için yaptığı pek çok duadan ikisi şudur:
اللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الغَفُورُ الرَّحِيمُ.
"Allâhümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîran ve lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente, fağfir-lî mağfireten min indik, ve’rhamnî inneke ente’l-gafûru’r-rahîm."
“Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız sensin. Öyleyse tükenmez lütfunla beni bağışla, bana merhamet et. Çünkü affı sonsuz, merhameti nihâyetsiz olan yalnız sensin.” (Buhârî, Ezân 149 [834]; Müslim, Zikir, 48 [2705]).
رَبِّ اغْفِرْ لِي خَطِيئَتِي وَجَهْلِي وَإِسْرَافِي فِي أَمْرِي كُلِّهِ وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي خَطَايَايَ وَعَمْدِي وَجَهْلِي وَهَزْلِي وَكُلُّ ذَلِكَ عِنْدِي. اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ أَنْتَ المُقَدِّمُ وَأَنْتَ المُؤَخِّرُ وَأَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.
“Allâhümmağfirlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî emrî ve mâ ente a‘lemü bihî minnî. Allâhümmağfirlî ciddî ve hezlî, ve hataî ve amdî ve küllü zâlike indî. Allâhümmağfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü, vemâ esrartü vemâ a‘lentü, vemâ ente a‘lemü bihî minnî, ente’l-mukaddimü ve ente’l-muahhir, ve ente alâ külli şey’in kadîr"
“Ey Rabbim! Günahlarımı, bilmeden ve haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla!
Allah’ım! Bilerek, bilmeyerek ve umursamadan yaptığım yanlışları! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim.
Allah’ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin ve Senin gücün her şeye yeter.” (Buhârî, Deʽavât, 60 [6398]; Müslim, Zikir, 70 [2719]).
Pişmanlık tevbenin ilk şartıdır. Hakiki bir tevbe için nefsin kendisi ile hesaplaşması, mücadele etmesi ve bir daha o günaha dönmemesi gerekir.
Ardından istiğfar etmek, yani, Allah"tan, affetmesini istemek gelmelidir ki, tevbe tamamlanmış olsun.
Tevbe dil ucuyla söylenen bir iki kelime ile geçiştirilmemesi gereken bilinçli bir eylemdir.
Tevbe-istiğfarı samimi olarak yapmak ve Allah Teala"nın “Tevvâb”, “Afüv”, “Gafûr” yani tevbeleri çok kabul eden, çok affedici ve çok bağışlayıcı sıfatlarına sahip olduğunda tereddüt etmemek önemlidir.
Tevbeyi tamamlayan unsurlardan biri de, günahın derhâl terk edilmesi ve bir daha ona dönülmemesidir
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İzzet ve celâl sahibi Allah buyurur ki: "Ey kullarım! Benim affettiklerim dışındakiler günahkâr (kalır). Benden bağışlanma dileyin, sizi bağışlayayım. Kim benim affediciliğimi bilir ve af dilerse onu affederim, (hatasını) önemsemem..."İbn Hanbel, V, 152
Tevbe-istiğfar ederken insan istediği ifadeleri seçebilir; yeter ki, içten ve samimi olsun. Ancak pişmanlık ve af dileği en güzel sözcüklerle dile getirilmek isteniyorsa, o zaman Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ifadelerine bakmak gerekir. İşte O"nun dilinden “seyyidü"l-istiğfar” yani tevbe-istiğfarın en güzeli:
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
“Her kim, bu Seyyidü’l istiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse Cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse Cennetlik olur.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)
“Allah"ım, benim Rabbim sensin, senden başka ilâh yok.
Beni sen yarattın ve ben senin kulunum.
Ben gücüm yettiğince sana verdiğim söz üzereyim ve senin vaadine de güveniyorum.
Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım.
Bana olan nimetini itiraf ediyorum.
Günahlarımı da itiraf ediyorum.
Günahlarımı bağışla, çünkü günahları senden başka bağışlayacak hiç kimse yoktur.”
Ardından istiğfar etmek, yani, Allah"tan, affetmesini istemek gelmelidir ki, tevbe tamamlanmış olsun.
Tevbe dil ucuyla söylenen bir iki kelime ile geçiştirilmemesi gereken bilinçli bir eylemdir.
Tevbe-istiğfarı samimi olarak yapmak ve Allah Teala"nın “Tevvâb”, “Afüv”, “Gafûr” yani tevbeleri çok kabul eden, çok affedici ve çok bağışlayıcı sıfatlarına sahip olduğunda tereddüt etmemek önemlidir.
Tevbeyi tamamlayan unsurlardan biri de, günahın derhâl terk edilmesi ve bir daha ona dönülmemesidir
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İzzet ve celâl sahibi Allah buyurur ki: "Ey kullarım! Benim affettiklerim dışındakiler günahkâr (kalır). Benden bağışlanma dileyin, sizi bağışlayayım. Kim benim affediciliğimi bilir ve af dilerse onu affederim, (hatasını) önemsemem..."İbn Hanbel, V, 152
Tevbe-istiğfar ederken insan istediği ifadeleri seçebilir; yeter ki, içten ve samimi olsun. Ancak pişmanlık ve af dileği en güzel sözcüklerle dile getirilmek isteniyorsa, o zaman Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ifadelerine bakmak gerekir. İşte O"nun dilinden “seyyidü"l-istiğfar” yani tevbe-istiğfarın en güzeli:
SEYYİDÜL İSTİĞFÂR:
اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّى ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ ، خَلَقْتَنِى وَأَنَا عَبْدُكَ ، وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ وَأَبُوءُ بِذَنْبِى ، اغْفِرْ لِى ، فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ
“Allâhümme ente Rabbî, lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteda’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü, ebû uleke, bi ni’metike aleyye ve ebû ü bi zenbî fağfirlî fe innehû lâ yağfiru zünûbe illâ ente”Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
“Her kim, bu Seyyidü’l istiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse Cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse Cennetlik olur.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)
“Allah"ım, benim Rabbim sensin, senden başka ilâh yok.
Beni sen yarattın ve ben senin kulunum.
Ben gücüm yettiğince sana verdiğim söz üzereyim ve senin vaadine de güveniyorum.
Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım.
Bana olan nimetini itiraf ediyorum.
Günahlarımı da itiraf ediyorum.
Günahlarımı bağışla, çünkü günahları senden başka bağışlayacak hiç kimse yoktur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder